• Sonuç bulunamadı

KERKÜK’TE TÜRKMENLERİN SOSYAL YAPISI 3.1 KERKÜK’ÜN NÜFUSU VE TÜRKMENLER

3.2 SOSYAL DOKUDA TÜRKMENLER

3.2.2. Türkmenlerin Dini Yapısı:

Türkmenlerin Irak’a ve dolayısıyla Kerkük’e yerleşmelerinin takriben X. yüzyılda olduğunu düşünecek olursak çok uzun bir göç hareketinin meydana geldiği görülür. Bu göç hareketi Safeviler ve Osmanlı dönemlerinde de devam etti. Bu dönemde Türkmen göçleri daha çok Güney Azerbaycan bölgesinden oldu. Buradan göç eden Türkmenler ise genelde Kızılbaş idi. Nitekim bu durum, Kanuni Sultan Süleyman’ın 1534 yılında Bağdat seferi sırasında Kerkük’te konakladığı sırada yaptırdığı tahrir defterinde geçen Türkmen isimlerden de anlaşılır (Nakip, 2016: 10-11).

Uzun bir dönem Osmanlı egemenliği altında kalan Irak Türkmenleri, 1700 ve 1800’lü yıllar boyunca devam eden Osmanlı-İran nüfuz mücadelesinde bir odak noktası oldular. Daha çok askeri fakat; arka planda ideolojik güç yarışında İran etkisi, Şii din adamları marifetiyle bir mezhep propagandasına dönüştü. Bu faaliyetler sonucu, Türkmenler Şia mezhebinin etkisinde kaldılar. Bu anlamda İran, Bağdat ile Kerkük arasında ve Kerkük ile Erbil arasında kırsal bölgelerde ve buralarda yaşayan Türkmenler üzerinde yayılma alanları buldu. Nitekim burada yaşayan Türkmenlerin genelde Şii mezhebinden olması da bunun tabii bir sonucudur (Marufoğlu, 1998:58).

Osmanlı-İran nüfuz mücadelesinde Kerkük ve burada yaşayan Türkmenler ise her zaman önemli bir konumda oldular. Zira Kerkük, İstanbul’dan Bağdat’a uzanan posta yolu üzerindedir. Bu bakımdan Kerkük, Osmanlılar açısından her zaman stratejik bir yer olarak görüldü. Böylece Kerkük, Osmanlı Devleti için bir dayanak noktası olarak hem askeri bir üs oldu hem de bölgede Osmanlı Devleti’nin hâkimiyetini tecelli ettirmesinde bir merkez görevi gördü. Anlattığımız bu nedenlerden dolayı Osmanlılar, Kerkük ve buranın çoğunluğu olan Sünni Türkmenlere ayrı bir önem verdiler (Maruf, 1996: 11; Marufoğlu a, 1998: 58).

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız tarihi süreç, Kerkük ve Türkmenlerin dini- mezhebi özelliklerinin, zaman içinde bölge ülkelerinin de hâkimiyet mücadelesine bağlı olarak, şekillenmesinde etkili oldu. Bu hâkimiyet mücadelesi aynı zamanda Kerkük’te kozmopolit bir yapıyı da ortaya çıkardı. Bunu, Kerkük’te var olan mezhebi çeşitlilikten de anlamaktayız. Bölgenin hali hazırdaki kozmopolit durumu içinde Kerkük’ün dini

117

yapısının, 18. yüzyıl ve 19. yüzyıl Osmanlı-İran mücadelesi sonucu ortaya çıkan etki- tepki ile şekillendiği ve bu dini yapının 20. yüzyılda da hemen hemen aynı şekilde devam ettiği söylenebilir. Bu bilgiler ışığında 20. yüzyılda Kerkük’te Türkmenlerin dini dokusu aşağıda verilecek tablolar ile aydınlatıcaktır.

Tablo 18: 1912 Tarihli Salnameye Göre Kerkük Sancağı ve Kerkük Merkez Kaza’nın

Kayıtlı Nüfusu KERKÜK SANCAĞI MÜSLÜMAN KATOLİK KELDANİ KATOLİK SÜRYANİ MUSEVİ TOPLAM KAZALAR K E K E K E K E K E KERKÜK 4000 35.168 450 435 102 982 4552 36.585

Kaynak: Orsam (2012), “Osmanlı Vilayet Salanamelerinde Musul” Cengiz Eroğlu vd. (Ed.), Orsam

Kitapları No: 5: Ankara, s. 43.

Tablo 19: İngilizlerin Din Esasına Göre Musul Bölgesinin Nüfusu (1919)

SUNNİ Şİİ YAHUDİ HIRİSTİYAN YEZİDİ TOPLAM KERKÜK 85.000 5.000 1.400 600 - 92.000

Kaynak: İhsan Ş. Kaymaz (2014), Musul Sorunu Emperyalizm ve Kürtler, Kaynak Yayınları, İstanbul,

s.266- 267.

Tablo 19: İngilizlerin Din Esasına Göre Musul Bölgesinin Nüfusu (1957)

ANA DİLLER KERKÜK MERKEZ

Arapça 27.127 Kürtçe 40.047 Türkçe 45.306 Hıristiyan 1.500 Yahudi 101 Diğerleri 6.300 Toplam 120.402

Kaynak: Liam Anderson And Gareth Stansfield, Crisis İn Kirkuk, Universty Of Pennsylvania, 2009, s.

43.

Yukarıda görüldüğü gibi Kerkük’ün dini yapısıyla ilgili 1912, 1919 ve 1957 yılına ait nüfus bilgileri mevcuttur. Bu bilgiler ışığında Türkmenlerin dini temayülleri mevcut diğer bilgilerle karşılaştırılarak anlatılmaya çalışılacaktır.

Tablolardan da görüleceği gibi Kerkük’ün çoğunluğu Müslümanlardan müteşekkildir. Kerkük’teki Müslümanların etnik olarak en başta gelen unsuru ise Türkmenlerdir. Diğer unsurlar Hıristiyan ve Yahudi unsurdur ki bunların Hıristiyan olanlarından bazıları yine Türkmenlerdir. Kerkük’te Türkmenler çoğunlukla Sünni’dir.

118

Bunlar da kendi aralarında Hanefi, Şafi diye ikiye ayrılırlar. Fakat çoğunlukla Kerkük’teki Türkmenler Hanefi mezhebine bağlıdır (Batatu, 1978: 37). Kerkük’te mezhebi alanda Sünni Hanefi Türkmenler en baskın unsurlardır. Bu hususiyetleriyle Onlar Kerkük’te sosyal hayatın şekillenmesinde belirleyici olmuşlardır.

Türkmenler fıtri yapıları itibariyle sert olduklarından İslam’ın sert kaideleri onların bu dini yaşamalarında bir zorluk yaratmadı. Dindar olmaları nedeniyle hukuki ve ahlaki konularda ve hayatın her kesitinde dini bir akıl ile içtimai hayatlarını şekillendirdiler. Dindar olmaları hasebiyle dini ritüeller çok bariz bir şekilde hayatlarına hakimdir. Bununla beraber geleneksel İslami anlayışların şubelerinde de müridanları çoktur. Örneğin Nakşibendilik, Kadirilik ve Rufailik gibi ehl-i Sünnet Tarikatlarla sıkı bağları vardır. Buna karşın ehl-i Tarik olmayan ve bunları ret eden Zahitlere de vardır (Kerkük, 2004: 72). Bunun yanı sıra yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Şii Mezhebinin de az da olsa müntesipleri vardır. Dini hayatları itibarıyla Kızılbaş-Alevi ve Bektaşi geleneğine bağlı Türkmenler de bu kategoridendir. Zira Kızılbaş-Alevi ve Bektaşi Türkmenler sonradan şiileşmişlerdir (Rapor, 2011: 16-17).

Ayrıca Hıristiyan Türkmenlerin de varlığı mevcuttur. Bunlar Moğollarla birlikte Irak’a gelerek buraya yerleşmişlerdir. Moğol hükümdarı Hulaku’nun komutanlarından Git-Buğa Hıristiyan Türk, Nayman boyuna mensuptu ve yine Hulaku’nun büyük karısı Dokuz hatun Türk aşiretindendi. Bunlar eskiden Kale içinde yaşadıklarından dolayı “Kale Gâvurları” olarak da bilinmektedirler. Bununla beraber diğer isimlerinden biri de Gagavuz yani “Gök-Oğuız” dur. Hıristiyan olan bu Türkmenler Katolik’tirler. Kerkük Kalesi’nin boşaltılmasıyla birlikte kale etrafındaki mahallelere dağılmışlardır. Bu mahallelerden biri olan Almas mahallesinde bir de kiliseleri vardır ve halen faaliyettedir. Konuştukları dil sade ve katıksız Türkçedir. Kiliselerde yaptıkları ainler de Türkçedir. Taranim diye adlandırdıkları İncilleri de Türkçedir. Bu özellikleriyle onları diğer Türklerden ayırt etmek mümkün değildir. Öyle ki çocuklarına verdikleri adların çoğu Müslüman isimlerdir (Yakuboğlu, 1977: 45; Salman, 2008: 26-27; Rapor, 2011: 16-17). Hıristiyan Türkmenler dışında yine azınlıkta olsa diğer gayrimüslim Türkmenler de vardır. Garabetler, Hindiler ve Şammaslar buna örnektir (Saatçi, 2015: 50). Kızılbaş ve Bektaşi geleneğinde dini yaşamlarını sürdüren Kakailer az da olsa Kerkük’te diğer bir dini gruptur.

119