• Sonuç bulunamadı

Türkiye Cumhuriyeti‟nin göç tarihini daha iyi anlayabilmek için Osmanlı Devleti‟nin son yıllarına değinmek gerekmektedir. Osmanlı Devleti, geniş sınırlara hâkim olmasıyla nüfus olarak çok kültürlü yani kozmopolit bir yapıya sahip olmuştur. Osmanlı Devlet geleneği, ülkedeki insanlara; din, dil ırk, ayrıma yapmadan hoşgörü ile yaklaşmıştır. Bu devlet anlayışı ve kendi ülkesine gelen göçmenlere hoşgörü içinde yaklaşması, göçmenlerin Osmanlı coğrafyasına göç etmelerinde etkili olmuştur. Bu durum sonucunda Osmanlı coğrafyasına yoğun bir şekilde göç yaşanmıştır.201

Osmanlı Devleti Rumeli‟de en geniş sınırlarını, Viyana şehrine kadar götürdükten sonra 1683 yılında yapılan İkinci Viyana Savaşı‟nda başarısız olmasıyla geri çekilmeye başlamıştır. Bu tarihe kadar nüfus hareketleri batıya doğru seyrederken, bu tarihten sonra bazı şehirlerin kaybedilmesiyle burada yaşayan Müslümanlar, muhacir durumuna düşmüştür.202 Örnek vermek gerekirse; Balkanların önemli bir şehri olan Üsküp, 1689‟da Avusturyalılar tarafından işgal edilmiştir. Burada yaşayan birçok Müslüman, göç etmek zorunda kalmıştır. Göç etmek zorunda kalan Müslümanlar, İstanbul‟a gelerek Eyüp civarına yerleşip Üsküp mahallesini kurmuşlardır.203

Çok uluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti, Avrupalı devletlerin baskısı ve bunun yanında Fransız İhtilalinin etkisiyle azınlıkların uluslaşmasından

200 Salih Aydemir ve Mehmet Cem Şahin, “Zorunlu-Kitlesel Göç Olgusuna Sosyolojik Bir Yaklaşım:

Türkiye‟deki Suriyeli Sığınmacılar Örneği”, Dini Araştırmalar, 2018, C. 21, S. 53, s. 126.

201 Ayhan Kara, “Türkiye‟de Göç ve Uyum Tartışmaları: Geçmişe Dönük Bir Bakış”, İdealkent, 2018,

C. 5, S. 14, s. 18.

202 Yıldırım Ağanoğlu, Osmanlı‟dan Cumhuriyete Balkanlar‟ın Makus Tarihi Göç, Kum Saati

Yayınları, İstanbul, 2001, s. 31.

64

dolayı çok güç duruma düşmüş ve sonuç olarak dağılmaya başlamıştır.204

Özellikle Fransız İhtilali sonucunda Rum, Sırp, Hırvat ve Bulgarların 1806-1812 yılları arasında Müslümanlara yapmış olduğu baskı ve mezalim sonucunda 200.000‟e yakın kişi Osmanlı coğrafyasına göç etmek zorunda kalmıştır.205

Osmanlı Devleti Balkanlar‟dan geri çekilmeye başladıkça göçler, birbirini takip etmiştir. Yüzyıllarca Osmanlı İdaresinde kalan Kırım, 1774‟te Küçük Kaynarca Antlaşması ile siyasi bakımdan tamamen müstakilleştirilmiş ve Rusya‟nın etkisi altına sokulmuştur.206 Ardından, 1783‟te Kırım‟ın Ruslar tarafından ilhak edilmesinden sonra, bölgeden ilk kitlesel göç hareketi gerçekleşmiştir.207 Kırım‟ın kaybedilmesiyle birlikte 500.000 insan Anadolu ve Rumeli‟nin çeşitli yerlerine göç etmiştir.208

Aynı şekilde, 1827-1829 Osmanlı-Rus savaşında Rusya, galip gelip katliamlar yapmaya başlayınca Müslümanlar, savaş esnasında işgal altındaki yerlerinden göç etmeye başlamıştır. Ayrıca Rusya, boşalan yerlere kendi ırk ve dindaşlarını yerleştirmiştir.209

Bunun yanında, 20.000 kişilik Rus ordusunun Edirne üstüne yürümesi ve bazı Rus birliklerin Çorlu, Silivri ve Enez‟i talan ve yağma etmeleri bölgede ciddi panik havası oluşturmuştur. Bu sebeple Trakya‟da bulunan halk bu durumdan etkilenip İstanbul‟a doğru göç etmeye başlamıştır.210

Osmanlı Devleti, 1853-1856 yılları arasında Ruslarla, Kırım Savaşı‟nı gerçekleştirmiştir. Bu savaştan sonra Osmanlı topraklarına doğru yoğun bir göç yaşanmıştır. Rusların Kafkaslara doğru yayılmacı bir politika takip etmesi211

ve buradaki insanlara tazyik ve şiddette bulunması sebebiyle212 Osmanlı coğrafyasına

204 Cemile Şahin, “Atatürk Dönemi Göç Politikasının Temel Esasları”, Atatürk Dönemi Türk Dış

Politikası III, İdeal Kültür Yayıncılık, İstanbul, 2019, s. 321.

205 Y. Ağanoğlu, a.g.e., s. 32. 206

Justin McCharty, Ölüm ve Sürgün Osmanlı Müslümanların Etnik Kıyımı (1821-1922), TTK Yayınları, Ankara, 2014, s. 17.

207 Murat Erdoğan – Ayhan Kara, Türkiye‟nin Göç Tarihi 14. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye‟ye

Göçler, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2015, s. 122.

208

Y. Ağanoğlu, a.g.e., s. 32.

209 Nedim İpek, “Kafkaslardan Anadolu‟ya Göçler (1877-1990)”, 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim

Fakültesi Dergisi, 1991, C. 6, S. 1, s. 99.

210 Y. Ağanoğlu, a.g.e., s. 33. 211

Hilmi Bayraktar, “Kırım ve Kafkasya‟dan Adana Vilayetine Yapılan Göç ve İskânlar (1869- 1907)”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2007, S. 22, s. 407.

212 Van P. Goç, Beynelmilel Usul-i Temsil İskân-ı Muhacirin, çev. Ali Cin – Haluk Kortel, IQ Kültür

65

yaklaşık olarak 2 milyona yakın bir göçmen kitlesinin geldiği görülmüştür.213 Kafkasya‟da terk edilen bölgelere Ruslar, 3 milyona yakın insanı iskân etmiştir.214

Osmanlı Devleti, 1877-1878 tarihleri arasında Ruslarla savaşarak büyük bir yenilgi yaşamıştır. Bu savaştan dolayı hem Balkanlarda hem de Kafkas bölgelerinde ciddi nüfus kaybı yaşanmıştır.215

Çünkü bu savaştan sonra Ruslar, güney sınırlara ilerleyerek evleri yakıp yıkmış, yöre halkının hayvanlarını ve mallarını gasp etmiş ve birçok insanın kıyımına sebep olmuştur. İnsanlar bundan dolayı toplu halde göç etmiştir.216 93 Harbinden dolayı göç edenlerin ortalama sayısı 1.200.000 civarında olmuştur.

Osmanlı topraklarına göç eden insanların sayısı milyonlara ulaşmıştır. Osmanlı Devleti, sosyal, siyasal, ekonomik, idari, kültürel ve daha birçok problemleri çözmek için bir hayli uğraştırmış ve ayrıca göçmenler için kültürel açıdan kaynaşmaları ve uyum sağlamaları için çeşitli yapıcı iskân politikaları uygulayarak sorunlara çözüm üretmiştir. Osmanlı Devleti, birçok savaş yaşamış olmasına, ekonomik sorunlara ve daha birçok olumsuzluklara rağmen göçmenler için her türlü çabayı göstermiştir.217

Bunun için 3 Mayıs 1856‟da “Göç ve İskân Nizamnamesi” hazırlanmıştır. Bir yıl sonra 3 Mayıs 1857‟de göç ve iskân ile ilgili kanunname çıkarılmış, bu kanunla sultana bağlılık yemini edilmiştir. Ayrıca Osmanlı tebaasına ve ülke kanunlarına saygılı olan her göçmene Osmanlı Devleti‟nin kapısının açık olduğu ilan edilmiştir. Fakat göçmen sayısının artması üzerine bu göçmenlerle uğraşmak bir hayli zor olmuştur. 1860 yılına gelindiğinde ise göçmen sayısının oldukça artması sonucu eski Trabzon Valisi Hafız Paşa‟nın başkanlığında, göçmenlerle ilgili her türlü iş ve yazışmaları yürütmekle görevli Muhacirin Komisyonu‟nun kurulmasına karar verilmiştir. Devam eden yıllarda ise göçmenlerin iskân edilmiş olduğu vilayet, sancak ve kazalarda, Muhacirin Komisyonu faaliyetlerini sürdürmüştür.218 213 Y. Ağanoğlu, a.g.e., s. 33. 214 V. P. Goç, a.g.e., s. 103 215 Y. Ağanoğlu, a.g.e., s. 33. 216 J. McCharty, a.g.e., s. 39. 217 C. Şahin a.g.m., s. 322.

218 Muzaffer Tepekaya, “19. Yüzyılın İkinci Yarısında Kırım ve Kafkasya‟dan Göç Hareketleri ve

66