• Sonuç bulunamadı

Hükümet, İkinci Dünya Savaşı‟nın başlangıcından itibaren ülkenin selameti ve güvenliği açısından bazı tedbirlere başvurmuştur. Bu tedbirleri günden güne artırırken, aynı zamanda halkın telaşa kapılmasına asla fırsat vermemiştir. Bu savaşta 293 Yeni Sabah, 20.04.1941. 294 Yeni Sabah, 20.04.1941. 295 Yeni Sabah, 20.04.1941. 296 B. Bakar, a.g.m., s. 14.

86

her ne kadar tarafsız bir politika izlesek de hükümet tarafından savaşa girme ihtimali daima göz önünde bulundurulmuştur. Bu sebeple savaş için hazırlıklı olmak gerekmiştir. Hükümet, bir yandan ısrarla tarafsızlık politikası uygulamış, diğer yandan da gerekli tedbirleri almak zorunda kalmıştır. 297

Yunus Nadi, Cumhuriyet gazetesinde alınan tedbirler için köşe yazısında şunları söylemiştir:

“Hükûmet tedbirlerini artıksız eksiksiz en hakiki mahiyetler ile anlamak ve bu yolda en ufak yanlışlığa bile yer bırakmamak şart ve icabında bilenin bilmeyenin tenvir etmesi vatanî bir vazifedir. İstanbul ve Trakya havalisinde oturan vatandaşların bilhassa burada işleri güçleri olmayanlarından arzu edenlerin devlet vasıtaları ile Anadolu dahilinde isteyecekleri yerlere nakilleri için gösterilen kolaylık, ilânın tamamen temkinli olan şeklinden de açıkça anlaşıldığı üzere, acele bir tehlike işareti değil, belki sadece sırasında ve zamanında alınmış bir ihtiyat tedbiridir Müstacel bir zaruret olsa hükûmet bu is için verdiği tebliğde söylediği gibi bu kolaylıktan .arzu edenlerin» istifade edeceklerini ilânla iktifa etmez. Belki kâfi bir tahliye kararının tatbikine geçerdi. Ortada böyle bir say yoktur. Sadece her hal ve ihtimale karşı kendilerini buralarda mıhlayacak işleri olmayanlardan isteyenlerin Anadolu dahilinde muvafık görecekleri yerlere gitmeleri münasip olacağı ifade edilmiş bulunmaktadır.

Burada anlaşılmayacak bir taraf var mı? İstanbul ve Trakya‟da kalmaları zarurî olmayan vatandaşların bir müddet için buralarda beyhude kalabalık etmemeleri elbette kendileri için de memleket için de faydalıdır. Nitekim hükümet tedbirinin kolaj lığından istifade etmek üzere birçok vatandaşların müracaatı de vaki olmuştur. Âlâ Bunlar vasıtaların haiz olduğu imkânlar dairesinde sıra ile hiç telâşsız istedikleri yerlere nâkil olunurlar Böylelikle onlar daha kolay yaşayacakları yerlere bulunurlarken buralarda aralanacak kesafet nispetinde iaşeyi ve hareket serbestliğini kolaylaştırmış da olurlar.”298

Yeni Sabah gazetesinde yazar olan Behçet Safa göç için alınan tedbirler ile ilgili;

297 Cumhuriyet, 12.04.1941.

87

“Bitaraf memleketlerin aldıkları bu tedbirler yanında, harp ateşi hudutlarına kadar gelmiş olan Türkiye‟nin her ihtimali göze alması zaruri idi. Devlet, Türkiye‟nin en kalabalık şehri İstanbul‟u ve Trakya‟yı düşündü ve isteyenleri Anadolu‟ya taşınmaya davet etti. Ancak Anadolu‟nun da iaşe bakımından müşkülata uğrayabilecek şehirleri hariç bırakılmıştır.

Şimdi gitmek isteyenler yalnız beyanname vereceklerdi. İlk gün İstanbul‟da beyanname, verenlerin sayısı 7 bin, evvelki güne kadar 37 bin olmuştur” demiştir.299

Durum böyle iken 13.04.1941 tarihli Vakit gazetesinde köşe yazarlığı yapan Ahmet Emin Yılman, Türkiye‟nin bu hassas durumunda “Beşinci Kol Hareketine” değinerek Türkiye hükümetine uyarılarda bulunmuştur.300

Hükümet, bu ajanlık faaliyetleri ve memlekete zarar verebilecek haberlere karşı Dahili Propaganda Ajanlığı kurdurmuştur.301

Diğer yandan, köşe yazarları da bu minvalde çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. 15.04.1941 tarihinde yayınlanan Vatan gazetesinde ise köşe yazarı Kör Kadı;

“Kendi hesabımıza memnun olabileceğimiz nokta, millerimizin büyük bir ekseriyetinin propaganda haberlerini şeklinden, membaından, taşıdığı ajansların damgasından, verilen radyo istasyonlarının mevkiinden şıp diye ayırt etmek kabiliyetine sahip olmasıdır.

Evet dediğimiz gibi, propagandanın bin bir ve belki de yüz bin bir çeşidi vardır. Bunların her biri de bir diğerinden daha mahirane, daha yaldızlıdır ve kolay yutturulabilmek için üstü şekerli sulfato gibidir.”302

demiştir.

16 Nisan 1941 tarihinde Vatan gazetesi köşe yazarı olan Nusret Köymen, göç konusunu farklı bir şekilde ele alarak, halkı göçe teşvik etmek istemiştir. Yazmış olduğu yazısında;

“İstanbul‟dan isteyenlerin Anadolu‟ya nakli tedbiri İstanbul‟un nüfus yükünü hafifletecek ve birçok korunma tedbirlerini kolaylaştıracaktır. Fakat isteyenlerin Anadolu‟ya geçmesi demek İstanbul‟un boşalması demek değildir. Öyle tahmin

299

Behçet Safa, “Sabahtan Sabaha İhtiyat Tedbiri”, Yeni Sabah, 13.04.1941.

300 Vatan, 13.04.1941. 301 Yeni Sabah, 13.04.1941

88

ediyorum ki İstanbul‟u terk edenler, İstanbul‟da kalanlardan az olacaktır. Türk‟ün canı o kadar tatlı değildir!

Anadolu da gidebilecek yeri olanları İstanbul‟u terk etmesi, gidebilecek yeri olmayanların kalması ve tehlikenin kalanları tehdit etmekte bulunması İstanbul‟daki eski mahalle ruhunun yeniden canlanmasında mühim amil olacaktır.

Diğer taraftan Anadolu‟da gidebilecek yeri, bilhassa köylerde tanıdıkları ve akrabaları olanların da buralara gitmeleri bir vatan borcudur. Bu yalnız kendilerini emniyet altına almak bakımından değil türlü müdafaa tedbirleri bakımından da faydalıdır. İstanbul‟da nüfus kesafetinin azalması iaşe meselesini de kolaylaştıracaktır. Köyde hiç kimsenin yiyecek sıkıntısı çekmesine ihtimal yoktur. Elinde ufak tefek işler gelen insanlar köylerde büyük bir şevkle karşılanır ve memnuniyetle beslenir. Hele bu sene o kadar çok yer ekilmiştir ve yağmurlar o kadar zamanlı yağmaktadır ki köylerimizde görülmemiş bir bolluk olacaktır. Şehirlerin köye itmesi şehir evini köye götürecek ve köy evinin şehirleşmesine hizmet edecektir.”303 diyerek göç hadisesine farklı bir açıdan yaklaşarak göçe teşvik etmiştir.

Yeni Sabah gazetesi yazarı olan Saraçoğlu, kendi köşe yazısında, göç kararının çok isabetli ve yerinde olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca hükümetin vatandaş için her türlü kolaylığı sağlamasına rağmen vatandaşların göç esnasında bazı zorlukları yaşayacağının pek tabii olduğunu dile getirmiştir. Yine göç konusunda farklı bir bakış açısı sunan Yeni Sabah gazetesi yazarı Behçet Safa; İstanbul ve Trakya‟dan yapılacak göçleri sadece harp için bir tedbir olarak görmemiştir. Behçet Safa, Anadolu topraklarını; vatanı besleyen ve her ihtiyacını karşılayan bir bölge olarak görmüştür. Ayrıca ülkenin iaşe açısından zor duruma düşebileceğini ve durumun daha da vahim bir hal alabileceğini yazmıştır. Bundan dolayı, Trakya ve İstanbul‟da çalışma imkânı olmayanların ve Anadolu‟da akrabası bulunan kişilerin, böylesi zor zamanlarda iaşe temini için çalıştırılması önemli bir husus olmuştur. Göç

89

edecek kişilerin memleketin hayati ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmaları, hükümetin alması gereken tedbirlerin başında gelmiştir.304

Yukarıdaki paragrafta bahsi geçen konu için Yeni Sabah gazetesi yazarı olan Murat Sertoğlu kendi köşe yazısında;

“Filhakika harp felaketi; yarında memleketimizi saracak olursa İstanbul halkının bilhassa iaşe hususunda az veya çok sıkıntılı günler geçirmesi pek muhtemel görülebilir. Ancak bu nüfus kısmen olsun azalırsa her bakımdan idare olunmaları keyfiyeti daha ziyade imkân dahiline girmiş bulunur. Bunun içindir ki İstanbul‟da bulunmaları hiçbir mecburiyet veya vazifeye makrun bulunmayan vatandaşların şehri terk ederek muvakkat bir müddet için olsun Anadolu‟ya çekilmeleri çok musip bir karardır.”305

demiştir.