• Sonuç bulunamadı

Türkiye’nin Finansal ve Ekonomik Göstergelerinin Risk

BÖLÜM IV. TÜRKİYE’DE RİSK SERMAYESİ

4.5. TÜRKİYE’DE RİSK SERMAYESİNİ UYGULAMA OLANAKLARI

4.5.2. Türkiye’nin Finansal ve Ekonomik Göstergelerinin Risk

Uygunluğu

Risk sermayesi yatırımları, uzun süreli yatırımlar olmaları nedeniyle, ülkelerin finansal ve makro ekonomik verilerinden ve bu verilerde meydana gelen değişmelerden doğrudan etkilenmektedirler. Devletin iç piyasaya borçlanarak yatırımlara yönelebilecek fonları piyasadan çekmesi, enflasyon ve faiz oranlarının yüksekliği, bu oranlarda meydana gelen dalgalanmalar ve bu yöndeki olumsuz beklentiler, risk sermayesi yatırımlarını kötü yönde etkileyen durumlardır. Ekonomik ve finansal istikrarsızlıklar, yatırımcıların uzun süreli yatırımlardan kaçınarak kısa süreli ve/veya sabit getirili yatırımlara yönelmelerine sebep olmaktadır. Bu nedenle, bir finansman yöntemi oluşunun yanı sıra, reel bir yatırım olan risk sermayesi yatırımlarının gelişimi için sağlıklı ve istikrarlı bir ekonomik yapının varlığı önem kazanmaktadır. Bu doğrultuda Hazine Müsteşarlığı, Merkez Bankası, TÜİK ve İMKB verilerinden derlenen Tablo 4.18, Türkiye’nin finansal ve ekonomik göstergelerinin risk sermayesine uygunluğunun sınanması amacıyla oluşturulmuştur.

Tablo 4.18. Türkiye’ye İlişkin Bazı Finansal ve Ekonomik Veriler

GSMH’daki Reel Büyüme

1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 7,12 8,29 3,85 -6,08 6,33 -9,53 7,93 5,86 9,85 7,64 5,96

Tablo 4.18. (Devam) Türkiye’ye İlişkin Bazı Finansal ve Ekonomik Veriler Enflasyon Rakamları 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 TEFE 32,7 88,6 30,8 13,9 13,84 2,66 11,58 TÜFE 39,0 68,5 29,7 18,4 9,32 7,72 9,65 Faiz Oranları 2001 2002 2003 2004 2005 Merkez Bankası Ağırlıklı Basit

Faiz Oranı 93,2 49,5 36,1 21,8 14,8

YTL Mevduat Faizi 62,5 48,2 28,6 22,1 20,4 Döviz Tevdiat Hesabı Faizi

(USD) 10,1 4,4 4,6 4,5 5,2

Döviz Tevdiat Hesabı Faizi (€) - 5,2 5,4 5,2 4,9

Finansal Yatırım Araçlarının TÜFE İle İndirgenmiş Reel Getirileri

2004 2005 2006 (Şubat Aylık) 2007 Külçe Altın -3,0 2,95 18,38 2,90 Avro -2,8 -20,44 7,52 -1,81 Dolar -10,9 -10,14 -3,42 -2,53 Borsa Endeksi 25,3 50,67 -7,52 - Mevduat Faizi 16,0 6,90 5,06 0,98

GSYO’ların Sonuçlanan Risk Sermayesi Yatırımlarının Ortalama Yıllık Getirisi (1996-2007 İlk Çeyrek)

%38

Türkiye ekonomisinin özellikle 2002-2006 yılları arasında istikrarlı bir şekilde büyüdüğü (ortalama yıllık reel büyüme %7,44) görülmektedir. Türkiye’nin enflasyon ve faiz oranlarında da istikrarlı bir düşüş gözlenmektedir. Türkiye’deki rakamların, 2008-2010 gibi AB’nin enflasyon ve faiz ortalamalarına yaklaşması beklenmektedir. Bu istikrar ve uzun seneler Türkiye’ye hakim olan yüksek enflasyon ve faiz beklentilerinin kırılması, risk sermayesi yatırımlarını olumlu yönde etkileyebilecek gelişmelerdir. Bu gelişmeler, hem yurt içindeki fonların risk sermayesi yatırımlarına olan yöneliminin sağlanabilmesi, hem de yabancı risk sermayesi fonlarının ülkemize çekilebilmesi açısından sevindiricidir.

Finansal yatırım araçlarının getirileri de risk sermayesi yatırımlarını etkileyebilecek bir diğer unsurdur. Yüksek getiri amaçlayan risk sermayesi yatırımlarına olan eğilimin

artması, finansal yatırım araçlarının getirilerinin bu gelişimi desteklemesine de bağlı olmaktadır. Enflasyon ve faiz oranlarında yaşanan olumlu ortamın yanında, finansal yatırım araçlarının getirileri açısından durum biraz daha karışıktır. Tablo 4.18’e bakıldığında, birçok finansal aracın yıllık getirisinin GSYO’ların sonuçlanan yatırımlarının getirisinden daha düşük seviyede olduğu görülmektedir. Bu durum, yatırımcıların yatırım tercihlerinde risk sermayesini daha çok düşünmelerini ve kullanmalarını destekleyecek düzeydedir. Ancak VGSYO’nun risk sermayesi yatırımı yaptığı şirketlerden ikisinin 2007 yılı içerisinde tasfiye sürecinde olması ve diğeri için zararla sonuçlanacak bir miktarla çıkış kararının verilmesi, risk sermayesi ile ilgili düşünceleri olumsuz yönde etkileyebilecek bir durumdur. Ayrıca GSYO’ların yıllık getiri rakamı olan %38’lik değerin yalnızca iki yatırımı kapsaması nedeniyle sağlıklı bir veri olmaması ve elimizde Türkiye’de yapılan tüm risk sermayesi yatırımlarının getirilerine ilişkin verinin bulunmaması, bu konuda net ve somut bir karşılaştırma ve değerlendirme yapılmasına imkan vermemektedir. Yine de risk sermayesinin mevcut finansal araçlara yatırım yapılarak elde edilemeyecek düzeyde yüksek kâr elde etmeyi amaçlayan yapısı doğrultusunda, finansal araçların getirilerinin risk sermayesinin Türkiye’deki gelişimini olumsuz olarak etkileyecek bir düzeyde olmadığı, tespiti yapılabilir.

Risk sermayesi sektörü için kritik bir nokta da kamunun finansman yapısıdır. Çünkü kamusal açıkların kapatılamaması ve bu açıkların iç borçlanma ile finanse edilmesi durumunda, ülkedeki reel yatırımlara yönlenebilecek tasarruflar devlet tarafından toplanmış olmaktadır. Bu nedenle kamunun finansmanının sağlıklı bir yapıya kavuşturularak devletin piyasadaki tasarrufları emmesinin önlenmesi, risk sermayesi finansman yönteminin gelişmesi açısından çok önemlidir146. Hazine Müsteşarlığının istatistiklerinden oluşturulan Tablo 4.19’daki Türkiye’nin iç borçlanma yapısına ilişkin veriler, bir karşılaştırmanın ve değerlendirmenin yapılabilmesi amacıyla GSMH rakamları ile ilişkilendirilerek verilmiştir. Tabloda görüldüğü üzere, yıllık iç borçlanma tutarları zaman zaman bir önceki yıla göre azalma gösterse de; iç borçlar GSMH’daki artışlardan çok daha büyük oranlarda artmaktadır. Türkiye’nin iç borç stoğunun da hızlı bir şekilde arttığı görülmektedir. 2004 yılında

146 Kemalettin Çonkar, “Risk Sermayesi Finansman Yönteminin Küçük ve Orta Boy İşletmeler Açısından Önemi ve Uygulanabilirliği”, I. Orta Anadolu Kongresi “KOBİ’lerin Finansman ve

GSMH’nin %55,88’i kadar bir tutar, piyasalarda yatırımlara yönelebilecekken, devlet tarafından borç olarak toplanmıştır. Bu durum tüm reel yatırımlar için olduğu gibi, risk sermayesi yatırımları açısından da olumsuz bir görüntüdür.

Tablo 4.19. Hazine’nin İç Borç Rakamlarına İlişkin Veriler

1998 1999 2000 2001 2002 2003

2005 (2003’e kıyasla) İç Borç Olarak Borçlanılan

Tutarın Bir Önceki Yıla Göre Değişimi (%)

83,21 112,20 -9,57 167,29 -25,77 145,40 -50,28 GSMH’daki Yıllık Reel Değişim

(%) 3,85 -6,08 6,33 -9,53 7,93 5,86 18,25

Türkiye’nin İç Borç Stoğunun GSMH’ya Oranı (%)

1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004

17,91 22,67 26,99 57,66 50,20 58,22 55,88

Sonuç olarak Türkiye’nin finansal ve makro ekonomik yapısı, risk sermayesi açısından şu şekilde değerlendirilebilir:

1-Türkiye’de özellikle 2002 yılından itibaren yaşanan enflasyon ve faiz oranlarındaki istikrarlı düşüşler ve Türkiye ekonomisinin istikrarlı bir büyüme yapısına kavuşması ve bunun devamına yönelik olumlu beklentiler, Türkiye’nin risk sermayesi yatırım ortamı için olumlu gelişmelerdir. Ancak bu ortamın korunması ve sürdürülmesi hususunda, hükümetlere, muhalefet gruplarına ve sivil toplum örgütlerine büyük görevler düşmektedir.

2-Türkiye’deki tüm risk sermayesi yatırımlarının getirilerine ilişkin veriye ulaşılamadığı için, menkul kıymet getirilerinin risk sermayesine uygunluğu açısından net bir değerlendirmenin yapılması mümkün değildir. Ancak risk sermayesi yatırımlarının yapısında bulunan yüksek getiri potansiyeli doğrultusunda, Türkiye’deki menkul kıymet getirilerinin risk sermayesi yatırımlarının gelişimi için uygun olduğu belirtilebilir.

3-Kamunun finansmanı açısından Türkiye’nin durumu, risk sermayesi sektörünün gelişimi konusundaki en önemli sorunlardan birisidir. Kamu açıklarının iç borçlanma ile finansmanı, yatırımcılara risksiz ve sabit getirili bir yatırım aracı alternatifi sunmaktadır. İç borçlanma ile emilen ülke tasarrufları, bir bakıma uzun süreli yatırımlara yönenebilecek fonları saptırmaktadır. Bu nedenle iç borçların kontrol altına

alınması ve kamunun finansmanının sağlıklı bir yapıya kavuşturulması, risk sermayesi sektörünün gelişimi için önemli bir hamle olacaktır.