• Sonuç bulunamadı

Türkiye, Avrupa ve Asya arasında doğal bir köprü işlevi görmektedir. Ortadoğu’nunda dahil olduğu Avrasya’da çatışma ve siyasi istikrarsızlıklar yoğun olarak yaşanmaktadır. Türkiye’nin ekonomik gücü ve ekonomik istikrarı bölge lojistik pazarı için ne kadar önemli ise aynı şekilde ulusal ve uluslararası alanda sağlayacağı siyasi istikrarı da o kadar önemlidir. Avrasya’da yaşanan çatışmalar, savaşlar ve siyasi istikrarsızlıklar bölgedeki diğer ülkeler için de olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Son yıllarda Londra - Pekin şehirlerinin de dahil edileceği hat boyunca Eski İpek Yolunun tekrar canlandırılması ve Modern İpek Yolu olarak faaliyete geçmesiyle kültürlerin kaynaşma ortamlarının yeniden doğabileceği yeni bir dönemin hazırlıkları yapılmaktadır (Karataş, 2017).

47

Lojistik merkezlerin önemi karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu ulaşımı ile kombine taşımacılık imkânlarının olduğu depolama ve ulaştırma hizmetlerinin birlikte sunulmasıyla sürekli artmaktadır. En dikkat çeken yerler Avrupa’da Bologna, Barselona gibi yük köyleri’dir. Beş yıllık sürede Türkiye’de lojistik merkezler üzerine yatırımlar yapılırken, taşımacılığın kalbi olarak fonksiyon gören lojistik üsler kurulması için çalışmalar yapılmaktadır (Akçetin, 2010).

3.8.1. Türkiye'de Lojistik Sektörü

Dünya ticaretinde son 50 yılda olan gelişmeler ve Türkiye'de 80'li yıllardan sonra dış ticaret hacminin artması ile birlikte Lojistik alanında önemli adımlar atılmıştır. Teknik imkanlar ve altyapı eksikliklerine rağmen lojistik sektörü hitap ettiği potansiyel pazarda rekabetten kaynaklı büyük bir öneme sahip olmuştur. Bundan dolayı sektöre yatırım yapan girişimciler tarafından cazip bir yatırım alanı olmuştur. Bugün Türkiye'de ulusal, bölgesel ve yerel birçok firma lojistik hizmeti vermek için önemli gelişmeler ve yatırımlar yapmaktadır. 1960'lı yıllarla birlikte başlayan lojistik hizmetleri Türkiye'de bu tarihlerde dağınık bir yapıya sahipken, sonraki yıllarda fiziksel dağıtım ve malzeme yönetimi şeklinde dönüşmüştür. Bilhassa 2000'li yıllardan sonra stratejik anlamda planlama ve yönetim, bilgi teknolojileri tabanlı hızlı, güvenilir hizmetlerin sunulması, düzenli pazarlama ve satış aşamaları ile tedarik zinciri yönetimi meydana gelmiştir (Şekil 3.3), (Bulut, 2007).

48

DAĞITIK YAPI 1960 ENTEGRASYON BAŞLANGICI 1980 1990 2000 Talep Tahminleme Satın Alma İhtiyaç Planlama Üretim Planlama Üretim Envanter Yönetmi

Depolama Elleçleme Paketleme Nihai Ürün Stok Yönetimi Dağıtım Planlama Sipariş Yönetimi Nakliye Müşteri Hizmetleri Stratejik Planlama Bilgi Teknolojileri Pazarlama Satış Malzeme Yönetimi Lojistik Fiziksel Dağıtım Tedarik Zinciri Yönetimi

Şekil: 3.3,Türkiye'de Lojistik Sektörünün Gelişimi(Kaynak: Bulut, 2007)

3.8.2. Türkiye'deki Lojistik Şirketleri ve Gelişimleri

Ülkemizde uzun süredir taşımacılık yapılmasına rağmen, kurumsal lojistiğin temelleri doksanlı yıllarda atılmıştır. Dış ticaret hacminin artması ile birlikte hizmete başlayan lojistik firmaları, günümüzde yerel, ulusal ve uluslararası çapta hizmet vermektedir. Sahip oldukları imkan ve donanımlardan olan araç filosu, ürün ve hizmet depoları, ürünlerin ve hizmetlerin sunulacağı dağıtım merkezleri, iş akışının

49

gerçekleşmesi için aktarma merkezleri, bütün lojistik işlemlerin baştan sona hızlı ve güvenli bir şekilde yapılabilmesi için bilgi ve iletişim teknolojilerinin temel baz alınarak gerçekleşmesi v.b. işlemlerin hepsini kendi bünyesinde gerçekleştiren lojistik firmalarının yanında, kendi imkanları ve donanımları bulunmadığı halde başkalarının imkan ve donanımları ile işlem yapan lojistik firmaları da mevcuttur. Lojistik firmaları her türlü ürün taşımacılığı yapabileceği gibi, belli ürün çeşitlerinin taşımacılığını da yapabilir. Genellikle büyük lojistik firmalarında kara, hava, deniz, demir taşımacılığı ve depolama hizmetlerinin hepsi sunulmakta iken küçük Lojistik firmalarında belirli hizmet veya pazara odaklanma şeklinde olmaktadır (Akkaymak, 2009).

Türkiye'de Lojistik işlemi yapan birçok firma olsa da bu firmaların büyük çoğunluğu finansman açısından zayıf durumdadır. Yapı itibariyle aile şirketidirler ve kurumsal yönleri zayıftır.

3.8.3. Türkiye Coğrafyası ve Lojistik Alt Yapısı

Herhangi bir ülkenin lojistik hizmet verme sektörünün gelişebilmesi için bu ülkenin lojistik altyapısıyla beraber yeterli imkan ve olanaklarının olması gerekmektedir. Türkiye turistik olarak coğrafi anlamda çok büyük artı özelliklere sahip bir ülkedir. Asya, Avrupa ve Afrika gibi üç kıtanın birleşme noktası ile Akdeniz - Karadeniz arasında ulaştırma köprüsü olarak bulunmaktadır. Bu kritik konum itibariyle birçok ulaştırma koridorunun üzerinde yer almaktadır. Türkiye'nin üzerinde yer aldığı önemli olan ulaştırma koridorları şunlardır; Avrupa Birliği'nin yürütmekte olduğu proje olan Traceca ( Transport Corridor Europa-Caucasus-Asia), Ten ( trans European Transport Network) ve Pan Avrupa Ulaştırma koridorlarından olan 4,8 ve 9 nolu koridorlar üzerinde yer almaktadır. Bunların yanında önemli olan coğrafi faktörler ise Türkiye'nin hem batı hem de Orta Doğu ile olan yol güzergahları üzerinde bulunmasıyla beraber Bağımsız Devletler Topluluğu ve Orta Asya ile Transit taşıma kapasitesinin bulunmasıdır (Akkaymak, 2009).

Lojistik sektörünün Ülkemizde GSYH içerisindeki payı hemen hemen % 14’tür. Lojistik sektörünün Türkiye’deki faaliyetlerinin ulaştığı rakamsal büyüklük bugün itibarıyla 150 milyar liradır. Ülkemizde daha çok karayolu taşımacılığı kullanılmaktadır. TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) verilerine göre trafiğe kayıtlı

50

800 bini aşkın kamyon bulunmaktadır. Havayolu taşımacılığında ise Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü verilerine göre, ülkemizin havayolu uçak filosunun 540 olduğu ifade edilmektedir. Küresel veriler incelediğinde hacim olarak yüzde 1’inin havayolu ile gerçekleştirildiği, buna karşın değer olarak bu hacmin % 40’a denk geldiği belirtilmektedir (Milliyet, 2018).

Türkiye petrol ve doğalgaz üreticisi ülkeler ile üretilen petrol ve doğalgaza ihtiyacı olan ülkeler ve coğrafyalar arasında kaldığı için lojistik anlamda çok kilit bir rol oynamaktadır. Hazar ve Ortadoğu'da üretilen petroller ile Rusya ve İran'da üretilen doğalgazın taşınabilmesi için Türkiye' ye ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye coğrafi konumunun vermiş olduğu avantaj ile doğal bir köprü görevi görmektedir. Türkiye sahip olduğu jeostratejik ve coğrafi konum itibariyle çok avantajlı bir ülke olsa da kurumsal alt yapısı ve fiziksel alt yapısını tamamlamadığı sürece bu avantajlardan hakkı ile yararlanamayacağı ve lojistik merkez olamayacağı açıktır (Uçar, 2007).