• Sonuç bulunamadı

İpek Yolu asırlar boyunca doğunun bilgi ve birikimlerini batının zenginliği ve pratikliği ile buluşturmuştur. Dört tarafı kara ile kaplı olan Türkistan kıtası İpek Yolu vasıtasıyla dünyaya açılma fırsatı bulmuştur. Bu kıta geçmiş yüzyılda dünyaya kapalı kalmıştır. Ondokuzuncu yüzyılın sonlarından itibaren Çarlık Rusya'sının uygulamış olduğu yalnızlaştırma politikası, Türkistan coğrafyasının kendi içine kapanmasına neden olmuştur. Onsekizinci yüzyıldan itibaren bir yandan bu coğrafyanın kendi içerisindeki çatışmaları bir yandan coğrafyada meydana gelen bölünmüşlük bir yandan Rus çarlığının kuzeyden yayılmacılığı, İngiliz İmparatorluğu'nun güneyden yayılmacılığının sonucunda Türkistan Coğrafyası dünyadan beri kalmıştır. Bölge Sovyetler Birliği'nin denetim ve kontrolü altına girdikten sonra, coğrafyada Moskova merkezli ulaşım sistemi geliştirilmiştir. Günümüzde Modern İpek Yolu olarak dünya

106

ekonomisine hizmet etmesi beklenen proje, tüm ulaştırma ağlarını kapsayarak bölge ülkelerini küresel ekonomiye entegre etmede rol oynayacaktır (Ayan, 2016).

Orta Asya coğrafyası Sovyetler Birliği'nin hakimiyeti altında kalmış olduğu sürece güneyde İran, Afganistan ve Pakistan’a açılan kapıları ile Kafkaslar’dan batıya açılan kapıları kapalı tutulmuştur. 1990'lı yılların başlarından itibaren bölge ülkelerinin bağımsızlıklarını kazanmasıyla birlikte bölgede mevcut bulunan zengin kaynakların Sovyet Rusya’sının tekelinden kurtulma şansı doğmuştur. Fakat önemli bir sorun geçmişte bu bölgeyi ve ülkeleri kendisine bağlamış olan Sovyetlerin ulaşım ve altyapı politikalarından dolayı, bugün Orta Asya'da üretilen petrol ve doğalgaz gibi ürünlerin dünya pazarlarına ulaştırılabilmesi için yeni ticaret yolu güzergahlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinin geniş pazarlara açılabilmesi ve İpek yolu güzergahı üzerinde bulunan dünya ticaretinin yeniden canlandırılması fikri, 1990 yılında Vladivostok Uluslararası Konferansı'nda Sosyalist Sovyet Cumhuriyetler Birliği Dışişleri Bakanı Eduard Shevardnadze tarafından ortaya atılmıştır. Bu fikir Orta Asya ülkeleri, Avrupa Birliği ve Türkiye tarafından büyük bir heyecanla karşılanmıştır (Ovalı, 2008).

Orta Asya'da Rusya'dan bağımsız olarak politikalar yürütmek çok zordur. Çin ve Rusya gibi iki büyük gücün arasında sıkışan Orta Asya ülkelerinin güneyinde bulunan Afganistan, Pakistan gibi ülkeler siyasi istikrarsızlık ve ekonomik krizlerle boğuşmaktadır. Coğrafyanın siyasi ve politik haritasının bu şekilde olması Orta Asya ülkelerini uluslararası ticarette ve ulaşım politikalarında Rusya'ya bağımlı hale getirmektedir. 1991 yılına kadar Orta Asya'nın Sovyetler Birliği'nin kontrolü altında olmasından dolayı Rusya bugün bu bölgeyi arka bahçesi gibi görmekte ve bölge üzerindeki kontrolünü kaybetmek istememektedir. Orta Asya bölgesini kaybetmesi halinde bu durum Rusya için büyük bir enerji kaybına sebep olacak, ekonomisinde tedavi edilemeyecek bir yaraya dönüşecektir. (Kodaman, Gonca, 2016) Rusya uluslararası derecelendirme kuruluşu olan Fitch Ratings’e göre, federal hükümet gelirlerinin % 50’si ve Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) % 20'si kadar petrol ve gaza bağımlılığı ile dünyanın en büyük 10 ekonomisi içerisinde en çok Petrol bağımlısı ülkedir (The Saint Petersburg International Economic Forum, 2013).

107

Rusya'nın Gazprom şirketi ile Çin’in ulusal petrol şirketi olan CNPC Şirketi arasında 2014 yılının Mayıs ayında her yıl 38 milyar metreküp Rus gazının Çin’e aktarılmasını öngören 30 yıllık bir anlaşma imzalanmıştır. Bununla birlikte enerji alanında güvenliği sağlamak isteyen Avrupa Birliği, Rusya'ya karşı yeni rotalar ve kaynaklar bulabilmek için rotasını Orta Asya’da bulunan zengin enerji kaynakları ve rezervlerine çevirmiştir. Meydana gelen bu gelişmelerle birlikte Orta Asya ile ilgili ideallerini hayata geçirmek, enerji güvenliğini sağlamak ve gelecek ile ilgili jeoekonomik çıkarları Çin’in mücadele ortamına atılmasını elzem kılmaktadır (Kodaman, Gonca, 2016).

Rusya politikalarında özellikle Sovyet döneminde hakimiyeti altında bulundurduğu Kazakistan'ın topraklarındaki petrol ve doğalgaza sahip olmasından ve kendi topraklarında bulunan petrol ve zengin enerji rezervlerinden dolayı enerji üzerine yoğunlaşmaktadır. Rusya mevcut doğalgaz ve enerji hakimiyetini sürdürmek için Kazakistan ile birlikteliğe ve ortak çalışmaya önem vermektedir. Rusya'nın Orta Asya'da bulunan Türki Cumhuriyetler ile olan ilişkilerini sekteye uğratan ve zayıflatan en büyük gelişme Çin ve Hindistan'ın ekonomik anlamda büyümesi ve dünya ekonomisinde söz sahibi olmasıdır. Asya'nın doğusuna doğru Kazakistan üzerinden petrol ve doğalgaz boru hatlarıyla enerji taşınarak büyük bir ticaret gerçekleşmektedir. Bugün gelinen noktada Çin ve Hindistan ekonomik büyümelerini geliştirdikçe Kazakistan'ın üzerinden doğuya ve güneye gelen enerji hattını yönetmek için söz sahibi olmaktadır (Südüpak, 2013).

Modern İpek Yolu Projesi’nin gündeme geldiği ilk dönemlerde Çin Rusya'yı devre dışı bırakarak demirden ağlarla bütün dünyaya açılmayı ve Modern İpek Yolu'nu Rusya olmaksızın aktif bir şekilde kullanmayı planlamıştır. Ancak Rusya'nın içerisinde yer almadığı bir projeye Orta Asya Türki Cumhuriyetleri’nin de mesafeli yaklaşacağı gerçeğini göz önünde bulunduran Çin Rusya'yı da projeye dahil etmek zorunda kalmıştır. Modern İpek Yolu Projesi’nin gündeme geldiği ilk zamanlarda Rusya Çin'in Orta Asya’yı merkeze alarak hayata geçirmeye çalışmış olduğu bu projeye temkinli bir şekilde yaklaşmıştır. Rusya Çin'in hayata geçirmeye çalışmış olduğu bu projeyi Avrasya Ekonomik Birliği’ne rakip olarak görmüş ve bu projeyi baltalamaya çalıştığı şeklinde değerlendirmiştir (Özdaşlı, 2015).

108

Orta Asya ve Uzak Doğu'da Amerika, Rusya ve Çin arasında bir rekabetin olduğu gözlemlenmektedir. Amerika'nın Afganistan'dan yavaş yavaş çıkması, Özbekistan ve Kırgızistan'daki üstlerini kaybetmesi sonucu Orta Asya'da aktif politikaları bir nebze pasif düzeye inmiştir. Rusya'nın Ukrayna ile olan savaşı, Kırım'ı ilhak etmesi nedeniyle batı tarafından ambargoya maruz bırakılması ve Petrol fiyatlarının düşmesi ile birlikte ekonomisi ciddi zorluklarla karşı karşıya kalmıştır. Rusya'nın ticari anlamda ilişki içerisinde olduğu iki büyük devlet olan Türkiye ve Ukrayna ile ilişkilerinin gelgit yaşaması da Rusya'ya zarar vermektedir. Meydana gelen bu gelişmelerden dolayı Rusya her ne kadar Avrasya Ekonomik Birliği’ni kurup bunun üzerinden Orta Asya'da gelecek endeksli planlar yapsada bu coğrafyada Çin’le rekabet etmekte zorlanmaktadır (Kodaman, Gonca, 2016).

Çin artan enerji ihtiyacını karşılamak için Rusya'ya bağımlı olmak istememektedir. Bu yüzden zengin enerji kaynaklarına sahip olan Orta Asya ülkeleri ile olan ilişkilerini geliştirip bu ülkelerden yapmış olduğu enerji ithalatını günbegün arttırmaktadır. Çin Modern İpek Yolu Projesi vasıtasıyla enerji ihtiyacını Orta Asya ülkelerinden karşılamak için çalışmalar yapmaktadır. Bu proje sayesinde Çin enerji ithal ederken, güzergah üzerinde bulunan rotaların güvenliğini ve gelişimini sağlama alacağı gibi, yine bu proje sayesinde enerji temin ederken Orta Doğu, Afrika ve Rusya'dan kaynaklı olan sorun ve aksamalar da ortaya çıkacak zararın en aza indirilmesini sağlayacaktır (Çitam, 2018).

Bugün gelinen noktada sonuç olarak Rusya her ne kadar başta Modern İpek Yolu Projesi’ne temkinli yaklaşmışsa da geçen zamanla birlikte proje üzerinde kontrolünü kaybetmesi ve projenin hayata geçirilmesi ile birlikte kendisine yönelik olarak tehdit ve tehlikelerin artacağı endişesiyle projeye destek vermiş ve Çin ile anlaşma yoluna gitmiştir. Çin ise Modern İpek Yolu Projesi’ni hayata geçirebilmek için hayati öneme sahip olan Orta Asya Türki Cumhuriyetleri’ni ikna edebilmesi için Rusya'nın desteğini almasının önemini görüp iki ülke arasında mecburi bir ortaklık meydana gelmiştir (Özdaşlı, 2015).