• Sonuç bulunamadı

2.8. Madde Kullanımı 44

2.8.9. Madde Kullanımı Üzerine Yapılan Araştırmalar 70

2.8.9.2. Türkiye’de Madde Kullanımı Araştırmaları 77

Akın (1996), lise öğrencilerinin uyuşturucu-uyarıcı madde kullanımının zararlarına ilişkin sağlık eğitim gereksinimlerini araştırmıştır. Araştırmada öğrencilerin % 33,7'nin sigara içmeyi denediği ve bunların % 31,2'nin sigara içmeye devam ettiği bulunmuştur. Öğrencilerin % 19,5'inin alkollü içkiyi farklı

78

aralıklarla içtiği ve erkek öğrencilerde alkollü içki içme oranının, kız öğrencilerden daha fazla olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin % 2,3'nün sakinleştirici ve yatıştırıcı ilaç, % 3,2'nin esrarı denedikleri belirlenmiştir. Sigara ve alkollü içki içme oranı, yakın arkadaşları ve aile üyeleri sigara ve alkollü içki kullanan öğrencilerde artmaktadır. Öğrencilerde sigara ve alkollü içkiyi ilk kez kullanım nedeni, zevk-eğlence, kutlama ve özel toplantılar olarak belirlenmiş, sürdürme nedenleri olarak zevk-eğlence, sorunlardan uzaklaşma, çevreye uyumun ilk sırada yer aldığı görülmüştür. Öğrencilerin % 85,9'u sigara, alkollü içki, uyuşturucu-uyarıcı maddelerin zararları, korunma yollarının eğitim politikaları/programları içinde yer almasını istemektedir. Öğrencilerin % 59,8'inin uyuşturucu-uyarıcı maddelerin kullanımının önlenmesine yönelik kampanyalarda etkin rol almak istedikleri görülmüştür.

Çakıoğlu (1998), Balıkesir Üniversitesi’ne devam eden 525 öğrenci ile yapılmış bir araştırmada, öğrencilerin % 46,6’ sının sigara ve % 33,9’unun da alkol kullandığı görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin alkol kullanımlarında cinsiyetin, yaşın, aile ve arkadaş ilişkilerinin etkisi olduğunun; sigara kullanımlarında cinsiyet, aile ve arkadaş ilişkileri ile birlikte anne babanın eğitim durumunun önemli bir etkiye sahip olduğu açıklanmıştır.

Çırakoğlu ve Işın (2005)’nın 314 üniversite öğrencisini kapsayan araştırmasında, maddeye başlamanın öncelikli nedeni olarak sorunlarla baş edememe görünmektedir. Özellikle kız öğrencilerde bu durum ön plana çıkmaktadır. Heyecan arayışı ve sosyal çevre, üniversite öğrencilerinin madde kullanımına başlamalarında göze çarpan diğer etkenlerdir. Madde bağımlılığı tedavisi almaya kız öğrenciler erkek öğrencilerden daha fazla eğilim göstermektedirler.

Karahan ve Koç (2005)‘un 1346 üniversite öğrencisini kapsayan araştırmasında, öğrencilerin alkol ve sigara kullanma sıklığına göre stresle başa çıkma tarzları incelenmiştir. Ara sıra alkol kullanan ve bağımlılık düzeyinde sigara kullanan öğrencilerin stresle başa çıkmada kendine güvenli yaklaşımı diğer öğrencilere göre daha çok kullandıklarını, hiç sigara ve alkol kullanmayan öğrencilerin ise stresle başa çıkmada çaresiz ve boyun eğici yaklaşımı kullandıkları görülmüştür. Araştırmacı sık sık alkol kullanan ve bağımlılık düzeyinde sigara kullanan öğrencilerin stresle başa çıkmada

79

probleme odaklanma ve durumu değiştirmeye yönelme yerine, risk oluşturmasına rağmen alkol ve sigara kullanmayı stresin yarattığı olumsuz duygularla başa çıkmada bir araç olduğunu açıklamıştır.

Kılıç ve Ek (2006), Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin sigaraya yönelik bilgi, tutum ve davranışlarını incelemişlerdir. Buna göre, öğrencilerin % 21,6’sının her gün, % 15,9’unun da bazen sigara içtiği bulunmuş, sigaraya başlama nedenleri arasında da en çok merak ve arkadaşlardan etkilenmenin bulunduğu görülmüştür.

Kutlu ve Çivi (2006), Seydişehir Meslek Yüksekokulu öğrencilerinde sigara kullanma durumunu ve kullanımı etkileyen faktörleri araştırmışlar, sonuçta, sigara içme sıklığı % 37,1 olarak bulunurken başlama yaşı da en küçük 10 bulunmuştur. Sigaraya başlatan etmenler arasında % 43,5 ile sosyal çevre ve arkadaş grubunun önde geldiği görülmüştür

Pıçakçıefe ve diğerleri (2007), Muğla Sağlık Yüksekokulu öğrencilerinde sigara içiciliğini ve tercihini arttıran nedenleri araştırmışlardır. Öğrencilerin % 25,3’ünün halen sigara içtiğini, başlama nedeni olarak % 59,2’sinin sıkıntı- kaygı dediği ortaya çıkmıştır. Ayrıca evde anne baba dışında bir içicinin olması, arkadaşlarının içmesi gibi etkenlerinde içicilik oranını arttırdığı görülmüştür.

Tunçoğlu (2010)’nun Ankara’da yaptığı bir çalışmada elde edilen bulgulara göre % 57 ömür boyu kullanımı ile tütün en yaygın kullanılan madde olarak bulunmuştur, alkol % 44’le ikinci, sedatifler ve sakinleştiriciler % 13,5’le üçüncü en yaygın kullanılan madde olarak belirlenmiştir. Esrar, çalışmaya katılan bireylerin % 1,6’sı tarafından kullanılırken, kokain kullanımı % 0,4 olarak bulunmuştur. Araştırmaya katılanların % 38,7’si halen sigara kullanmakta iken, katılımcıların % 17,1’i son bir yıl içerisinde alkol kullandıklarını belirtmişlerdir. Yine aynı yıl TÜİK tarafından yapılan sağlık araştırmasında herhangi bir uyuşturucu maddenin en az bir kere denenme oranı % 0,93; erkeklerde maddenin en az bir kere denenme oranı %1,26, kadınlarda ise % 0,61 olarak bulunmuştur (TÜİK, 2010).

80

Türkiye’de yapılan en kapsamlı madde kullanım yaygınlığı çalışması, 2011 yılında TUBİM tarafından yapılmıştır. Çalışma, Türkiye’yi temsilen kesitsel olarak seçilen bir 25 ilde yürütülmüştür. Araştırmaya katılanlardan % 51,8’i (4.169 kişi) sigara, puro, pipo, nargile vb. bir tütün ürününü denediğini ifade etmiştir. Kadınların % 40,1’i, erkeklerin % 63,1’i tütün kullanmayı denemişken, halen kadınların % 23,8’i, erkeklerin % 42,1’i tütün kullanmaktadır. Katılımcıların % 28,3’ü alkollü içecekleri denediğini belirtmiştir. Kadınların % 14,9’u, erkeklerin % 41,2’si alkol kullanmayı denemişken, halen kadınların % 4,2’si, erkeklerin % 15,8’i alkol kullanmaktadır. Araştırmaya göre Türkiye’de 15-64 yaş grubu nüfusta herhangi bir yasa dışı bağımlılık yapıcı maddenin en az bir kere denenme oranı % 2,7’dir. Bu oran erkeklerde % 3,1, kadınlarda ise % 2,2’dir. Madde kullanım yaygınlığının genç yetişkinlerde (15-34 yaş grubu), genel nüfusa (15-64 yaş grubu) göre daha yüksek olduğu görülmektedir (TUBİM, 2012).

İlhan (2013), üniversite öğrencilerinde madde kullanımının cinsiyet ve yaşam amaçları açısından incelemiştir. Çalışmaya 361 üniversite öğrencisi katılmıştır. Bulgulara göre erkeklerin kadınlardan anlamlı düzeyde daha fazla sigara kullandıkları bulunmuştur. Fakat alkol kullanımında cinsiyete göre bir farklılaşma bulunmamıştır. Sigara kullanmayan bireylerin kişilerarası ilişki, topluma katkı ve sağlık gibi yaşam amaç puanlarının sigara kullananlardan anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu görülmüştür. Benzer durum alkol kullanımı açısından da olduğu ifade edilmiştir.

Yılmaz ve Türkkahraman 2014 yılında Akdeniz Üniversitesi öğrencileri ile Antalya il merkezinde bulunan bazı liselere devam etmekte olan 13-25 yaş aralığındaki öğrenciler üzerinde yaptıkları çalışmada, maddeye başlama yaşının lise öğrencilerinde 7, üniversite öğrencilerinde ise 9’a kadar düştüğüni ifade etmişlerdir. Katılımcılarının yarısı merak ve sorunları unutmak için madde kullandığını, yarıya yakınının da eğlence amaçlı madde kullanımının her iki grupta da yakın değerlerde olduğu bulunmuş, kullanım yerlerininin öncelikle eğlence yerleri olduğu görülmüştür. Anne-babanın öğrenim düzeyi yükseldikçe alkol kullanımın arttığı, üniversite öğrencilerinde yalnız yaşayanlarda, arkadaşı herhangi bir madde kullananlarda ve arkadaşlarıyla ilişkilerini kötü olarak tanımlayanlarda alkol kullanımının daha yaygın olduğu görülmüştür.

81

Ortaöğretim öğrencilerinde okula devamsızlık gün sayıları arttıkça, sigara ve alkol kullanımlarının da paralel biçimde yükseldiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca anne ve babasıyla birlikte yaşayanlarda maddeleri deneme sıklığı daha az görülmekle birlikte, genel madde deneme oranlarında yalnızca babası ile yaşayanlarda alkol deneme ve kullanım oranları, diğer gruplara göre yüksek bulunmuştur.

Süngü (2014), çalışmasında Bozok Üniversitesi’nde 4628 öğrenci üzerinde zararlı madde kullanımına ilişkin tutumları araştırmıştır. Öğrencilerin yaşam boyu madde kullanma sıklıkları göz önüne alındığında % 51,5’inin sigarayı, % 26,7’si nin alkolü, % 1,6’sı uyuşturucuyu, % 0,3’ü de diğer maddeleri denemiş, kullanıp bırakmış ya da halen kullanmakta oldukları bulunmuştur. Sigara ve alkol kullanımının sırasıyla İ.İ.B.F. öğrencileri ve daha sonra Fen-Edebiyat Fakültesi arasında daha yaygın olduğu, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin ise nispeten daha az sigara ve alkol kullandıkları görülmüştür. Ayrıca anne-babası ayrı yaşayan öğrencilerin, anne babası birlikte yaşayan veya vefat etmiş öğrencilere göre daha fazla sigara ve alkol kullandıkları; anne- baba eğitim seviyesi yüksek olan (üniversite mezunu) öğrencilerin, anne-baba eğitim seviyesi düşük olan öğrencilere göre daha çok alkol ve sigara kullandıkları; ailesinin aylık ortalama geliri yüksek olan öğrencilerin düşük olanlara göre daha fazla alkol ve sigara kullandıkları görülmektedir.

Alan yazındaki diğer çalışmalarda madde kullanımının ilişkili olduğu diğer etmenlerin cinsiyet (Güler, Ulusoy ve Bekar, 2009; TUİK, 2008; Williams vd., 2000), anne-baba tutumları (Patock-Peckham ve Morgan-Lopez, 2006), ailede sigara-alkol kullanımı (Turhan vd., 2011), akran etkisi (Caldwell ve Darling, 1999), dini inanç (Ture, Kurt ve Aktürk, 2006), mükemmeliyetçilik (Uz-Baş ve Siyez, 2010), nevrotik eğilim ve depresyon (Özbay vd., 1991), benlik imajı (Friedman vd., 2004), kimlik gelişimi (Arnett, 2005; Atak, 2011), akademik başarı (Weiss ve Schwarz, 1996), ebeveyne bağlanma (Cooper, Shaver ve Collins, 1998; Görgün, Tiryaki ve Topbaş, 2010) ve yaşam amaçları (İlhan, 2013; Kasser ve Ryan, 2001; Palfai, Ralston ve Wright, 2011) gibi faktörlerle olduğu ortaya konmuştur.

Yurt içinde yapılan araştırmalar incelendiğinde, madde kullanmayı denemenin, başlamanın ve madde kullanıcısı olma sürecine kadar geçen

82

sürede, bireylerin karşı karşıya kaldıkları risk faktörlerine karşı maddeyi bir savunma mekanizması olarak kullandıkları anlaşılmaktadır. Geçmiş yıllardan bu yana madde kullanım çeşitliliği ve türlerinde artışlar yaşandığı, kullanım nedenlerinde ise benzer faktörlerin etkisinin hala devam ettiği görülmektedir. Ayrıca araştırmalarda maddeyi kullanım ortamlarındaki farklılık, madde kullanım miktarlarında artış ve azalışlara neden olmakta, yaşanılan ortamın maddeyi kullanım ve maddeye devam etme nedenlerini de etkilediği görülmektedir (Akın, 1996; Karahan ve Koç, 2005; Kutlu ve Çivi, 2006; Pıçakçıefe, 2007; Yılmaz ve Türkkahraman, 2014).

83