• Sonuç bulunamadı

1.3. Kent, Kentleşme ve Kentlileşme

1.3.5. Türkiye’de Kentleşme

Türkiye’de kentleşme olgusu, ülkenin ekonomik ve toplumsal yapısını biçimlendiren önemli bir öğedir. Yalnızca ekonomik koşullar olan sanayileşmenin bir

sonucu değil, toplumsal değişim sürecinin de bir göstergesidir. Ayrıca ülkenin gelişimine bağlı olarak toplumsal, ekonomik ve siyasal yapıları üzerinde de kendine özgü etkileri olmaktadır (Kongar, 2000: 549).

Türkiye’de kentleşme 1950’lerden sonra hızlanmaya başlamıştır. Bu tarihten sonra hızlanmaya başlamasının nedeni ise, 1950 yılından sonra yürürlüğe giren yeni ekonomik ve sosyal politikalardır. Bu yıllardan sonra kentleşmenin hızlanmasının nedeni, yukarıda da bahsedildiği gibi yalnızca tarımda makineleşme değil, hızla değişen toplumsal yapının da bir sonucu olmuştur (Erkan, 2010: 87). Ancak 1950’lerden önce ülkenin yeni kurulmuş olması nedeniyle kentleşmeden önce giderilmesi gereken başka sorunlar ortaya çıkmıştır.

Cumhuriyet’in kurulduğu ilk yıllardan 1950’li li yıllara kadar amaç ülke nüfusunu artırmak olduğu için nüfus daha çok bulunduğu yerde gelişmiştir. Ülke nüfusu artmış fakat durağan bir hal izlemiştir. Nüfus belirli bir seviyeye ulaştığında kentleşme hareketleri kendini göstermeye başlamış ve kırdan kente doğru yaşanan çözülmenin neden ve sonuçları mercek altına alınmıştır. Buna göre kentleşme hareketleri itici ve çekici olarak bazı unsurlara dayanmaktadır. Nüfusun kırdan ayrılmasına neden olan unsurlar itici, kent hayatını cazip kılan ekonomik ve toplumsal etmenler ise çekicidir (Keleş, 2010: 63).

Kongar (2000: 550-552), kentleşmenin ardındaki itici temel öğeleri şu şekilde sıralamaktadır:

✓ Kırsal alanlardaki tarımsal bölgelerin düşük ekonomik verimliliği, ✓ Tarımda makineleşmeye geçiş,

✓ Türkiye’de ekilebilir tarım alanlarının belli bir sınıra ulaşması, ✓ Tarımın, ülkedeki gelir içinde bulunan payının giderek düşmesi. Ancak her ne kadar temel nedenler olarak itici öğeler gösterilse de kentlerin ulaşım ve teknoloji ile birlikte artan cazibelerin insanların dikkatini çekmesi de önemli bir etmendir.

Ülkede hızla gelişen ulaşım ve iletişim teknolojilerini kapsayan iletici faktörlerin yanı sıra kentlerdeki eğitim ve sağlık hizmetleri, dinlenme-eğlenme olanakları ve entelektüel faaliyetler de çekici unsurlar olarak kentleşmeye hız kazandırmıştır (Bal, 2016: 120).

1950-1960 yılları arasında yoğun bir kentleşme dönemine giren Türkiye’de kentli nüfus, 1950 yılında 5 milyon 244 binden 1960 yılında 8 milyon 860 bin kişi artarak %69’luk bir büyüme sağlamıştır (Keleş, 2010: 57).

1960-1980 yılları arasında 6.9 milyon olan kent nüfusu 20.3 milyona çıkarak, yirmi yıllık bu süreçte ciddi bir büyüme yaşamıştır. Kırsal nüfusun %1 arttığı bu dönem, kentsel nüfus %6.1 oranında artış göstermiştir (İşbir, 1991: 38).

O dönemde gelişmekte olan bir ülke kategorisinde olan Türkiye, 1960 ve 2000 yılları arasındaki 47 yıllık toplam süreçte de 6.9 olan kentleşme oranında 51.5’e yükselerek 7 katlık bir artış yaşamıştır (Keleş, 2010: 57).

Tablo-2: 1927-2015 Yılları Arasındaki Toplam Nüfus, Kent ve Kır Nüfusu Oranları

2 Ta blo-2: 192 7-2015 y ılları arası nda ki topl a m nüfus, ke nt ve kır nüf us u ora nları

3 Ta blo-2: 192 7-2015 Yı lları Aras ında ki To pla m N üfus, Kent ve Kır Nüf us u Ora nları

Kaynak: Bal, 2016: 121

1927 yılından günümüze kadarki süreçte toplam nüfus ve kent nüfusunda belirgin bir artış olduğu görülmektedir. 2000 yılında toplam nüfus 1927 yılına göre 5 kat artmışken kent nüfusu 14 kat artmış ve kır nüfusu 2 kattan biraz daha fazla artış göstermiştir. Fakat bu tablo da (Tablo-2) göstermektedir ki Türkiye’de kent nüfusu asıl olarak 1960 yılından sonra sürekli bir artış göstermiştir. Buna göre kırsal nüfus sürekli azalmıştır (Bal, 2016: 121).

Türkiye’nin kentleşme hızını kendi içinde değerlendirdiğimizde durağan başlayan bu sürecin zamanla hızlandığı ve birden yoğunlaştığı görülmektedir. Ancak kentleşme hızı her ülkede farklıdır. Türkiye’de diğer Avrupa ülkelerine göre biraz daha yavaş bir kentleşme hızı görülmektedir. Nitekim 1980 yılında kentleşme oranı %45.4 iken 1985 yılında %50’ye ulaşmıştır. Bu oran Almanya, Fransa, Hollanda ve İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde %70’in üzerinde görülmektedir (İşbir, 1991: 38). Ancak bilinmektedir ki Türkiye’de kentleşmeye farklı bir boyut getiren dönem 1980 ve sonrasıdır. Bu yıllardan sonra siyasi dengelerin değişmesi ile birlikte dışa dönük bir

Sayım Yılı Toplam N. (mil.) Kent N. (mil.) Kır N. (mil)

1927 13.6 3.3 10.3 1940 17.8 4.3 13.5 1950 20.9 5.2 15.7 1960 27.7 8.8 18.9 1970 35.6 13.6 22.0 1980 44.7 19.6 25.1 1985 50.6 26.8 23.7 1990 56.4 33.3 23.1 2000 67.8 44.0 23.8 2010 72.5 54.8 17.7 2013 76.6 70.0 6.6 2015 78.7 72.4 6.3

ekonomi politikası izlenmiş ve küreselleşen dünyaya uyum sağlamak adına Anadolu kentlerindeki girişimler hareketlenerek bunların dış ekonomi ile bütünleşmesi sağlanmıştır. Alt yapı ve ulaştırma yatırımlarına da ağırlık verilerek yeni bir kentleşme süreci başlamış ve bu durum Türkiye’de gözle görülür bir değişikliğe neden olmuştur (Yılmaz ve Çitçi, 2011: 263).

Ülkenin ekonomik ve toplumsal yapısını etkileyen ve önemli bir öğe olan kentleşme, sadece tarımda makineleşme ve sanayileşmenin bir sonucu değil aynı zamanda toplumsal değişmenin de bir belirtisidir (Kongar, 2000: 549). Nitekim Türkiye gibi genç nüfusa sahip bir ülke, eğitim ve iş olanaklarının artması ile birlikte dinamik bir yapı sergilemektedir. Bu durum kırsal kesimin ülke içerisinde kent yapılanmasına karşılık giderek zayıflamasına neden olmaktadır.

Tablo-3: Belediye ve Köy İdarelerinin 2012 Yılından Önce ve Sonraki Sayıları.

2012'den Önce Sonra

Büyükşehir Belediyesi 16 30 BŞB İlçe Belediyesi 143 500 İl Belediyesi 65 51 İlçe Belediyesi 749 418 Belde Belediyesi 1.977 393 Toplam Belediye 2.950 1.393 İl Özel İdaresi 81 51 Köy 34.283 18.201

4 Ta blo-2: 192 7-2015 y ılları arası nda ki topl a m nüfus, ke nt ve kır nüf us u ora nları 5 Ta blo-3: Belediye ve K öy İ darelerini n 20 12 Yıl ında n Ö nce ve So nra ki Sayıl arı.

Kaynak: Bal, 2016: 123

2012 yılından sonra 1.582 belde, 16.082 köyün tüzel kişiliği kaldırılarak ilçe belediyelerine katılmış ve bu durum kırsal nüfus alanını giderek azaltırken kentsel alanının çoğalmasına neden olmuştur (Bal, 2016: 123).

Bu istatistikler bize göstermektedir ki dinamik ve genç bir nüfus yapısına sahip olan Türkiye, kentleşme hareketi konusunda hız kaybetmemiş yalnızca şekil değişmiştir. Devam etmekte olan göçlerle birlikte dinamizmini kaybetmeyen bu olgu, ülkemiz açısından bariz bir gelişim göstergesi oluşturmaktadır. Özellikle

sanayileşmede daha aktif olan kentlere doğru olan hareketlilik buralarda sosyo- kültürel anlamdaki değişimlere de neden olmaktadır. Bu anlamda artık büyük oranda kentli bir ülke olan Türkiye, daha çok kentlileşme problemleri ile ilgilenmektedir.

Benzer Belgeler