• Sonuç bulunamadı

2.5. Reklamlarda Ütopyanın Kullanımı

2.5.5. Özgünlük, Teknoloji ve Tasarım

Konut projelerinde iç ve dış mekânlar, mimarlar ve iç mimarlar tarafından tamamen modern tarzda tasarlanmaktadır. Her yönü ile teknolojinin tüm nimetlerinden yararlanılarak dekore edilen ve modern mobilyalar kullanılan bu evlerde her şey çok boyutlu olarak tüketiciye hazır bir şekilde sunulmaktadır (Güleç Solak ve Oktay, 2017: 389). Konut alanlarının sosyal donatılar kadar büyük bir öneme sahip olan iç ve dış tasarımları da, ideal yaşam alanlarının en dikkate değer argümanlarından biridir.

Kent çevresinde hızla yayılan ideal yaşam alanları, lüks konut piyasasında kızgın bir rekabeti de beraberinde getirmektedir. Bu anlamda şirketler farklılık yaratmak için özel dekorasyonlar, akıllı ev gibi ileri teknoloji özellikleri sunarak rakipleri arasından sıyrılmaya çalışmaktadırlar. Rakipler arasında farklılaşma onların satış olarak başarıya ulaşmaları anlamına gelmektedir. Potansiyel müşterilere vaat ettikleri bu mükemmel çevrenin tasarım ilkeleri de kesinlikle mükemmel bir düş ülkesine yaraşır tarzda olmak zorundadır (Özberk, 2012: 977). Konforlu bir yaşam alanı için özgün tasarımları teknoloji ile birleştiren konut projeleri, reklam filmlerinde de bu temalara özellikle vurgu yapmaktadır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KONUT REKLAMLARINDA GÖSTERGEBİLİMSEL BİR

ÇÖZÜMLEME

3.1. Metodoloji

Çalışmanın bu bölümünde araştırmanın metodolojisi hakkında bilgi verilerek, konut reklam filmleri göstergebilimsel yöntem ile analiz edilecektir.

3.1.1.Araştırmanın Konusu

Antik Çağ’dan bu yana bir fikir olarak daima var olan Ütopya, ilk kez 1516 yılında More’un oluşturduğu bir söz oyunu ile kavramsallaştırılmıştır. Kelime anlamı olarak “olmayan yer” ve “iyi yer” anlamına gelen bu kavram, temelde bir yönetim ve toplumsal düzen eleştirisi olarak ortaya çıkmıştır.

Ütopya, düşsel öğelerinin yoğunlukta olması nedeniyle önce yazın alanında bir tema olarak işlenmiş, kapsamlı içeriği nedeniyle de, zamanla farklı disiplinlere (edebiyat, siyaset, mimarlık) etki etmeye başlamıştır. Böylece düşsel öğelerinden yavaşça sıyrılarak –ama daima ona tutunarak- kendine “kent” adı altında somut bir yaşam alanı bulmuştur. Bu anlamda, Ütopyanın gerçekliğe tutunan yanı olarak Antik Çağ’dan bu yana ideal kent planlamaları yapılmış ve bu planlar zaman zaman uygulama alanları bulmuştur.

Çağın ihtiyaçlarına göre her yüzyılda farklı formlarda yeniden tasarlanan bu ideal kentler, ütopyanın düşsel öğelerinden beslenerek güncelliğini daima korumaya çalışmıştır. Hayal ve gerçekliğin iç içe geçtiği bu söz konusu ideal yaşam alanları, günümüzün parçalanmış kent yapıları altında, “güvenlikli siteler” olarak ortaya çıkmıştır.

Bu güvenlikli siteler, onu destekleyen aktörlerin etkisi (devlet, konut şirketleri, tüketici) ve reklamlar aracılığı ile günümüz yaşam biçimlerini önemli ölçüde etkilemektedir. Ancak burada en büyük etki, sembolik ihtiyaçlar yaratarak bir yaşam tarzı sunan reklamlara aittir. Arz-talep dengesinde, talebin giderek artmasına aracılık eden reklamlar, bu anlamda ütopyanın düşsel öğelerinden de yararlanmaktadır.

Tüm bu bilgiler doğrultusunda araştırmanın konusunu, yeni ideal yaşam alanları olarak sunulan “güvenlikli sitelerin”; konut reklam filmlerinde, ütopyanın hangi düşsel öğelerinden yararlandığını ve gerçeği nasıl dönüştürdüğünü göstergebilimsel analiz yöntemi ile tespit etmeye çalışmak oluşturmaktadır.

3.1.2. Amaç ve Önem

Reklamlar, seyircinin yaşadığı hayattan memnun olmama duygusunu pekiştirerek (Berger, 1999: 142), onlara yeni yaşam tarzları ve tüketim alışkanlıkları sunmaktadır. Söz konusu bu yeni yaşam tarzını ve tüketim alışkanlıklarını, kullanmış olduğu imgeler ve yarattığı fantezi dünyası ile sunan reklam, ütopyanın da fantezi dünyasından yararlanmaktadır. Böylece reklam ve ütopya, kullanmış olduğu argümanları birleştirerek gerçeği dönüştürmekte ve yeni sanal gerçeklikler yaratmaktadır.

Araştırmanın temel amacını, günümüzde sanal gerçeklikler yaratmakta olan reklamların, konut reklamlarında ütopyanın düşsel öğelerinden yararlanarak gerçeği nasıl dönüştürdüğünü göstergebilimsel analiz yöntemi ile ortaya koymak oluşturmaktadır.

Araştırmanın önemini ise, sosyal bilimler alanında Antik Çağ’dan bu yana kent ütopyalarının sistematik bir şekilde, mimari yapıları ile birlikte ele alınması ve günümüzün mikro düzeydeki ideal yaşam alanları olarak sunulan konut alanlarının ütopya ile ilişkisinin kurulması oluşturmaktadır. Söz konusu ilişki; yeni konut alanlarının, kent ütopyalarının bir devamı ve çağdaş versiyonları olduğu, bu anlamda ütopyanın geçmişten gelen hangi hayal ürünlerinden yararlandığı yönündeki tespiti ile kurulmaktadır. Araştırmanın bir diğer önemini de, ideal yaşam alanları olarak tasarlanan kent ütopyalarının; konunun daha net anlaşılabilmesi için mekân, konut ve kent kavramları ile sağlam bir zemine oturtulması oluşturmaktadır.

3.1.3. Araştırma Sorusu

Konut reklamlarında kullanılan ütopik temalara yönelik oluşturulan araştırmanın temelini; “Türkiye’de yayınlanan konut reklam filmlerinde, ütopik bir yaşam alanı sunumu hangi söylem ve görseller ile inşa edilmektedir?” sorusu oluşturmaktadır.

Bu bağlamda konut reklamlarında kullanılan söylemler-görseller arasında öne çıkan temaların, düşsel unsurların, kültürel kodların, mesaj vaadinin ortaya konulmasıyla reklam filmlerinde gerçeğin ütopyaya dönüştürülmesine yönelik betimleyici bir sonuç amaçlanmaktadır.

3.1.4. Sınırlılıklar

Araştırmanın sınırlılıkları popüler bir sanat biçimi olan reklam filmleri (Berger, 1993: 34) özelinde belirlenmiştir. Ütopyanın “gerçek”liğini temsil eden Kent Ütopyaları’nın günümüzdeki yansımalarını oluşturan ideal yaşam alanları, konut reklamları ile sunulmaktadır. Çalışmanın bu konut reklamları içerisinde, reklam filmleri ile sınırlandırılması ilk sınırlılığı, reklam filmleri içerisinden zamansal olarak 2016-2017-2018 yıllarının seçilmesi ise ikinci sınırlılığı oluşturmaktadır. Çalışmanın diğer sınırlılıklarını ise, göstergebilim yöntemi ile incelenecek olan reklam filmlerinin, görüntüsel ve sözel göstergeler çerçevesinde analiz edilmesi oluşturmaktadır.

Ancak çalışma; oluşturduğu sanal dünyada sembolik ihtiyaçlar yaratarak alternatif yaşam tarzları sunan reklamların, tüketici davranışlarına olan etkisini kapsamamaktadır. Burada üzerinde durulacak ve analizi yapılacak olan konu, reklamların kullanmış olduğu kod, sembol, gibi anlam yaratma özelliklerini irdeleyerek, reklamların görünenin ardındaki anlam dünyasına girmek olacaktır.

3.1.5. Yöntem

Bu bölümde çalışma; araştırma modeli, örneklem ve verilerin toplanması sürecinde kullanılacak olan yöntemler ve uygulanacak olan prosedürler hakkında detaylı bilgilere yer verilerek geliştirilecektir.

3.1.5.1. Araştırma Modeli

Araştırma nitel bir çalışma olup temel olarak iki aşamada gerçekleşecektir. İlk aşama, incelemeye dahil edilecek olan reklam filmlerinin tespiti aşamasıdır. Reklam filmlerinin tespiti aşamasında öncelikle konut projelerinin bulunduğu emlak siteleri

gözden geçirilmiş ve www.zingat.com kapsamlı içeriği nedeniyle çalışmaya dahil

edilmiştir. Bu site içerisinden öncelikle reklam filmi yaptığı varsayılan konut projeleri tespit edilerek, çalışmanın evren ve örneklemi doğrultusunda internet mecrasındaki

reklamlar, belirli kısıtlar doğrultusunda (zaman-firma) gözden geçirilmiştir. Çalışma birimini oluşturan konut reklamlarına ulaşıldıktan sonra, bu reklamlar uzman görüşleri doğrultusunda ele alınarak incelenmiştir. Uzman görüşüne olan bu ihtiyaç, konut reklamlarının tamamında ütopik temaların yer almamasından kaynaklanmaktadır. Başka bir ifade ile uzman görüşleri doğrultusunda, içerisinde ütopik temaların yer aldığı, araştırmaya dahil edilmesi uygun olan reklam filmleri tespit edilmiştir.

Araştırmanın ikinci aşaması ise aslında çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Bu aşamada, uzman görüşleri doğrultusunda belirlenen reklamlar, göstergebilimsel çözümleme yöntemi ile ele alınarak incelenmiştir.

Göstergebilim, sözlü ve sözsüz göstergeler arasındaki sistemi ve bu sistemler arasındaki anlamın kurulma sürecini konu alan bir bilim dalı olarak tanımlanmaktadır (Mutlu, 1998: 142). Göstergeler ise, kendi dışında, temsil ettiği şeyin yerini alabilecek nitelikte olan her çeşit nesne, biçim, olgu vb.’dir. Bu bakımdan tüm işaret, sözcük ve simgeler gösterge olarak kabul edilmektedir (Rifat, 2014: 11).

Çağdaş anlamdaki göstergebilimin iki önemli öncüsü, iki ayrı kıtada akademisyen olan birbirlerinden bağımsız çalışmalar yapan; ABD’li felsefeci, mantıkçı, matematikçi Charles Sanders Peirce (1839-1914) ve İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure (1857-1913)’dür (Rifat, 2014: 30; Gottdiener, 2005: 15-16). Çalışmaları doğrultusunda; dil ve dil dışı göstergeler ile ilgilenen Pierce’e göre mantığın bir başka adı olan göstergebilim “göstergelerin biçimsel öğretisidir”. Saussure ise çalışmalarında, Pierce’in biçimsel öğretisinden ziyade göstergelerin birbirleri ile olan ilişkileri ile ilgilenmiştir. (Rifat, 2014: 30; Fiske, 2003: 66). Bu iki önemli öncüden sonra göstergebilim alanında birçok çalışma yapılmış ancak Barthes; Saussure’ün göstergelerin ilişkileri üzerinden, anlamlandırma temelli yeni bir gösterge kuramı geliştirerek (Gottdiener, 2005: 30), göstergebilimin öncüleri arasında yerini almıştır. Günümüzde ise, çağdaş göstergebilimin bir başka boyutunu oluşturan ve kitle iletişim araçları ile gelen görüntüsel çözümlemelerde Berger (1993), çekim ölçekleri ile ilgili farklı bir anlamlandırma biçimi geliştirmiştir.

Buna göre bu çalışmanın analiz aşamasında; göstergebilime dilin bir göstergeler dizgesi olduğunu belirten Saussure’ın gösterge, gösteren, gösterilen ile Barthes’ın düz anlam ve yan anlam kavramlaştırmalarından ve Berger’in televizyon göstergebilimi üzerine yapmış olduğu çalışmalardan faydalanılacaktır. Ayrıca Uğur Batı (2007)’nın “Reklamların göstergebilimi: Bir göstergeler sistemi olarak reklamları okumak” çalışmasındaki analizleri bu çalışmaya dayanak oluşturması için rehber olarak ele alınacaktır.

Bir dilbilimci olarak öncelikle dil ile ilgilenen Saussure, göstergebilimde göstergelerin diğer göstergeler ile ilişkisinden bahsetmektedir. Ona göre, bir gösterenin bir gösterilen ile birleşmesinden, gösterge oluşmaktadır. Göstereni gösterilenle birleştiren bağ ise nedensizdir (Saussure, 1998: 109). Saussure’un ifadesine göre “gösteren göstergenin algıladığımız imgesidir – kâğıt üzerindeki işaretlerdir, havadaki seslerdir. Gösterilen, gösterenin göndermede bulunduğu zihinsel kavramdır. Bu zihinsel kavram, aynı dili paylaşan aynı kültürün üyelerinin tümü için ortaktır” (Fiske, 2003: 67).

Saussure ayrıca, bir bütünü belirtmek için gösterge sözcüğünün kullanılması gerektiğinden bahsederken, “kavram” yerine “gösterilen”, “işitim imgesi” yerine de “gösteren” terimlerinin benimsenmesi gerektiğini söylemektedir. Ona göre gösteren ile gösterilen terimleri hem kendi aralarındaki, hem de bütünle kurdukları karşıtlığı belirtmek gibi bir yarar sağlarlar. Göstergede ise sözcükle yetinilmektedir (Saussure, 1998: 109).

Şekil-16: Saussure’un Anlam Öğeleri

10 Şe ki l-15: Saussure’un Anlam Öğelerim öğeleri

Saussure, Şekil-16’da gösterildiği gibi dışsal gerçeklik denen şeyin anlamın kendisi olduğunu söylemektedir. Gösterilen, burada zihinsel ve düşünsel bir kavramdır. Aynı zamanda anlamlandırmayı sağlamada anlam ile etkin bir bağ kurmaktadır. Söz konusu bu iki öğe arasında, ortak ve kültürel bir bağ vardır. Dolayısıyla evrensel değildir. Bu yapısal bağlantı da anlamı oluşturmaktadır (Elden vd. 2008: 471).

Saussure’ın çalışmaları göstergelerin daha çok nasıl işlediği ile ilgilenmiştir. Örneğin anlamın yazar/okur ve metin arasındaki müzakere sürecinden çok, metin üzerinde durmuştur. Bu süreçteki etkileşimci anlam düşüncesini sistematik bir şekilde modelleyen kişi Saussure’un takipçisi Barthes olmuştur ve Barthes, oluşturduğu bu kuramda anlamlandırmanın iki düzeyi arasında durmuştur (Fiske, 2003: 115): Düzanlam ve Yananlam.

İletişimin dar sınırlarını aşan bir bakış açısı ile göstergenin, iletişimde bulunmanın çok ötesinde olduğundan bahseden Barthes, gösterge bağlamına göre düzanlamın çok daha ötesinde zengin yananlamlar bulunduğunu belirtmektedir (Kıran ve Eziler Kıran, 2000: 377). Barthes’a (2014: 84) göre, her anlamlama dizgesi bir anlatım düzlemi bir de içerik düzlemini kapsar ve anlamlama bu iki düzlem arasındaki bağlantıya eşittir.

Anlamlandırmanın birinci düzeyi olan düzanlam, Saussure’un üzerinde çalıştığı düzeydir ve bu, göstergenin dışsal gerçeklikteki göndergesiyle ilişkisini betimlemektedir. Burada düzanlam, göstergenin ortak duyusal olarak en açık anlamına göndermede bulunmaktadır (Fiske, 2003: 116). Örneğin bir ev fotoğrafı belirli bir evi gösterir; “ev” sözcüğü ise çeşitli malzemelerden yapılmış, çatısı olan ve içinde insanların yaşadığı bir yapıyı anlatmaktadır. Fakat aynı ev, önemli derecelerde farklı şekillerde fotoğraflanabilir. Sabah gün ışığının vurduğu bir zamanda çekildiğinde “mutlu” ve “huzurlu” bir yuvayı ifade ederken, “gece” aynı evin fotoğrafı kullanılan çeşitli kontrastlar ile “soğuk” ve “korkutucu” bir yer haline gelebilmektedir.

Yananlam ise göstergenin, kullanıcılar ile etkileşimini betimlemektedir. Bu durumda, gösterge, kullanıcıların duygu, heyecan ve kültürleri ile etkileşime

girdiğinde yeni anlamlar kazanmaktadır. Bu durum anlamların öznelliğini ifade etmektedir. Ancak bu anda yorum, yorumlayandan olduğu kadar nesne ve göstergeden de etkilenmektedir. Yine fotoğraf üzerinden anlatmak gerekirse, düzanlam neyin fotoğraflandığı, yananlam ise nasıl fotoğraflandığıdır (Fiske, 2003: 116-117).

Kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ile birlikte önemi artan göstergebilim, artık yalnızca metinlerin değil görüntülerin taşıdığı anlamların çözümlenmesinde de en uygun yaklaşım olarak görülmektedir (Tekinalp ve Uzun, 2013: 138). Çünkü görüntüye dayalı olan iletişim araçları (televizyon, internet vs.), sembolik bir yapıya sahiptir ve iletişimde bulunurken büyük ölçüde bir göstergeler sistemine dayanmaktadır. Göstergebilim de, iletişimde kullanılan sözcük, görüntü, ses, müzik gibi pek çok şeyin incelenmesi olduğundan (Parsa, 1999: 21), çalışmanın içeriği bakımından tüm bu argümanları kapsayan reklam filmlerinin kullanılması tercih edilmiştir.

Bu anlamda reklam filmleri gibi görüntüye dayalı kültürel araçların anlamlandırılmasında farklı bir düzey yaratan Berger; “Kitle İletişim Çözümleme Yöntemleri” adlı kitabında, bir gösteren olarak işlev gören çekim ölçeklerini şu şekilde tanımlamış ve anlamlandırmıştır (Berger, 1993: 35):

6 Ta blo-4: Çe ki m Ölçe kleri

7 Tablo-4: Çekim Ölçekleri

Tablo-4: Çekim Ölçekleri

Gösteren Tanım Gösterilen (anlam)

Yakın çekim Yalnızca yüz Samimiyet

Orta çekim Bedenin çoğu Kişisel ilişki

Uzun çekim Dekor ve kişiler Bağlam, alan, kamusal uzaklık

Genel çekim Kişinin bütün bedeni Toplumsal ilişki

8 Ta blo-5: K aera Devini mleri ve Kurg u Te kniği

Tablo-5: Kamera Devinimleri ve Kurgu Tekniği

Gösteren Tanım Gösterilen (anlam)

Aşağı çevirme Kamera aşağı bakar Güç, yetke Yukarı çevirme Kamera yukarı bakar Küçüklük, zayıflık Optik öne kaydırma Kamera yaklaşır Gözlemleme, odak Açılma Görüntü boş ekranda belirir Başlangıç

Kararma Görüntü gider ekran boş kalır Bitiş

Kesme Bir görüntüden diğerine geçilir Eşzamanlılık, telaş Silme Görüntü ekrandan silinir Vurgulu son

Tüm bu anlamlandırma düzeyleri sonucunda, analiz aşamasında Erdoğan (2012:154)’ın temellendirdiği şu sorulara yanı aranacaktır:

✓ Reklam filmlerindeki önemli anlam vericiler/gösterenler nelerdir ve neyi anlamlandırmaktadırlar?

✓ Reklam filmlerinde ne tür/hangi gerçekler üretilmektedir? ✓ Reklam filmi gerçeği mi yoksa hayali mi ima etmektedir?

Görüntüsel gösterenlerin çekim ölçekleri ve kamera devinimleri çözümlemeleri sonucunda yanıt aranan sorular ise şu şekildedir (Berger, 1993: 37):

✓ Ne tür çekimler, kamera açıları ve kurgu teknikleri kullanılmıştır? ✓ Işık, renk, ses ve müzik göstergelere anlam vermek için nasıl

kullanılmıştır?

Bu sorular göstergelerin; görüntü, ses ve çeşitli anlam vericiler ile sistematik bir şekilde anlamlandırması açısından önem taşımaktadır.

Yukarıdaki referanslardan hareketle çalışmanın araştırma formu 5 ayrı kategoride aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

1. Reklamın Görüntüsel Anlatımı ve Genel Gösterenleri 2. Gösterge Çözümlemesi

GÖSTERGE GÖSTEREN GÖSTERİLEN

3. Reklamın Genel Gösterenlerinin Düzanlam ve Yananlamı 4. Çekim Ölçekleri

Çekim Ölçekleri

Gösteren Tanım Gösterilen (anlam)

Yakın çekim Yalnızca yüz Samimiyet

Orta çekim Bedenin çoğu Kişisel ilişki

Uzun çekim Dekor ve kişiler Bağlam, alan, kamusal uzaklık

Genel çekim Kişinin bütün bedeni Toplumsal ilişki

9Ka mera devi ni mleri ve kurg u te kniğ i

Kamera Devinimleri ve Kurgu Tekniği

Gösteren Tanım Gösterilen (anlam)

Aşağı çevirme Kamera aşağı bakar Güç, yetke

Yukarı çevirme Kamera yukarı bakar Küçüklük, zayıflık

Optik öne kaydırma Kamera yaklaşır Gözlemleme, odak

Açılma Görüntü boş ekranda belirir Başlangıç

Kararma Görüntü gider ekran boş kalır Bitiş

Kesme Bir görüntüden diğerine geçilir Eşzamanlılık, telaş

Silme Görüntü ekrandan silinir Vurgulu son

3.1.5.2. Evren ve Örneklem

Yapılan çalışmanın amaçları bağlamında araştırmanın evrenini, internette yayınlanmış olan konut reklam filmleri oluşturmaktadır.

Evrenin internet mecrası üzerinden belirlenmesinde ilk olarak internetin, kitle iletişim araçları içerisinde bilgi paylaşımını oldukça erişilebilir ve yaygın kılan bir teknoloji olması etkili olmuştur. Bu durum ise, internetin giderek ucuzlaması sonucunda bir zamanlar yeni medya olan televizyonun yerini almasıyla başlamaktadır. İletişim teknolojilerindeki bu değişim, iletişim kurma biçiminde olduğu kadar zaman ve mekân sınırlılıkları da ortadan kalkmaktadır. Ayrıca internetin çok geniş bir kullanım alanına sahip olarak yaşamın her alanında (yeme-içme, giyim-kuşam vb.) yer bulması, herhangi bir yerdeki ürün ya da hizmete kolaylıkla ulaşılabilmesi; yenilik ve gelişmelerin hiçbir yerde olmadığı kadar hızlı ve detaylı bir şekilde yayılması sonucu mevcut gereksinimlere yönelik bilgi açıklarının giderilmesi (Gülerarslan, 2011: 162- 167), mecra olarak internetin seçilmesinde etkili olan unsurlar olmuştur. Bu anlamda internet mecrasında yayınlanan konut reklamları erişilebilirlik ve zaman kıstasları açısından, çalışmaya hız kazandırmıştır.

Araştırmanın örneklemini ise ütopik temalı konut reklam filmleri oluşturmaktadır. Örneklem, olasılıklı olmayan örneklem türlerinden birisi olan amaçlı örneklem dahilinde belirlenmiş ve bu bağlamda 2016-2018 yıllarına ait 10 adet ütopik temalı konut reklam filmi incelenmiştir.

Göstergebilim analizlerinde “ne” sorusundan ziyade “nasıl” sorunun sorulması, olasılığa dayalı olmayana örneklem türü için elverişli bir analiz yöntemi olmaktadır. Çünkü olasılığa dayalı olmayan örneklem türleri, evrene genelleme yapmanın önemli olmadığı durumlarda yararlı olabilmektedir. Bu durumda, örneklemin evreni temsil etme gücü konusunda örnekleme hatası bulunmamaktadır (Balcı, 2004: 84).

Evrendeki tüm öğelerin temsil edilmesinin mümkün olmadığı durumlarda kullanılan olasılıklı olmayan örnekleme yöntemi ile ilgili iki temel nokta bulunmaktadır (Böke, 2009: 122):

1) Çalışma evrenindeki bireyin çalışılacak örnek grup için seçilmesi bir olasılığa dayanmaz, yani her birey/öğe örnek gruba seçilmesi konusunda eşit şansa sahip değildir,

2) Çoğunlukla olasılıklı olmayan örnekleme yöntemi ile elde edilen verilerin tüm çalışma evrenini temsil etmesi noktası çok sınırlıdır.

Literatürde, başlıca dört adet olasılıklı olmayan örnekleme yöntemi yer almakta ve araştırmacılar tarafından kullanılmaktadır (Böke, 2009: 123):

1. Elverişlilik örneklemesi 2. Kota Örnekleme

3. Amaçlı Örnekleme 4. Kartopu Örnekleme

Amaçlı örneklem, çalışmanın amacına ve araştırmacının kararına bağlı olarak seçilen bir örneklem türünü ifade etmektedir (Rubin ve Babbie, 2009: 357). Bu örneklem türünde, önceden tanımlanarak belirlenmiş amaca uygun olan birimler inceleme için seçilmektedir (Erdoğan, 2012: 210). Amaçlı örneklemde rasgele değil, belli özelliklerinden dolayı seçilen öğeler, araştırmacının sağduyusuna göre

belirlenmektedir (Böke, 2009: 125). Bu nedenle çalışmada, konusunda uzman kişilerce seçilen konut reklamları, amaçlı örnekleme dahil edilmiştir.

3.1.5.3. Veriler ve Toplanması

Verilerin toplanması aşamasında ilk olarak Google arama motorunda “Türkiye’de konut projeleri” anahtar kelimesi ile arama yapılmıştır. Yapılan bu

aramada, ilk iki sırada çıkan www.guncelkonutprojeleri.com ve www.zingat.com

emlak siteleri incelenmiş ve ancak çalışmaya yalnızca www.zingat.com dahil

edilmiştir. Çalışmaya yalnızca “zingat” emlak sitesinin dahil edilmesi, “en fazla tıklanan emlak siteleri” ile yapılan aramada da ilk sırada çıkması, en güncel konut projeleri de dahil olmak üzere, geçmişe dönük birçok projenin de sitenin kapsamı dahilinde olması, sitenin içinde konut projeleri aramalarına dair ayrıntılı filtre seçeneklerinin olması, diğer sitelere göre oldukça sade ve kullanışlı bir ara yüzünün olması etkili olmuştur.

Söz konusu emlak sitesinden reklam filmi yapmış olduğu varsayılan konut projeleri tespit edilmiş ve bu projelerin; youtube ve vimeo sitelerine yüklenen reklam filmleri araştırılmıştır. 2016 – 2018 yılları arasında bu sitelere yüklenmiş toplamda 62 adet konut reklam filmi tespit edilmiş ve bu reklam filmlerinin içerisinden “ütopik” temalı 10 adet reklam çalışmaya dahil edilmiştir.

Reklam filmlerinin “ütopik” temalı olarak seçilmesinde, literatürde de bahsedilen çalışmalar- (Özberk (2012), Güleç Solak ve Oktay (2017), Taş ve Aygün Cengiz (2015) - referans alınmış ve “ütopik tema” alt başlığının altında “zenginlik - seçkinlik ve aidiyet – doğa – geçmiş zaman ve nostalji - aile ve cinsiyet – özgünlük - teknoloji ve tasarım” gibi temaların olmasına dikkat edilmiştir.

Bu doğrultuda, çalışmaya dahil edilen 10 adet reklam filmi aşağıdaki gibidir:

10 Ta blo-6: Re kla m Fi l mi nin Li nki

Tablo-6: Reklam Filminin Linki

Proje Adı Yıl Reklam Filminin Linki

Benzer Belgeler