• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Grafik Tasarım Eğitiminin Gelişimi

tanımlanarak, grafik tasarım eğitiminin geleceği hakkında da görüş bildirilmiştir (Karamustafa, 2003).

ICOGRADA tarafından 2011 yılında gerçekleştirilen toplantıda, daha önce yayınlanan Tasarım Eğitim Bildirisi revize edilerek ‘ICOGRADA Design Education Manifesto MMXI’ ismiyle yeniden yayınlanmıştır (ICOGRADA, 2011).

3.4. Türkiye’de Grafik Tasarım Eğitiminin Gelişimi

Türkiye’deki grafik tasarımın tarihi gelişimini, Cumhuriyet öncesi ve sonrası olarak iki dönemde incelemek mümkündür. Her iki dönemde de, ülkenin çağdaş medeniyetlerin seviyesine ulaşma gayreti hakimdir. Cumhuriyet öncesi dönemde ülkenin devamlılığına sağlamak amacı ön plandayken, Cumhuriyet sonrasında yeni kurulan devletin sanat anlayışının da kendine özgü bir yapıda olmasını sağlayarak Cumhuriyetin sağlam temeller üzerinde yükselmesi öne çıkan ama gayedir.

3.4.1. Cumhuriyet Öncesi Grafik Tasarım Eğitimi

Rönesans’la hayat bulan yenilik ve girişimler aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin gerilemeye başlamasının da temel sebeplerini oluşturur. Osmanlı Devleti’nde ortaya çıkan olumsuz durumlar (özellikle savaşlardaki yenilgiler) Osmanlı devlet adamlarını arayışlara sürüklemiştir. Öncelikle askeri, sonra da eğitim alanında ıslahatlara başlanmış, istenilen müspet sonuçlar elde edilemeyince ıslahat çalışmaları tüm alanlara yaygınlaştırılmıştır (Göktaş, 2009). Islahat çalışmalarının uygulandığı alanlardan biri de sanat ile ilgili yapılan çalışmalardır. Sanat alanındaki çalışmalar öncelikle askeri bir arka plana sahip özellik gösterir. Ancak zamanla eksen olması gerektiği yere, sanatsal çalışmalara döner.

Batılı anlamda sanat eğitiminin Osmanlı Devleti’ndeki başlangıç noktası tüm gelişmelerde olduğu gibi askeri kökenli olmuştur. Özellikle 18. Yüzyıl, Osmanlı Devleti için yeni bir sanat ortamının oluştuğu ve batılı anlamda resim anlayışının yerleştiği önemli bir dönemdir (Göktaş, 2009; Alakuş, 2003). İlgili dönemde çeşitli Avrupa ülkelerine başarılı öğrenciler resim eğitimi almak üzere gönderilmiştir (Tansuğ, 1993:257). İlk olarak 1835 yılında resim eğitimi için Mühendishane-i Berr-i Hümayun okulundan yurt dışına öğrenciler gönderilmeye başlanmıştır (Renda ve Erol, 1980:25).

Cumhuriyet öncesi dönemdeki sanat ve grafik tasarım eğitim için dönüm noktası Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kuruluşu olarak görülebilir. 1 Ocak 1882 yılında

46

II.Abdülhamid’in iradesi ile kurulması kararlaştırılmış olan okul, resmi olarak 3 Mart 1883 yılında açılmıştır. Mekteb’in ilk müdürü ise Osman Hamdi Bey olmuştur (Demirel, 2011; San, 2001:26). Sanayi-i Nefise Mektebi, Paris Güzel Sanatlar Okulu/L’ecole Des Beaux-Arts eğitim yapılanması örnek alınarak tasarlanmıştır. Sanayi-i Nefise Mektebi’nde faaliyet gösteren dört şubeden birisi de günümüz grafik tasarımının temelini oluşturan Sanayi-i Tezyiniye şubesidir. Sanayi-i Tezyiniye şubesindeki eğitim süresi dört yıl olup; müfredat, ikinci sınıfa kadar Resim Öğretmenliği (Resim Daru’l Muallimini) şubesi ile aynıdır. İkinci sınıf sonrasında isteyen öğrenciler grafik tasarım temelli olan dersleri (nakş-ı tezyini, tezyinat-ı dahiliye, resm-i tezyini-i sınai ve freks ve pano) seçmeli olarak alabilirler (Talimatname, 2011). Okulun, eğitim öğretim programları incelendiğinde, atölye çalışmalarına öncelik ve ağırlık verildiği görülmektedir (Naipoğlu, 2008:48-49; Uzun, 2014).Sanayi-i Nefise Mektebi’ne sadece erkek öğrenci kabul etmiş; değişen sosyal yapının gereği olarak, 1914 yılında İnas (Kız) Sanayi-i Nefise Mektebi de kurulmuştur. İnas Mektebine sadece kız öğrenciler alınmakta olup, ders müfredatı ve işleyiş olarak Sanayi-i Nefise Mektebi ile aynı özelliklerdedir (Alakuş, 2003).

3.4.2. Cumhuriyet Sonrası Grafik Tasarım Eğitimi

Cumhuriyet’in kuruluşu ve yeni devletin kendine özgü bir iç yapılanmaya gitme kararı aldığı kuruluş yıllarında tüm kurumlar değişime uğramıştır. Osmanlı devletine ait olan pek çok unsur ortadan kaldırılarak yeni kurulan devletin kendine özgü yapısı kurulmaya çalışılmıştır.

Cumhuriyet, özellikle ilk on yıllık kuruluş yılında genel anlamda sanat eğitimine önem vermiş ve eğitimin her kademesinde sanat eğitiminin yaygınlaştırılması için büyük çaba harcamıştır (Özsoy, 2000; San, 2001:26). Bu amaç doğrultusunda eğitimci John Dewey, 1925 yılında Türkiye’ye davet edilerek kendisine bir rapor hazırlatılmıştır. Raporda Dewey’in; güzel sanatların, eğitimin her kademesinde arttırılması önerisi, devrin idarecileri tarafından uygulamaya konulmuştur. Böylece ilkokuldan üniversiteye kadar her kademe eğitiminde, o kademeye uygun bir sanat eğitimine yer verilmiştir (San, 2001:27; Alakuş, 2003; Özsoy, 2000).

Sanayi-i Nefise Mektebi de değişimden payını almıştır. Öncelikle mektebin ismi 1928 yılında değiştirilerek Güzel Sanatlar Akademisi olmuş ve daha sonrasında revize edilen okul yönetmeliği ile okul bünyesinde yer alan şubeler bölüm haline

47

getirilerek isimlerinde de bir dizi değişikliğe gidilmiştir. Dönemin Müdürü Namık İsmail Bey tarafından 1927 yılında Türkiye’deki ilk grafik tasarım eğitimi verilen ‘Afiş Atölyesi’ kurulmuştur. Eric Weber, Afiş Atölyesi yöneticiliğini 1932 yılına kadar sürdürmüştür. Atölye önce ‘Grafik ve Afiş Atölyesi’ ismini alırken; 1967 yılında ismi ‘Grafik Atölyesi’ olarak değiştirilmiştir (msgsu.edu.tr). Akademi, 1969 yılına gelindiğinde, çıkarılan 1172 Sayılı Devlet Güzel Sanatlar Akademileri Yasası ile ‘İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ unvanını almıştır. Böylece akademi, çalışmalarını özgürce yürütebileceği bilimsel bir özerkliğe kavuşturulmuştur (Uzun, 2014).

Bunun yanında güzel sanatlarla ilgili bir diğer kurum ise 1955 yılında kurulan Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’dur. Yüksekokul, 1957 yılında aralarında ‘Grafik Sanatlar’ bölümünün de yer aldığı beş bölümle eğitim ve öğretime başlamıştır. Yüksekokulun kuruluşunda ve eğitim yapısında uzun süre, Bauhaus ekolünün etkisi hakim oluştur (gsf.marmara.edu.tr).

Üniversite bünyesinde kurulan ilk fakülte ise; Ege Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulan Güzel Sanatlar Fakültesi’dir. Fakülte, Gösteri ve Ses Sanatları Bölümü, Çevre Tasarımı Bölümü ve Görsel Sanatlar Bölümü ile eğitim ve öğretim faaliyetlerine başlamıştır. Grafik ise; Görsel Sanatlar Bölümü içinde yer alır. Fakülte 1983 yılında çıkarılan 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile kurulan Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlanmıştır (deugsf.com).

Türkiye genelinde yürütülen yükseköğretim faaliyetlerinin çok başlı görüntüsünden kurtarmak adına 1982 yılında çıkarılan 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu (YÖK) ve yine 1983 yılında çıkarılan 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilat Kanunu ile akademiler üniversiteye dönüştürülmüştür. Böylece; İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Mimar Sinan Üniversitesi’ne, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu Marmara Üniversitesi’ne Güzel Sanatlar Fakültesi adı ile bağlanmıştır. Mimar Sinan Üniversitesi’ndeki ‘Grafik Atölyesi’ ‘Grafik Bölümü’ ismini almıştır (Uzun, 2014; msgsu.edu.tr). Dunyadaki toplumsal ve teknolojik değişimler sonucunda Mimar Sinan Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nde ilk bilgisayarlı eğitim uygulamaları 1988 yılında Prof. Süleyman Saim Tekcan yönetiminde gerçekleşmiştir (msgsu.edu.tr).

Günümüze gelindiğinde; güzel sanatlar fakülteleri devlet ve vakıf üniversiteleri bünyesinde oldukça yaygın bir şekilde eğitim ve öğretim faaliyetlerini devam

48

etmektedirler. Bir sonraki bölümde günümüzde Türk Eğitim Sistemi’nin tüm kademelerinde yer alan grafik tasarım eğitimi hakkında nicel ve nitel bilgilere yer verilmiştir.

3.5. Türkiye’de Grafik Tasarım Eğitimine Kurumsal Bakış

Türk Eğitim Sistemi içinde grafik tasarım eğitimi ortaöğretim düzeyinde başlar. Daha çok mesleki teknik ortaöğretim bünyesinde yürütülen grafik tasarım eğitimi ayrıca, önlisans, lisans, lisansüstü ve yaygın eğitim faaliyetleri bünyesinde de kendine yer bulur. Ayrıca yaygın eğitim kapamında gerçekleştirilen her türlü düzey için grafik tasarım eğitiminden söz etmek mümkündür.

3.5.1. Ortaöğretim Düzeyinde Grafik Tasarım Eğitimi

Ortaöğretim düzeyinde grafik tasarım eğitimi Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ‘Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü’ tarafından idare edilen kurumlarda yürütülmektedir. Mesleki ve Teknik Eğitim alanındaki en önemli gelişme ise Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) ile hayat bulan yeni sistem olmuştur.

Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitim alanında değişen dünya paradigmalarını yakalamak adına 2002 yılında Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi (MEGEP) hayata geçirilmiştir. Proje, T.C. Hükümeti ile Avrupa Birliği (AB) Komisyonu arasında imzalanan anlaşma ile başlamış ve 2007 yılında sonlandırılmıştır. Proje, 51 Milyon Avro AB MEDA Fonu hibesi ile gerçekleştirilmiştir. Türkiye’nin altı bölgesini kapsayan 30 ilde, 145 pilot kurumda yürütülen projenin Türkiye genelindeki tüm meslek okullarına yaygınlaştırılması 2005-2006 Eğitim-Öğretim yılında olmuştur (Yazçayır ve Nevriye, 2009).

Projenin amacı kısaca şöyledir:

“Mesleki eğitim sisteminin nitelik ve uygunluğunun geliştirilmesi; kamu kurumları, toplumsal ortaklar ve işletmelerin kurumsal kapasitelerinin ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerde güçlendirilmesi; reform sürecinin uygulanmasına yerel oyuncuların da dahil edilmesi yoluyla sistemin yerelleşme sürecinin hızlandırılması.” (Emirgil, 2009)

Proje ile bir taraftan eğitim kurumları ile sektör kuruluşları arasında işbirliğini arttırmak hedefi güdülürken, diğer taraftan da eğitim yapılanmasının esnek ve sektörün isteklerini karşılar bir yapıya kavuşturulma hedeflenmiştir. Esnek ve geniş tabanlı eğitim yapılanmasının kurgulanması ise projenin en önemli çıktılarından