• Sonuç bulunamadı

Dünden Bugüne Grafik Tasarım ve Uygulama Alanları

Grafik tasarım ürünlerinin ortaya çıkması açısında iki eksen bulunmaktadır. Birinci eksen iletişim ekseni olup; kullanılan bir grafik tasarım elemanının ya da projesinin, anlaşılabilir, doğru ve kullanışlı olması grafik tasarım elemanından beklenir. Önemli olan nokta, kitlelere ya da seçilen bireylere istenilen mesajı doğru bir şekilde verebilmektir. İkinci eksen ise, estetik eksenidir. Estetik anlamda, görsel iletişim öğelerinin (afiş, ilan, kitap, dergi, pul vb.) dikkat çekici ve farklı bir bakış açısıyla sunulması önem arz eder. Estetik kaygı, sanatsal kaygıları da işin içine kattığı için grafik tasarımın günümüzde yaşadığı dilemmasını (sanat mı? ticaret mi?) oluşturur. İyi bir tasarım ancak, İletişim ile Estetik eksenin çakışması sonucunda ortaya çıkacağı tezi savunulmaktadır (Mercin ve Alakuş, 2009:175). Öte yandan, kitlelerle etkili bir iletişim kurmayı başaran ama estetik boyutu olmayan çalışmaların nasıl değerlendirilmesi gerektiği sorusu havada kalan ve üzerinde düşünülmesi gereken bir probleme işaret eder.

3.2. Dünden Bugüne Grafik Tasarım ve Uygulama Alanları

Alan ile ilgili araştırmalar yürüten bilim insanları grafik tasarımın tarihini insanların mağara duvarlarına yaptıkları çizimlere kadar götürseler de, aslında grafik tasarım bir 20. Yüzyıl fenomeni olarak karşımızda durur (Ertosun, 2006). Çünkü onu gerçekten var eden en önemli olgular son yüzyılda karşımıza çıkmıştır.

Matbaanın gelişimi ve fonksiyonel hale gelişi, resimle sanatçının ortaya koyduğu biricik ürünün çoğaltılmasına olanak sağlaması, resmin içinden çıkan ama resimden tamamen farklı kurallara sahip olan bir dal olan grafik tasarımın doğmasına sebep olmuştur. Grafik tasarımın gerçek anlamda doğuşunu etkileyen bir diğer faktör ise; sanayileşmenin getirdiği büyük ve kalabalık kentlerdeki insanların artık birer kitle olarak algılanması ve bu kitlelere kısa yoldan ulaşarak onları manipüle edilmesinin zorunluluğudur. Estetik bir bakış açısıyla kitleleri yönlendirme çabası aslında grafik tasarımı, iletişim ile sanatın buluştuğu yegane ve özel alan haline getirir. İzlenimcilik ve Post-İzlenimcilik akımlarının sonrasında daha belirginleşen grafik tasarım öncelikle kendini afişler ve logolar aracılığı ile göstermiştir (Ertosun, 2006; Sürmeli, 2011).

3.2.1. Masaüstü Yayıncılık (MÜY) Öncesi

Grafik tasarım, 1870’li yıllarda geliştirilen taşbaskı (litografi) tekniği ile yeni bir boyut ve anlam kazanmıştır. Hemen ardından 1880’li yıllarda Sanat ve El Emeği

42

(Art and Crafts) hareketi ortaya çıkmış böylece, grafik tasarımın serüveni hayat bulmuştur. Sanat ve El Emeği (Art and Crafts) Hareketi, Endüstri Devrimi’nin sanat ve tasarım üzerindeki ticari belirleyeiciliğini yadsıyarak grafik tasarımın özgürleşmesini önemseyen bir hedefle varlık göstermiştir (Çakır, 2014). Hareket, sanat ve zaanat arasındaki farkı ortadan kaldırarak endüstrileşmiş üretimin karşısına el üretimini koyar (Çakır, 2014; Sözen ve Tanyeli, 1992:23). Önemli olan sanatçının el emeği ile yaptığı her türlü yaratımdır.

Grafik tasarımın tarihi gelişimindeki bir diğer önemli aşama ise 1890-1910 yılları arasında tüm dünyayı etkileyen Yeni Sanat (Art Nouveau) hareketidir. Hareket içinde özellikle illüstrasyon, kitap ve afiş ile ilgili oldukça çok ve başarılı örnekler ortaya çıkmıştır (Çakır, 2014; Becer, 1999:76). Hareket bünyesindeki grafik tasarımcılar bir taraftan estetik boyutu yüksek çalışmalar geliştirirken, diğer taraftan baskı yöntemlerindeki gelişmeler sonucunda ilerleyen uygulamalı sanat tekniklerini benimsemişlerdir. Hareketi diğer hareketlerden ayıran en önemli özellik ise eski ve yeni deneyimleri birleştirerek sentezlemiş olmasıdır (Çakır, 2014).

Grafik tasarımın gelişimindeki en önemli dönem, hiç kuşkusuz Walter Gropius tarafından kurulan Bauhaus Okulu ve İşlevsel Akımı’dır. Gropius’un Nisan 1919 yılında yayınladığı manifestosu ve Bauhaus Okulu programı ağırlıklı olarak mimari, resim ve heykele yönelik bir eksene sahiptir. Ancak zaman içinde Bauhaus Okulu bünyesinde grafik tasarım da kendine yer bularak grafik tasarım alanında faaliyet gösteren pek çok sanatçıyı etkilemiştir (Gropius, 1919). İşlevsel Akım, endüstri ve uygarlık gelişimine ayak uyduran bir sanat anlayışını benimser. İşlevsellik ve akılcılık adına üslup göz ardı edilebilir (Tansağ, 1993:256; Lynton, 2004:158). Bahuhaus akımına göre; bir şey amaca uygun çizilmişse, güzellik kendiliğinden gelecektir (Gombrich, 1980:46). Önemli olan, tasarlanan objenin insanın işine yarıyor olmasıdır. İşe yarayan ve kullanımı fayda getiren herşey tasarım olarak doğru tasarlanmış demektir. Okul, dünyanın savaş ortamına girmesi ve artık Almanya’nın sanatçılar için yaşanır bir yer olmaktan çıkmasının etkisiyle, uygulanan baskıya dayanamayarak kapanmak zorunda kalmıştır.

Avrupa Kıtası 1930 yıllarda II. Dünya Savaşı’nın iklimine girmeye başlamış; Nazi Almanya’sında baş gösteren Hitler depotizmi, grafik tasarımcıların, Avrupa’dan Amerika’ya yerleşmeye zorlayan önemli bir etken olmuştur. Amerikan sanatçıları ile Avrupa sanatçılarının etkileşimiyle, Amerika’ya özgü bir grafik tasarım anlayışı

43

ortaya çıkmıştır. Bu devrin en önemli ürünü afişlerdir. Grafik tasarımda artık pragmatik ve günün ihtiyaçlarına karşılık gelen ürünler ön plana çıkmaya başlamıştır (Bektaş, 1992:22; Becer, 1999:277; Çakır, 2006).

Amerikan pragmatist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkan “İlkönce

Öncelikler/First Things First” manifestosunu, profesyonel grafik tasarım

çalışanlarının bir baş kaldırışı olarak kabul etmek mümkündür. Manifesto Ocak 1964 yılında tasarımcı, öğrenci, eğitmen, fotoğrafçı ve genç tasarımcılardan oluşan 33 kişi tarafında imzalanmıştır.

Guardian Gazetesi’nde yayınlanmasından sonra büyük bir yankı uyandıran manifesto, grafik tasarımcıların da aslında bir insan olduğu vurgusunu yaparak her şey için, her şeye rağmen tasarım yapmak zorunda olmalarına bir eleştiri özelliği gösterir. Manifesto, her türlü ürünün reklamının yapılmasının her şeyden daha önemli kabul edilip; toplumun yararına olan tasarımların (sokak işaretleri, kitaplar, eğitim ve bilgilendirme araçları vb.) geri planda kalmasına bir başkaldırıdır. Grafik tasarımcılar, sadece insanlara bir şeyler satmayı amaçlayan ürünlere ilişkin tasarım yapmak istemezler. Sanayi ürünlerinin satışı için tasarımın önemini kabul ederler. Ancak kendilerinin bir fabrika işçisi gibi mekanik çalışamayacaklarını belirtirler. Manifesto, tasarımın (özelde grafik tasarımın) etik boyutuna vurgu yapması açısından sektörel düzeyde önemli bir kırılma noktasını işaret eder. Artık bir takım toplumsal çevresel ve insani öğelerden konuşmanın zamanı gelmiştir. (First Things First Manifestosu; Karamustafa, 2003)

3.2.2. Masaüstü Yayıncılık (MÜY) Sonrası

Grafik tasarımın tarihi seyri açısından bir diğer dramatik ve önemi kırılma noktası teknolojinin gelişiminin başlangıcını oluşturan bilgisayarın bulunmasıdır (Karamustafa, 2003). Bilgisayarın keşfi, grafik tasarımın gelişimi açısından, Gutenberg’in matbaacılık alanındaki keşfi kadar önemli bir nirengi noktasıdır. Grafik tasarımcılar artık çalışmalarını elle değil, sayısal ortam uygulamalarını kullanarak yapabilecek konuma ulaşmışlardır.

Bilgisayarın grafik tasarım sektörüne girmesiyle; dizgi, mizanpaj, pikaj ve montaj işlemleri, fotoğrafların ayrıştırılması ya da tasarım içinde kullanımı daha kolay hale gelmiştir. Aldus Firması’nın isim babalığı yaptığı ‘Masaüstü’ uygulamaları ilk olarak Xerox Firması’nın araştırma merkezinde başlamıştır. Ancak

44

masaüstü yayıncılıkla ilgili devrim, 1984 yılında Apple tarafından geliştirilen ‘Machintosh’ bilgisayarı ile olmuştur. Böylece grafik tasarım işlemleri hızlı bir şekilde ve kolaylıkla, daha uygun bir sürede yapılabilir hale gelmiştir (Çakır, 2006; Karamustafa, 2003). “İlkönce Öncelikler/First Things First” manifestosuyla dile getirilen ve korkulan şey daha elle tutulur hale gelmiştir. Grafik tasarımcılar makineleşmiştir. Artık yeni icatla birlikte grafik tasarımcılardan daha hızlı ve daha çok ürün çıkarmaları istenebilir.

Grafik tasarımın sanal ortama taşınması, bir dizi tartışmanın da yaşanmasına yol açmıştır (Çakır, 2006). En önemli tartışma ise grafik tasarımcıların yapmış oldukları özgün çizimsel faaliyetlerin daha kolay hale gelmesi boyutunda yaşanmıştır. Nasıl ki fotoğrafın icadı resmin birebir kopyalarının yapılmasına ortam hazırlayarak, resmin biricik olma özelliğini yok ettiyse, bilgisayarın grafik tasarım sektöründe kullanılmaya başlamasının da grafik tasarımın özgünlüğünü bozduğunu savunanlar vardır. “Bilgisayarın bir amatörü profesyonele dönüştüren mi, yoksa

profesyonelin işini kolaylaştıran bir araç mı?” sorusu, günümüzde halen önemini

koruyan tartışmayı özetler niteliktedir (Çakır, 2006; Karamustafa, 2003).

Jeffery Parnau, yazmış olduğu ‘Mastaüstü Yayıncılık’ isimli kitabında yukarıdaki soruyu şu şekilde cevaplamaktadır:

“Profesyonel bir tasarımcı, ilkel ya da çok gelişmiş, her türlü araç gereçle çalışabilir. Masaüstü yayıncılık araçları ve yazılımları profesyonellerin işini kolaylaştırır, ancak hiçbir amatörden bir profesyonel yaratamaz. Tasarım beyinde, yaratıcılık ise ruhta filizlenir.” (Parnou, 1989:12)

Ken Garland ve arkadaşlarının 1964 yılında kalem aldığı First Things First (FTF)/İlkönce Öncelikler manifestosu, teknolojinin hızlı gelişmesi sonucunda 1999 yılında yeniden revize edilmiştir. FTF 1999 imzacıları da bir önceki manifesto imzacıları gibi tasarımın günlük tüketimin etkisinde bir amaca hizmet etmeksizin harcanmasına karşı çıkar. Giderek karmaşıklaşan dünyanın tehlikeleri konusunda insanları uyarmak gerekliliğine inanırlar (Karmustafa, 2003).

FTF 1999 Manifestosunun yayınlanmasından bir yıl sonra Seul’de gerçekleştirilen ICOGRADA (International Council of Graphic Design Associations) toplantısında, ‘Tasarım Eğitimi Bildirisi’ yayınlanmıştır. Bildiri ‘Grafik Tasarımcı’ kelimesinin teknolojik olarak yetersiz kaldığını söyleyerek ‘Görsel İletişim Tasarımcısı’ unvanı önerilmiştir. Bildiride ayrıca, ‘Görsel İletişim Tasarımcısı’

45

tanımlanarak, grafik tasarım eğitiminin geleceği hakkında da görüş bildirilmiştir (Karamustafa, 2003).

ICOGRADA tarafından 2011 yılında gerçekleştirilen toplantıda, daha önce yayınlanan Tasarım Eğitim Bildirisi revize edilerek ‘ICOGRADA Design Education Manifesto MMXI’ ismiyle yeniden yayınlanmıştır (ICOGRADA, 2011).

3.4. Türkiye’de Grafik Tasarım Eğitiminin Gelişimi

Türkiye’deki grafik tasarımın tarihi gelişimini, Cumhuriyet öncesi ve sonrası olarak iki dönemde incelemek mümkündür. Her iki dönemde de, ülkenin çağdaş medeniyetlerin seviyesine ulaşma gayreti hakimdir. Cumhuriyet öncesi dönemde ülkenin devamlılığına sağlamak amacı ön plandayken, Cumhuriyet sonrasında yeni kurulan devletin sanat anlayışının da kendine özgü bir yapıda olmasını sağlayarak Cumhuriyetin sağlam temeller üzerinde yükselmesi öne çıkan ama gayedir.

3.4.1. Cumhuriyet Öncesi Grafik Tasarım Eğitimi

Rönesans’la hayat bulan yenilik ve girişimler aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin gerilemeye başlamasının da temel sebeplerini oluşturur. Osmanlı Devleti’nde ortaya çıkan olumsuz durumlar (özellikle savaşlardaki yenilgiler) Osmanlı devlet adamlarını arayışlara sürüklemiştir. Öncelikle askeri, sonra da eğitim alanında ıslahatlara başlanmış, istenilen müspet sonuçlar elde edilemeyince ıslahat çalışmaları tüm alanlara yaygınlaştırılmıştır (Göktaş, 2009). Islahat çalışmalarının uygulandığı alanlardan biri de sanat ile ilgili yapılan çalışmalardır. Sanat alanındaki çalışmalar öncelikle askeri bir arka plana sahip özellik gösterir. Ancak zamanla eksen olması gerektiği yere, sanatsal çalışmalara döner.

Batılı anlamda sanat eğitiminin Osmanlı Devleti’ndeki başlangıç noktası tüm gelişmelerde olduğu gibi askeri kökenli olmuştur. Özellikle 18. Yüzyıl, Osmanlı Devleti için yeni bir sanat ortamının oluştuğu ve batılı anlamda resim anlayışının yerleştiği önemli bir dönemdir (Göktaş, 2009; Alakuş, 2003). İlgili dönemde çeşitli Avrupa ülkelerine başarılı öğrenciler resim eğitimi almak üzere gönderilmiştir (Tansuğ, 1993:257). İlk olarak 1835 yılında resim eğitimi için Mühendishane-i Berr-i Hümayun okulundan yurt dışına öğrenciler gönderilmeye başlanmıştır (Renda ve Erol, 1980:25).

Cumhuriyet öncesi dönemdeki sanat ve grafik tasarım eğitim için dönüm noktası Sanayi-i Nefise Mektebi’nin kuruluşu olarak görülebilir. 1 Ocak 1882 yılında