• Sonuç bulunamadı

Ülkemizde öğretmenlik mesleğinin kökleri 1000 yıl öncesine kadar giden uzun bir geçmişe dayanır.

“Türkiye’de Osmanlı geleneği ve devletçi yapısından ötürü Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmenlik mesleği sayılan meslekler arasında girmekteydi. Bu dönemde memurların toplumsal statüsünün yüksek olmasına bağlı olarak öğretmenlerin eğitim ve gelir düzeylerinin toplumun diğer kesimden yüksek olması öğretmenliği cazip bir meslek haline getirmiştir. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde öğretmen okullarının parasız ve yatılı olması nedeniyle bu okullara girmek isteyen kırsal kesimde yaşayan gençler toplumsal hareketliliği sağlamaktaydılar” (Erden, 1998).

Türkiye'de öğretmenlik mesleğine genel olarak bakarken konuyu Selçuklu Türkiye’si, Osmanlı Türkiye’si ve Cumhuriyet Türkiye’si olmak üzere üç ana dönemde ele almak gerekir (MEB, www.meb.gov.tr/belirligunler/24kasim1/ogretmenlik/tarih.htm).

2.1.1.1.Selçuklu Türkiye’sinde Öğretmenlik Mesleği

Genel olarak din adamlığı hocalık, imamlık ve müezzinlik mesleği ile iç içedir. Öğretmenlik daha çok dinsel ağırlıklı, çok işlevli medreselerde yapılırdı. Öğretmenlik müderrislik olarak adlandırılırdı. Bu mesleklerin amacı dini öğretmek, pozitif bilimler vermekti. Bu meslek için uzmanlık gerektiren alan bilgileri, genel kültür gibi dersler ve yoğunlaştırılmış programlar veya ihtisas medreseleri yoktu.

“İlk medreseler Tuğrul bey tarafından kurulmuştur. Bu medreselerde lonca adı verilen esnaf teşkilatları eğitim görevini üstlenmişlerdir yani usta, çırak şeklinde eğitim uygulanırdı” (Çelikkaya, 1999).

2.1.1.2. Osmanlı Türkiye’sinde Öğretmenlik Mesleği

Meslek 15.yy ortalarına kadar Selçuklu dönemlerindekiyle hemen hemen aynıydı. Fatih Sultan Mehmet döneminde ilk defa öğretmenlik mesleği dinsel ağırlıklı olmaktan çıkarılıp dünyasal, evrensel boyuta ulaştırıldı. Laikleştirme doğrultusunda adım atıldı. Bu öğretmenlikte ilk somut adımdı, fakat bunlar sonradan süreklilik kazanmadı ve sürdürülemedi. 18. yüz yılın ikinci yarısındaki yenileşme hareketi 19. yüz yılın ilk yarısında batılılaşma hareketine dönerken öğretmenlik mesleği kendi içinde yeni bir döneme girdi.

16 Mart 1848 ‘de Darulmuallimin-i Rüstinin (Rüştiye Öğretmen Okulunun) açılması, öteki okullardan ayrı bir okulda yetiştirilmesi esas alındı. 1869–1892 öğretmenlik mesleği ilk kez yasallaştırılarak, geliştirebilmesi için meslek ile ilgili anlamlı birikimler oluşturuldu. Oluşturulan tüzükte öğretmenlik mesleği ve eğitim programları ile ilgili ayrıntılı açıklamalar getirildi. Tüzüğe göre büyük bir öğretmen okulu kurulacak içinde rüştiye, idadiye, sultaniye şubeleri olacak ve mesleğin her basamağına göre öğretmen yetiştirilecekti. Bütün bunların ışığında yenilikler öğretmenlik mesleği bilimin yol gösterici ışığında ortaya çıktı (Başaran, 2006).

2.1.1.3. Cumhuriyet Türkiye’sinde Öğretmenlik Mesleği

Cumhuriyet döneminde öğretmen eğitimi konusunda oldukça önem verilmiş, köklü ve kapsamlı girişimlerde bulunulmuştur. Başta Atatürk olmak üzere birçok devlet adamı bu konuya özel bir ilgi göstermişler ve çok güç şartlar altında çalışan eğitim yöneticilerine ve eğitimcilerine destek olmaya çalışmışlar (Kavcar, 1984).

Cumhuriyetle birlikte başlatılan eğitim çalışmalarının esasına milli, çağdaş ve laik bir eğitim sistemi kurmak, yaymak ve bunun için gerekli olan vasıtaları temin etmek teşkil ediyordu. Amaç Atatürk’ün belirttiği ve hükümet programlarında da açıklandığı gibi halkı eğitmek ve cumhuriyeti yaşatacak yeni nesil yetiştirmekti, ancak mevcut okullar programlar, öğretmenler ve diğer kaynaklar bunu gerçekleştirecek sayı ve nitelikte değildi. Eğitimde başlatılan ve sürdürülen reformlarla birlikte öğretmen yetiştirme problemi ele alındı ve öğretmenlik mesleği ile ilgili önemli çalışmalara hız verildi (Duman, 1991).

Mustafa KEMAL Atatürk’ün öğretmenlik mesleğini çağdaş, ulusal, laik bir temele dayandırılmıştır. Kendisi de aynı zamanda bir öğretmen olarak öğretmenlik mesleğini yapılandırmak için bir çok somut çalışmalarda bulunmuştur. Sağlam, tutarlı bir çerçeve içine alıp gerçek yörüngesinde oluşturmaya çalışmıştır. 13 Mart 1924 tarihinde 439 sayılı orta Tedrisat Muallimleri kanunun 1. Maddesinde “Muallimlik devletin umumi hizmetlerinden, talim ve terbiye vazifesini üzerine alan, müstakil sınıf ve derecelere ayrılan bir meslektir.” tanımını getirmiştir. Bu yasaya göre öğretmenlik lise, ortaokul, ilkokul öğretmenliği olarak üç dereceye ayrılmıştır. 22 Mart 1926 tarihli ve 789 sayısı Maarif Teşkilatına dair kanunun 12. Maddesinde de “Maarif hizmetinde asıl olan muallimliktir”

denilmekteydi (Başaran, 2006:181-192). Cumhuriyet döneminde 1926 da iki tip öğretmen okulu açılmasına dair yasa çıkarıldı. Bunlar Darulmuallimin devamı sayılabilen şehir muallim mektepleri ve köy muallim mektepleridir.

2.1.1.3.1.Köy Enstitüleri

1930’lu yıların sonuna doğru önemli atılımlarından biri de köyü canlandıracak insan gücünün başlangıcı olarak köye öğretmen getirmekti. 1936 yılında köylerdeki okuryazarlığı yükseltmek için askerliğini çavuş olarak yapanlardan seçilenlerden 6-8 ay kurstan sonra eğitim unvanı ile köy ilkokullarında görevlendirildi. Bunlar köy kurulunun birinci devresi olan ilk 3 sınıfında öğretmenlik yapmışlar, eğitmenli okulu bitiren öğrenciler yakın köylerdeki ilkokulun 4. sınıfa alınıyordu. 22 Mart 1926’ da çıkarılan 789 sayılı Maarif Teşkilatına dair kanununda yer alan köy muallimleri mektebi 1927 yılında Denizli ve Kayseri’de açılmış ama Kayseri’deki 1932 Denizli’deki 1933 yılında kapatılmıştır. 1937 yılında çıkarılan 1739 sayılı milli eğitim kanununa göre hangi kademede olursa olsun öğretmen adaylarına yüksek öğretim görev zorunluluğu getirildi. 1937’ de köy eğitimleri kanunu çıkmıştır. Bunların köy okullarına öğretmen yetiştiremeyeceği anlaşılınca 17 Nisan 1940’ ta 3803 sayılı kanununla köy enstitüleri açılmıştır.1947’ ye kadar bunların sayısı 21‘e ulaştı, fakat bunların köy okullarına öğretmen yetiştirmediği anlaşılınca 1940’ da köy enstitüleri açılmaya başlandı ve 1947’ de bunların sayısı 21’e ulaştı. Köy enstitülerinin amacı köyü canlandırmak ve insan gücünün başlangıcı olarak köye öğretmenler yetiştirmekti. Ayrıca okulların gereksinim duyduğu uzman öğretmeni ve yöneticiyi yetiştirmek için yüksek köy enstitüleri kuruldu (Başaran, 2006).

“1954 yılında 6234 sayılı kanunla köy enstitüleri kapatılarak 6 yıl süreli ilköğretim okuluna dönüştürülmüş” (Gürsoy, 2005) . Öğretmenlik mesleğinin saygınlığı 1970 yıllarına kadar korunmuş; ancak ülkemizde hızlı toplumsal değişim ve sanayileşme ile birlikte giderek gerilemeye başlamıştır. 1980 yıllarda Özal dönemiyle birlikte liberal ekonominin güçlenmesi, yeni meslek gruplarının ortaya çıkması, memur gelir düzeylerinin düşmesi ile öğretmenlik mesleği eski saygınlığını yitirmiş ve statüsü aşağıya doğru düşmeye başlamıştır (Erden, 1998). 1974 yılında itibaren 2 yıllık eğitim enstitüleri kurulmaya başlandı. 1982 yılında yapılan değişiklikle öğretmen yetiştirme sorumluluğu MEB’den

alınarak üniversitelere verilmiş, eğitim fakülteleri açılarak sistemin gerekli nitelikli öğretmen ihtiyacı karşılanmış. 1983 ‘te çıkarılan 2809 sayılı yasada öğretmen yetiştirmede tüm yüksek öğretim kurumları üniversite içine alınarak öğretmenlik mesleği çeşitleriyle ön lisans, lisans, yüksek lisans, doktora ve sanatta yeterlilik derecelerine yönelik üniversite sistemi ve üniversite öğrenimine dayandırıldı (Meb, 2001). 1989 -1990 öğretim yılından itibaren ilkokul öğretmeni yetiştirme yüksek öğretim kurumları 2 yıldan 4 yıla çıkarıldı. 1996 yılında 4 veya 5 yıllık üniversite mezunu herkes pedagojik formasyonu alıp öğretmenliğe atanmıştır. YÖK dünya bankası hizmet öncesi öğretmen yetiştirme projesi öğretmen yetiştirmede yeniden yapılanma çalışmaları 1994 ile 1997 yılları arasında başlatılarak nitelikli öğretmen yetiştirme çalışmalarına girilmiş (YÖK, 1997) .