• Sonuç bulunamadı

Günümüzde öğretmen salt bilgi dağıtan, ders verip onu değerlendiren pasif bir birey olmaktan çıkmıştır. Modern eğitim anlayışın öğretmeni, çocuğun toplum içinde özgürce gelişebilmesi için onun duyan, düşünen ve uygulayan bir insan olması yolunda çeşitli deneyimler kazanmasıyla yakından ilgilenir. Öğretmen çocuğun öğrenme araştırma ve incelemesine rehberlik eden bir birey olmalıdır. Öğretmen eğitimin temel kaynağıdır, o sistem ve program içeriğiyle kullanılan araçlar farklı da olsa bunları eylemleştirip kullanarak amacına ulaştıran bireydir (Yavuzer, 2006:163).

Zamanımız her alanda hızlı bir gelişme içerisindedir, her gün yeni bilgilere yeni gelişmelere şahit oluyoruz. Enformasyon en parlak çağını yaşıyor, bilgi ön plana çıkmış durumda bilgi çağı, bilgi toplumu ifadelerini sık sık duyuyoruz. Gelişmek isteyen hatta ayakta kalmak isteyen ülkeler bile bu baş döndürücü tempoda geri kalmamak durumundadır. Bütün bunları gerçekleştirecek olanlar da insanlardır. İnsanları da öğretmenler yetiştirmektedir. O halde önce öğretmenlerimizi bu çağın öğretmeni olarak yetiştirmek maddi ve manevi olarak bulunmaları gereken konuma getirmek mecburiyetindeyiz. Bunun dışında düşünülecek bir çözümün ülke kalkınmasına yardımcı olamayacağı aşikardır (Ataünal, 2003).

Öğretmenlerin planlanan eğitim faaliyetlerini yapmaları ve bunlarla ilgili öğrenme yaşantıları oluşturmaları gündeme geldiğinde öğretmenin mutlaka topluma katkı sağlayan yapıcı bir unsur olması beklenmektedir. Öğretmenin katkı sağlamak yerine yanlış uygulamalarla motivasyonunu bozması durumunda öğrenciler heder olup giderler. Bu itibarla öğretmenlerden geleneksel olarak toplumumuzun bazı beklentileri vardır. Bu beklentiler toplumun birlik ve beraberliği açısından ele alındığında kısaca aşağıdaki şekilde düşünülebilir (Ergün ve diğerleri, 1999):

1. Birbiri ile etkileşiminde samimi olmalarını ve kolayca iletişim kurmalarını, 2. İnsanlara hoşgörü ile davranma alışkanlığı kazanmalarını,

3. Belli bir çevreye uyan insan yerine içinde bulunduğu her çevre ile dengeli yaşayabilen özellikler kazanmalarını,

5. Toplumun karşılaştığı problemleri şahsi problemlerinde üstün ve öncelikli görmelerini sağlamak durumundandır.

“Öğretmenlik mesleğinin tarih boyunca izlediği gelişim seyrine bakıldığında mutlaka hizmet öncesinde profesyonel eğitim ve bilgi birikimi gerektiren bir uzmanlık mesleği olduğu görülmektedir. Resmi ya da özel öğretim kurumlarda çalışan bir öğretmende asgari olarak aşağıdaki yeterlikler beklenmektedir” (Ergezer ve diğerleri, 1999):

1. Müfredat programlarına uygun olarak yılık plan hazırlamak,

2. Öğrencilerinin de katkılarıyla ünite ve günlük planları hazırlamak,

3. Planlamadaki faaliyetleri uygulamak için sınıf ya da sınıf dışında gerekli ortamları araç gereçleri hazırlamak,

4. Daha çok duyuya hitap edecek gezi, gözlem gibi ortamlardan öğrencilerini faydalandırmak,

5. Tarihine, kültürüne milli ve manevi değerlerine sahip çıkmak bunları öğrencilerde de davranış haline getirmek,

6. Yerinde ve zamanında hangi metot ya da tekniği kullanacağını bilmek, 7. Sosyal değişmelere, gelişmelere, yeniliklere ve öğrenmelere açık olmak,

8. Öğretmenlik mesleği ile ilgili mevzuatı bilmek ve değişiklikleri tebliğler dergisinde takip etmek,

9. Öğrencilerin hedefe ulaşıp ulaşmadığını ölçmek ve değerlendirmek, 10. Eğitim öğretim faaliyetlerinde kullanacağı zamanı iyi ayarlamak,

11. Müfredat programlarında davranışları öğrencilere kazandıracak faaliyetleri düzenleyerek belirlenen hedeflere ulaşmak,

Öğretmenlerin değerlerini, erdemlerini benimsemesi, uygulaması beklenir. Bu değerler düzgün, doğru konuşma, iyi hal hareket, mütevazilik, dürüstlük, sorumluluk, basiret ihtiyatlılık, dostluk vs. dir. Öğretmen yöneticiye, topluma ve mesleğe uyum sağlayabilmişse o derece ruh sağlığı, düzgün ve başarılı bir öğretmen olacaktır. Mesleğe uyumu ise daha geniş bir kavramdır. Bu kavram velilere, öğrencilere çevreye ve devlete uyumu da içine alır. Mesleğe uyum sağlayan öğretmen kendisinden beklenen tüm rolleri kabul ediyor demektir. Kendi niteliklerine, yeteneklerine uygun bir seçim yapmış öğretmen başarılı ve mesleğe uyarlanmış kişidir. Öğretmen disiplini sağlamakta, çalışma

grubu oluşturmakta, toplumun ahlakını aktarmakta görevli bir önderdir. Gençleri tanımak, gereksinimleri değerlendirmek ve onlara kendilerini ifade etme olanağı sağlamak zorundadır. Hem toplumsal hem de kişisel bakımdan kişileri işlemek geliştirmek zorundadır. Öğretmen öğrencilerinin ilgi yetenek ve kişilik özelliklerini ayrı ayrı tanıyabilmelidir. Kuşkusuz öğretmen bütün olanakları ölçüsü dâhilinde gerçekleştirebilmelidir (Tezcan, 1992).

Öğretmenin çevre kalkınmasına katılımında önderliği geniş rol oynar. Bu nedenle çevrede grup ilişkileri içinde bulunması gerekir. Yoksulluğun ortadan kaldırılması çabaları haklarının geliştirilmesi ve kazanılması yetişkinlik eğitimi, boş zamanların değerlendirilmesi, sağlık sorunları, gençlik grupları önderliği, hayırseverliğin aşılanması, yardım gönüllü kuruluşlara üyelik ve diğer ulusal ve uluslar arası sorunlar öğretmenlerin son zamanlarda ilgilendikleri ve önderlik yaptıkları konulardır. Bununla birlikte öğretmenin siyasal, ekonomik anlaşmazlık sorunlarına bir devlet memuru olarak tarafsız kalması beklenir (Tezcan, 1992) .

Öğretmenin toplumdaki yeri ve ülke geleceği bakımından önemi her halde bu meslekle bütünleşmiş ve onu yaşam biçimi haline getirmiş kişilerce daha iyi kavranmıştır. Onların yaşamları ve çevreleri eğitim konuları ve sorunları ile doludur. Bu kişiler arasında kendisinin özveriyi de aşarak insanımızın yetişmesine bilinçle adamış olanların azımsanmayacak çoğunlukta oldukları da yadsınamaz. Günümüz öğretmenin görevi bilgi aktarıcılığı değil; kişiliği geliştirmek ve eğitim sürecine tüm ilgililerle birlikte katılmak olduğuna göre öğretmenin özellikle ve her şeyden önce çocuk sevgisi ile dolu özgür ve bilimsel düşünme gücüne ve yaratıcı bir dinamizme sahip kişi olarak yetiştirilmesi beklenmektedir (Ataünal, 2003).