• Sonuç bulunamadı

A. Çok Taraflı İlişkilerde Türk Cumhuriyetleri

4. Türk Cumhuriyetlerinin Türkiye ile RF Arasında Bocalaması, 1993-1994

248 Özal, Mart’ın ilk yarısında Moskova, Alma-Ata, Bakü ziyaretleri sonrasında gerçekleşen ABD ziyareti sırasında, Washington’da 25 Mart 1991’de ABD ile “stratejik işbirliği” önerini basın toplantısında açıkladı (http://www.byegm.gov.tr/YAYINLARIMIZ/AyinTarihi/1991/mart1991.htm erişim 23/09/2008, 12:38). ABD, Özal’ın önerisini reddetti. Yaklaşık bir yıl sonra Başbakan Demirel’in Washington ziyareti sırasında 11 Şubat 1992’de Bush “Türkiye’nin Orta Asya Cumhuriyetleri için model olacağını; bu konuda ABD’nin her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu…” söyledi. Ziyaret sırasında ABD, Özal’ın önerisini “güçlendirilmiş ortaklık” adı altında önerdi. ABD Türkiye’yi hem ortak hem de bağımsızlığını kazanan Kafkasya ve Orta Asya devletleri için örnek olarak gördüğünü açıkladı (Uzgel, 2001, s. 253). Köni’nin belirttiği gibi ABD sözlerini tutmadı. Clinton’un Ocak 1994’te Moskova’ya yaptığı ziyaret sırasında “Rusya’nın kendi Monroe Doktrini’ni uygulamasına anlayışla bakmak gerekir” şeklindeki beyanatını RF, yakılan yeşil ışık olarak kabul etti (http://www.tusiad.org/yayin/gorus/32/html/sec9.html erişim 11/05/2008, 13:07).

Başbakan Çiller, Haziran 1995’te, “ABD ve Rusya bir mutabakata vardılar, ABD Orta Asya Cumhuriyetlerine karışmayacak, biz bu mutabakatı bozacağız” dedi, Hürriyet 29 Temmuz 1995 (Olson, 1998, p. 211). Nitekim mutakabat 1995’te aşındı, 1997’de sona erdi.

155 RF enerji kaynaklarının işletme hakkına sahip olmalı, dış etkiyi bertaraf etmeli ve Türk Cumhuriyetlerini RF ekonomisine katmalıydı. Azerbaycan, RF müdahalesi ve buna Batı’nın mukavemetinin deneme sahası oldu. RF, nüfuz alanı olarak gördüğü Türk Cumhuriyetlerinden AGİT, Türkiye ve Batı’yı dışlamayı denedi. RF, diplomatları, müzakerecileri örneğin Büyükelçi Vladimir Kazimirov, AGİT, Türkiye ve ABD’yi RF çıkarlarını ve görüşmeleri baltalamakla itham etti. Bu konu RF-ABD ilişkilerinin sınanması olarak görüldü. Türkiye, RF birliklerinin Azerbaycan’a barışı koruma kisvesi altında, gerçekte ise emperyal askerler olarak girmesinden korktu.

Türkiye, ABD’yi RF’nin “barışı koruma” niyeti hususunda uyardı. ABD, Türkiye’nin uyarılarını dikkate aldı. Eylül 1994’te Clinton, Yeltsin’e ABD’nin savaşın çözümüne katkıda bulunabileceğini iletti. AGİK ve Minsk Grubundaki ABD heyeti çok taraflı barışı kurma taraftarıydı. Yeltsin, 26 Eylül 1994’te, BM Genel Kurulunda RF’nin BDT’de özel çıkarlarını tekrarladı: “Eski SSCB alanında barışı koruma görevinin esas yükü RF’nin üzerine düşüyor” dedi.249 Bu durumda Kafkasya, ABD, dolayısıyla Türkiye ile RF arasında ilişkilerin denendiği bir alan olacaktı (Blank, 1995, pp. 3-6).

1994’e gelindiğinde ne Türkiye’nin ne de RF’nin Türk Cumhuriyetlerine ilişkin beklentilerinin gerçekleşmediği görüldü. 1992’de Türkiye’ye yaklaşan Cumhuriyetler, 1993’te Batı’nın Türkiye’yi yalnız bırakması sonrası, Azerbaycan’daki yönetim değişikliği ile birlikte, RF’ye yaklaştı. Yeni Batıcılar, 1994’te artık cumhuriyetleri kaderine terk etmeyeceklerini ifade ettiler. Kozyrev, Mayıs 1994’te eski SSCB cumhuriyetlerinin RF ile eklemlenmesini zorunlu görmeye başladı (Kumarova, 2006, s. 78). 1994’te Türk Cumhuriyetlerinin, Türkiye ile RF’yi hâlâ silahlı çatışmaya sürükleyebileceğine ilişkin endişeler vardı. Türkiye, 1994 başında tekrar Batı’nın desteğini aramaya başladı. 7 Ocak 1994’te aşırı sağcı Liberal Demokrat Parti (LDP) Başkanı Vladimir Jirinovski, Türkiye’yi Kafkasya’dan uzak durması konusunda uyardı. Kozyrev, 18 Ocak 1994’te, Moskova’da BDT ülkeleri elçileri ile yaptığı toplantıda, eski Sovyet Cumhuriyetlerinin yer aldığı bölgenin RF

249 http://journals.cambridge.org/abstract_S1052703600005207 ((1994). Russian President Boris Yeltsin's Visit To the United States. Foreign Policy Bulletin, 5 , pp 42-51 doi:10.1017/S1052703600005207)

156 için “hayati öneme” sahip olduğunu söyledi. Kozyrev, bu nedenle eski Sovyet Cumhuriyetlerindeki RF birliklerinin tümüyle çekilmesinin RF’nin güvenliği açısından sakıncalı olacağını ve bu bölgelerdeki bazı “elemanların” RF’nin çıkarları için tehdit oluşturduğunu söyledi. Kozyrev: “Yüzyıllardır Rusya’nın nüfuz bölgesi olan bu yörelerden çekilemeyiz. Birliklerimizi çekersek, boşluğu düşman güçler doldurur” dedi. Kozyrev, eski Sovyet Cumhuriyetlerinde yaşayan Rus azınlığın çıkarlarının savunulmasının da RF dış politikasının temel ilkelerinden biri olduğunu söyledi. 23 Ocak 1994’te Türk Dışişleri Bakanlığı, Türkiye, Almanya ve İngiltere arasındaki danışma toplantılarının “kimseye” karşı ittifak kurulması anlamına gelmediğini, RF’nin eski imparatorluğu tesis ederek yeniden Avrupa güvenliğine karşı tehdit oluşturamayacağı mesajını verdi. Kazakistan ile RF arasında, 28 Mart 1994’te, askerî işbirliği anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre taraflardan birinin güvenliği, egemenliği ya da toprak bütünlüğü tehlikeye düştüğünde taraflar yardım edecekti. Baykonur üssüyle ilgili olarak da uzlaşıya varıldı. Ayrıca iki ülke vatandaşlarının seçme ve seçilme hakkı hariç, karşılıklı olarak ikamet edilen ülkede bütün haklardan yararlanmaları kabul edildi (Hekimoğlu, 2007, s. 150-151).

Anlaşmadan bir gün sonra 29 Mart 1994’te Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev, BDT ülkeleri arasında ortak savunma, para, ekonomi ve sınırlara sahip olacak bir

“Avrasya Birliği” kurulmasını önerdi.250.

1994’te Türkiye, RF’den tehdit algılamaya devam etti. Genelkurmay Başkanı Org.

Doğan Güreş; “Rusya’nın artık çok ciddi bir tehlike olduğunu” söyledi. Güreş:

“Bir yıl önce Rusya’nın yayılmacı bir politika izlediğinin farkına vardım. Çarlık döneminin iddialarıyla hareket eden bir Rusya ortaya çıkıyor. Rusya, sınırları dışında yaşayan 30 milyon Rus konusunda da iddialı. Gürcistan, Kırım, Ukrayna ve Azerbaycan’da oyunlar oynuyor.

Ermenistan sınırımızda Rus tümenleri var. Zor günler yaşıyoruz” dedi.251.

Sergey Tshemistrenko’ya göre SSCB’nin dağılmasından sonra, Ankara’nın izlediği dış politikanın temel hedeflerinden biri Türk Cumhuriyetlerin ve SSCB sonrası kurulan diğer devletlerdeki Türkçe konuşan azınlıklar üzerinde nüfuzunu

250 http://www.byegm.gov.tr/ayin-tarihi2-detay.aspx?y=1994&a=4 erişim 23/12/2011.

251 Sergey Feoktistov, “Türkiye, Rusya’dan Korkuyor”, Krasnaya Zvezda, 02 Haziran 1994, 056:

HBR_00063313: 02/06/1994.

157 sağlamlaştırmaktı.252.

RF SSCB alanına geri dönüşü, yeniden kontrolü politikası çerçevesinde Gürcistan ile de anlaşmalar imzaladı. 10 Haziran 1994’te Erivan’da bir RF askerî üssü kurulması, Abhazya’ya RF askerî gönderilmesi konusunda Gürcistan yönetimi ile anlaşmaya varıldığı belirtildi. 8 Temmuz 1994’te Gürcistan Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze ülkesinin çok zor bir dönemden geçtiğini, bazı şeylerin hayata geçirilmesinin kendilerinin dışında geliştiğini söyledi.253.

Türkiye 1994 sonbaharında Pantürkizm politikası izlemediğini açıklamaya çalışıyordu. Demirel, 14 Eylül 1994’te SSCB sonrasında Türkiye’nin izlediği politikaları özetledi. Türkiye’nin tarihten gelen “manevî mükellefiyetlerine” değindi ancak “Açıklıkla söyleyelim ki, Türkiye ne Pantürkizm peşindedir, ne Panislamizm peşindedir” sözleriyle de Türk ve Müslümanların birliği politikasının izlenmediğini belirtti. Demirel, Türk Cumhuriyetlerini “büyük ulu ağacın dalları”na benzetti ve

“Ama, bizim istediğimiz şey, …bütün bu cumhuriyetlerin kendi ayakları üstünde durmasıdır” dedi. Demirel, RF’de her iki kişiden birisinin Jirinovski gibi düşünmesinden endişeliydi ve Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını sürdürmeleri hususunda şüpheleri vardı (Demirel, 1994, s. 5,10,15,16). Demirel, Türk Cumhuriyetleri ile RF arasında iyi ilişkilerden yanaydı: “Bizim bu kardeşlerimizin hepsine söylediğimiz şey, “RF bir gerçektir. … RF ile iyi geçinin. … Münasebetlerinizi iyi sürdürün, düşmanlığa gitmeyin, ihtilaflarınızı barışçı yollardan çözmeye çalışın; ama bağımsızlığı zedeletmeyin” (Demirel, 1994, s. 21,22).

RF, Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri arasındaki zirveleri sabote etti. Türk Devlet Başkanları 1993’te kararlaştırılmasına rağmen 1994’te toplanabildiler. RF, ilk zirveden itibaren üst düzey toplantılardan rahatsızlığını dile getiriyordu. Aralık 1993’te Aşgabat’ta toplanan BDT zirvesinde Yeltsin, Kerimov’u, Bakü zirvesinin toplanmasını engellemeye ikna etmişti. Bakü zirvesi, Özbekistan ve Kazakistan’ın

252 Sergey Tshemistrenko, “Demirel, Kırım Tatarlarına ‘Aynı kanı taşıyoruz’ dedi …”, Kommersant Daily, 01 Haziran 1994, 044: HBR_00063263: 01/06/1994.

253 http://www.byegm.gov.tr/ayin-tarihi2-detay.aspx?y=1994&a=4 erişim 23/12/2011.

158 teklifiyle ertelendi. 18-19 Ekim 1994’te zirve İstanbul’da toplandı. RF Dışişleri Bankalığı zirveyi, “pantürkist emellerle beyin yıkama toplantısı” olarak niteledi (Hunter, 2001, s. 9). RF’nin zirveye tepkisi, Türkiye’nin diğer beş kardeşin etrafında birleşeceği yeni bir ‘ağabey’ olamayacağı yönündeydi. Bu gerçeğin farkında olan RF Dışişleri Bakanlığı, Türkçe konuşan ülkelerin millî-etnik özelliklerine göre diğer devletlerden ayrılmasının istenmediğini kaydetti.254 Zirve, ordu gazetesi Krasnaya Zvezda’da Pantürkizmin bir göstergesi olarak yansıtıldı.255 Yine Krasnaya Zvezda’da, Kırgızistan’ın RF’ye ihtiyacı olduğu, birlik ve bütünleşmelerin ırk temelinde değil iktisadi çıkarlar temelinde gerçekleştiği, Türkiye’nin iktisadi bütünleşme için öncülük yapma yeteneğinin şüpheli olduğu belirtildi:

“Toplantıda, Rusya’nın güvenlik ve geleneksel ekonomik bağları açısından Orta Asya’da varlığının gerekliliği konusunda olduğu gibi, çok somut düşünceler de dile getirilmiştir.

Kırgız temsilcileri, ‘biz Rusya’ya muhtacız … ülkemizde güçlü bir Rus diasporası var.’

demişlerdir. İşler şimdilik başka türlü de olamaz. Çünkü Dünya’da bilinen birlikler ve bütünleşmeler ekonomik çıkarlar temeli üzerine kuruludur. Ve bu birliklerde, ‘hisselerin çoğuna’ ve faal finans araçlarına sahip olanlar söz sahibi olurlar. Türkiye’nin ise böylesine önemli bir rolde iddia taşıması, ekonomideki tüm başarılarına rağmen gene de şüphelidir”.256

5. RF-Türkiye İlişkilerinde İktisadi Kazançların Belirginleşmesinin Siyasi