• Sonuç bulunamadı

2.7.1. Türk Bankacılığının Dışa Açılmasının Türk Ekonomisi Üzerindeki Etkileri

Türk banka sisteminin yurt dışına açılmasıyla ekonomi üzerinde yapacağı en önemli etki, kısa dönemde ödemeler dengesi kalemlerinde olumlu gelişmelere neden olmasıdır. Türk ekonomisinin kısa dönemli en önemli sorunu (uygulanmakta olan politikalar çerçevesinde) dış ekonomik ilişkilerde döviz sağlayıcı faaliyetlerin arttırılması ve çeşitlendirilmesidir.

İhracatın hızlı bir şekilde artışı, büyük ölçüde ihracatçılara sağlanan ucuz krediler ve vergi iadeleri yoluyla olmuştur. Şüphesiz ihracatın arttırılabilmesi sağlanacak ucuz kredi imkanlarına bağlıdır. Yurt dışındaki yabancı banka şubeleri

konsorsiyumlara katılarak, euro-currency piyasalarından belli ölçülerde kredi alarak bu sorunu kısmen çözebilirler.

Diğer bir ifadeyle, yurt dışındaki şubeler yoluyla daha ucuz ve kolay prefinansman imkanı bulabilir. Buna ilaveten yurt dışındaki Türk bankalarının şubeleri aracılığıyla ihraç ürünlerine yeni pazarlar ve müşteriler bulunabilir. Çünkü, uluslar arasılaştırılan bir banka haberleşme kanalları dolayısıyla tüm dünyadan haberdar olabilmektedirler. Öte yandan, yabancı ülkelerdeki şubeler, bölgelerinde Türk malı ithal etmek isteyenlere ilgili bilgileri derleyip Türk ihracatçılarına bildirebilir. Böylece, bu şubeler Türk ihracatçılarla yabancı ithalatçılar arasında köprü vazifesi görebilir.

Yurt dışındaki şubelerin muhabirlik ilişkilerine nazaran dış ticaretin finansmanında avantajları söz konusudur.

Yurt dışındaki şubeler sadece dış ticaretin finansmanına katkıda bulunmayıp, ilgili ülkenin dış ticaretinin artışını hızlandırmakta veya teşvik etmektedir.

Yurt dışındaki şubeler, Türkiye’nin ihraç ürünlerini satın alarak yabancı kuruluşlara kendi para birimiyle ödemede bulunabileceğinden ve uluslar arası piyasalarda geçerli bazı kıymetli evraklara dayalı ithalatında Türkiye’den yapılmasını sağlayabileceğinden ihracat artışına olumlu katkıda bulunabilir. Bu amaçla, ithalatçı ülkedeki fonlar kredilendirilebilir.

Türk banka şubelerinin faaliyette bulunması, ithalatta bazı riskleri ortadan kaldıracağından ithalat fiyatlarındaki yükselişte azalacaktır. Bu da döviz tasarrufu sağlayacaktır.

Türk banka sisteminin yurt dışında özellikle Türk işçilerinin yoğun oldukları bölgelerde şube açmaları, ödemeler bilançosunun en önemli kalemi olan işçi dövizlerini büyük boyutlarda attırabilir. Bu dövizlerin büyük boyutlara ulaşması,

şubeleşme yoluyla daha da arttırabileceğinin açık bir kanıtı durumundadır. Çünkü böylece,

• Türkiye’de ilgili düzenlemeler zamanında doğru bir şekilde işçilere aktarılabilecektir.

• Bu dövizlerin Türkiye’deki yatırımlara yönlendirilmesi için banka şubeleri alternatifler sunabilecektir.

• Yurt dışındaki Türk işçilerin hesapları Türk banka şubelerinde tutulabilir ve Türk işadamlarının kullanımına sokulabilir. Ödemeler dengesi dolaylı olarak olumlu yönde etkilenmiş olur.

Türk bankalarının yurt dışındaki varlığı, görünmeyen kalemler içinde önemli rol oynayan uluslar arası ulaşım (kara ve deniz) sektörünün finansmanıyla oluşturulacak filolar ödemeler dengesine olumlu katkıda bulunacaktır.

Uluslar arasılaşma aşamasının sonuna gelen bankalar, faaliyetlerini denetleyecek bir uluslar arası merkez bankası olmadığından, karşılık ayırma, kredi kısıtlamaları, reeskont politikalarının olumsuz etkilerini dünya ölçeğini kullanarak azaltabilmektedir.

Bankalar uluslararası özellik kazanırlarsa ulusal para politikasının etkin bir şekilde uygulanmasını önleyebilir ve uluslar arası bağlantıları dolayısıyla kredi kısıtlamalarının etkisini azaltabilirler. Diğer iç piyasanın rekabetçi ortamdan uzaklaşmasına neden olabilir. Yurt dışına büyük miktarda fon transferi etmeleriyle ödemeler dengesinin açık vermesine neden olabilirler.

Bankacılık sektörünün uluslararası özellik kazanması, ulusal ekonomi üzerinde bir dizi etkide bulunabilir. Örneğin; uluslar arası özellik kazanış bankalar uluslar arası sermaye hareketliliğine ilişkin engelleri ortadan kaldırarak, para ve sermaye piyasalarıyla bir anlamda entegrasyon sağlayarak ulusal ekonomideki refah düzeyini ve dağılımını etkileyebilir.

Türk banka sisteminin yurt dışındaki varlığı artarak, önemli bir uluslar arası güç haline geldiğinde, uzun dönemde şu anda yabancı bankaların sahip olduğu pozisyona sahip olacağını söyleyebiliriz. Diğer taraftan, uluslar arası firma literatüründe bulunabilecek tüm olumlu ve olumsuz etkilerin, bankacılığın bu özelliği kazanmasıyla da ortaya çıkabileceği gözden uzak tutulmamalıdır

2.7.2. Bankacılıkta Uluslararasılaşma Aşamaları ve Türk Bankalarının Durumu

Uluslararası bankacılık, bankaların değişik örgütsel şekilleri ve para birimlerini kullanarak, uluslar arası çerçevede değerlendirebilecek fonların vade, risk, faiz gibi değişkenleriyle ilgili tercih ve bekleyişleri uyumlaştırma işlemidir.

Bankaların örgütsel ve fonksiyonel açıdan uluslar arası alana yönelme derecesinin temel belirleyicileri, bankaların özellikleri iç ve dış piyasalarda ortaya çıkan ekonomik değişiklerin sağladığı avantaj, her iki piyasada uygulanan yasal ve düzenleyici kısıtlamaların farklılığı ve ülkelerde uygulanan uzun dönemli politikalardır.

Uluslararasılaşma derecesi bankaların iç ve dış piyasadaki etkinliği yüksek olacağından Pazar payı da o ölçüde büyük olacaktır. Bu özelliğe sahip bankalar, uluslar arası bankacılık endüstrisinin rekabetçi yapısı içinde uyum faaliyet birimi ve türü oluşturabilmektedir.

Kısa süre içine kapalı bir dönem geçiren uluslar arası bankacılık endüstrisi, selektif işlemlere ve güvenliği ön planda tutan arayışlara dayalı canlanmanın eşiğinde bulunmaktadır. Böyle bir dönemde Türk bankalarının uluslararası alana yönelmek zorunda kalması çeşitli zorluğu da beraberinde getirmiştir. Uluslararası bankacılık faaliyetlerinden aslan payını kapmış bir çok banka marjinal piyasa ve işlemlerle ilgilenirken, Türk bankaları bu alana daha yeni genel açıdan yönelme çabası içindedir.

Her bankacılık türünde müşteriler, kullanılan para birimleri, işlemler ve bankanın yerleşim yeri değişiklik göstermektedir. Bu nedenledir ki, genel kabul görmüş sabit bir uluslar arası bankacılık tanımı yapılamamaktadır.

Bankacılıkta standart bir özellik taşıyan üç tür uluslar arasılaşma aşaması vardır: Ulusal, çokuluslu ve uluslararası bankacılık aşamaları. Ulusal bankacılık, bu süreç içerisinde yetersiz bir örgütsel yapıyı ifade etmektedir. Bu bankacılık türünde muhabir bankacılık şeklindeki ilişkiler, yabancılardan mevduat alma ve kredi verme, ödemelerin denkleştirilmesi ve dış ticaretin finansmanı büyük ağırlığa sahiptir. Bu tip bankacılık ana ülkeden yönetilmektedir.

Çok uluslu bankacılık yabancı bir ülkede temsilcilik, irtibat büroları, şube gibi bankacılık birimleriyle yapılan bankacılık faaliyetlerini kapsamaktadır. Bu faaliyetleri ulusal parayla mevduat toplama ve kredi verme ile Eurocurrency kredilerine ilişkin işlemler yapılmaktadır.

Off-shore bankacılık birimleri ile bağlı ve yan kuruluşlar ile yapılan uluslar arası bankacılıkta büyük miktarda kısa vadeli fonların satın alımı ve plasmanı, bankacılık sendikasyonu oluşturma, bankalararası Euro-currency ve döviz ticareti büyük ağırlığa sahiptir.

Her üç tip bankacılık durumunda şüphesiz yasal düzenleyici kısıtlamalar farklıdır. Uluslar arası özellik kazanma sürecinde bankaların bu aşamaları sırasıyla takip ettiği düşünülmemelidir. Bazı bankalar bu sıralamayı izlemeden birinden diğerine geçebilmektedir.