• Sonuç bulunamadı

3.6. MALİ ANALİZDE KULLANILAN TEKNİKLER

3.6.3. Oran Analizi

3.6.3.3. Firmaların Likidite Yapısının Analizi

3.6.3.3.1. Cari Oran

Şirketin kısa süreli borçlarını ödeyebilme gücünü ve net işletme sermayesinin yeterli olup olmadığını gösterir. Oranın yüksek olması şirketin likidite durumunun kuvvetli olduğunu gösterir. Bununla birlikte oranın aşırı yüksek olması firmanın sahip olduğu fonları yeterli verimlilikte kullanamadığına işaret eder.

Cari Oran = Dönen Varlıklar / Kısa Vadeli Borçlar

Genel bir kural olarak cari oranın 2:1 olduğu kabul edilmekle birlikte reel ekonomi, faaliyet kolu, çalışma koşulları, iş hacmi, sektör yapısı (inşaat taahhüt, karayolu taşımacılığı gibi.) vb. faktörler dikkate alındığında; oranın 2’den büyük olması yetersiz olarak yorumlanacağı gibi, 2’nin altında olması da yeterli olarak kabul edilebileceği göz önünde tutulmalıdır. Gelişmekte olan ülkelerde likidite çok yüksek olmadığından, bu ülkelerde sınai ve ticari işletmelerde cari oranın 1,5 olmasının yeterli olabileceği ileri sürülmektedir.

Gerçekten gelişmekte olan ülkelerde, ticaret bankalarının genellikle kısa süreli kredi verme eğiliminde olmaları, sermaye piyasasının gelişmemiş olması, gerçek anlamda sermaye şirketlerinin (anonim şirketlerin) sayısının sınırlı oluşu gibi kurumsal nedenler ve varlık yapıları, işletmelerin daha çok kısa süreli yabancı kaynak kullanmalarına neden almaktadır. Bu durum, anılan ülkelerdeki firmaların cari oranlarının, gelişmiş ülkelerinkine kıyasla daha düşük olmasına yol açmaktadır. Ayrıca sürekli enflasyonist süreç içinde yaşayan ekonomilerde artan işletme sermayesi esas itibariyle kısa süreli borçlarla finanse edildiğinden, bu olgu da cari oranda düşüşe neden olmaktadır.

Cari oranın hesaplanmasında amaç, işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeme gücünü ölçmek ve net işletme sermayesinin yeterli olup olmadığını ortaya koymaktır. Cari oran, işletmenin borç ödeme kapasitesini, net işletme sermayesi tutarına kıyasla daha iyi gösteren bir ölçü olarak kabul edilmektedir. İşletmenin borç ödeme gücünü net işletme sermayesine göre daha iyi gösteren cari oranın yeterli olup olmadığına karar verebilmek için (Akgüç, 2005:382-387);

• Dönen varlıkların yapısının • Satın alma ve satış şartlarının

• Satışların düzenliliğinin ve kârlılığının • İş hacminin özelliklerinin

• Mevsimlik hareketlerin

• İşletmenin faaliyette bulunduğu sektörün • İşletmenin bankalardaki kredi riskinin • Stok devir hızının

• Alacak devir hızının incelenmesi gerekmektedir. 3.6.3.3.2. Likidite Oranı (Asit-Test Oranı)

İşletmenin ani kısa süreli borç ödeme yeteneğini gösteren ve cari oranı tamamlayan bir orandır. Bu oran, para ve kolaylıkla paraya çevrilebilen değerlerin

stokların düşülmesi sonucu kalan tutarın kısa vadeli borçlara bölünmesi şeklinde formüle edilmektedir. Likidite oranı, aşağıdaki formül ile hesaplanmaktadır:

Likidite oranı=(dönen varlıklar-(stoklar+diğ.dön.varlıklar))/ks.vad.yb.kay.*100

Bu oran firmanın ani kısa vadeli borç ödeme yeteneğinin daha duyarlı bir ölçüsüdür. Genel olarak literatürde bire-bir oranını ideal bir ölçü olarak kabul etmekle birlikte oranın yorumunda aktivite oranlarına da dikkat etmek gerekmektedir. Şöyle ki alacakların tahsil süresinin borç ödeme süresinden kısa ve stok devir hızı yüksek olan firmaların nakit ihtiyacının asgari düzeyde olduğu kabul edilmektedir.

Firmanın çalışma konusu ve faydalandığı kredi türlerine göre örneğin emtia ve vesaik karşılığı kredilerini geniş ölçüde kullanıyor ise bu kredilerin karşılığı emtia içerisinde bulunduğundan, daha düşük oranda bulunacak likidite oranı da bu açıdan yeterli sayılabilmektedir. Likidite oranının üç yıl içerisindeki seyri firmanın kısa vadeli mali imkanlarının gelişmesi hakkında fikir verebilecek nitelikte olup, mali analiz sırasında dikkate alınması gereken hususlardan birisidir.

Likidite oranı değerlendirilirken incelenen firmanın kısa süreli borçlarının yapısı de dikkate alınmaktadır. Büyük ölçüde müşteri avansı ile çalışan, müşterilerinden peşin tahsilat yapan firmaların likidite oranlarının düşük görülmesi doğal karşılanmaktadır. Çünkü müşteri avansları normal olarak gelecek hesap döneminde stokların satılması ile kapatılacaktır.

Kısaca özetlemek gerekirse, işletmenin stok ve alacak devir hızları, kısa süreli borçlarının yapısı, borçların para ya da mal olarak ödenme şekilleri ve vade dağılımı, satış düzensizliğinden doğan iş riski gibi etkenler dikkate alınmadan likidite oranı hakkında kesin bir yargıya varmak yanlış yorumlamalara sebep olmaktadır.

3.6.3.3.3. Nakit Oranı (Disponibilite Oranı)

Bu oran, para ve benzeri değerlerin kısa vadeli yabancı kaynaklara oranını ifade etmektedir. İşletmenin elindeki mevcut hazır değerleri ile kısa vadeli borçlarını ne ölçüde karşılayabildiğini gösteren bir oran olarak değerlendirilmektedir. Bir anlamda işletmenin acil bir durumda mevcut para durumunu göstermektedir. Firmanın faaliyetlerinin durdurulduğu varsayılarak; likit değerleri ile mevcut faaliyetleri kapsamında yapmış olduğu olağan giderlerini ne kadar süre ile finanse edebileceğini göstermekte olan nakit oranının %20’nin altına düşmemesi genel bir kural olarak arzulanmaktadır (Akdoğan ve Tenker, 2001:615).

Gerek cari orana göre gerekse likidite oranına göre daha duyarlı bir oran olan nakit oranı, aşağıdaki formül ile hesaplanmaktadır.

Nakit oranı=Hazır değerler/Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar.* 100

Bu oranın bir civarında olması istenmesine rağmen, bu oranların yorumu, mali analizin yapılış amacına göre farklı olmaktadır. Kredi analizlerinde bu oranın 1 çıkması iyi bir değer olarak kabul edilmektedir. Çünkü işletme bütün kısa vadeli borçlarını hazır değerleriyle karşılayabilecektir. Bu nedenle kredi üzerindeki risk payı azaltılmış olmaktadır. Ancak yönetim analizlerinde 1 oranı çok olumlu karşılanmamaktadır. Çünkü kısa vadeli yabancı kaynakları karşılayacak oranda elde hazır değer tutulması, işletmenin kaynaklarını verimli kullanamadığı ve elde atıl fon tuttuğu anlamına gelmektedir ki, bu da işletmenin verimliliğini olumsuz yönde etkilemektedir.

3.6.3.3.4. Dönen Varlıklar/Toplam Yabancı Kaynaklar

Dönen varlıkların yabancı kaynakları karşılayabilme gücünü ortaya koymaktadır. Sektörel analizler yapılırken Dönen Varlıklar/Toplam Yabancı Kaynaklar rasyosunun ortalaması dikkate alınmaktadır. Bu rasyo ne kadar yüksek

olursa firmanın dönen varlıklarının toplam yabancı kaynakları karşılayabilme gücü o düzeyde artığını göstermektedir.