• Sonuç bulunamadı

1.2. BANKACILIK SİSTEMİ

1.2.2. Türk Bankacılık Sektöründe Yaşanan Mali Riskler

1.2.2.5. Piyasa Riski

Bu risk, bankaların sahip oldukları bir ya da birden fazla ticari varlığın işleme tabi tutulabileceği süre dahilinde, piyasada meydana gelen beklenmeyen olumsuz dalgalanmaların sebep olduğu kayıp veya beklenenden düşük seviyedeki kar halini ifade eder. Piyasa riski herhangi bir zaman zarfında meydana gelebilir.

Piyasa riskini en aza indirmek, piyasa disiplinin sağlanmasıyla mümkündür. Piyasa disiplini; piyasadaki kurumlarla ilgili bilgilerin zamanında doğru ve şeffaf şekilde alınmasını içerir. Bankacılık sektöründe piyasa disiplinin sağlanmasıyla birlikte, piyasadaki ilgili birimler, çok daha sağlıklı değerlendirmeler yapabilecekler ve böylece istenmeyen riskler en aza indirilecektir.

1.2.2.6. Sermaye Yetersizliği Riski

Bu risk, bankaların mevcut sermayeleri ile gerçekleşen risklerinden oluşan kayıplarını telafi edebilme gücünü ifade eder. Eğer mevcut sermayesi, söz konusu risklerin sebep olduğu kayıpları karşılamaya yeterliyse, risk düşük demektir. Eğer mevcut sermaye, kayıpları karşılayamayacak durumda ise, risk büyük demektir. Bu durumda gerekli önlemlerin en kısa sürede alınması gerekmektedir.

Bankacılık sektörü, hızlı ekonomik büyüme ve gelişmenin başarılmasında önemli bir araçtır. Bankalar sadece parasal kontrol için bir kanal olmayıp, ekonominin yeniden yapılanmasında ve uzun dönemli sürdürülebilir makroekonomik istikrarın sağlanmasında, etkili olan kurumlardır. Mali sistem içinde bu denli önemli bir role sahip olan bankacılık sektörünün, iktisadi sistemle etkileşimini açık ve net biçimde ortaya koyabilmesi ve sağlıklı bir yapıda işleyebilmesi gerekmektedir.

Türkiye’de Batı ülkelerindeki gibi, banka dışı mali aracıların gelişmiş olmaması ve sermaye piyasasının henüz gelişme aşamasında olması nedeniyle, bankalar; mali sistemin temelini oluşturmakta, ekonominin işleyişi, halkın tasarruflarının toplanması ve kullanım alanlarına dağıtılması açısından önemli rol oynamaktadırlar. Türkiye’de mali kaynakların çok büyük bir bölümü bankalar tarafından toplanmakta ve kullandırılmaktadır. Yurt dışı kaynakların da önemli bir kısmı bankalar aracılığı ile sağlanmaktadır. Mali sistem içerisinde bu kadar önemli bir yeri olan bankacılık sektörünün sorunsuz bir şekilde işlemesi, güçlü bir ekonomik yapının en önemli unsurlarından biridir.

Bankaların en temel fonksiyonlarından birisi kredi vermek olduğu gibi kredilerden alınan faiz ve komisyonlar da bankaların başlıca gelir kaynaklarını oluşturmaktadır. Bankalar, kredilendirme yoluyla aynı zamanda ülke ekonomisine de kaynakların daha iyi kullanılması yoluyla önemli ölçüde katkı sağlamaktadır.

Bankaların özellikle mevduat şeklinde topladığı kaynakları, toplumsal ve ekonomik açıdan öncelikli alanlara, etik kurallara uygun ve verimli bir şekilde aktarması, bankaların ülke ekonomisinin büyümesine katkısını o ölçüde artırmaktadır.

Kredi kararları alınırken, ne ölçüde titizlik gösterilirse gösterilsin, kredi riskini tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Banka kredilerinin bir bölümünün donuk hale gelmesi, bir bölümünün de tahsilinde karşılaşılan güçlükler bunun en önemli göstergesi olmaktadır.

Bankaların firmaları kredilendirmeleri sistemli bir süreç doğrultusunda yapılmaktadır. Firma ile kredi ilişkisine girmeden önce başlayan bu süreç, kredi ilişkisine girildikten sonra da devam etmektedir. Ancak bankaların kredilendirme politikalarındaki farklılıklar bu sürecin boyutlarını değiştirebilmektedir. Genel olarak kredi taleplerinin yapılandırılarak kredi türünün tespit edilmesi, uygun koşulların tespit edilmesi ve teminatların önceden belirlenmesi sürecin başlangıcında yapılması gereken esasları oluşturmaktadır.

Bankaların müşterileri ile kredi ilişkisine girmeden önce, müşterinin krediye uygunluğunu ölçmesi gerekmektedir. Bunun için bankaların müşteriyi tanıması gerekmektedir. Müşteri ile yapılan ilk görüşme bu tanıma sürecinin başlangıcı sayılmaktadır. Müşteriyi tanıma süreci sonrasında kredi talep eden firmalar için mali analiz ve istihbarat raporları hazırlanmaktadır.

Bankaların müşterileri hakkında yaptığı detaylı analiz ile müşterilerin kredi yükümlülüklerini ekonomik yönden ne oranda yerine getirebileceğini tespit eder. Çoğu kez bu incelemelerden elde edilen subjektif ve objektif izlenim müşterinin vereceği teminatlardan önce gelmektedir (Yüksel, 1992:107).

Müşterilerin telkin ettiği güven, çalışkanlık ve beceri derecesi, mesleğindeki başarı ve deneyimi gibi özellikler bankalar açısından aranılan unsurlardan bazılarını ifade etmektedir. Firmaların ekonomik ve finansal faaliyetlerinin ne oranda düzenli olduğu ve gelecekteki gelişmesi açısından krediyi geri ödeyecek durumda olup olmadığının, kredi ilişkisine girilmeden önce araştırılması gerekmektedir.

Bankalar, firmalarla ticari kredi ilişkisine girerken; bir kısmı müşteri tarafından verilen, bir kısmı ise banka tarafından derlenen çeşitli belgeler yardımıyla incelemeler yapmaktadır. Firmayı en iyi tanıyan ve faaliyette bulunduğu sektöre hakim olan müşteri temsilcisi, Genel Müdürlük Kredi ve Risk birimi ve müşteri arasındaki bilgi akışını yönetir.

Daha önceki yıllarda müşteri temsilcisi tarafından temin edilen ham mali veriler, genel müdürlük mali analiz ve istihbarat birimleri ile paylaşılır ve ilgili birimler tarafından yapılan analiz sonrasında kredili çalışma koşulları belirlenirdi.

Günümüzde kredi analiz çalışması, pazarlama ve satış faaliyetlerinin müşteri odaklı yaklaşım ile birlikte devam etmesi sonucunda müşterinin ihtiyacını en iyi tespit eden ve yöneten; müşteriyi en iyi tanıyan müşteri ilişki yöneticisi tarafından başlatılmaktadır. Müşteri, şube ve genel müdürlük ekipleri arasında sağlanan şeffaf ve hızlı bilgi akışı kredi tahsis sürecini sağlıklı kılmaktadır.

İKİNCİ BÖLÜM

ULUSLARARASI BANKACILIK VE BASEL KRİTERLERİ