• Sonuç bulunamadı

2.2.1. Yabancı Bir Dili Edinme ve Öğrenme Kavramları

Yabancı dil edinimi ve öğrenimi birbirinden çok farklı kavramlar olmasına rağmen sıklıkla birbiriyle karıştırılmaktadır. “Yabancı dil edinimi” ve “yabancı dil öğretimi”

kavramlarının sıkça birbirinin yerine kullanılması terminolojik problemleri daha da çoğaltmaktadır (Appel ve Vermeer, 2013: 12).

“Dil edinimi” dışarıdan gelen girdilere bağlı olarak çaba göstermeden, müdahale olmadan, istemsiz bir şekilde tüm bildirişimsel yeterliklere sahip olmaktır. Kendiliğinden gelişir. Yakın çevresi sayesinde ana dili de bu şekilde edinilir.

“Dil öğrenimi” ise belli bir çaba sonucunda, istemli bir şekilde çoğu zaman

materyaller yardımıyla tüm bildirişimsel yeterliklere sahip olmaktır. Dilin sistemi ve kurallarını algılamaya, anlamaya yönelik bilinçli beceriler kazanılır.

“Dil Edinimi ve Öğrenimi”yle ilgili olarak Diller İçin Avrupa Ortak Öneriler

“Dil edinimi” ve “dil öğrenimi” kavramları, günümüzde farklı anlamlarda kullanılır. Birçokları için bu kavramlar aynı anlamı taşır; diğerleri ise kavramlardan birini genel kavram olarak, diğerini ise dar anlamda kullanır. “Dil edinimi” böylece hem genel kavram olarak hem de aşağıdaki anlamlarla sınırlandırılarak kullanılabilir:

a) Evrensel dilbilgisinin [dil bilgisinin] güncel kuramlarına dayanarak yabancı dil öğrenenlerin anadillerinin [ana dillerinin] incelenmesiyle (parametrelerin saptanması, gibi). Burada genel olarak kuramsal psikodilbilim alanı söz konusudur. Özellikle dilbilgisinin, bilince genel olarak ulaşmadığı varsayıldığından, bu alan yabancı dil öğretmenlerinin görevlerini ya çok az kapsar ya da hiç kapsamaz.

b) Bireyin yabancı bir dili kullanmasını sağlayan öğretim dışı bilgi ve yetenekleriyle ya metinlerle doğrudan karşılaşma ya da bildirişimsel eylemlere doğrudan katılma sonucu olarak.

“Dil öğrenimi” genel kavram ya da daha dar kavram olarak dil yeteneğinin yönlendirilmiş bir süreç sonucu öğrenilmesi anlamında kullanılabilir (özellikle kurumsal bir çerçevede formal öğrenimde olduğu gibi). Özellikle dar anlamda “öğrenim” ve “edinimi” kapsayan genel bir kavram olmadığından standart bir terminoloji oluşturmak şimdilik olası değildir (2013: 140).

Dil edinimiyle ve dil öğrenimiyle ilgili kavramlar açıklanırken aslında yabancı dil öğrenenlerin dilde yetkinlik kazanabilmek için takip ettikleri yollar açıklanır. Takip edilen yollar: kişilerin “yönlendirilme olmadan” veya “yönlendirme yoluyla” bildirişimsel dil yeterlikleri kazanmasıdır.

“Yönlendirilme olmadan” kavramıyla kastedilen:

Bir çocuğun kendi ana dilini özümsediği gibi, bir yetişkinin de öğrenilen dilin konuşulduğu doğal ortamda o dili, olduğu gibi kapıp özümsemesidir. Yetişkinlerin dil edinimi bir çocuğun dil öğrenmesinden çok da farklı olmayan bilinç altı bir süreçtir. Dil edinim süreci içindekiler, dil bilgisi kurallarının

farkında değildir ancak daha ziyade neyin doğru olduğuna dair bir “his” geliştirirler. “Teknik olmayan bir ifadeyle edinme ‘dili kapma’ dır’46

.

Bu durumda yabancı dil edinenler, yabancı dil ortamının onlara sunduklarına bağlı kalırlar.

Dil edinimi, daha çok o dilin konuşulduğu yerde mümkün olabilir. Türkiye’de Türkçe öğrenen yetişkinler, Türkçeyi öğrendikleri yerlerin dışında, dışarıda da bağlam içinde çokça sözcüğü pasif olarak öğrenebilme şansına sahip olabilmektedir.

“Yönlendirme yoluyla” yabancı dil yeterliklerinin kazandırılması, kişilerin bir yabancı dil eğitimi almasıyla ve çoğu zaman materyaller yardımıyla gerçekleşir. Dil hakkında farkına varılarak bilinçli bilgi edinilir. Konunun ve bunu takiben öğretim yöntemlerinin seçimi yoluyla dili edinme süreci yönlendirilir. “Yönlendirilerek yabancı dil kazanımları” kavramı, “yabancı dil öğretimi” yerine geçer. Bu yolla dil yeterliklerinin geliştirilmesinde istemli, etkin bir çaba, bilinçli ve sistemli öğrenme durumu vardır. Böyle etkin bir öğrenim süreci söz konusu olduğu için yetişkinlerin takip ettiği bu yola “dil öğrenimi” kavramını kullanabiliriz.

Tablo 4. Dil Edinimi ve Öğrenimi Arasındaki Farklar

Dil Edinimi Dil Öğrenimi

* Dil bilgisi kuralları öğrenilmeden, farkında olunmadan dilde yetkin olma.

* Dilin yapısı, kuralları öğrenilerek istemli, sistemli ve bilinçli bir çabayla dilde yetkin olma.

* Yabancı dile maruz kalıp duyarak, sezinleyerek dili kullanabilme.

* Bir öğretenin ve materyallerin yardımıyla söz varlığını ezberleyerek, kurallarını sezerek dört dil becerisini geliştirip dili kullanabilme.

* Daha az bir çabayı gerektirir. * Daha fazla çabayı gerektirir. * Bir çocuğun dil edinimi süreciyle

benzerlikler göstererek edilgin bir sürecin sonunda etkin bir sürece geçme.

Yabancı dil olarak Türkçeyi Türkiye dışında öğrenenlere bakıldığında daha çok “dil öğrenimi” gerçekleştirdikleri görülür. Bunun için Türkiye’de Türkçe öğrenenlere göre

sözcükleri, söz ve kalıplaşmış söz gruplarını öğrenmeleri daha fazla çabayı gerektirmektedir. Örneğin Belçika’da Türkçe öğrenen bir Belçikalının, Belçika’da “Dolmuş” olmadığı için “Dolmuş” ve “Dolmuş bağlamında” geçen sözcük ve ifadeleri öğrenmesi ancak Türkçe öğrenme materyallerinde ya da sınıflarda öğretenlerin bilgi ve deneyimleri doğrultusunda, rol oyunlarıyla, mümkün olacaktır. Dolmuşta sıkça kullanılan “Şunu uzatır mısınız?”, “Müsait bir yerde...” cümlelerini, materyallerde karşılaşmadığı sürece, bilip kullanması mümkün olmayacaktır.

Bunun gibi “efendim” sözcüğünün dört farklı bağlamda:

* Efendim: (hanımefendi/beyefendi);

* Efendim? (Anlamadım);

* Efendim? (Ne var?)

* Efendim: (Alo) gibi farklı anlamı olduğunu sezinlemesi, anlaması ve kullanması, metinlerde görmediği, çevresinden duymadığı sürece çok zordur.

2.2.2. Yabancı Dilde Bağlam İçinde Sözcük Öğretimi

Yabancı dilde sözcük öğretimi çeşitli aşamalardan geçmiştir. Bilinmeyen sözcüklerin liste halinde sunulmasından ve ana dildeki karşılıklarının yazılmasından; daha işlevsel, etkili olduğu, bellek faaliyetlerini olumlu etkilediği ortaya çıkarılarak bağlam (konteks) içinde öğretilmesine geçilmiştir.

Bağlam, bir sözcüğün kendinden önceki ve sonraki sözcüklerle bağlantılı olarak anlam bulduğu bir bütündür. Başka bir deyişle sözcüklerin anlam kazanıp anlaşılabilmesi için başka dil birimleriyle birlikte oluşturdukları verilerdir. Türkçe Sözlük’te (TDK, 2011) bağlam: Bir dilbilim terimi olarak: 1. Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler

örgüsü veya bağlantısı, kontekst. 2. Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce ve sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen birim veya birimler bütünü, biçiminde tanımlanmıştır. Korkmaz bağlamı, “Bir cümlede, bir konuşmada veya bir metin içinde yer alan herhangi bir kelimenin daha iyi belirlenebilmesi ve başka anlamlarından ayırt edilebilmesi için kendisini çevreleyen ve karşılıklı ilişkide bulunduğu öteki öge veya ögelerle oluşturduğu bütün” şeklinde tanımlamaktadır (Aktaran: Yaman ve Akkaya, 2007:

33). Hiçbir dil, tek tek sözcüklerle konuşulmaz; sözcükler, dilin dilbilgisi [dil bilgisi]

kurallarına uygun olarak, belli bağlamlarda yansıttıkları kavramları öne çıkararak ve değişik bağımlı biçimbirimler, sözdizimsel ilişkilerle oluşturulan tümce ve sözce’lerle iletişimi sağlar (Aksan, 1999: 28). Ünlü düşünür Wittgenstein, “Philosophical

Investigations” adlı tanınmış yapıtında (1953: 13) “Sözcüğün anlamı, onun dil içindeki

kullanımıdır” der (Aktaran: Aksan, 1999: 46).

Anlamlı en küçük dilbilimi olan kelimeler (göstergeler), bir bağlamda anlam ve

değer kazanır. Bu tanımlara dayalı olarak, bağlam, bir dilbilim terimi olarak bu çalışmada yukarıdaki anlamlarıyla ele alınmaktadır.

Sözcükler birer etikettir ve bağlamdan kopuk olduğu zaman tam bir anlam ifade etmezler. Konunun içinde anlamlar yüklenir. Örneğin “buyurun” sözcüğünün, bir bağlam içinde kullanılmadığında bize herhangi bir iletisi yoktur.

Bir konuğa kapıyı açan birinin “Hoş geldiniz, buyurun.” demesi, “buyurun”

sözcüğüne, “İçeri girin./Gelin.” anlamını yükler.

Yolda birisinin “Bir şey sorabilir miyim?” sorusuna yanıt olarak aldığı “Buyurun”

sözü, bu bağlamda “Sorun./Söyleyin, cevap vereyim” anlamını içerir.

içinde “Alın.” olarak anlam bulur.

Telefonu açan birinin “Buyurun” sözü bu bağlam içinde “Alo” karşılığındadır. Bağlamlar içinde “buyurun” sözcüğünün anlamlarını öğrenen birinin, ortamı geldiğinde, bu sözcüğü, anımsayıp yerinde kullanması daha kolay olacaktır.

Resim 4. Bağlama Bağlı Anlam Kazanan Sözcük Kullanım Örneği.

İşitsel hafızada bağlam etkilerini sorgulayan bir araştırmaya göre (Besken ve Mulligan 2010, 2012), anlamlı parçada duyulan kelimeler için çok az çaba harcanırken, tek başına duyulan kelimeler için daha fazla çaba harcandığı ortaya çıkmıştır. Bu bulgu, kelime öğretiminde bağlam stratejisinin sadece okuma metinlerinde değil, dinleme/izleme metinlerinde de etkin olduğunu ve bir kelimenin anlamlı bir bütün -yani bağlam- içerisinde sunulmasının gerekliliğini göstermektedir (Aktaran: Yaman ve Akkaya, 2007: 33)47

.

Belçika’da YDT öğrenen 35 yetişkinle yapılan görüşmeler sonunda da (Resmi, 2017: 671)48 kursiyerlerin bildirişimsel etkinlik esnasında uygun sözcükleri bulup konuşamama ya da iletişim esnasında sözcükleri anımsayamama gibi sıkıntıları yaşadıklarına vurgu

47Erişim:

https://arastirmax.com/en/system/files/dergiler/79199/makaleler/7/3/arastirmax-dil-biliminin-kelime- ogretimine-acilan-kapisi-baglam-turleri.pdf

Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/3, Summer 2012, p. 2599-2610, ANKARA-TURKEY

48Yayımlanmamış bildiri: “Günlük Yaşamda Belli Bağlamlarda Sıkça Kullanılan Kalıpların Türkçenin Yabancı Dil

Olarak Öğretimindeki Kitaplarda İncelenmesi” XII. Uluslararası Büyük Türk Dili Kurultayı Bildirileri Kitabı/Bükreş- Romanya 25-28 Eylül 2017: 671

yaptıkları; “Sözcükleri nasıl öğreniyorsunuz?” sorusu sorulduğunda da genellikle bir grup (A), bağlamdan kopuk olarak yani klasik yöntemlerle sözcükleri yazıp ezberlediklerini; diğer grup (B) de bağlam içinde bilemedikleri sözcükleri öğrendiklerini dile getirmişlerdir.

Şekil 3. Bağlamdan Kopuk Sözcük Öğrenimindeki Sıkıntılar

Yapılan görüşmelerin bulgularına göre kursiyerler, söz varlığını bir bağlam içinde öğrenip kullandıkları zaman akıllarında daha çok kaldığını, sözcükleri klasik yöntemlerle öğrenenlere göre anımsama sıkıntısını daha az yaşadıklarını belirtmişlerdir. Bu şekilde geniş bir sözcük dağarcığıyla uzun yol alabileceklerini vurgulamışlardır. Kursiyerlerin tamamına yakını, birden fazla anlamı olan sözcüklerin değişik bağlamlar içinde kullanılmasını çok gerekli bulduklarına, zengin bir sözcük dağarcığının, o dili konuşmanın temeli olduğuna özellikle dikkat çekmişlerdir.

Tüm bunlar göstermektedir ki sözcüklerin bağlamdan kopuk olarak ezberlenmesi, genellikle metin üretirken kişilerin konuşma zorluğu çekmesine neden olmaktadır. Bu yüzden YDTÖ’de sözcük öğretimi yapılırken sözcüklerin bağlam içinde verilmesine özen göstermekte yarar vardır.

2.3. Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretiminde İlk Aşamada Öğretilmesi