• Sonuç bulunamadı

Tüketicinin Yan Edim Yükümlülüğü

Elektrik satış sözleşmesinde tedarik şirketlerinin elektrik temini borcuna karşılık, tüketilen elektrik bedelini ödemesi tüketicinin ifa etmekle yükümlü olduğu aslî bir borçtur. Ancak, kanundan doğan veya sözleşme ile kararlaştırılan yükümlülükler yalnızca aslî edim yükümlülüğünden ibaret değildir. Tüketici perakende satış sözleşmesi ve ikili anlaşma gereğince bazı yan edimleri de ifa etmekle yükümlüdür.

1) Elektrik Teçhizatını Özenle Kullanma ve Zarar Vermeme Yükümlülüğü

Dağıtım sistemi kullanıcılarının elektrik ölçümlerine ilişkin tesis edilen sayaçların mülkiyeti dağıtım şirketine aittir444. 6446 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mevcut kullanıcıların mülkiyetinde olan sayaçların mülkiyeti, işletme

443

EPTHY. 19. maddesi 444

111

ve bakım hizmetleri karşılığında kullanıcılardan iz bedelle alınarak dağıtım şirketlerine devredilmiştir. Her ne kadar elektrik satış sözleşmeleri dağıtım şirketi ile tüketici arasında akdedilmiş bir sözleşme değilse de, elektrik sisteminin bütünlüğü nedeniyle mevzuat ve sözleşmelerde tüketiciye üçüncü kişinin malvarlığına karşı özenle kullanma ve zarar vermeme yükümlülüğü getirilmektedir445

.

Bu durum, perakende satış sözleşmesinin 6. maddesinde “Tüketici, sözleşme

kapsamındaki sayaç ve/veya ölçüm sistemlerine müdahale etmemek, TEİAŞ veya ilgili dağıtım şirketi ile Şirket’in sayaç ve/veya ölçüm sistemlerine erişimini engellememekle mükelleftir.” şeklinde düzenlenmek suretiyle açıkça tüketiciye

sorumluluk yüklenmiştir. Perakende satış sözleşmesinde bu madde ile tüketiciye aslî edimi dışında bir yan edim yükümlülüğü getirilmiştir. Sözkonusu yan edim, borçlu olarak tüketiciye yüklenen bir yükümlülüğü, alacaklı olarak tedarik şirketinin bir hakkını ifade etmektedir.

Sayacın dağıtım şirketinin mülkiyetinde ve tüketicinin kullanım yerinde enerji tüketiminin tespitine tahsis edilmiş olması nedeniyle, âriyet sözleşmesinin mevcut olup olmadığı tartışılabilir. TBK. m. 379’daki âriyet sözleşmesinin tanımı şöyledir:

“Kullanım ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin bir şeyin karşılıksız olarak kullanılmasını ödünç alana bırakmayı ve ödünç alanın da o şeyi kullandıktan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.” Tanımdan da anlaşılacağı üzere, âriyet

sözleşmesi, eksik iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Çünkü âriyet sözleşmesiyle, kullanım ödüncü veren kişi, kullanım ödüncü konusunu sözleşme gereğince karşılıksız olarak kullanması için teslim etme; kullanım ödüncünü alan kişi de sözleşme ilişkisi sona erdikten sonra geri verme borcu altına girmektedir446

. İlk olarak, dağıtım şirketi tarafından takılan sayaç tüketicinin kullanım, yararlanma ve tasarrufta bulunma alanına girmemektedir. Elektrik mevzuatı gereğince sayaçların bakım, onarım, yenileme vb. işleri dağıtım şirketi tarafından yerine getirilmekte ve bunun karşılığında oluşan maliyetler dağıtım tarifeleri aracılığıyla tüketiciden alınmaktadır. Haliyle, âriyet sözleşmesinin unsuru olan kullanım ödüncüne konu şeyin karşılıksız olması, sayacın tüketiciye dağıtım tarifesiyle bırakılması nedeniyle

445

Yargıtay 3 HD. 15.03.2004 tarih ve 2004/1576 Esas, 2004/2156 Karar: “… davalının abone olması nedeniyle aracın sıhhatli çalışması için gerekli önlemleri alması bekleneceğinden, dışarıda olan sayaca herkesin ulaşabileceğine ilişkin savunmaya itibar edilmez.”

446

112

benzerlik taşımamaktadır. Ayrıca, bu noktada, dağıtım şirketi ile ilk tüketici arasında akdedilen bağlantı anlaşması gereğince kullanım yerine takılan sayaç, kullanım ödüncü alan kişinin sorumluluk alanındayken âriyet ilişkisinin varlığından bahsetmek zor görünmektedir. Süre sonunda, kullanım ödüncü alanın, ariyet sözleşmesinin esaslı unsurlarından olan geri verme borcu doğmamaktadır. Kaldı ki, perakende satış sözleşmesi ya da ikili anlaşma gereğince, sözleşme sona ererken bazı haller dışında sayacın sökülmesi sözkonusu olmamaktadır.

Sayaçtan, dağıtım şirketi ve tüketici, kullanım yerinde sözleşme çerçevesinde kullanılan enerjinin tüketiminin tespit amacıyla yararlanılmaktadır. Sayaç, dağıtım şirketi mülkiyetinde olmasına rağmen, tüketim noktasına sabitlenerek sayaçtan geçen enerjiyi tespit etmektedir. Dağıtım şirketi, kullanım yerine sayacı bırakırken, tüketicinin özenle kullanma ve zarar vermeme yükümlülüğü doğmaktadır. Sayacın, tüketicinin kullanım yerine bırakılmasında vedia sözleşmesinin unsurları bulunabilir. TBK. m. 561’de vedia (saklama) sözleşmesinin tanımı yer verilmiştir. Buna göre,

“Saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir.” Vedia sözleşmesinin

unsurlarının, taşınır bir eşyanın varlığı, saklayanın saklatana karşı eşyanın saklanmasını borçlanması, güven unsuru, sözleşmenin unsurları üzerinde tarafların anlaşması olduğu değerlendirilmektedir447. Sayacın kullanım amacı göz önünde tutulduğunda; dağıtım şirketinin sayacı saklatma gibi bir talebi olmadığı gibi tüketicinin de sayacı saklama gibi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca, ilgili mevzuatta tüketiciye, sayacı güvenli bir yerde bulundurma yükümlülüğü verilmesinden bahsedilmemektedir. Bu bağlamda, sözleşmenin unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, sayacı özenle kullanma ve sayaca zarar vermeme yükümlülüğünün elektrik satış sözleşmelerine vedia sözleşmesi unsuru yansıtmadığı kanaatindeyiz.

Elektrik teçhizatını özenle kullanma ve zarar vermeme yükümlülüğüne aykırı bir davranış, ihmâli bir davranışla dahi gerçekleşse kaçak elektrik tüketimi olarak değerlendirilmektedir. Buna ilişkin, EPTHY. m. 42 ve devamı hükümlerde belirtilen şartlar oluşması halinde kaçak elektrik tüketimine ilişkin yaptırımların uygulaması

447

113

gerekmektedir. Buna göre, dağıtım sistemine yapılan müdahale sonucunda tüketici dağıtım sistemine olan bağlantılarının ortadan kaldırılması yaptırımı ile karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca, bu durum elektrik satış sözleşmesinin sona erdirilmesi açısından tedarik şirketinin haklı fesih nedeni olarak kabul edilmektedir.

Burada açıklanan teçhizatı özenle kullanma ve zarar vermeme yükümlülüğünü, özen yükümlülüğünden ayırt etmek gerekir. Zira özen yükümlülüğü dürüstlük kuralından (MK m. 2) doğan bir yan yükümlülük iken, teçhizatı özenle kullanma ve zarar vermeme yükümlülüğü sözleşmeden doğan bir yan edim yükümlülüğüdür. Özenle kullanma ve zarar vermeme yükümlülüğü ihlal edildiği takdirde, ifa veya men davası açılabilir448

. Özen yükümlülüğünün ihlal edilmesi durumunda ise, yalnızca tazminat davası açılabilir. Dürüstlük kuralından kaynaklanan özen yükümünün ifa veya men davasına konu edilmesi sözkonusu değildir.

Özenle kullanma ve zarar vermeme yükümlülüğüne aykırı davranış, bazı hallerde Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil etmektedir. Tüketim miktarının ölçümünün engellenmesi maksadıyla, örneğin, elektrik sayacının sökülmesi, arızalanmasına neden olacak şekilde müdahalede bulunulması veya üzerine mıknatıs vs. cisimler konularak hassasiyetinin engellenmesi gibi durumlarda TCK. m. 163 kapsamında karşılıksız yararlanma suçunun unsurları oluşmaktadır. Ancak tüketim miktarını engelleyecek bir hareket yapmadan bu enerjiden faydalanılması durumunda eylemin suç değil, haksız fiil olduğu kabul edilmektedir449. TCK. kapsamında bu suçun faili yalnızca elektrik satış sözleşmesinin tarafı olmayıp üçüncü kişiler de fail olabilir450.

2) Güvence Bedeli Ödeme Yükümlülüğü

Elektrik piyasası mevzuatında ikili anlaşmalar kapsamında teminat veya güvence bedeli verme bir yükümlülük olarak öngörülmemiş iken, perakende satış

448

Eren, s. 32; Güven / Özdemir, s. 3. 449

Evirgen, s. 3444. 450

Yargıtay CGK 14.02.2006 tarih ve 2005/157 Esas, 2006/21 Karar ”Elektrik abone sözleşmesinde taraf olmak hukukî sorumluluk için yeterli olabilir. Ancak sadece adına abone kaydı bulunması herhangi bir şahıs tarafından işlenen suçtan sorumlu olmaya neden olamaz. Aksini kabul, ceza

sorumluluğunun şahsi olduğu kuralına aykırı olur.”

http://www.hukukturk.com/Goster.aspx?v=JBH6PCA7Y452SA7BX65ZPD326C6KGKUN5Q44J

114

sözleşmesi açısından tüketicinin elektrik borcunu ödememe riskine karşılık güvence bedeli verme yükümlülüğü düzenlenmiştir451.

Görevli tedarik şirketi, kullanım yerinin değişmesi ve/veya perakende satış sözleşmesinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde, tüketicinin elektrik tüketim bedelini ödememesi ihtimaline karşılık olarak, borcuna mahsup etmek üzere güvence bedeli talep eder. Yönetmeliğin 30. maddesinde sayılan kişiler hariç olmak üzere, perakende satış sözleşmesi yapmak için başvuran tüm tüketiciler güvence bedeli ödeme yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır.

EPTHY.’nin 25. maddesi perakende satış sözleşmesi kapsamında görevli tedarik şirketine tüketiciden, kullanım yerinin değişmesi ve/veya perakende satış

sözleşmesinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde, tüketicinin elektrik enerjisi tüketim bedelini ödememesi ihtimaline karşılık olarak, borcuna mahsup etmek üzere güvence bedelini talep etme hakkı sunulmaktadır. Güvence bedelinin

belirlenmesi, tesisin veya kullanım yerinin gücü dikkate alınarak yönetmelikte düzenlenen hesaplama yöntemine göre belirlenmektedir452

.

Yönetmeliğe göre, güvence bedeli, nakit ya da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından teminat vermesi uygun bulunmuş finans kuruluşlarınca düzenlenen süresiz ve kesin teminat mektubu olarak verilebilir. Ancak, mevzuatta mesken tüketici grubundaki tüketicilerin güvence bedelini sadece makbuz karşılığında nakit olarak vermesi öngörülmüştür. Yönetmeliğe göre, ön ödemeli sayaç tesis eden tüketiciler, Genel Aydınlatma Yönetmeliği kapsamında olan yerler ile bazı ibadethaneler ve kamu idareleri453

güvence bedeli verme yükümünden muaf tutulmuştur. Bunun yanı sıra, ikili anlaşmanın herhangi bir nedenle sona eren serbest tüketicinin son kaynak tedarikine düşmesi durumunda, görevli tedarik şirketi ile son kaynak tedariki kapsamında perakende satış sözleşmesi imzalayarak güvence bedeli ödemesi gerekir. EPTHY.’nin 21/7’deki düzenlemeye

451

EPTHY. 25. maddesi “(1) Görevli tedarik şirketi, kullanım yerinin değişmesi ve/veya perakende satış sözleşmesinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde, tüketicinin elektrik enerjisi tüketim bedelini ödememesi ihtimaline karşılık olarak, borcuna mahsup etmek üzere güvence bedeli talep eder.

(2) 30. maddede sayılanlar hariç olmak üzere, yapılacak yeni perakende satış sözleşmelerinde tüm tüketiciler güvence bedeli kapsamına dâhildir.”

452

EPTHY. 26. maddesi. 453

Bu kamu idarelerinin dinlenme tesisleri, misafirhaneleri ile iktisadi ve ticari amaçla işletilen tesisleri muafiyetten hariç tutulmuştur.

115

göre, görevli tedarik şirketi tarafından yapılan bildirim (çağrı) tarihinden itibaren 10 iş günü içinde güvence bedelini ödemek ve diğer işlemleri tamamlamak üzere başvuru zorunluluğu bulunmaktadır.

3) Devir, Rehin ve Temlik Yasağına Uyma Yükümlülüğü

EPTHY.’nin 31. maddesinde “Tüketici, sözleşme kapsamındaki haklarını

ve/veya yükümlülüklerini Şirket’in yazılı onayını almaksızın üçüncü kişilere devir, temlik ve rehin edemez.” hükmüne yer verilmektedir. Bu hükme göre, tüketicinin

sözleşmeden doğan hakların ve borçların üçüncü kişiye devri ve teminat olarak yararlanması kısıtlanmaktadır. Aynı düzenlemeye perakende satış sözleşmesinin 13. maddesinde de yer verilmektedir. Burada görevli tedarik şirketinin bilgisi olmadan tüketicinin sözleşmeden doğan haklarını üçüncü kişiye devri engellenmesi amaçlanmaktadır454

. Ayrıca, taraflar ikili anlaşmaya devir, rehin ve temlik yasağına ilişkin hükümler koyabilir. Ancak tüketiciler çoğu zaman bu hükümlere çeşitli şekilde aykırı davranmakta ve ortaya çıkan uyuşmazlıkların çoğu yargı önüne gelmektedir455. Uygulamada, fiilî kullanım gerçekleştiren kişi ya da kişiler ile elektrik satış sözleşmesinin tarafları farklılık gösterebilmektedir456

.

Sözleşmeden doğan haklar ancak görevli tedarik şirketinin onayı alınmak suretiyle sözleşmenin yazılı yapılması, devir tarihinin ve devir konusu alacağın açıkça belirtilmesi ve borçluya bildirimde bulunulması gibi alacağın temliki kuralları çerçevesinde temlik edilebilir.