Gogol
İşinin bu denli beğenihnesi Schiller'in çok hoşuna gitti.
Gözlerinin içi gülmeye başlamış, kendisi de Pirogov'a duy
duğu bütün kırgınlığı unutup gitmişti. "Rus subay, akıllı . . . malın iyisinden anlıyor" diye düşünüyordu.
Pirogov fırsatı kaçırmadı:
"Siz o zaman kabza, kın gibi şeyler de yapabilirsiniz?" di
ye sordu.
Sebiller hoşnutlukla gülümseyerek, "Hem de nasıl yapa
rım!" dedi.
"Benim Türk işi çok güzel bir hançerim var ... Size getire
yim de yeni bir kın yapın hançerime."
Schiller'in bir anda aklı başına geldi. Alnı kırıştı, başına belayı kendi elleriyle sardığı için durmamacasına küfürler sa
vuruyordu kendine. Artık işten sıyrılması olanaksızdı, Rus subay kendisini bu kadar övmüşken onursuzca bir şey olur
du bu. Başını birkaç kez sağa sola salladıktan sonra işi kabul ettiğini bildirdi, ama Pirogov'un tam çıkarken dudaklarını güzel sarışının dudaklarına küstahça yapıştırıverdiğini gö
rünce aklı başından gitti.
Okurlarımı Schiller'le biraz daha yakından tanıştırmam yerinde olur diye düşünüyorum. Sebiller, sözcüğün tam an
lamıyla mükemmel bir Almandı. Daha yirmili yaşlardayken -ki Rus delikanlıları için başta kavak yellerinin estiği, aklın kafadan bir karış yukarda olduğu mutlu yıllardır bunlar
bütün yaşamını en küçük ayrıntısına dek ölçüp biçmiş ve bu ölçülerin bir milim bile dışına çıkmamıştır. Her sabah yatak
tan yedide kalkar, öğle yemeğini ikide yer, her işi milimi mi
limine yapar, pazarları da hiç sektirmeden kafayı çekerdi.
Kendi kendirıe on yıl içinde sermayesini elli bin rubleye çı
karma sözü verdi ve bu sözünü tuttu. Bizde bir memur, mü
dürünün verdiği bir görevi kolayca unutur, ama bir Alınan için kendi kendine verdiği söz bile, şaşmaz sekmez biçimde sanki alınyazısıymış gibi tam zamanında gerçekleştirilir.
Harcamalarını ne olursa olsun anırmamak da ilkelerinden
38
Neva Bulvarı
biriydi Schiller'iıi: Patates fiyatları yükseldiğinde, patates için harcadığı parayı asla artırmaz, aldığı patates miktarını azal
tırclı; böylece aç kaldığı olurdu bazen ama katlanırdı açlığa, alışırdı giderek. Düzenliliği, ölçülülüğü, kuralcılığı öylesine katıydı ki, karısını bir günde iki kezden çok öpmeme şeklin
de bile bir kuralı vardı. Ne olur ne olmaz, belki kuralımı çiğ
nememe yol açabilir korkusuyla çorbasına bir çay kaşığın
dan fazla biber atmazdı. Bununla birlikte pazar günleri bu kuraldaki katılık biraz daha gevşetilirdi; çünkü pazarları Sebiller iki şişe bira, üstüne de damak tadına uygun bulma
dığı için söve saya bir şişe kimyonlu votka içerdi. İçki konu
sunda da farklıydı. Bir İngiliz, öğleden sonra odasına çekilip kapıyı ardından sürgüler ve tek başına yumulur şişeye ama Sebiller bir Alman olarak her zaman keyifle, coşkuyla içerdi, yanında da ya ayakkabıcı Hoffmann ya da yine bir Alman ve sıkı içkici marangoz Kuntz bulunurdu. Soylu Sebiller us
ta işte böyle bir insandı ve şu anda Teğmen Pirogov tarafın
dan çok güç bir duruma düşürülmüştü. Flegmatik ve Alman olmasına karşın Pirogov'un davranışları kendisinde kıskanç
lığa benzer birtakım duygular uyandırmıştı. Kafasını patla
tırcasına düşünüyor, ama bu Rus subayından kurtulmanın yolunu bulamıyordu. Bu arada Pirogov arkadaşlarıyla pipo
sunu tüttürürken (evet, subay ve pipo ayrılmaz bir ikili oluş
tururlar), yüzünde çapkınca bir gülümsemeyle, güzel bir Al
man kadınıyla ilişki kurduğunu anlatıyordu. Dediğine göre kadının bütünüyle avcuna düşmesi an meselesiydi.
Bir gün Meşçanskiy'de yürürken, başını kaldırıp tabela
sında semaver ve cezve resmi bulunan bir binaya baktı; şans işte, tam bu sırada sarışın dilber de camdan o güzel başını uzatmış dışarı bakmıyor mu? Pirogov durdu, kadına el sal
layıp, "Guten Morgen!" dedi. Sarışın da eski bir tanıdığını selamlar gibi selamladı onu.
"Kocanız evde mi?" diye sordu Pirogov. "Evde" dedi sa
rışın.
Gogol
"Hangi günler evde değildir?"
"Pazarları ... pazarları evde olmaz" dedi aptal sarışın.
"Güzel" diye düşündü Pirogov, "Bu pazar fırsatından yarar
lanalım."
Ertesi pazar çat kapı sarışının karşısına dikildi Pirogov.
Schiller gerçekten de evde değildi. Güzel ev sahibesi ilkin korktu; ama Pirogov bu kez dikkatliydi, eğilip yerden selam
ladı kadını, böylece de biçimli bedeninin ne denli esnek ol
duğunu göstermiş oldu. Şakaları da çok hoş ve saygılıydı, ama aptal Alınan kadın her söze tek kelimelik karşılıklar ve
riyordu. Bütün yolları denediği halde kadının kabuğunu kır
mayı başaramayan Pirogov son çare olarak dans etmelerini önerdi. Kadın bunu hemen kabul etti, çünkü Alınan kadın
ları dans etmeyi çok severler. Pirogov'un danstan pek çok beklentisi vardı: Bir kez, dans kadına zevk verecekti, ikinci
si, kendisinin ne kadar çevik olduğunu gösterebilecekti ve son olarak da, dans birbirlerine yaklaşmalarını sağlayacak, güzel
Almanı
kucaklayabileceği için de asıl yakınlaşmanın temelleriniatmış
olacaktı. Evet, bu işte kesin başarıya giden yol danstan geçiyordu.Alman kadınların işe birden değil yavaş yavaş giriştikle
rini bildiğinden ilk dans olarak gavotu tercih etti. Alınan dil
ber odanın ortasına geçip güzel bacağını hafifçe kaldırdı.
Onun bu duruşu Pirogov'un aklını başından aldı, kendini tu
tamayıp öpmek için kadının üzerine atıldı. Kadın bağırıyor, çırpınıyor, onun bu hali Pirogov'u büsbütün kışkırttığı için bitmez tükenmez öpücüklere boğuyordu kadını. Tam bu sı
rada kapı ardına kadar açıldı ve önde Schiller, arkasında Hofmann ve marangoz Kuntz, girdiler içeri. Üçü de fitil gibi sarhoştu. Saygıdeğer birer zanaatkar değil, sıradan işçiydiler sanki.
Schiller'in nasıl çileden çıktığını, nasıl büyük bir öfkeye kapıldığım, ben anlatayım, okurlarım kendileri değerlendir
sinler.
40
Neva Bulvarı