• Sonuç bulunamadı

2. YABANCI CEZA KANUNUNUN GÖZ ÖNÜNDE

3.3. Yabancı Ceza Kanununun Göz Önünde Bulundurulmasının Aleyhindek

3.3.2. Suçun İşlendiği Ülkenin İç İşlerine Karışma Tehlikesi

Bu görüşe göre, kovuşturmanın yapıldığı ülke hâkimi tarafından, suçun işlendiği ülke ceza kanununda öngörülen hükmün ulusal kamu düzenine veya insan

149 Tezcan-Erdem-Önok, s. 165.

150 Tezcan, Yurt Dışında İşlenen Suçlar, s. 135 151 Tezcan-Erdem-Önok, s. 166.

152

Tezcan, Yurt Dışında İşlenen Suçlar, s. 135-136; Nitekim 765 sayılı TCK’nın lehe olan yabancı kanunun göz önünde bulundurulmasına ilişkin 10/a maddesinde, suçun işlendiği ülke kanununun, Türkiye'nin kamu düzenine aykırı olması durumunda bu ülke kanununa itibar edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle göz önüne alınmamasının, yabancı ülkenin iç işlerine karışma şeklinde değerlendirilmesi mümkündür. Dolayısıyla, suçun işlendiği ülke kanunu yerine yargılamayı yapan devletin kanununun uygulanması daha doğru olacaktır.153

Suçun işlendiği ülkenin iç işlerine karışma tehlikesi, bugünün şartlarında, özellikle birleşen Avrupa’da giderek inandırıcılığını kaybeden bir düşüncedir. Zira Avrupa Konseyine üye ülkeler, insan haklarına aykırı davranışları konusunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurulmasını ve bu mahkeme tarafından eleştirilmeyi ve mahkûm edilmeyi kabul etmek suretiyle, kanunlarının ve uygulamalarının uluslararası yargı denetimine tâbi olmasına rıza göstermişlerdir. Şu halde, anılan Sözleşme kapsamında, diğer üye devletlere veya bireylere tanıdıkları başvuru hakkını iç işlerine karışma olarak kabul etmeyen bu ülkelerin, kovuşturmayı yapan hâkimin suç yeri ülkesi mevzuatındaki bir kısım kuralları ulusal kamu düzenine aykırı bulmasını, suçun işlendiği ülkenin iç işlerine karışma şeklinde yorumlamaları imkânı bulunmamaktadır.154

Yine, özellikle NATO bünyesinde, diğer ülkelerde askerî birlik konuşlandırma nedeniyle, Belçika, ABD, Kanada, İngiltere ve Fransa’nın askeri mevzuatında, askerlerinin görevli oldukları yabancı ülkelerde işledikleri suçlarda bu devletlerin kanunlarının dikkate alınacağına ilişkin hükümlere yer verirken bu tür bir endişe duyduklarını söylemek doğru olmayacaktır.155

Diğer taraftan ABD’de verilen bir mahkeme kararında, yabancı ülke kanununun göz önüne alınmamasının asıl sebebinin, kovuşturmayı yapan ülke hâkimi tarafından, suç yeri kanunundaki hükmün ulusal kamu düzenine aykırı olup olmadığı hususunda yapılacak tespitin “yabancı devleti incitici bir uygulama” şeklinde değerlendirilmesi olduğu ifade edilmiştir.156

Bu görüşü destekleyen Stoel’e göre, yabancı ülke kanunlarının ulusal kamu düzenine aykırı olması haricinde ülkede göz önünde bulundurulması yerine, hiç göz önüne alınmaması, o devletlerle iyi

153 Tezcan, Yurt Dışında İşlenen Suçlar, s. 136.

154 Tezcan, Yurt Dışında İşlenen Suçlar, s. 136; Tezcan-Erdem-Önok, s. 166. 155

Tezcan-Erdem-Önok, s. 166.

156 Bu görüş Moore v. Mitchell davasında hâkim Learned Hand tarafından ileri sürülmüştür. Bkz.

William S. Dodge, “Breaking The Public Law Taboo”, Harvard International Law Journal, Vol. 43, 2002, s. 212.

ilişkilerin sürdürülmesi bakımından tercihe şayandır. Böylece yabancı devletler arasında ayrımcılık yapılmamış ve hepsine eşit davranılmış olmaktadır.157

Leflar ve diğerleri ise bahse konu görüşe karşı çıkmışlardır. Dodge’ın da benimsediği bu ikinci görüş taraftarlarına göre, yabancı ceza kanununun ulusal kamu düzenine aykırı olması halinde uygulanmaması, yabancı kanunun hiçbir şekilde uygulanmasına izin verilmemesi kadar incitici olmayacaktır.158

Zira devletler milletlerarası özel hukuk uyuşmazlıklarında, öteden beri ulusal kamu düzenine aykırı olması durumunda yabancı ülke kanununu uygulamamakta ve böylece yabancı ülke kanunları arasında ayrımcılık yapmaktadırlar. Ayrıca, devletlerin kanuni düzenlemeleri zamanla birbirlerine yakınlaşmakta olduğundan, yabancı kanunun uygulanmasında kamu düzeni istisnasına başvurulması da giderek azalacak gibi görünmektedir.159

Dolayısıyla, ulusal kamu düzenine aykırılık değerlendirmesinin yabancı devleti incitebileceği gerekçesiyle yabancı kanunun uygulanmasına karşı çıkılmasının haklı bir nedeni bulunmamaktadır.

Suçun işlendiği ülkenin iç işlerine karışma tehlikesi kapsamında, yabancı ceza kanununun ülkede uygulanması durumunda “devletin egemenliğinin ihlal edilip edilmeyeceği” meselesi de gündeme gelmiştir.

Egemenlik, devletin üst bir otoriteye tâbi olmaksızın iç ve dış işlerinde bağımsız olması, yetkilerinin tam ve münhasır nitelik taşıması anlamına gelmektedir. Devletin egemenliği çok geniştir ve çeşitli yetkileri kapsamaktadır.160

Bu çerçevede, devletin kişiler üzerinde (kişisel yetki) ve yer bakımından (ülkesel) yetkileri bulunmaktadır. Kişisel yetki devletin kendi vatandaşları üzerindeki yetkisini ifade ederken, ülkesel yetkiler yasama, idare ve yargı yetkilerini içermektedir.161

Öte yandan, uluslararası hukukta devletlerin egemenlik bakımından eşit olmaları nedeniyle birbirlerinin iç işlerine karışmama yükümlülüğü altında bulundukları kabul edilmektedir.162

Devletin egemenliğinin bu nitelikleri nedeniyle, ulusal açıdan yabancı bir

157 Dodge, s. 213-214. 158 Dodge, s. 213. 159

Dodge, s. 214.

160 Melda Sur, Uluslararası Hukukun Esasları, İstanbul, 2008, s. 104 161 Sur, s. 106-107.

kanunun uygulanmasının devletin egemenliğini ihlal edeceği, zira ulusal bir hâkimin yabancı bir kanunu tatbik etmesinin devletin kendisini dış bir kamu iktidarına bağlaması anlamına geleceği, bunun da devletin saygınlığını ortadan kaldıracağı ileri sürülmüştür. Devletin kesin egemenliğini benimseyen bu görüş doktrinde özellikle bir kısım Alman hukukçular tarafından savunulmuştur.163

Türk hukuku bakımından bu yöndeki bir görüş 765 sayılı TCK’ya 10/a maddesinin eklenmesini içeren kanun tasarısının TBMM’deki görüşmeleri sırasında dile getirilmiştir. Buna göre 10/a maddesi hükmü, yurt dışında işledikleri suçlar nedeniyle Türkiye'de yargılanan kişilere, ülkesinde suç işlenen yabancı devletin ceza kanununun uygulanması sonucunu doğuracaktır. Oysa, ceza normları devletin egemenliğinin en önemli göstergelerinden birini teşkil ettiğinden, yabancı bir ceza kanununun ülkede uygulanmasının kabulü, devletin egemenlik haklarının ihlâl edilmesi demektir.164

Konuyla ilgili bir diğer görüş ise, mutlak anlamdaki egemenliğin uluslararası toplumun gerçekleriyle bağdaşmadığı, zira hiçbir devletin uluslararası toplumun dışında kalamayacağı, devletlerin eşitliği ilkesinin de kesin egemenlik kavramının benimsenmesine imkân vermeyeceği düşüncesini savunmaktadır. Bu görüşe göre, yabancı ceza kanununun uygulanmasının yargılamayı yapan devletin egemenliğine zarar vereceği fikri doktrinde çoktan terk edilmiştir. Esas itibariyle, yabancı kanunun uygulanması ulusal yasama organı tarafından öngörülmekte olup, yasama organının yabancı ceza kanununun uygulanmasını ve bunun sınırlarını belirlemede serbest olduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Şu halde devletin egemenliğinin ihlal edilmesi söz konusu değildir.165

Dönmezer-Erman da yabancı ceza kanunu bizzat ulusal kanun koyucunun isteği nedeniyle uygulandığından, böyle bir durumda devletin egemenliğinin ihlal edilmesinden söz edilemeyeği görüşündedir.166

Yenisey ise günümüzde uluslararası ceza hukuku alanında bir devletin diğer devletlere yardımcı olmasıyla kendi egemenliğinin sınırlanmadığı, aksine aynı yardım kendisine de yapılacağı için

163

Tağıl, s. 130.

164 Çorum Milletvekili Cemal Şahin’in bu konudaki görüşleri için bkz. s. 32, dn. 117. 165 Tağıl, s. 131-132.

genişlediği görüşünün benimsendiğini ifade etmektedir.167

3.3.3. Yabancı Ceza Kanununun Bir Bütün Olarak Ele Alınıp