• Sonuç bulunamadı

2. ÇOCUK, SUÇA SÜRÜKLENEN ÇOCUK VE EĞİTİM HAKKI KAVRAMLARI, SUÇA

2.3. Suça Sürüklenen Çocuk Kavramı

2.3.2. Suça Sürüklenen Çocuğun Ceza Adalet Sistemi İçerisindeki Yeri

2.3.2. Suça Sürüklenen Çocuğun Ceza Adalet Sistemi İçerisindeki Yeri

Hak ile haksızlığı, hukuka aykırı durumu, suçu ve sonucunda hükmedilecek olan cezayı kusur yeteneğine sahip kişi ayırt edebilir. Yaşı küçük kimselerin, yetişkin bir insan gibi davranması beklenmez. Küçüğün temyiz kudreti ya kazanılmamış ya da yeterince gelişmemiştir. Çocuğun yaşının küçük olması sebebiyle iyiyi kötüden ayırabilme kabiliyeti gelişmediği ya da yeterince gelişmediği bilimsel verilerle de sunulabilmektedir51.

Ceza sorumluluğunun işleyebilmesi adına failde kusur bulunmalıdır. Kusursuz ceza olmaz ilkesi, Anayasanın Mad.38 gereğince ceza hukukunun temel ilkelerinde yer alır. Kusuru etkileyen kaldıran veya azaltan hallerden yaş küçüklüğü de çocuklar üzerinden incelenmesi gerekmektedir. Çocuğun fiziki gelişimi ile toplumdaki değer yargılarını çözme algısı da birbiri ile ilgilidir. Bu sebeple kusur yeteneği ile yaş birbiri ile etki alanına sahiptir.52

Çocukların yaş küçüklüğüne bağlı kusur yeteneği TCK 31.maddesi ile düzenlenmiştir.

Çocuklar yaşlarına göre üç gruba ayrılmıştır. Yaşın kusur yeteneği ile olan etkisi on sekiz yaşın tamamlanmasına kadar olan süreç ile izlenmektedir. On sekiz yaş sonrası yaşın kusur yeteneği üzerinde bir önemi kalmamaktadır.53

İlk grupta bulunan on iki yaşın altında olan çocukların ceza sorumluluğu bulunmamaktadır. Kusur yeteneğinin varlığı da bu durumda aranmayacaktır. Bu çocukların ceza sorumluluğun olmaması kanuni çerçevede kural niteliğindedir. Bu çocuklara kovuşturma yapılamayacaktır. Soruşturma ise çocuk bürosunda görevlendirilen görevli Cumhuriyet Savcısı tarafından bizzat yapılır ve gerekli durumlarda bu çocuklar için çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilir.

Savcının çocuklar hakkında tedbir kararı verilmesini istemesine engel değildir.54

51 Balo, 2005, s.9.

52Artuk, M. Emin/Gökçen Ahmet/Yenidünya A. Caner, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7.Bası, Ankara, 2013, s.492vd.

53 Koca Mahmut/Üzülmez İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 10. Baskı, Seçkin, 2017, S.315.

54Hakeri, Hakan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 15. Baskı, 2013, s.325

24

Çocuğun deneyimsizliği ile bir hataya düşüp suçu işlemiş olması onu çocukluk sıfatından çıkarmaz. Çocuğun suçu neden işlediğibaşka bir tartışma konusu olmakla birlikte, çocuk sıfatına haiz olmasından dolayı koruma mekanizmaları işletilmelidir.

Çocuğun eğitimi, çocuğa verilecek hürriyeti bağlayıcı ceza veya adli para cezaları dışında daha koruyucu ve sağlıklı olacaktır. Yoksa “ıslah etmeyen ceza intikam olur, ilkel kısas adaletinin, göze göz, dişe diş hesaplamasının yansıması olur” kanısıyla çocuk geleceği için adil olmaz55.

Çocuğun suçta kullanılması ve suça sürüklenen çocuk sıfatı ile ceza adalet sistemi içinde yer alması istenilen durum değildir. ÇHS 36. maddesine göre, “Taraf Devletler, esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek başka her türlü sömürüye karşı çocuğu korurlar.” Çocuğunsanık veya hükümlü konumunda olmasından ötürü ayrıcalıklı bir infaz rejimi esas alınmalı, cezanın suça nazaran failin özel konumuna binaen özel caydırma usulü kendini göstermeli, “sert bir demir yumruk rejimi yerine yumuşak bir kadife eldiven rejimi”uygulanmalıdır.

Çocuk suçluluğunu yetişkin suçluluğundan ayrı değerlendirmek gerekmektedir. Buna yol açan nedenlerden biri, çocuğun suç işlediği bu döneminin “problemli evre” veya

“geçiş evresi”olarak adlandırılmasıdır. Ergenlik dönemine rastlayan bu dönemde çocuk kendi iç arayışında ve ailesine karşı hiçbir sorumluluk altına girmemektedir.

Yeterince tecrübe edinip olgunlaşma olmayınca da doğru karar alamamakta yasaklara karşı koyma tutumuna bürünmektedir. Bu nedenle geçici olan bu dönemde işlenen suçların farklı düşünülmesi gerekmekte, genel ceza hükümleri kapsamında yasanın gösterdiği suç ve suçun cezası da budur, işleyende suçludur diye tanımlamayı kullanmamızda zorlaşacaktır. Toplumdan onay bekleyen ve kendini ifade etmeye çalışan, deneyimsizliği ile birlikte sorumlulukları da artan çocuk toplumda artık daha çok görünen olmaktadır56.

Aynı yaş grubunda ki çocukların bile yetişme şartları ile olgunluklarının birbiri ile farklılık arz etmesi, çocukları yetişkinlerle aynı değerlendirmeye tabi

55Serozan, s.63.

56 Yavuzer, 1996. s. 33.

25

tutamayacağımızı göstermektedir. Çocuk yetişkin ile fiziki ve psikolojik olarak aynı gelişim düzeyinde değildir. Aynı eğitim sürecinden geçmiş tecrübe etmiş de değildir.

Çocuk yaşı veya durumu itibariyle ekonomik özgürlüğünü kazanmış, hak ve adalet kavramlarını yeterince idrak etmiş değildir. Bu doğrultuda çocuğa kimi farklı kazanımlar tanınmıştır. Suça sürüklenen çocuk, çocuk olması hasebiyle yetişkinden ayrı olarak zorunlu müdafii yardımından yararlanma, gizlilik, psikolojik destek yardımından yararlanma gibi ek haklardan yararlanacaktır. Çocuk hakları ihlallerinin adli mercilere yönlendirilmesi ile çocuğun mağdur olması sıfatı kadar sanık sıfatına sahip olması da adli merciler önünde korunmasını gerektirmektedir. Adli yardım sisteminde kamu düzeninin emredici kıldığı, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapıldığı yerin barosu tarafından zorunlu müdafiilik kurumu devreye girecektir.

(CMK md.156)57 Çocuk yargılamalarında İsviçre, Zürich ve Bern de ayrı bir soruşturma birimiçocuk savcısı kurumu oluşturulmuş, Belçika, İtalya, Lüksemburg, Brezilya ve Yeni Zelanda da çocuk mahkemelerinde ayrı savcılık kurumu oluşturulmamış amasavcıların uzmanlaşması yoluna gidilmiştir58.

Çocuk yargılamasında, suça sürüklenen çocuk için atanması düşünülen müdafinin çocuğun yüksek yararını gözetmesi, yetişkine nazaran daha hassas davranarak çocuğa suçu, hükmedilecek cezayı ve haklarını anlatmalı, korunma ihtiyacı olanı ilgili kurumlara bildirmeli, koruyucu ve destekleyici tedbirlere başvurmada çocuğa yol gösterici olmalıdır. Sosyal inceleme raporlarına aile ulaşamazken, müdafi inceleyebilmektedir. Bu raporlara ulaşabilmenin yanında çocuğa atanan müdafinin ceza yargılamasında sadece savunma yapmakla yükümlü olduğu, çocuk için koruyucu ve destekleyici tedbirlere başvurmada yetkili olmadığı görülmektedir. Bu yetki için de ilgili servis çocuğun veya ailesinin isteği ve rızasını aramaktadır. Bu durum çocuğun yararı için hukuki bir süreklilik taşımamaktadır59.

57 Erdoğan, s.156-161.

58 Balo, 2005, s.27.

59 Erdoğan, Oktay, Çocuk Ceza Hukuku, Ankara, Bilge Yayınevi, 2012, s.89

26

Çocuk mahkemeleri düşüncesi ülkemizdeilk defa 1916 senesinde Necmettin Sadak tarafından Muallim Dergisinde yer almıştır60.Çocuk Mahkemeleri kapsamında 1940 yıllarında ilk çalışmalar yapılmış, 1945 yılında da ilk kanun tasarısı hazırlanmıştır. İlk kanun 1979 yılında çıkmış, 1987 yılında da ilk çocuk mahkemesi Ankara’da kurulmuştur.612005 yılında Çocuk Koruma Kanununun yürürlüğe girmesi ile suça sürüklenen çocukların yargılanması çocuk mahkemeleri ve çocuk ağır ceza mahkemelerinde gerçekleşmektedir. Çocuk Koruma Kanunu ile çocuk hakimlerinin çocuk için gerekli tedbirlere başvurabileceğine yer verilmiştir. (ÇKK M.15) Çocuk hakimleri çocuk suçluluğunun nedenlerinin araştırılması sonrasında, onların genel ruh hallerini anlamlandırabilecek, çocuğun sorunlarını çözme ve bir daha suçun objesi olmaması düşüncesi ile önem kazanmıştır. Çocuk mahkemeleri salt suça sürüklenen çocuklarla değil, medeni hukukun her alanında da çocuğa karşı sorumlulukların yerine getirilmediği durumlarda görev almalı, çocuğun her durumunda koruyucu mahiyeti gereği tamamlayıcı rol oynamalıdır.62

Avrupa konseyi “çocuk dostu adalet” spotu ile çalışmalarına devam etmektedir. Ağır bedeni cezalardan çocuk yargılamasına doğru çevrilen bu süreçte ülkemizde çocuk için hazırlanmış ceza ve infaz kanunu, suç kataloğu, çocuklara özgü güvenlik tedbiri veya farklı yaptırımlar yeterli değildir. Çocuk Koruma Kanununun 42. Maddesi, hüküm bulunmayan hallerde CMK hükümleri uygulanır diye belirtmiş, uluslararası adalet sistemine bu halin aykırı olduğu, çocukların yetişkinlerle aynı kanun kapsamında aynı şartlara tabi tutulduğu görülmekte, çocuğun yüksek menfaatine uygun davranılmamış olunmaktadır63.Bu durumu “yetişkin elbisesinden uyarlanmış”

dağınık bir mevzuat olarak niteleyen görüşlerde mevcuttur64.

Çocuk için öngörülen yargılama aşamasında çocuk mahkemeleri sadece suçu tespit edip cezaya hükmeden birim değildir. Mahkemeler suça sürüklenen bu çocuklar için,

60Uluğtekin, Sevda, Çocuk Mahkemeleri Ve Sosyal İnceleme Raporları, Ankara, Türkiye Barolar Birliği, 1994, s.44.

61Ankay, Aydın, Çocuk Hukuku, Ankara, Turhan Kitapevi, 1999, s.29.

62 Dönmezer Sulhi/ Erman Sahir, Nazari Ve Tatbiki Ceza Hukuku, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1981, s.881.

63 Akyüz, Emine, Çocuk Hukuku, Ankara, Pegem Akademi, 2012, s.548.

64 Atılgan/ Atılgan, 2009, s.5.

27

hukuka aykırı fiilinin anlamını kavraması açısından; tıp, psikiyatri, psikoloji, sosyoloji gibi çok yönlü fen ve sosyal bilimlerin dikkat buyurdukları yerleri önemseyerek, çocuğun neden aykırı davranışta bulunduğunu ve eğitim, terbiye ve ıslah yolu ile bunun aşılması için gereken önlemleri almaya çalışan kurum niteliğinde olmalıdır.

Çocuk mahkemelerinin kurulması ile çocukların ceza yargılamaları daha önemi ve görünür hale gelmiştir. Çocukların diğer yetişkinlerle aynı kurumlarda kalması kurumların ıslah edici yanı bir yana, çocukların yeniden suç işlemesini engelleyememiştir.

Avrupa Konseyi Suç Sorunları Avrupa Komitesi’nin çocuk suçluluğu konusunda önemli çalışmaları olmuştur. 1960 Savaş Sonrası Avrupa’da Çocuk Suçluluğu, 1963’de Çocuk Suçluluğunu Önlemek İçin Etkili Programlar, 1972’de Çocuk Suçluluğunu Önlemede Okulun Rolü, 1974’de Genç Hükümlülerin Tretmanında Yeni Eğilimler, 1979’da Toplumsal Değişim ve Çocuk Suçluluğu, 1982’de Değişen Toplumda Toplumsallaşma Kurumlarının Rolünü İçeren Çocuk Suçluluğunun Önlenmesi Konulu raporlar seçilmiş, çocuk suçluluğu ve eğitimi konusunda yayınlar hazırlanmıştır. Avrupa Konseyi’nin 1987 Tarihli ‘Çocuk Suçluluğuna Karşı SosyalTepki’ ve 1988 Tarihli “Göçmen Ailelerden Gelen Gençlerin Suçlu Davranışlarına Karşı Sosyal Tepki” kararları taraf devletlere suça sürüklenen çocuklarla mücadele konusunda tavsiye niteliğindedir. Öngörülen kararlar çocuğun adli yargılama sistemine girmesinin geciktirilmesi, yargılamanın sonraya bırakılması, çocuğun yargılama sırasında ve sonrasında haklarını biliyor olması, eğitime ve meslek kazanımına öncelik verilmesi gerektiği, çocuğun adalet sistemi içinde kazanılması yönündedir65.