• Sonuç bulunamadı

7.5 Mezar Stelleri

7.5.1 Stel Tipleri

7.5.1.1 Üçgen Alınlıklı Steller

Bu grup mezar stellerinde resim alanı tek panoya ayrılmıştır. Bu panolar genelde üstte alınlık ve alınlık resim alanı şeklindedir. Bu stellerden iki katlıdır. Ayrıca bu stelin yan yüzlerinde de birer figür görülür. Kemerli bir nişin üzerinde alınlık bulunmasıdır.

Alınlıklı stellerde alınlık içinde değişik motifler görülür. Rozet motifi veya kartal motifi en sık görülen betimlemelerdir. Alınlıklı stellerin çoğunda yazıt vardır.

Mezar stellerinde en yaygın olarak kullanılan üst yapı formu üçgen alınlıktır ve bu tip steller Anadolu ve Kıta Yunanistan’da pek çok merkezde yoğun biçimde ele geçmiştir. Mezar

stellerinde üst yapı olarak alınlığın kullanılması ilk kez Arkaik Dönem’de görülür361. Alınlık

kullanımı özellikle Helenistik Dönem ve sonrasında yaygın bir biçimde kullanılmaya devam eder. Klasik Dönem stellerinde üst yapı olarak alınlığın kullanılması çok fazla tercih edilen bir form biçimi değildir. Arkaik çerçeveye değer biçimde verilmektedir. Bazen de stelin üst kısmı, Daskyleion’dan ele geçmiş ve şimdi İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde bulunan Geç

Arkaik Dönem’e tarihlenen bir stelde olduğu gibi, palmet biçiminde işlenmiştir362

. Yani, Klasik Dönem’de üst yapıdaki bezemeler hem süsleyici, hem de tamamlayıcı motif olarak karşımıza çıkabilmektedir. Bu tipteki stellerin en güzel örneklerinden bir diğeri geç 6. yüzyılın sonuna tarihlenen Borgia stelidir. Başka bir örnek ise Thrakya’da bulunmuş olan ve

Komotini Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen M.Ö. 6. yüzyıla tarihlenen palmetli steldir363

. Arkaik ve Klasik Dönem’de stel çerçeveleri, Helenistik ve Roma Dönemi örneklerinden farklı olarak dar bir dikit görünümündedir. Klasik Dönem sonrasında yaygınlaşan üçgen alınlıklı stellerin en görkemli örnekleri üçgen alınlıklı, tepe ve köşe akroterli, tympanon kısmı rozet ya da kalkan bezemeli, nadiren silmeli, arşitrav, ante ve yan kenarlarındaki sütunlarıyla naiskos

361

Neumann 1979, 31.Taf. 17. a 362

Pfuhl – Möbius 1977, Taf. 2. Nr. 3. 363 Pfuhl – Möbius 1977, Taf. 4. Nr. 12.

78 biçimlidirler. Alınlıklı stellerin tümünde üst kısım tepeye doğru üçgen biçiminde daralmakta ise de, açısal bazı farklılıklar gözlemlenebilmektedir. Bununla birlikte üçgen alınlık formuna sahip stellerin özünde tapınak mimarisi ile bağlantılı pek çok özelliği bir arada görmek mümkündür. Örneğin, Smyrna’da bulunmuş ve Pergamon Müzesi’nde sergilenen mezar steli,

alınlığı, akroteri, arşitravı ve sütunlarıyla, tıpkı bir tapınağın ön cephesini anımsatmaktadır364

. Özellikle alınlıkla figürlerin bulunduğu alan arasındaki bölüm süslemelerle doldurulmuştur. Alınlığı boş bırakılmış steller ise daha sade bir form gösterirler. Stellerin üst kısmını taçlandıran alınlıklar ya arşitrav diyebileceğimiz boş yüzeyin üzerine ya da kenarlardaki plasterlerin veya kenar çerçevesinin üzerine oturur. Alınlıklar ise genellikle dikdörtgen

biçimindeki niş üzerine yerleştirilir365

. 7.5.1.2 Alınlıksız Steller

Bir grup mezar stelinin resim alanı alışılagelmiş formların dışında en az üç ana panoya

ayrılmıştır. Bu ayrımda genelde naiskos stellerde olduğu gibi366 ön cephe mimarisi esas

alınmıştır. Fakat naiskos stellerden farklı olarak bunlarda yalnızca bir tapınağın alınlıklı ön girişi değil de ortadaki resim alanını üstte bir kemerle her iki yanda ise üçgen alınlıkla taçlandırılmıştır. Bu şekilde sütunlarla resim alanlarının bölünmesi alınlıklı Sidamara tipi lahitlerde oldukça yaygın olduğu için, biz bu grubu alınlıksız steller olarak adlandırmak istiyoruz.367

Üstteki bu taçlanmada ortada bir kemer her iki yanda ise dik açılı alınlıkların olması kesin bir kural değildir. Aynı şekilde üst yapı salt iki alınlıklı, ortadaki kemerin içi istiridye nişli veya yan yana üç alınlıklı veya yan yana kemerli veya friz şeklinde konu bölünmeden betimleme veya hiç alınlık ve kemer kullanmadan yalnızca sütunlarla resim alanlarının birbirinden ayrılması şeklinde görülebilir. Resim alanlarını birbirinden ayıran sütunlar genellikle kaideli ve Dor başlıklıdır. Sütun gövdeleri yivli olanlarda vardır. Bazı durumlarda alınlıkların içi veya mimari elemanların dışındaki boş alanlar da bezeme kapsamına alınmışlardır. Bu alanlarda görülen motifler, üzüm salkımı ve asma yaprağı, kalkan, mask, rozetler, dört köşeli yıldız, palmiye ağacı, kartal olarak sıralanabilir. Bol örnekli bu tip kabartmaların direkt olarak Anadolu kökenli Roma lahitlerinden esinlendiklerini söylemek zor olmakla birlikte gerçektende sütunlu ve girlantlı lahit motiflerinin sıkça tekrar edilmesi

364 Pfuhl – Möbius 1977, Taf. 7. Nr. 20.

365 Saraçoğlu 1997, 24; Pfuhl- Möbius, 1977, Taf. 81. Nr. 525. Abb. 53. 366

Bu tip mezar stellerinde bir tapınağın ön yüzü akroterli alınlık, başlıklı anteler ile olduğu gibi tüm ögeleriyle yansıtılmıştır. Örnek olarak bkz. Pfuhl – Möbius 1977-1979, I-II.

367 Benzer örnekler için bkz. Wiegartz 1965; Walkens, Dokimeion, AF 11,

79 fakir halkın bu tür ihtişamlı mezar anıtları yerine onların görünümü çerçevesinde

kabartmalarla yetinebilecekleri mümkün olabilir.368

Özellikle Kilikya Bölgesi’nde bu teknikte yapılmış çok sayıda örneğe rastlanır. Bilindiği üzere erken dönem stellerinde figürlerin betimlendiği sahneyi net bir biçimde sınırlayan çerçeve Helenistik ve Roma Dönemi’nde de devam eder. Ancak Helenistik Dönem sonuna doğru eskisi kadar vurgulanmaz, çerçeve derinliği azalmaya başlar, daha sonraları ise tümüyle kaybolur. Yazıtlı ya da yazıtsız, üzerinde kabartma bulunan dikdörtgen biçimli taşları işlemek eski Ön Asya’da yaygındır. Lycia Bölgesi’nde de erken dönem nitelikli örneklere

rastlanılmaktadır369

.

7.5.1.3 Kemerli Steller

Özellikle Delos’ta çok yaygın olan kemerli stellerin tekil örnekleri M.Ö. 4. Yüzyılda görülmekle birlikte, yaygın olarak Helenistik Dönem’de işlenmeye başlar. Bu dönemde Kıta

Yunanistan’da ve Anadolu’da çok sayıda kemerli stelin varlığı bilinmektedir370. M.Ö. 2.

yüzyılda oldukça sık uygulanan kemer alınlık, Cremer’e göre, genellikle kadınlara adanan stellerde daha yoğun kullanılmıştır. M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren yapılarda da bezeme öğesi olarak sıkça görülen kemer alınlık zamanla yaygın biçimde değişik yerlerde kullanım

görür371. Kemerli stellerde figürlerin içine yerleştirildiği nişler üste doğru doğallıkla

yuvarlaklaşır ve figürler doğrudan kemer içine girer. Örneklerimizde olmamakla birlikte, çalıştığımız bölge olan ve stellerin işçiliğini yansıtan Stratonikeia’da bulunmuş Kemerli Stellerin bazılarında, yanlarda İon, Korint ve Dor başlıklı sütunlar işlenerek naiskos mimarisi

oluşturulur ve görüntü zenginleştirilir372

.