• Sonuç bulunamadı

Anadolu’nun en güzel mermer yataklarına sahip Dokimeion lahit üretiminin merkeziydi. “Marmor Phyrgium”, “Marmor Syndacium”, “Marmor Docimium” adıyla üretim yapardı. Phyrgia bölgesinde olan Dokümeion günümüzde İzcehisar olarak bilinir ve Afyon’un 20 km. kuzeydoğusundadır. Dokimeion’un 40 km. güneybatısında ise “Synnada” kenti bulunur. Günümüzde Şuhut olarak bilinir. Bundan dolayı mermer üretiminde de bu isimleri kullanmıştır. Dokimeion mermerinin rengi açık gümüş renginde olup, ince kristallidir. Lahitlerin bütün yüzleri eşit özende çalışılmıştır. Gerek girlandlı gerekse frizli lahitler de çok

274 Delemen 1993, 75; Delemen 1999, 82.

51 zengin bir süsleme sanatı görülür. Kapaklar büyük kiremitlerle örtülü çatı şeklinde yapılmıştır. En geç ostotheklerin yerini M.S. 160-170 yıllarında klineli lahitler almıştır. M.S. 160-170 yıllarında Dokimeion’da ilk sütunlu lahit örnekleri üretilmeye başlanmıştır.

M.S. 2. yy.da çok sayıda mermer lahit üretimine başlanmıştır. Seri üretime geçen ve isimleri bilinen üç atölye vardır. Söz konusu olan bu atölyeler M.S. 3.yy. – 4.yy. a kadar üretimlerine devam etmişlerdir.

Roma, Atina ve Dokimeion son derece önemli mermer yataklarına sahip üretim merkezleri idi. İsauria bölgesinde bulunan ostotheklerin hepsi işçilik bakımından benzer özellikler gösterirler.275

Bunların süslemelerindeki işçilik özensiz ve basit bir şekildedir. Lahitlerin ise Afyon yakınlarındaki günümüzde İzcehisar olarak bilinen yerde Dokimeion atölyesinde yapıldığı büyük olasıdır. Çünkülük işçilik ve mermer kalitesi bakımından hepsi aynı tarzdadır. Dolayısıyla lahitler de ostothekler gibi geç Roma dönemine tarihlenir.

Dökimeion atölyesinde çeşitli büyüklükte pek çok lahdin yanı sıra küçük sandukalar da yapılırdı; kline biçiminde birkaç kapaktan ve ostothekin Afyon’daki örneğin üzerinde bulunan portrelerden anlaşılır ki bunlar çocuk değil yetişkin ölüler için öngörülmüştü. Girlandı ve figürlü bir frizi olan örnekler vardır. Bu friz bazılarında (Torre-Nova denilen grup) mimarlık ögeleri ağır basan bir çerçeve taşır. Betimlerde Eroslar ve çeşitli mitler görülür. Sıra dışı örnek olarak silindir biçiminde ve girlandlı ostotekler verilebilir. Grup ufak bir zaman dilimi içinde 140 ile 170 yılları arasında sınırlı kalmıştır.

Tarihlemeye dayanak olacak dış görünüşle ilgili ipuçları yoktur. Bunların heralde

girlandlı lahitlere koşut olarak 2. yy. ın ikinci yarısında yapılmış olmaları gerekir. 276

Isauria-Lykaonia277 İkonion (Konya) dolaylarında el işçiliği pek sadedir. Fakat birkaç

özellikleriyle birbirine bağlanan ostotekler bulunur. Bu gruba bir sunak biçiminde yapılmış, onun gibi kabartma süslü ancak küller için dışa açılan bir delik bırakılmamış blokları da eklemek gerekir. Üzerlerinde figürlü betimler görülür ve genellikle sütunlarla bölünmüşlerdir. En çok atlılara, yemek sahnelerine ve ayakta duran çeşitli insan figürlerine rastlanır. Bunlar mimari çerçeveyle birlikte mezar kabartmalarından alınmıştır. Kapaklarda yere uzanmış aslan

275 Ermişler 1991, 34. 276 Koch 2001, 227. 277 Mendel BCH 26, 1902, 225.; Buckler, JHS 14, 1924, 41.

52 figürü yaygındır. Herhangi bir tarih önermek kolay değildir. Çünkü betimler ve elişçiliği

nedeniyle öteki lahit ve ostoteklerden ayrılırlar. 3. yy. da yapıldıklarını düşünebiliriz278

. Isauria ve Lykaonia bölgelerinde yontucu ve özellikle de yontuculuk atölyeleri hala gizemlerini korumaktadır. Doğal olarak bir bölgenin veya bir kentin kültürel gelişimi ve faaliyetleri o bölgenin veya kentin doğrudan doğruya ekonomisiyle ilgili olup, ekonomik ortama paralellik göstermektedir. Antik çağdaki bu husus, yukarıdaki kentlerin şüphesiz ekonomik durumları ile ilgili olup, kendi çevreleri ve Anadolu dışına dahi yontuculuk yapıtlarını pazarlamışlardır. Diğer taraftan yine ekonomiye paralel olarak herhangi bir kent böyle bir atölyeye sahip olmasa bile, dönemin idarecileri bildikleri, ünleri çevreye yayılmış yontu ustalarını kendi kentlerine davet ederek, kültürel faaliyet ve zenginliklerini zirveye ulaştırmışlardır. Bu durum Lykaonia bölgesinde, bölgenin coğrafi yapısından dolayı hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Bunun yanı sıra bölgedeki tarihsel ve kültürel faaliyetlerin de şimdiye kadar arzu edilen yoğunlukta yapılamadığından söz konusu kültürel faaliyetler, daha doğrusu yontuculuk atölye sorunları gizemini halen sürdürmektedir. Bunların yanı sıra şimdiye kadar bu bölgede toparlanan ve araştırılan mezar anıtları, çoğunlukla nitelik açısından büyük ve zengin kentlerin kültürel ürünlerine oranla çok ilkel olduğundan, sözünü ettiğimiz atölye problemleri akla bile getirilmemiştir. Ayrıca ekonomik zenginliğin yanı sıra, özellikle yontuculuk sanatı için vazgeçilemeyen madde olan mermerin bölgemizde hemen hemen hiç olmaması, sanatın ilkel kalışında az da olsa rol oynamış olmalıdır. Bu nedenle de ele aldığımız yapıtların hemen hemen hepsi yerli kireç taşından yapılmışlardır. Tüm bu olumsuzluklara rağmen özellikle bazı yerleşim yerlerinde görülen kalıntılar şüphesiz bu bölgedeki ustalar veya atölyelerin varlığına işaret etmektedir. Komşu bölge Isauria’da Astra antik kentinin kuzey yamacında taş ocakları ve bu ocaklar çevresinde halen sağa-sola serpilmiş ve tam olarak işlenmemiş olan mezar stelleri, ostothek ve ostothek kapakları yörede bir atölyenin olduğuna işaret etmektedir. Bu durum Lykaonia ile Birlikte Isauria bölgesinde

Tosuntaşı ve Dibektaşı279

kentlerinde ve çevresinde de görülmektedir. Bu tür atölyelerin ortaya koymada varlığını tespit edebileceğimiz yol eserler arasındaki stil kritik ve motif, bezeme benzerliklerinin ortaya çıkarılmasıdır. Benzer işçiliğe yakın eser grupları bölgede çoktur. Taşra sanatının varlığı biliniyor olsa da yine de bu eserlerin belli atölye ve usta elinden çıktığını söyleyebiliriz.

278

Koch 2001, 219-230. 279 Yılmaz 2005a, 38

53

7 SÜVARİ BETİMLİ ESER GRUPLARI