• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.1.8. Soylulaştırma Formları

Soylulaştırma günümüzde ilk kez görülmeye başlandığı dönemlerden çok daha farklı şekillerde ve hızlarda deneyimlenmekte (D. Smith, 2005; Lees vd., 2008;

Phillips ve D. Smith, 2018) soylulaştırmaya maruz kalan bölgelerde ikamet eden eski sakinler artık sadece Glass’ın (1964) tarif ettiği klasik soylulaştırma sürecindeki gibi değil global, ulusal ve yerel faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli soylulaştırma formlarında gözlemlenen farklı süreçlerle de yerlerinden edilmektedir (Lees vd., 2008; Rerat vd., 2010 a; Lees, 2012). Özellikle 2000’li yıllardan sonra, fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik, politik ve coğrafi koşullara bağlı olarak; kırsal soylulaştırma (Phillips, 1993), öğrencileşme (D. Smith, 2002), süper soylulaştırma (Lees, 2003), pozitif soylulaştırma (Cameron, 2003), turizm soylulaştırması (Gotham, 2005), yeni bina soylulaştırması (Davidson ve Lees, 2005), ticari soylulaştırma (Bridge ve Dowling, 2001; Verwaaijen, 2013), aile soylulaştırması (Karsten, 2003), sosyal korumacılık (Brown-Saracino, 2004), kültürel soylulaştırma (Casellas vd., 2012), gay soylulaştırması (Christafore ve Leguizamon, 2016) ve yeşil soylulaştırma (Maantay ve Maroko, 2018) gibi birçok yeni soylulaştırma formu ortaya çıkmıştır (Rerat vd., 2010 a; Doucet, 2014).

Soylulaştırmanın kavramsal gücünü arttıran ve etki alanını genişleten bu formlar literatürde genellikle, 1990’lardan sonra yaşanmaya başlanan ve soylulaştırma süreçlerinin daha kurumsal bir yapıya evrildiği soylulaştırmanın üçüncü dalga dönemi perspektifi üzerinden değerlendirilmektedir (Lees vd., 2008).

Üçüncü dalga döneminde soylulaştırma büyük ölçekli sermaye ile daha ilişkili hale gelmiş, hükümetler ve yerel yönetimler soylulaştırma süreçlerinde kolaylaştırıcı ve teşvik edici roller üstlenmeye, buna bağlı olarak kurumsal yatırımcılar da soylulaştırıcılara benzer bir biçimde etkili olmaya başlamışlardır. Ayrıca yine bu dönemde toplumun bazı kesimlerince soylulaştırmaya karşı gösterilen tepkiler önceki

dönemlere göre azalmaya, marjinal hale gelmeye başlamış ve soylulaştırma süreçleri kent merkezlerinin çevrelerinde ve kent dışındaki mekanlarda da gözlemlenir hale gelmiştir (Hackworth ve Smith, 2001).

Son yıllarda gözlemlenen yeni soylulaştırma formlarının oluşum şekilleri ve hızlarının ise zamana ve coğrafyaya bağlı olarak değiştiği (Holm vd., 2015) bununla birlikte ortak özelliklerinin ortaya çıktıkları kentsel mekanlardaki sınıfsal yapıları etkilemeleri olduğu ileri sürülmektedir (Davidson ve Lees, 2010; Rerat vd., 2010 a).

Soylulaştırmanın gelişimini ve çeşitliliğini ifade eden soylulaştırma formlarının her biri temelinde klasik soylulaştırmanın bir türevi olmakla birlikte klasik soylulaştırmadan bazı farklılıklar arz etmektedirler (Lees vd., 2008). Bununla birlikte her formun gelişiminde, yerlerinden edilen eski sakinler, onları yerlerinden eden soylulaştırıcılar, yatırımcılar ve yerel yönetimler olmak üzere rolleri formun kendi özgün yapısına göre değişen dört ana aktör söz konusu olmaktadır (Rerat vd., 2010 a).

Soylulaştırma formlarının nasıl oluştuğunun anlaşılması soylulaştırmanın nasıl değişime uğradığını, farklı bağlam ve zamanlarda nasıl gelişebildiğini, farklı toplumsal koşullara ne şekilde uyumlanabildiğini ortaya koyabilmek ve gelecekte ortaya çıkabilecek yeni soylulaştırma formlarını öngörebilmek bakımından önemlidir (Lees vd., 2008). Bu yöndeki çabalar aynı zamanda soylulaştırma teorisi tartışmalarının da daha sağlıklı yapılmasına katkı vermektedir (Rerat vd., 2010). Bu nedenle farklı sınıflardan, gelir gruplarından gelen ve yeni soylulaştırma formlarının oluşumunda etkili olan soylulaştırıcıların bu formların ortaya çıkışına etki eden motivasyonlarının, yaşam seyirlerinin ve konut tercihlerini şekillendiren faktörlerin neler olduğunun analiz edilmesi önem kazanmaktadır (Atkinson ve Bridge, 2005; D.

Smith, 2005; Brown-Saracino, 2010; Rerat vd., 2010).

Kırsal Soylulaştırma, yeni bina soylulaştırması, süper soylulaştırma, aile soylulaştırması, turizm soylulaştırması ve öğrencileşme soylulaştırma formlarından bazılarıdır. Bu formların analizi yapılırken Glass’ın 1964’te Londra’daki gözlemlerine dayanarak tanımladığı ve literatürde ana dayanak noktası olarak kabul edilmekte olan klasik soylulaştırmayı referans almak gerekmektedir, çünkü daha sonra ortaya çıkan soylulaştırma formları soylulaştırmanın bu ilk formu ile mukayese edilerek değerlendirilmektedir (Davidson ve Lees, 2005; Lees vd., 2008).

1.1.8.1. Kırsal Soylulaştırma

Klasik soylulaştırmanın ilk türevlerinden biri olan kırsal soylulaştırma kırsal alanların soylulaştırmasını ifade etmekte, kentli yeni orta sınıfın kırsal kesimlerde yaşamakta olan düşük gelir grubundan ve genellikle de işçi sınıfından olan kesimleri zamanla ötekileştirerek yerlerinden etmelerini, böylelikle buralardaki sosyal, ekonomik ve kültürel yapıları değiştirmelerini açıklamaktadır (Lees vd., 2008;

Solana-Solana, 2010; Gonzales, 2016). Kırsal soylulaştırmada kırsal kesimlere yönelik iç göç akımları incelenmekte, hem kırsal alanların sosyal dönüşümleri hem de kırsalda yaşam sürenlerin bulundukları mekanlardan edilmeleri araştırılma konusu yapılmaktadır (Stockdale, 2010). Klasik soylulaştırma süreçlerinde gözlemlenen değer arttırıcı gayrimenkul tadilatları ve iyileştirmeleri soylulaştırmanın bu formunda da görülmektedir. Ancak bu türden tadilatlar ve iyileştirmeler bu kez daha çok çiftliklerin, müştemilatın, seraların yenilenmesine ve konutların estetik görünmelerine yönelik olarak yapılan çalışmaları içermektedir (Phillips, 2002;

Solana-Solana, 2010; Qian vd., 2013).

1.1.8.2. Yeni Bina Soylulaştırması

İnşa edilen büyük ve lüks gayrimenkuller yoluyla gerçekleşen yeni bina soylulaştırmasında ise klasik soylulaştırmada ya da kırsal soylulaştırmada olduğu gibi kentli yeni orta sınıfa ait kesimlerin genellikle işçi sınıfına ait kesimlerden satın almış oldukları eski konutlara değer arttırıcı tadilatlar ve iyileştirmeler yapmaları söz konusu olmamaktadır (Shaw, 2008). Klasik soylulaştırma süreçleri içinde soylulaştırıcıların kültürel sermayeleri ekonomik sermayeye dönüşürken yeni bina soylulaştırmasında özellikle global sermaye akışı ve hizmet çeşitliliği yaşanan kentlerde ekonomik sermaye yeni bir kültürel sermayenin gelişmesine neden olmaktadır (Davidson ve Lees, 2005; Holm vd., 2015). Yeni bina soylulaştırması bu bakımdan her şeyden önce kurumsal sermaye aracılığı ile gerçekleştirilen bir soylulaştırma formu olarak değerlendirilmekte, yerel yönetimlerin politikaları ile birlikte büyük yatırımcıların yatırım yapma motivasyonlarının da süreç içinde belirleyici rol oynadığı ifade edilmektedir (Rose, 2009; Rerat vd., 2010 a, b;

Marquardt vd., 2013).

Soylulaştırmanın bu formunda süreç yeni inşa edilen binalar yoluyla gelişmekte, mekanların sosyal, kültürel, fiziksel karakterleri, imajları değişmekte, cazibeleri artmakta, bölgedeki gayrimenkul kira ve satış fiyatları yükselmekte, alt gelir grubundan kesimler giderek sosyal ve kültürel olarak dışlanmaya başlanmakta ve dolaylı olarak yerlerinden edilmektedirler ( Davidson ve Lees, 2005; Davidson, 2007, Curran, 2007, Walks ve Maaranen, 2008 ; Lützeler, 2008; Holm vd., 2015;

Lopez-Morales, 2016). Yeni bina soylulaştırması eski ve terk edilmiş sanayi alanlarında, daha önce çoğunlukla alt gelir grubuna ait kesimlerin ikamet ettikleri konutların bulunduğu ve gelişim göstermemiş bölgelerde ve hatta kent merkezlerine yakın konumda olan ve daha önce tarım arazisi olarak kullanılan bazı bölgelerde de ortaya çıkabilmekte ve eski sakinler bu kez yeni gelenler tarafından doğrudan yerlerinden edilmektedirler (Walks ve Maaranen, 2008; Kern, 2009, He, 2009, Holm vd., 2015; Khalila vd., 2015).

1.1.8.3. Süper Soylulaştırma

Soylulaştırmanın 2000’li yıllardan sonra ortaya çıkan formlarından biri de süper soylulaştırmadır (Lees, 2000; 2003; Butler ve Lees, 2006). Soylulaştırmanın bu formunda daha önce soylulaştırma yaşanan kent merkezlerindeki mekanlarda çok güçlü ekonomik sermayeye ve bununla birlikte küresel yönlü kültürel sermayeye sahip olan kozmopolit soylulaştırıcılar aracılığı ile yeni bir soylulaştırma sürecinin gelişimi söz konusu olmaktadır (Butler ve Lees, 2006; Bridge, 2007; Lees vd., 2008, Phillips ve Smith, 2018). Süper soylulaştırma daha çok Londra, New York, Paris, San Francisco gibi finansal kuruluşların ve bilgi teknoloji şirketlerinin bulundukları küresel kentlerde ya da bu kentlere benzeyen gelişmiş ve soylulaştırmanın çeşitli formlarının gelişim gösterebileceği derinliğe sahip büyük kentlerde meydana gelmektedir (Lees, 2000, Butler ve Lees, 2006; Lees vd., 2008). Süper soylulaştırma daha önceden soylulaştırılan ve sosyal ve ekonomik olarak farklılaşmış bulunan ve artık tamamen orta ve üst sınıfların ikamet eder hale gelen mekanların bu kesimlerden çok daha zengin ve toplumda statü sağlayan profesyonel meslekler icra eden kozmopolit süper soylulaştırıcılar tarafından daha seçkin ve pahalı mekanlara dönüştürülmeleri olarak tanımlanmaktadır ( Lees, 2000, 2003; Butler ve Lees, 2006).

Süper soylulaştırma bu yönüyle kentsel bir mekanda yaşanan ‘’ikinci tur soylulaştırma’’ (Monare vd., 2014: 118) olarak da adlandırılabilmektedir.

1.1.8.4. Aile Soylulaştırması

Çocuklu ailelerin gün geçtikçe giderek artan bir şekilde çift gelire sahip olmaya başlamaları ve çalışan annelerin, çocuklarının gelişimleri ile ilgili imkanlara karşı kayıtsız kalamayacakları bir duruma gelmeleri bu ailelerin kent merkezlerinde yaşamaya yönelik taleplerini arttırmakta bu durum çocuklu aileler yoluyla aile soylulaştırması olayının ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Karsten, 2003).

Çocuklu ailelerde annelerin iş yaşamına giderek daha aktif olarak katılmaya başlamaları ve çocuklarına daha çok ilgi gösterebilmek için genellikle kent merkezlerinde bulunan iş yerlerine yakın yerlerde ikamet etmek istemeleri bu ailelerin konut tercihlerinde belirleyici rol oynamaktadır (Brun ve Fagnani, 1994;

Karsten, 2003). Ayrıca ikamet edilecek mekanların yakın çevrelerinde bu ailelerin yaşamlarını kolaylaştıracak kreşlerin, iyi eğitim veren okulların, parkların, sağlık ve kültür merkezlerinin bulunmasının da yine konut tercihlerinde dikkate alındığı belirtilmektedir (Rose ve Chicoine, 1991; Butler ve Robson, 2001). Çocukların gelişiminde kentsel mekanların ve çevresel özelliklerin önemli rol oynadığı düşünüldüğünden banliyölerden konut satın almaya gücü yetebilecek bazı çocuklu aileler buralarda yaşam sürmek yerine kent merkezlerinde yaşamayı tercih etmekte, bu tercihleri ile aile soylulaştırıcıları olarak aile soylulaştırması formunu ortaya çıkarmaktadırlar (Karsten, 2003, 2007; Boterman vd., 2010; Lilius, 2014).

1.1.8.5. Turizm Soylulaştırması

Turizm faaliyetleri yoluyla gerçekleşen soylulaştırma süreçlerini anlamak için ise turizm faaliyetlerinin kentleri nasıl etkilediğine dikkat etmek gerekmektedir (Maitland, 2010; Füller ve Michel, 2014). Kentlerde konut alanlarının bulunduğu bazı bölgelerde turizm faaliyetlerinin teşvik edilmesi buralardaki konutları yatırımcılar için cazip hale getirmekte ve soylulaştırmanın görülmesine neden olabilmektedir (Spirou, 2011). Özellikle kitle turizmi bağlamında, turizmin kentlerde yerleşim alanlarına yayılması buralarda ikamet etmekte olan eski sakinler için ciddi riskler oluşturmakta, yerel halk uzun yıllardır yaşamakta oldukları yerleri zamanla yaşanabilir bulmamaya başlamaktadırlar (Cocola-Gant, 2016). Bu bölgelerde bazı alanlar turistlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılan yatırımlar

neticesinde değişime uğramakta, gelen turistlerin satın alma güçleri genellikle bölgedeki gayrimenkul piyasasını hareketlendirmeye yetmekte, bu bağlamda

‘’uluslararası soylulaştırıcılar’’ (Sigler ve Wachsmuth, 2016: 705) olarak da adlandırılan turistler klasik soylulaştırıcıların rollerini üstlenmektedirler. Bunun neticesinde bu bölgelerde yerel dinamiklerle ortaya çıkması pek de mümkün olmayan yeni bir talep yapısı oluşmakta ve bu yapı karlı yeni gayrimenkul yatırımları için önemli fırsatlar sunmaya başlamaktadır (Sigler ve Wachsmuth, 2016).

Gotham (2005) turizm soylulaştırmasını kentlerde orta sınıfın yaşamakta oldukları bölgelerin kurumsal turizm ve eğlence yatırımları aracılığıyla zengin ve ayrıcalıklı bölgelere dönüşümü olarak tanımlamaktadır. Böyle bir süreç kentte var olan özgün yaşamın yanı sıra yerel konut dinamiklerini de değiştirmekte, konutların kullanım amaçlarının farklılaşmasına yol açmakta, bazı konutlar turistlere yönelik hizmet vermek üzere tadilata tabi tutulmakta, bazıları yabancılara ve bölgenin geleceğine yatırım yapmak isteyen turistlere satılmaktadır. Tüm bunların neticesinde klasik soylulaştırmaya benzer şekilde bölgedeki sosyokültürel yapı değişmekte, gayrimenkullerin kira ve satış fiyatlarında artışlar görülmekte, eski sakinler yerlerinden ayrılmak durumunda kalmaktadırlar (Spirou, 2011; Cocola-Gant, 2016;

Opillard, 2016).