• Sonuç bulunamadı

Sosyalizmi Benimsemeden Önceki Hayatı

B. Araştırmanın Amacı

II. BÖLÜM

3. MUSTAFA SUPHİ (1883-1921)

3.1. Sosyalizmi Benimsemeden Önceki Hayatı

Mustafa Suphi 1883 yılında o zamanın Trabzon vilayetine bağlı olan Giresun kazasında doğdu. İlköğrenimini Kudüs ve Şam’da, idadi(lise) öğrenimini Erzurum’da yaptı. 1905 yılında İstanbul Hukuk Mektebi’nden mezun olduktan sonra Paris’te Siyasal Bilgiler Okulu’nu bitirdi.295

Mustafa Suphi Fransa’da iken 1908 yılında II. Meşrutiyet ilan edilmişti. Bu dönemde Suphi, Zirai krediler meselesi ile ilgilenmekteydi. Roma’daki Milletlerarası ziraat Enstitüsünün, 1910 yılında sunduğu raporuna esas teşkil eden «La Banque Agricole Ottomane» (Osmanlı Ziraat Bankası) adlı bir tez hazırladı. Bu tezin içeriğinde Suphi, köylü ve çiftçiye dayanan bir özel teşebbüs sisteminin Türkiye'nin bağımsızlığı için gerekli olduğuna inanan, katıksız bir iktisadî milliyetçi idi.296 Ziraatin, daha uzun yıllar Türkiye'nin kaynağını teşkil edeceğine kanaat getirmiş olarak, “Kanı, canı yabancılar tarafından emilip sömürülen” köylü sınıfının yoksullaşmasını durdurmayı gerekli bulmaktaydı. Bu durumda çiftçilere, toprağı işleyenlere, ferden düşük faizli kredi sağlamak için Ziraat Bankasının geliştirilip büyütülmesi fikrini ileri sürmekte idi. Bu suretle köylünün, yalnız refaha kavuşmuş olmakla kalmayıp, aynı zamanda Meşrutiyet rejimine sadık, kalınabileceği ümit ve ihtimalini de belirtmekteydi.297

Fransa’da bulunduğu dönem, Mustafa Suphi’nin Jean Jaures, Celestin Bougle gibi isimler başta olmak üzere burjuva sosyolog olarak nitelendirilebilecek düşünürlerin etkisinde kaldığı yıllardır. Bu yıllarda Suphi’nin İttihatçılar’la yakın ilişki içerisinde olduğu biliniyor. O dönemki hükümetin gazetesi olan Tanin gazetesinin muhabirliğini yapar.298

295

Yavuz Aslan, TKP ve Mustafa Suphi, s.6

296

Harris, George S, Türkiyede Komünizmin Kaynakları, s.68

297 Harris, George S, age, s.70 298

91

Paris’ten İstanbul’a dönüşü 1908 yılına, İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği günlere rastlar. Tanin, Servet-i Fünun ve Hak gazetelerine yazılar yazar; Ticaret Mekteb-i Alisi’nde, Darülmuallimin-i Aliye ve Mekteb-i Sultani'de hukuk ve iktisat dersleri verir.299

İttihat ve Terakki Fırkası’nın 1911 yılındaki genel kongresine Anadolu delegesi olarak katılır. İttihatçılıktan kopuşu bu kongreden sonra başlar ve 1912 Ağustos'unda partiden tamamen ayrılır ve Fırkaya muhalefet etmeye başlar. Suphi, muhaliflere karşı 1913 yılının sonlarında başlayan sürgün furyasından nasibini alır ve Sinop’a sürülür.300

Rasih Nuri İleri, Mustafa Suphi’nin Osmanlı aydınları arasında çok tanınan bir kişi olduğunu olduğunu söyler. İleri, Suphi hakkında ile ilgili şu bilgileri vermektedir:

“Mustafa Suphi o derece tanınmış bir kişi idi ki, 1914 yılında yayınlanan ‘Nefsal-i Osmanî’ yani Osmanlı yıllığında yılın ünlüleri arasında yer almakta ve hayat hikâyesi anlatılmaktadır. Mustafa Suphi hakkındaki çelişki, yaşamının 1908-1913 dönemi ile 1916- 1921 dönemi arasındaki kesin farktan doğmaktadır. "İlkyazılar" kitabında yer alan çalışmaları sosyalizm ile ilişkisi olmayan, üstelik işçi sınıfı mücadelesi, grevler ve sosyalizme karşı olan bir iktisatçının yazılarıdır. Mustafa Suphi Avrupa'da Tanin muhabirliği, Server-i Fünun ve Hak gazetelerinin yazarıdır. Kendisi Yüksek Ticaret Okulu'nda hukuk bilgileri Yüksek Öğretmen Okulu'nda ve Galatasaray Lisesi'nde iktisat okutmuştur, "Sosyoloji Nedir?" ve "Uygarlaşma Görevi?' isimli biri çeviri biri telif iki kitabı bulunmaktadır. İttihat Terakki'den ayrıldığında, 1912 yılında, Türklerin milli gelişmelerine hizmet etmek üzere 'Milli Meşrutiyet Perver Partisi’ni kurmaya teşebbüs etmiş ve aynı arkadaşlarla İfham gazetesini çıkarmıştır. Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi üzerine muhalefetle birlikte Sinop'a sürgün edilmiştir (1914). Bu bilgiler Nefsal-i Milli ve Nefsal-i Osmaniye'den alınmıştır. Vali olan babası, görevine oğlunun öldürülmesinden sonra da yıllarca devam etmiştir. Kurduğu partinin kurucuları arasında Mustafa Kemal'in Maliye Vekili Ferit (Tek), Dahiliye Vekili Cami (Baykurt), Yusuf Akçura gibi önemli kişiler bulunmaktadır. Parti programının siyaset-iktisadiye bölümünün kendisi tarafından yazıldığı sanılmaktadır, o dönemde bir Milli Masonluk girişimi de söz konusudur. Mustafa Suphi'nin burjuva sosyologu Durkheimcı Bougle'den kitap çevirmesi ise o dönemdeki siyasi görüşleri hakkında ipucu vermektedir.”301

299

Yavuz Aslan, TKP ve Mustafa Suphi, s.8

300 Yavuz Aslan, TKP ve Mustafa Suphi, s.11 301

92

İleri, Mustafa Suphi’nin o dönemdeki sosyalizm hakkında görüşlerini öğrenmek

bakımından 2 Mayıs 1912 tarihli Hak Gazetesi’nde yayınlanan “Sosyalist Akımlar” başlıklı yazısından bir alıntı yapar:

"İşte bu nedenle, şimdiki olaylarla toplumsal temelleri yok olmaya mahkûm sayarak toplum biçimini her ne suretle olursa olsun değiştirmeye gelecekteki biçimi, ancak yıktıktan sonra belirlemek iddiasında olan sosyalizm gibi belirsiz bir toplumsal doktrine taraftar olmaktansa var olan ve doğrulanan 'toplumsal kötülüklerin' giderilme çarelerini aramak akla daha yatandır."... "Gerçekten de sosyalizm, yalnızca, toplumun huzurunu bozmaya yönelik bir hareket olması bakımından incelenmeye ve araştırılmaya değer değildir."302

Suphi’nin bu makalesi de bize gösteriyor ki 1914 yılından önceki Suphi sosyalizm konusunda pek de sıcak fikirleri bulunmayan birisidir. Suphi’nin sosyalistliği O’nun Sinop’tan kaçtıktan sonra Kırım ve Rusya macerasının başlamasıyla oluşmaktadır.

1914 yılının başlarında kendisini komünist düşünceyle tanıştıracak olan süreç, bir grup arkadaşı ile birlikte bir tekne ile Rusya’ya kaçmalarıyla başlar. Önce siyasi mülteci olan Mustafa Suphi, Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması ile birlikte Osmanlı tebasından olduğu için sürgüne gönderilir. Sürgün yıllarında Türk kökenli çeşitli devrimcilerle ve Bolşevikler’le tanışır. Doğu cephesinde esir düşerek Rusya içlerine sürgüne gönderilen Anadolulu askerler arasında çalışma yürütür. Suphi’nin Bolşevik düşüncelerle tanışıp devrimci bir çalışma yürütmeye başlaması 1914-15 yıllarına denk düşer.303