B. Araştırmanın Amacı
II. BÖLÜM
7. RUSYANIN MİLLİ MÜCADELEYE BAKIŞI VE YARDIMLAR MESELESİ
7.1. TÜRK-SOVYET İLİŞKİLERİNİN BAŞLAMASI VE GELİŞMESİ
7.1.4. Birinci Moskova Müzakereleri
BMM açıldıktan sonra en fazla uğraştığı konulardan birisi mali kaynakları temin etmekti.416 BMM’nin 26 Nisan’daki kararından sonra 3 Mayıs 1920’de ilk hükümet kuruldu. Aynı gün 3 numaralı kanun meclis tarafından kabul edilerek ilk İcra Vekilleri’nin seçim ve tayini yapılarak, resmen 11 kişilik ilk hükümet 5 Mayıs 1920’de Ankara Valiliği Hükümet Konağı binasında toplandı.417 Vekiller Heyetinin 5 Mayıs’ta yaptığı toplantıda karşılaştığı en önemli sorun; Yunanlılara karşı girişilecek mücadelede Türkiye’nin yalnız kalmamasını sağlamaktı. Bu yüzden tabii müttefik olarak görülen Sovyet Rusya’nın yardımını sağlamak ve mümkün olduğu takdirde RSFSC ile ittifak anlaşması yapmak maksadıyla 11 Mayıs 1920’de Moskova’ya bir heyet gönderildi. Heyet Başkanı Hariciye Vekili Bekir Sami Bey olup, heyet üyeleri; Đktisat Vekili Yusuf Kemal (Tengirşek) Bey, Dr. Miralay Đbrahim Tali (Öngören) Bey, Lazistan Mebusu Osman Bey, Erkan-ı Harbiye Kaymakamı Seyfi (Düzgören) Bey’den oluşmaktaydı.418
Heyet için BMM tarafından 8 Mayıs 1920’de bir de talimat hazırlanmıştı. Bu talimata göre;
“1- Türkiye’nin isteği şimdiki milli sınırları içinde yaşamak ve bu temel isteğin
sağlanması şartıyla Rusya ile kader birliği kurmaktır.
2- Boğazlardan yararlanma tüm Karadeniz ülkelerine serbest olacaktır. Bunu sağlamak için Karadeniz Boğazı’nda tahkimat yapılmamak, İstanbul’a Rus donanmasının gelmesinin bizim takdir ve isteğimize bağlı olmak üzere Çanakkale Boğazı tahkimatını Bolşeviklerle birlikte savunmamızdır. Bu koşuldan daha fazlası İstanbul’un elimizde bulundurulması kuralını bozar.”419
BMM bu direktifle dış politikada izleyeceği yolu da açıkça göstermiştir.
Bekir Sami Bey başkanlığındaki Türk heyeti 11 Mayıs 1920’de Ankara’dan hareket etti.420
Heyet henüz yolda iken Sovyetlerin söz verdiği 30.000 tüfek, 77’lik 4 hatasya ve 4
415
Fethi Tevetoğlu, Milli Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar, s. 38
416
Zekeriya Türkmen, Mütareke Döneminde Ordunun Durumu ve Yeniden Yapılanması (1918– 1920), s.285.
417
Yavuz Aslan, TBMM Hükümeti Kuruluşu, Evreleri, Yetki ve Sorumluluğu (23 Nisan 1920–30 Ekim 1923), s.42
418
Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, C.II, s.590–591
419 Tellal, “Sovyetlerle İlişkiler”, s.167–168 420
126
tanktan oluşan yardım Karadeniz limanlarına ulaşmıştı.421
24 Temmuz 1920’de Moskova’ya ulaşan heyet ilk olarak Hariciye Komiseri Çiçerin’i ziyaret etmiştir.422
Çünkü heyetin Moskova’ya gelişi Komitern’in II. Kongresi’nin yapıldığı günlere rastlamıştı. O nedenle de 17 Ağustos’a kadar fiili hiçbir müzakere yapılamamıştır.423 Bu zaman zarfında Bolşevikler, Kafkaslara hâkim olmaya başlamışlardı. Ermenistan’a saldıran Sovyet birlikleri 10 Ağustos 1920’de Ermenileri bir anlaşma yapmaya mecbur etmişti Ermenistan üzerine nüfuz kuran Sovyet yöneticileri, 13 Ağustos 1920’de Bekir Sami Bey’le yaptıkları görüşmede Bitlis, Van ve Muş’un Ermenistan’a terkini istemişlerdi.424 Bekir Sami Bey ise bu isteklere; Ermenilerin bu bölgelerde Müslümanlarla karışık bir halde yaşadığını, dolayısıyla bu vilayetlerin Ermenilere terk ve ilhakının ekseriyeti teşkil eden Müslümanların hukukunu iptal etmek olacağını bunun ise Sovyetlerin prensiplerine de mugayir olacağı425 cevabını vermiştir. Çiçerin; Türkiye’ye yapılacak yardımın bu toprak tavizine bağlı olduğunu belirtmesi üzerine Bekir Sami Bey, Çiçerin’e şu cevabı vermiştir: “Vaat edilen yardımın buna müstenit
olduğunu bilmiyorduk. Yunanlılarla Ermenilere toprak vermemek için 1,5 seneden beri İtilaf Hükümetleriyle harp eden milletimiz, kendisine dost bildiği hükümetin de aynı siyaseti güttüğünü görünce bu dostluğun kendisine ne fayda temin edeceğini düşünmekte haklıdır. Binaenaleyh memleketimizi taksim gayesinden ibaret her iki siyaset arasında maalesef fark kalmamış olacaktır.”426
Bu konu hakkında Ali Fuat Paşa; daha önce İngiliz ve mümkün olursa Amerikalılar ile ticari ve iktisadi bir anlaşma yapabilmek için tam yardım anlaşması imzalanacağı sırada birdenbire Türkiye’nin doğu vilayetlerinden önemli bir arazi parçasını isteyen Rusya’nın siyasetindeki bu değişikliği, hem ikiyüzlülüğe hem de Doğu Müslümanlarının tepkisi ve BMM Hükümeti’nin başarılarına bağlamaktadır.427
Heyet, Lenin tarafından birkaç haftalık bir gecikme ile kabul edildi. Görüşmede Sovyet lider, ulaşım yollarının açılması ve Türkiye’ye yardım konusunda daha ılımlı bir tavır sergiledi. Bununla birlikte Rusya’nın Ermenistan ve Gürcistan üzerinde yakın gelecekteki niyetlerini de gizlemedi.428 Heyet’in Lenin ile yaptığı görüşme esnasında, 1920 yılında kurulmuş ilk ve son Buhara Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu da
421
Ünsal Yavuz,“Fransız Arşivleri Resmi Belgelerine Göre TBMM’nin Açılışı’nın Dış Etkileri”, I.Uluslararası Atatürk Sempozyumu (Açılış Konuşmaları-Bildiriler), 21–23 Eylül 1987 Ankara, s.950.
422
Mehmet Saray, Rusya’nın Türk İllerinde Yayılması, s. 184–186; Tarihte Türk-Rus İlişkileri, s.107
423
Gürün, Türk-Sovyet İlişkileri (1920–1953), s.36.
424
Veysel Ünüvar, İstiklal Harbinde Bolşeviklerle Sekiz Ay 1920–1921, s.73
425
Vehbi Vakkasoğlu, Moskof Mücadelemiz, s.141.
426
Saray, ″Atatürk’ün Sovyet Politikası″, s.980.
427 Ayfer Özçelik, Ali Fuad Cebesoy (1882–10 Ocak 1968), s.196 428
127
bulunmaktaydı. Türk heyetinin altın ve para isteklerine karşılık Sovyet yöneticilerinin ellerinde altın ve para olmadığını ifade etmeleri üzerine Kocaoğlu devreye girmiştir. Buhara Cumhurbaşkanı kendilerinde altın para bulunduğunu yüz milyon ruble verebileceklerini söylemiştir.429 Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu ve Buhara Başbakanı Feyzullah Hoca tarafından toplanan ve milyonlara varan altın, ziynet eşyası Moskova darphanelerinde Sosyalizm damgasını yiyerek Türkiye’ye gönderilmiştir.430 Bu yüzden Bolşeviklerin yaptığı yardımların çoğunun Buhara Cumhuriyetine ait olduğu tarihçiler arasında kabul görmektedir.
13 Ağustos 1920’deki müzakerelerden sonra 24 Ağustos 1920’de 8 maddeden oluşan bir antlaşma parafe edildi.431 Bazı konular hakkında uzlaşma sağlanamayınca görüşmeler kesilmiştir. Görüşmelerin kesilmesine neden olan konular genel olarak şöyle maddelendirilebilir;
1- 30 Mayıs 1920’de 20 günlük bir Türk-Fransız mütarekesi yapılmıştı ve Bolşevikler, anlaşmayla sağlanacak silah ve malzeme yardımının kendilerine karşı kullanılmayacağından emin değillerdi.
2- Sovyetler, Ermenistan üzerinde egemenlik kuracaklarına inandıkları için Ermenistan’ı Türkiye lehine sıkıştırmaya yanaşmıyorlardı.432
3- Ruslar Anadolu’da yapılan mücadeleyi Türklerin kazanacağından pek emin değillerdi. Çünkü 10 Ağustos 1920’de Sevr Muahedesi’nin imzalanması siyasi anlamda Türklerin imha edilmesi idi.433
Sovyetler bu nedenlerden dolayı, Türklere tam güven duymamaktaydılar.434
Çünkü bir taraftan Yunanlılar ilerlerken diğer taraftan Ermeniler atağa kalkabilir ve Anadolu TBMM’nin elinden çıkabilirdi. Zaten bu siyasi öngörü nedeniyle Van, Bitlis ve Muş’un Ermenistan’a verilmesini istiyorlardı. Bunun altında yatan neden ise Ermeni topraklarını kolayca alabileceklerine inanmalarından ileri gelmekteydi. Ankara’nın da henüz kendisini ispatlayamamış olması müzakerelerin uzun süre durmasına neden olmuştur. Türk heyetinin rahat bir pazarlığa oturabilmesi için, Türk ordusunun İnönü Muharebelerini ve II. Doğu Harekâtı’nı başarmış olması gerekecektir. Yani Türklerin biraz zamana ihtiyacı vardır.
429
Müderrisoğlu, Kurtuluş Savaşı’nın Mali Kaynakları, s.47
430
Mehmet Eröz, Atatürk, Milliyetçilik, Doğu Anadolu, s.38.
431
Gürün, Türk-Sovyet İlişkileri (1920–1953), s.38.
432
Tellal, “Sovyetlerle İlişkiler”, s.169
433 Yusuf Hikmet Bayur, Türkiye Devleti’nin Dış Siyasası, s.66–67. 434
128
Yusuf Kemal Bey, heyet başkanının yazdığı raporu ve 1.000.000 altın ruble ile Türkiye’ye dönmüş, 11 Ekim’de de Ankara’ya ulaşmıştır.435 16 Ekim 1920’de meclisin gizli oturumunda yaptığı izahatta; “Memleketimizden bir avuç toprak verecek içinizde hiçbir fert
mevcut değildir. Çünkü biz vatanı kurtarmak için toplandık Vermek için değil.”436 diyerek
Sovyetlerle antlaşma sağlanamamasının nedenini açıklamıştır.
Görüşmeler sonunda bir anlaşma imzalamayı başaramayan Bekir Sami Bey 11 Eylül’de Moskova’dan ayrılmıştır. Üç ay boyunca gözden kaybolan B. Sami Bey’in Çeçenya ve Dağıstan’da karşı devrimciler arasında ajitasyon yaptığı söylentileri Moskova’ya ulaşmıştır. 31 Ocak 1921’de Ankara’ya döner ve 1 Şubat’ta raporunu TBMM’ye sunar.437
435
Müderrisoğlu, Kurtuluş Savaşı’nın Mali Kaynakları, s.543.
436 Yusuf Kemal Tengirşek, Vatan Hizmetinde, s.165–167. 437
129 III. BÖLÜM
TÜRK SOSYALİZMİ VE DİN: İLK YILLARINDAN MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNE KADAR