• Sonuç bulunamadı

2.6. Türkiye Genelinde Kadının Konumu

3.1.3. Sosyal Yardım Olgusu

Sosyal yardım, bireylerin ellerinde olmayan sebeplerle kendisi veya sorumlu olduğu ailesinin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan ve gerekli asgari kaynağa sahip olmayan kişileri kapsamaktadır. Geliri az olan ve yardıma ihtiyacı olan bu bireylere kanunların belirlemiş olduğu ölçüde, en azından asgari yaşam seviyesine çıkarılmak suretiyle, bireylerin kendine yeter hale gelmesini amaçlayan ve prim ödemesi gerektirmeyen sosyal güvenlik uygulamasıdır (Çengelci, 1993: 22). Toplum yararı gözetlenerek ortaya çıkan sosyal yardımlar, büyük oranda vergiler ile finanse edilerek yasalar çerçevesinde ihtiyacı olan bireyler desteklenmektedir. Bu yardımlardan faydalanan bireylerin ödeme yapması veya herhangi bir sosyal sigortaya bağlı bulunmasına gerek yoktur (DPT, 2001: 51).

Sosyal yardımların amacı; yoksulluğun önüne geçmek, gelir dağılımındaki dengesizliğin giderilmesini sağlamak, bireylerin toplum tarafından dışlanmasını ve sosyal yaşamdan kopmasının önüne geçmek amacıyla uygulanan yardımlardır. Bu yardımlar ilgili kuruluşlar tarafından yapılmakta ve bulunduğu ülkenin kültürel yapısına göre çeşitlilik göstermektedir (Aksanyar, 2015: 28). Sosyal yardımlar bir kereye mahsus yapılabileceği gibi bu yardımların süreklilik arz ettiği durumlar da mevcuttur. Sosyal yardım, genellikle yoksulluğun daha yoğun görüleceği kırsal bölgeler ile yaşlı, kimsesiz çocuklar, hane içi çocuk sayısı fazla olan ve çocuklarını tek başlarına büyütmeye çalışan kadınlar özellikle sosyal yardım kapsamına girmektedir. Yoksulluğu azaltmak için sosyal yardımlara ayrılan bütçenin payı önemlidir. Yapılan araştırmalara göre bütçe arttıkça yoksulluk azalmaktadır. Guido’nun (2005) sosyal yardımların yoksulluğa olan etkisi için düzenlemiş olduğu tabloyu incelediğimizde; 25 AB ülkesinde sosyal yardım uygulamaları öncesi yoksulluğun %25 düzeyinde olduğu ve sosyal yardım uygulamalarının etkinliğinin arttırılması ile %16 düzeyine indiği görülmektedir. Ülkemizde ise sosyal yardım uygulamaları öncesi %30 olan yoksulluk uygulamaların başlaması ile %25’e inmiştir. Sosyal yardımlara

ayrılan bütçe nüfusa göre değişmekte ve ülkemizde sosyal yardımlara ayrılan bütçe her geçen yıl artmaktadır. T.C. Strateji ve Bütçe Başkanlığı (SBB) verilerine göre 2019 sosyal yardım bütçesi 62,1 milyar TL olarak belirlenmiştir. Bu rakam her geçen yıl artmaktadır (Güneş, 2012: 160).

Sosyal yardımların asıl amacı muhtaç ve yoksul bireylerin durumlarını düzeltinceye kadar ihtiyaçlarının giderilmesidir. Yapılan bu yardımlar ihtiyacı olan insanlara kendilerini düzeltmek için vakit kazandıracaktır. Bu yardımlar, kriz dönemlerinde, aniden ortaya çıkan afet vb. ihtiyaç durumlarında da devreye girerek, bireyleri yoksunluk psikolojisinden kurtarmaktadır. Yoksulluk sorunu sadece sosyal yardım yapılarak giderilecek bir şey değildir. Yoksulluğun giderilmesi iktisadi ve ekonomik kalkınma ile azaltılabilecek olsa da etkili sosyal politika uygulamaları olmadan tek başına çözüm sağlamayacaktır. Bir ülkenin kendi yapmış olduğu sosyal yardımlar haricinde yardım yapan kurum ve kuruluşlar da mevcuttur. Bu kuruluşların desteklenerek, koordineli olarak çalışması sağlanmalıdır. Yapılacak olan yardımlar insan onuruna yakışacak bir şekilde olmalı ve gizliliğe önem verilmelidir. Sosyal yardım sistemini suistimal edecek kişilere karşı denetim mekanizmalarının sıkılaştırılması ile gerçek ihtiyaç sahiplerinin bu sistemden daha fazla yararlanması sağlanacaktır. Devlet bütçesinde önemli yer tutan sosyal yardımların etkili bir şekilde kullanılması sistemin işleyişine katkı da bulunacaktır (Öksüz, 2010).

3.1.3.2. Sosyal Yardımların Olumlu Özellikleri

Sosyal yardımlar, sosyal güvenlik uygulamalarının yetişemediği ve yoksulluğun bireyleri zor duruma soktuğu hallerde devreye giren tamamlayıcı araçtır. Sosyal yardımların tamamlayıcı rolleri nedeniyle, bireyleri koruyacak başka sistemlerin kalmadığı durumlarda devletin müdahale etmesi anlamına gelmektedir. Sosyal yardımlar, bu yönleri ile diğer sosyal sigorta uygulamalarının çözüm sunamadığı hallerde son çare olarak devreye girmekte, bir anlamda zincirin son halkası görevi görmektedir. Bireylere sosyal yardım yapılmadan önce devreye giren sosyal güvenlik sistemi, eğer birey çalışıyorsa işsizlik sigortası akabinde işsizlik yardımı yapılmakta, sosyal yardımlar ise son olarak tamamlayıcı görev üstlenmektedir (Taşçı, 2008: 4).

Sosyal yardımlar, kaynakların kullanımı hususunda tasarrufa imkân tanımaktadır. Sosyal yardım gereksinimi duyan bireylerin kategorilere ayrılarak, önem sırasına göre düzenlenebilmesi sayesinde tasarruf özelliği taşımaktadır (Gerek ve Oral, 2004)

Sosyal yardım konularını inceleyenler, olumlu yönlerinden bahsederken bireylerin psikolojilerinde yaşanan katkıya dikkat çekmiştir. Sosyal yardım almaya başlayan insanların yoksul ve muhtaç oldukları düşüncesinden sıyrılmaya başlamaları, ruh hallerinde iyileşmelerine katkı sağlamaktadır. Sosyal yardımlar maddi ve manevi olarak bireyleri desteklemekte, zor durumdan kurtulacaklarına inanan insanlar kısa süreli de olsa iyi hissedeceklerdir. Bu yardımlar bireylerin psikolojisinin bozulması sonucu kötü düşüncelere yönelmelerini önlemekte, hırsızlık veya suç teşkil eden olumsuz davranışlardan sakınmalarına katkı sağlamaktadır. Bireyler tekrardan gelir elde etmeye başlamaları ve durumlarını düzeltebilecekleri süreyi sosyal yardım sayesinde elde etmektedirler (İkizoğlu, 2000: 25).

3.1.3.3. Sosyal Yardımların Olumsuz Özellikleri

Sosyal yardım uygulamaları bazı yönleri ile toplum tarafından her zaman olumlu karşılanmamakta, yardımı alanlar ve bu yardımları destekleyen kesim tarafından eleştirilere maruz kalmaktadır. Yapılan eleştirilere bakıldığında, sosyal yardımların insan onuruna aykırı olduğu, tembelliği arttırdığı, çalışmayan bireylerin iş hayatından tamamen uzaklaştığı ve sosyal yardımların hükümet tarafından siyasete alet edilerek oy toplama aracına dönüştürüldüğü sayılabilir (Kesgin, 2013: 43). Sosyal yardımlara olumsuz gözle bakan insanların ortaya attıkları düşüncelerden biri de yapılan yardımların çoğunluğunun hak etmeyen kişilerin aldığıdır. Bu konuda yapılan incelemelerde ise sosyal yardıma gerçekten ihtiyaç duyan bireylerin, diğer yardım alan kişilere kıyasla daha az yararlandıkları ortaya çıkmaktadır. Dünya çapında yapılan farklı anketlerde, sosyal yardımlardan faydalanan yoksul insanların bu yardımlara daha çok ihtiyacı olan bireylere göre daha fazla olduğu ifade edilmektedir (Standing, 2007: 28).

Sosyal yardımlar bu uygulamadan yararlanan kişilere psikolojik ve sosyal baskı yaratmaktadır. Kendisinin muhtaç olduğunu kanıtlamak zorunda kalan ve bir

anlamda damgalanmalarına neden olan süreç çeşitli ruhsal sıkıntılara sebebiyet verebilmektedir (Özdemir, 2004: 129). Bireylerin muhtaçlık psikolojisinden en az şekilde etkilenmeleri adına çeşitli öneriler sunulmaktadır. Bunlardan bazıları sosyal yardım uygulamalarının vakıflar aracılığıyla yapılması ile gizliliğin arttırılacağını ve damgalanma olaylarının olmayacağı savunulmaktadır. Muhtaç bireylere yardımı yapacak sosyal yardım uzmanlarının, insan onuruna yaraşır davranışlarda bulunarak süreci ustalıkla yönetmeleri ile olumsuz sonuçların önüne geçileceği düşünülmektedir (Gerek ve Oral, 2004: 44).

Sosyal yardımlara olumsuz gözle bakılmasının sebeplerinden birisi de insanları tembelliğe alıştırdığı düşüncesidir. Bu yardımlardan faydalanan kişilerin işgücü piyasasından tamamen uzaklaşacağı savunulmaktadır. Bu konu ile alakalı olarak 1975 tarihinde İngiltere’de yoksulluğun çözümü ve refah düzeyini arttırma amacıyla uygulamaya konulan sosyal yardımlar birçok kesimden tepki almış ve insanları iş hayatından kopardığı gerekçesiyle kaldırılmıştır. Konu ile ilgili Adam Smith “muhtaç olan kişilere yönelik yapılan yardımların hiçbir faydası yoktur, çünkü

yardım alanlar tembelliğe alışmaktadırlar” şeklinde ifade etmiştir (Taşçı, 2010: 53).

Yardım almaya alışan bireyler iş hayatına katılma konusunda daha tutuk olacağı ve yardıma ihtiyacı kalmasa da emek sarf etmeden gelir getiren bu uygulamanın devam etmesi için elinden geleni yapacağı düşünülmektedir (Kesgin, 2013: 79).

Sosyal yardımların istismara açık olması olumsuz özelliklerinden birisidir. İhtiyaçları olmadıkları halde, madem devlet böyle bir yardım yapıyor, ben de faydalanmalıyım düşüncesi ile hareket eden bazı kişiler, muhtaç olmamalarına rağmen bu yardımları talep etmektedirler. Bu istismar bazen de farklı sosyal yardım kurumlarından ayrı ayrı yardım alarak sistemi kötüye kullanmaları şeklinde olmaktadır. Sosyal yardımların kötüye kullanılması büyükşehirlere göre nispeten küçük yerleşim yerlerinde daha çabuk tespit edilmektedir (Taşçı, 2010: 54).

Sosyal yardım yapılması için muhtaçlık ölçütü bulunmadığı ve yardım yapan kurumların yoksulluğu farklı açılardan ele almasına bir de kurumlar arasında koordine imkânlarının kısıtlılığı eklenince, istismara açık hale gelmektedir. Yardımların kötüye kullanılması, gerçek ihtiyacı olan yoksul bireylerin bu imkânlardan faydalanamamasına yol açmaktadır. Bu istismar yardımların ihtiyacı olmayan kesime

yapılmasına ek olarak, sosyal yardımların seçim zamanlarında siyasi rant ve oy arttırma amacı ile de kullanılmasına yol açmaktadır (Kesgin, 2013: 79).