• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

2.1. Sağlık Kavramı

2.1.2. Sağlığı Etkileyen Faktörler

2.1.2.2. Sosyal ve Ekonomik Faktörler

Sosyal, kültürel, ekonomik ve politik açıdan toplumda yer alan mekanizmalar içerisinde kişinin; geliri, eğitim düzeyi, cinsiyeti, ırkı ve mesleği çerçevesinde sosyal ekonomik statüsü farklılaşır ve kişi toplumsal bir sınıf içinde yer alır. Bu da kişinin hem sosyal hem de ekonomik boyutlarıyla sağlığını bireyden topluma ya da toplumdan bireye sağlığın nasıl şekillendiği hakkında bilgi vermektedir (Solar ve Irwin, 2010: 35). Sosyal ekonomik konumu farklı olan bireylerden refah durumu düşük olan

38

bireylerin yaşam beklentileri daha azdır ve rahatsızlıkları daha fazladır (Wilkinson ve Marmot, 2003: 7). Sağlığın sosyal ve ekonomik boyutu kişilerin sahip olduğu sosyal ekonomik statü ve tabi olduğu toplumsal tabaka ile kişiler arasında sağlığın dağıtımında farklılıklar olmasına ve sağlık eşitsizliklerine neden olmaktadır. Yeniden dağıtım politikaları ve refah mekanizmaları sayesinde sağlık sistemi aracılığıyla yaşanan maruziyetler ve rahatsızlıklar azaltılmaya ve sağlığa erişim imkanıyla sağlık eşitliği sağlanmaya çalışılmalıdır (Solar ve Irwin, 2010: 4-6, 36). Bu bakımdan en varlıklı ülkelerde bile dezavantajlı grupların sağlık durumundaki zaman içerisinde meydana gelen değişiklikler sosyoekonomik politikaların başarısını göstermektedir (WHO, 1998: 78).

2.1.2.2.1.Sosyal Faktörler

Bireylerin sağlığı; sosyal sermaye, kültür, etnik köken, cinsiyet, dil, dini inanç, tutumlar, güvenlik, sosyal sınıf, sosyal destek ağları ve güven ekseninde sosyal açıdan etkilenmektedir (Gruszin vd., 2010: 5). Birey ya da gruplar tarafından paylaşılan coğrafya, gelenek, etnik kimlik, alışkanlıklar, inanç ile değerler çerçevesinde şekillenen bir dizi konvensiyonel uygulama ve davranışlar kültürü meydana getirerek kişilerin ya da toplumların sağlık ve hastalık yapısını, sağlık algısını, refahı anlama şeklini, değer sistemlerinin sağlık kavramı ve sağlık bakım uygulama sistemi ile nasıl ilişkili olduğu konusunda bakış açısı sunarak sağlığı temelden etkileyen sosyal yapının temelini atar (Napier vd., 2014: 1609,1610). Bireyler; aile, sevenler, işverenler, iş arkadaşları, okul arkadaşları ve insanın yaşamında yer alan diğer insanlar ile ilişkilerinde sosyal bir ortama katılır (Edlin ve Golanty, 2012: 9). Sosyal ağa ait olan kişiler, iletişim ve karşılıklı olarak alınan sorumluluklarda kendilerinin önemsediğini, sevildiğini, saygıdeğer ve değerli olduğunu hisseder ve bu insanların sağlığı üzerinde güçlü ve koruyucu bir etki oluşturmaktadır. Sosyal ağlar içerisinde insanlar birbirlerine sosyal destek sağlarlar ve karşılıklı ihtiyaç duydukları duygusal ve olumlu duygular onları mutlu hissettirir. Destekleyici ilişkiler ile hem birey hem de toplum daha sağlıklı yaşam ve davranış biçimleri kazanabilir. Ayrıca destek sayesinde sosyal izolasyon ve ayrımcılığın azaltılması mümkün olabilir (Wilkinson ve Marmot, 2003: 22). Toplumda gelir eşitliğinin sağlanması, siyasal katılımdaki denklik, kutuplaşmaların olmaması, etnik köken ayrımcılığının olmaması ya da karşılıklı kurallar bağlamında güven

39

ilişkisinin güçlü sosyal bağların kurulması yani sosyal sermayenin sağlanması, sosyal uyum ile gerçekleşmektedir. Sosyal uyum bağların kurulmasıyla beraberinde toplumsal bütünlüğü getirir. Sosyal uyum ve sosyal sermaye kavramları toplumun kolektif boyutunu oluşturur; bireyler seviyesinde ise sosyal ağlar ve sosyal destek kavramları önemli hale gelir (Kawachi ve Berchman, 2000: 175). Böylece sosyal ağ içerisinde sosyal sermaye, sosyal destek, karşılıklı güven, dayanışma, sosyal uyum gibi insanda olumlu hisler uyandıran duygular insanların sosyal sağlığını bireysel ve kollektif olarak etkiler ve sahip olunan sosyal sermaye veya sosyal destek sayesinde sosyal ayrım, sosyal izolasyon, dışlanma gibi ortaya çıkabilecek olumsuz durumlar ve muhtemel olan sağlık risklerinden korunmak ve böylece daha sağlıklı kalmak mümkün hale gelir.

2.1.2.2.2.Ekonomik Faktörler

Bireylerin veya toplumların sağlığı ve ekonomik refahı karşılıklı olarak birbirlerini etkilemektedir. Bu ilişki; “kazanan olmak, kazanan bir takımda olmak ya da sadece kazanan bir takımla ilişkili olmak” şeklinde ifade edilebilir (Evans ve Stoddart, 1990: 1358,1359). Ekonomi, kişilerin ve toplumların sağlık durumunu etkilerken; kişilerin ve toplumların sağlık durumu da gelir ve ekonomik büyüme üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Bunun bir sonucu olarak ülkede zenginler ve yoksullar arasındaki gelir ve sosyal statü farkları ne kadar fazlaysa, toplumun sağlık durumundaki farklılıklarda o derecede farklı olur. Bu açıdan bireylerin sağlık hizmetlerine ulaşımı sağlık için kaynakların varlığı ile kişilerin sosyal destek ağlarına ve sosyal çevrelere karışması mümkün hale gelir (Mühlbacher, 2008: 547). Sağlığı; eğitim, meslek, istihdam durumu, finansal kaynaklar, sağlık okur yazarlığı, endüstri, hizmetler, sistemler ve politikalar, hanenin mevcut durumu ve yaşam standartları ekonomik açıdan etkileyen faktörlerdir (Gruszin vd., 2010: 5). Sağlık dinamik bir olgudur, her insanın sağlık potansiyeli ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Sağlık için çalışmak kişisel ve toplumsal bir sorumluluk olmakla beraber insanların yaşam standartlarını daha üst seviyeye taşımalarını ve güçlendirmelerini sağlar (Scriven, 2017: 8). İnsanların çalışma ortamları da kişilerin sağlığını etkilemektedir. İşyerindeki havalandırma, iş ekipmanlarının eksikliği, zayıf iletişim, motivasyon, ergonomik olmayan eşyalar, aydınlatmanın yeterli düzeyde olmaması, çalışma ortamındaki

40

yüksek ses, zayıf kişisel koruyucu ekipman, iyi tasarlanmamış iş istasyonları, kötü çalışma planı, koordinasyon eksikliği, iş öğreticisinin pozitif yaklaşımı, iş memnuniyeti, işyerine uyum gibi durumlar kişinin sağlığını ve çalışma verimini pek çok açıdan etkilemektedir (Edem, Akpan ve Pepple, 2017: 261).Temel insan sermayesi olan sağlığın teşviki ile insanların fiziksel kapasitesi ve zihinsel yeteneklerinin gelişimine olanak sağlanır ve bu sayede sağlık, iş tatmini ve çalışan verimliğini destekleyen bir unsur halini alır. İnsan sağlığındaki iyileşmeler ile ülke gelirinin artışı sağlanmakla beraber daha sağlıklı ve mutlu olan bireylerin doğrudan işgücü piyasasına katılımı artar ve işgücü piyasasındaki verimliliğin artışı da ülke ekonomisine katkı sağlar (Strauss ve Thomas, 1998: 766-768).