• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

3.2. Tüketiciler ve Sağlık Hizmeti Talebi

3.2.3. Sağlık Hizmeti Ödeme İsteği

Bireyin bir mal veya hizmet elde etmek için ya da olası bir zararı önlemek için ödemeye istekli ve hazır olduğu maksimum tutar, ödeme istekliliğini ifade eder. Her birey herhangi bir eylem, terapi, tedavi veya önleyici program gibi yollardan belirli kazançlar sağlar. Bu kazançlar, bireyin bu faydaları elde etmek için ödemeye istekli oldukları toplam tutara göre değerlenir. Genelde ödeme istekliliği ve yeteneği ile fayda arasında sıklıkla bağlantı kurulur ve bunlar da sağlık durumuyla ilişkilendirildiğinde, birçok ekonomist, bireylerin ödeme istekliliğine herhangi bir önem verme konusunda isteksizdir, sebep ise, eşit olmayan ödeme yeteneğine sahip olanların varlığıdır (Culyer, 2005: 29,137). Ödeme isteği enstrümanları ise mal ve hizmetlerin değerini ve bireyin tercih gücünü ölçmeye çalışır (Donaldson ve Shackley, 2003: 5).

Hayatta farklı yaşam nitelikleri olan insanlar, farklı bütçe kısıtlamaları, farklı yaşam beklentileri ve sağlık hizmeti ile diğer ürün ve hizmetler arasındaki ödünleşmeleri farklı şekilde değerlendirir. Bir kişi, çocuğunun eğitim ücretini ödemek için diz protezi ameliyatını atlamaya karar verebilir. Başka bir kişi, eşi için güzel bir hediye yerine lazerle göz ameliyatı olmaya karar verebilir (Bhattacharya vd., 2014: 9). Karar anında beklentiler sonuçlardan daha önemlidir. İnsanlar piyango bileti satın alır, randevulara gider, tatil rezervasyonu yapar, hisse senedi satın alır ya da çoğu kez hayal kırıklığına uğrayacakları halde almayı beklediklerine göre ameliyat için randevu alırlar. Benzer şekilde kemoterapi, kısırlık tedavisi ve kalp naklinin sonuçları da asla kesin değildir. Satın alma kararı verilirken, önemli olan, gerçekleşen değer değil beklenen değerdir (Getzen, 2013: 27). Doğru bakım miktarının belirlenmesi yalnızca tıbbi bir mesele değildir, aynı zamanda bakımın minimum maliyetiyle bu bakımın en

90

yüksek faydayı dengeleyen ekonomik ödünleşmelerin sonucunu oluşturur (Bhattacharya vd., 2014: 9). Bu da ancak kişilerin ödeme istekliliğine bağlı olarak gerçekleşebilir. Tüketicilerin geliri ve malların fiyatları bireylerin doygunluğa ulaşmasını engeller. Bir tüketicinin fazladan bir iyi birim için ödemeye istekli olduğu maksimum miktar, bu fazladan birimin faydalarına ne kadar değer verdiğini gösterir. Genel olarak, her tüketicinin, malın artan birimlerine ne kadar değer verdiklerini yansıtan bir talep eğrisine sahip olduğu varsayılır. Her birimizin belirli bir fiyattan talep ettiği miktar, gelirimize ve tercihlerimize bağlı olacaktır (Olsen, 2009: 39).

Sağlığın iyileşmesi ve sağlık hizmet talebinde bulunma konusunda bireysel isteklilik; mevcut tıbbi bakımın maliyeti, bireye gelecekte sağlayacağı getirinin boyutu, sağlık kazanımının gerçekleştirildiği zaman aralığı ve bireylerin sağlık hizmetini alma konusundaki zamansal tercihine göre belirlenir (Henderson, 2012: 156). Peki burada bireyler ödeme istekliliği konusunda sağlık bakımı miktarına nasıl karar vermelidir? Ekonomideki elmas-su paradoksu25sağlık alanında bize yardımcı olacaktır. Satın alma ister bir şişe su ister elmas veya ameliyat olsun, satın alma kararı, marjda verilen bir karardır. Bir tane daha ödemeye değer mi? Sağlık hizmetleri, yalnızca birkaç birim mevcut olduğunda son derece değerlidir. Daha fazla sayıda insan için makul değere sahiptir ve her ek birim, daha fazla insan onları aldıkça daha az değerlidir ve ekstra hizmetler neredeyse değersiz ve hatta zararlıdır. Sağlık çok değerlidir ve devletin topluma ücretsiz olarak sunduğu tüm sağlık hizmetleri su gibi fayda sağlayarak toplumun toplam faydasını maksimuma ulaştırır. Bunun yanında kişiler her ek bir birim daha aldıklarında çok da bir fayda sağlayabileceklerini düşünmezler. Oysaki su kıt olduğunda, hayati derecede öneme sahip olacak ve belki elmas gibi belki elmastan daha değerli ve hatta fiyatı da bir o kadar yüksek olacaktır. Bu sayede sağlanan her ek birimin değeri kişiye en yüksek faydayı sağlayacaktır. Örneğin, ölüm kalım meselelerinde kullanılan her bir yapay kalp 1 milyon $ mal

25Bu paradoks: “Yaşamın kendisi için gerekli olan su, bu kadar değerliyse neden bu kadar düşük

maliyetli ve basitçe süslemeli elmaslar neden bu kadar pahalı?” sorusuna yanıt arar. Yanıt marjinal faydalar ile toplam faydalar arasında ayrım yapılarak durum kolayca açıklanabilir. Su miktarı bol olduğu için fiyatı düşük, toplam faydası yüksek, kullanım değeri yüksek ve marjinal faydası düşüktür. Elmas miktarı az olduğu için fiyatı yüksek, marjinal faydası yüksek, değişim değeri yüksektir fakat toplam faydası düşüktür (Getzen, 2013: 25).

91

oluyorsa ve daha fazla gelişme, yapay kalplerin maliyetini her biri için 100 bin $ düşürürse, daha fazla insan onları alacaktır. Böylece yapay kalp, 1 milyon dolarlık bir bedelle, sosyal yardım alacağına inanan ve bu kadarını ödemeye razı olan sadece iki kişiye yerleştirilebilirken eğer ki fiyat 100 bin $ 'lık bir fiyattan yapay kalp daha fazla kişiye yerleştirilecek ve algılanan faydası 1 milyon $' dan az ancak 100 bin $ 'a eşit veya daha fazla fayda sağlayacaktır. Sonuçta yapay kalplerin fiyatı düştükçe daha fazla insan alabilecek fakat sağlanan her ek birimde fayda azalacaktır. Oysaki yapay bir kalbin “değeri” diye bir şey yoktur. Değeri, kaç tane kullanıldığına bağlıdır. Eğer ki yalnızca birkaç kalp mevcut olsaydı, değerleri fevkalade yüksek olurdu, her biri milyonlarca dolar olurdu. Pek çok yapay kalp satıldıktan sonra değerleri düşer ve sonunda, yüzbinlerce satılırsa, her bir ek değer oldukça düşük olur (Getzen, 2013: 24,25). Tüketicinin bireysel ödeme istekliliği aşağıda Şekil 3.4 yardımı ile açıklanmaya çalışılmıştır. Sağlık Hizmetinin Fiyatı D1 D2 D0 P1 Sağlık Hizmetinin QM Q1 Q0 Q2 Miktarı Kaynak: Henderson, 2012: 156

Şekil 3.4’e göre kişiler minimum sağlık düzeyini korumak için en az QM kadar sağlık hizmet miktarı talep etmektedir. Toplum, herhangi bir kişinin bu minimum eşiğin altına düşmesine izin vermez ve bu minimum seviye, bireyin mevcut sağlık durumuna bağlı olarak değişecektir. Akut veya kronik sağlık sorunları olan bireyler daha fazla tıbbi bakıma ihtiyaç duyacaktır. Fiyat sıfır olduğunda Q0 seviyesinde D0 talep eğrisi, klinik standart olarak tıp camiası tarafından oluşturulan bakım seviyesini gösterir ve maliyet dikkate alınmadan verilmesi gereken bakım seviyesidir. Fiyat göz

92

önüne alınmadığından esnek değilmiş gibi değerlendirilir. Bireyler sağlık ihtiyaçlarına bağlı olarak fiyat ödeyerek sağlık hizmeti almaları bireylerin talep eğrisini fiyata daha duyarlı hale getirir ve aşağı yönlü eğimli D1 konumunu alır. Bireyler ilk durumda, D1 seviyesinde ödedikleri ücrete bakılmaksızın aynı düzeyde Q0 hizmet alırlarken fiyat P1 seviyesine yükseldiğinde bireyler D1 eğrisi üzerinde Q1 kadar sağlık hizmeti alabilmektedirler. Burada hastalar, cepten daha fazla ödeme yapmaları gerektiği için daha az talep ediyorlar. Eğer ki sağlık hizmeti fiyatı dışında kişilerin sağlık durumunda bir kötüleşme olsaydı talep seviyesi artar ve talep eğrisi sağa D2’ye kayardı ve böylece D2 konumunun da ise klinik ihtiyaçlar da Q0’dan Q2 seviyesine arttığı gözlemlenebilir (Henderson, 2012: 157).

İnsanların her eylemi “değer” hakkında bir yargı oluşturur. İnsanlar harekete geçtiklerinde, bu hareketle kendileri için elde edecekleri kazancın, maliyetten daha değerli olduğunu düşünerek talebi oluştururlar. Ekonomistler ise sağlık sonuçlarına verdikleri değeri tahmin etmek için geçmişte hastaların ve hekimlerin aldıkları kararlara bakmaktadır (Getzen, 2013: 26).