• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.7. Türkiye‟de Sürdürülebilirlik

2.7.1. Türkiye‟de Sürdürülebilirliğe Yönelik Genel BakıĢ

2.7.1.3. Sosyal sorunlar

Türkiye açısından çevre ve iklim değiĢikliği gibi çevresel konularda sürdürülebilirliği yeterli ölçüde sağlamakta birtakım zorluklarla karĢılaĢılmaktadır. Diğer yandan sosyal açıdan sürdürülebilirliğin sağlanmasına yönelik adımlar da atılmaktadır. Bazı AB ve OECD ülkelerindeki reform ihtiyaçlarını tanımlayan uluslararası ölçekli bir platform olan Sustainable Governance Indicators (SGI) (2016) Türkiye raporunda sosyal sorunlar çeĢitli baĢlıklar altında incelenmektedir. Sosyal sorunların geniĢ bir boyutu kapsadığı bilinmektedir. Bu sebeple, konuya bir çerçeve çizmek açısından ilgili sorunları kısaca belli baĢlı konu baĢlıkları Ģeklinde incelemenin daha sağlıklı anlaĢılacağı tarafımızca düĢünülmektedir. Dolayısıyla, eğitim, istihdam, iĢ sağlığı ve güvenliği, sosyal politikalar, kadın erkek eĢitliği, sağlık gibi konu baĢlıklarını bu çerçeve içerisinde kısaca tartıĢmanın daha yararlı olacağı düĢünülmektedir.

Örneğin eğitim alanında var olan birtakım sorunlar yaĢanan olumsuz geliĢmelerden sonra artarak devam etmektedir. 15 Temmuz süreci ile bağlantısı tespit edilen eğitim sektörü çalıĢanlarının sektör dıĢına atılmasının, yine aynı Ģekilde terör yapılanmasıyla ilgisi olduğu ortaya konulan birtakım eğitim öğretim kurumlarının ve üniversitelerin kapatılmasının kısa vadede sektörde aksaklıklara yol açabileceği düĢünülmektedir. Fakat bunun yanında Erasmus programını ve Bologna sürecini uygulama bakımından ilerlemeler yaĢanmaya devam edilmektedir (AB Komisyonu, 2016: 95).

Türkiye Ġstatistik Kurumu‟nun (TUĠK) 2016 yılı içerisinde yayınladığı eğitim alanındaki sonuçlara göre Türkiye‟de eğitim harcamaları 2015 yılında bir önceki yıla göre yaklaĢık %12 oranında artarak 135 milyar 22 milyon TL düzeyinde gerçekleĢmiĢtir. Yine 2015 yılında bir önceki yıla göre eğitim harcamalarının en çok arttığı eğitim düzeyleri %31 ile okulöncesi, %25 ile ortaöğretim olmuĢtur. Bu dönemde yapılan eğitim harcamalarının %74‟ü devlet tarafından finanse edilmiĢtir. Eğitim için yapılan toplam harcamaların en büyük kısmı yükseköğretim düzeyinde gerçekleĢtirilmekle birlikte, devlet kurumlarınca yapılan harcamaların yaklaĢık olarak %30‟unu ilkokulların, %28‟ini ise yükseköğretimin oluĢturduğu ilgili istatistik sonuçlarından anlaĢılmaktadır. Yine aynı dönemde eğitim harcamalarının, GSYĠH‟ye oranı yaklaĢık olarak %6 düzeyinde gerçekleĢmiĢtir (TUĠK, 2016).

2015 yılında Türkiye‟de gerçekleĢtirilen Ar-Ge harcamasının GSYĠH içindeki payı %1,06 olmuĢtur. 2014‟de bu oran %1,01 Ģeklinde gerçekleĢmiĢtir. Ar-Ge harcamalarının 2015 yılında %50‟si özel kesim tarafından finanse edilirken bunu %28 ile kamu kesimi izlemiĢtir (TUĠK, 2016). Buradan, Ar-Ge yatırımlarını desteklemek için daha etkin stratejiler geliĢtirmeye ihtiyaç duyulmakta olduğu sonucu çıkmaktadır.

AB ilerleme raporundan (2016: 39-40) okullaĢma ve eğitime eriĢim oranlarının son dönemde neredeyse durma noktasına geldiği anlaĢılmaktadır. OkullaĢma oranı ilköğretimde %95, ortaöğretimde %80, yükseköğretimde ise yaklaĢık %40 düzeyinde seyretmektedir. Raporda eğitimde yapılan reformlar desteklenme birlikte eğitim gündeminin sürekli takip edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Eğitim alanında kaliteyi daha da artırmak ve eğitimin her bireyin hakkı olduğu göz önünde bulundurularak bireylerin eğitim hakkına eriĢiminin yaygınlaĢtırılması gerekmektedir. Her ne kadar, 3 ile 5 yaĢ arası ilköğretime ve yükseköğrenime kayıt oranları artıĢ gösterse de Türkiye bu anlamda hala OECD ortalamalarının altında yer almaktadır (WB, 2015: 9).

Eğitim ile ilgili son olarak geçtiğimiz günlerde yayınlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PĠSA) testi sonuçlarına değinmekte yarar görülmektedir. PĠSA, aralarında OECD üye ülkelerinin de bulunduğu belirli sayıdaki ülkelerde uygulanmaktadır. Üç yılda bir tekrarlanmaktadır. 2015 araĢtırmasında 35‟i OECD üyesi olan 72 ülkeden 15 yaĢında olan 540.000 öğrenci yer almaktadır (Milli Eğitim Bakanlığı, 2016: 3). Sonuçlara göre, Türkiye bilim, matematik ve okumada OECD ortalamasının altında kalmaktadır.

ġekil 2.18. PĠSA 2015 Türkiye‟nin Sıralaması

ġekil 2.18.‟den çıkan sonuçlara göre okuduğunu anlamakta zorlanan ve analitik becerileri zayıf olan bir öğrenci profili ortaya çıkmaktadır. Sıralamada yıllar itibariyle gerilemeler yaĢandığı dikkate alındığında bu durum Türkiye‟nin geleceği açısından düĢündürücü sonuçlar doğurmaktadır. Bu sonuçların ortaya çıkmasında ne derece eğitim sisteminin etkisi olduğuna yönelik değerlendirmeler yapılması gerekmektedir. Müfredat gözden geçirilerek, gerektiği takdirde revize edilmesi sağlanmalıdır. Özellikle matematik ve fen bilimleri alanlarında ders sorumlularının kendi bilgilerini sürekli güncel tutmaları gerekmektedir.

TUĠK (2016) verilerine göre sağlık harcamaları, 2015 yılında yaklaĢık %10 oranında artarak, 104 milyar 568 milyon TL‟ye ulaĢmıĢtır. Toplam sağlık harcamasının GSYĠH‟ye oranı 2014 ve 2015 yıllarında değiĢmeyerek %5,4 seviyesinde kalmıĢtır. Bununla birlikte, sağlık harcamalarının yaklaĢık beĢte dördü genel devlet bütçesinden karĢılanmıĢtır. Sosyal koruma yardımlarının GSYĠH içindeki payı ise %12 olarak gerçekleĢmiĢtir. Bunun içerisinde, emekli/yaĢlılara yapılan harcamalar %6 ile en büyük paya sahip olmuĢtur. Daha sonra sırasıyla, hastalık/sağlık bakımı harcamaları ve dul/yetim harcamaları gelmiĢtir. Ölüm nedenleri incelendiğinde, dolaĢım sistemi hastalıklarından ölümler, iyi ve kötü huylu tümörlerden ölümler ve solunum sistemi hastalıklarından ölümler dikkat çekmektedir. Buna karĢın, tütün kullanımı, fiziksel hareketsizlik ve dengesiz

beslenmenin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine yönelik olarak farkındalık artırma faaliyetleri devam etmektedir (AB Komisyonu, 2016: 99). Sağlık alanında, Dünya Bankası (2015: 10) tarafından, Türkiye için en önemli zorluk olarak, sağlık hizmetlerine olan aĢırı talep artıĢı, nüfusun yaĢı ve yeni teknolojilerin maliyetleri gibi konular gösterilmektedir.

ĠĢ sağlığı ve güvenliği ile ilgili olarak AB Komisyonu tarafından Türkiye‟ye birtakım eleĢtiriler getirilmektedir. AB standartlarına uyum için gereken hazırlıkların bir an evvel tamamlanması çağrısı yapılmaktadır. ĠĢ kazalarının azaltılması, çocuk iĢçiler, kayıt dıĢılık gibi sıkıntılar iĢ sağlığı ve güvenliği açısından sorun olmaya devam etmektedir. Özellikle madencilik gibi ağır sektörlerde önleyici ve caydırıcı tedbirler oluĢturulması gerekmektedir. Ġstihdam ve sosyal politikada kadınlar, ağırlıklı olarak düĢük beceri gerektiren iĢlerde istihdam edilmektedir. Ayrıca, yönetici kademelerinde kadın temsil oranı düĢük kalmaktadır. Ücret farklılıkları, istihdam ve sosyal politikada kadın ile erkek arasındaki eĢitlik açısından sorun olmaya hala devam etmektedir. Engelli kiĢiler, sosyal dıĢlanma ve yoksulluk riskiyle karĢı karĢıyadır ve bu kiĢilerin istihdamını artırmaya yönelik tedbirler etkisiz kalmıĢtır. Kamu sektöründe engelli istihdam oranı %2 civarında olup, bu oran, taahhütlerin altında seyretmektedir (AB Komisyonu, 2016: 65).