• Sonuç bulunamadı

SOSYAL, KÜLTÜREL VE EKONOMĠK YAP

3.1. Sosyal Yapı ve Günlük YaĢam

YerleĢik hayat öncesi insanın yaĢamını sürdürme çabalarının temel muhatabı ve mücadele alanı doğa iken yerleĢik hayata geçiĢle birlikte bireyin toplumu oluĢturan diğer insanlarla iliĢkileri gündeme geldi. Doğa ile savaĢan insanın yerini toprağa bağlı, yerleĢik mekânları üreten ve bu mekânlarda bir arada yaĢamanın gereği olan kuralları koyan insan aldı. Doğanın vahĢi bireyi kentin sosyal bireyi haline gelince günlük yaĢam kentsel hayatın gereği olan ritüeller çerçevesinde Ģekillendi. Günlük yaĢamın her alanını ve anını biçimlendirmeye baĢlayan bu ritüeller, kenti çevreleyen doğa ve kentin mekânsal örüntüsü ile bütünleĢik kültür ögeleri olarak her yaĢtan ve sınıftan kentlinin yaĢam döngüsünün belirleyicisi haline geldi. Kentliler, doğal çevre, iklim, din, ulusal değerler ve duygular, yerel gereksinimler gibi birçok değiĢkenin Ģekillendirdiği yaĢam tarzı çerçevesinde doğdular, beslendiler, büyüdüler, oynadılar, giyindiler, okula gittiler, meslek sahibi oldular, evlendiler, yazdılar, çevrelerini dönüĢtürdüler ve nihayet ölerek beslendikleri ve besledikleri kültürün gereği gibi gömüldüler, yasları tutuldu. Her insanın yaĢamını biçimlendiren bütün maddi ve manevi gereklerin belirleyicisi olan kültür, kentin her sınıfındaki insanın, daha çok da sıradan insanın yaĢam tarzını belirledi. Kentte yaĢayan (sosyolojik olarak kentli olan ya da olamayan) bireylerin ve kentsel sınıfların yaĢamlarına sığdırdıkları herĢey ya da diğer bir söyleyiĢle o kentin kenttaĢlara sunduğu yaĢam biçimi, günün gözde terimi ile “kent kültürü” olarak kentin sosyal kimliğinin belirleyicisi oldu.

Kentin askeri ve sivil bürokrasisi dıĢında kalan bireylerin yaĢamlarının izini sürmek, hükümet konakları, devlet daireleri, siyasi parti binaları, halkevleri, dernekler, okullar gibi kamusal yaĢamın döndüğü ve az ya da çok siyasal veya ekonomik erk sahibi sayılabilecek bireylerin izini sürmekten çok daha zordur. Bu hayatlar gazete ve dergi sayfalarında, yıllıklarda, günlüklerde, kitaplarda ya hiç yer almazlar, ya da çok az yer alırlar.

Elit ya da avam olsun, halkın insani iliĢkileri bağlamında toplumsal yapıya puslu da olsa bir ayna tutabilecek olaylardan gazete sayfalarına sızanlar arasından

seçtiklerime bu bölümde yer vermeye çalıĢtım. Aileyi sevince boğan bir doğum haberi ya da bir merhumum kent yaĢamındaki yeri hakkında ipuçları verebilecek bir ölüm ilanı, hayatının baharında toprağa düĢmüĢ bir taze yaprağın ardından öğretmeninin yazdığı ve gazete sayfalarında yer bulmuĢ duygulu bir yazı, Himaye-i Etfal Cemiyeti‟nin bir yardım haberi, uzak ve unutulmuĢ bir kıyı kasabasının insanlarının ülkenin diğer köĢelerindeki doğal afetlerden etkilenenlere kayıtsız kalmadığını gösteren bir yardım haberi, Ġkinci Dünya SavaĢı ile birlikte gazete sayfalarını kaplayan fiyat listeleri, bayram kutlamalarında yapılan konuĢmalar, Ģairlerin doğum gününde çekilen telgraflar, deniz kazaları, hırsızlıklar, maaĢlar, terfiler… Kentin insani boyutundan örnekler vermeye çalıĢtığım bu haberleri Sinop Gazetesinde yayınlanan birçok benzer haber arasından örnek oluĢturacak biçimde seçerek almaya çalıĢtım.

3.1.1. Günlük YaĢamdan Kesitler

Doğumlar ve ölümler, bireyleri sevince ya da üzüntüye boğarak günlük yaĢamı derinden etkileyen olaylardır. Kentteki her doğum, kentin kurumlarına ve kentsel yaĢama katılacak yeni bir bireyi kent nüfusuna eklerken, her ölüm de kentin geçmiĢini ve kültürünü geleceğe aktarabilecek bir tanığın eksilmesi, dolayısıyla kentin hafızasını yitirmesine neden olacak bir yokoluĢtur; bir beyin hücresinin ölümü gibidir. Her ölüm, kentin mekânlarının ve anılarının yitimine katkıdır; baĢka bir biçimde kayda geçirilmemiĢ “yer”lerin ve “an”ların silikleĢmesi, tarihin kaybolan tuğlalarıdır.

Ölen sıradan bir kiĢi, kentin fakir bir bireyi ise, bir zamanlar yaĢadığı belki bir mezar taĢından anlaĢılabilir. Eğer ölümü kaza ya da cinayet gibi gazetelerde yayınlanmaya değer değilse tekrar anımsanması zordur. Ancak kentteki bürokratlardan ya da kentin ileri gelenlerinden birinin ölümü daha kalıcı izler bırakır. Hele bu ölüm beklenmedik bir zamanda gelirse dramatize bir Ģekilde yazıya dökülebilir.

1923-1950 döneminde Sinop‟taki doğum ve ölümlerle ilgili haber ve ilanlardan Sinop Gazetesinde yayınlananlar arasından bir seçki yaparak günlük yaĢamın bu bölümüne bir ayna tutmaya çalıĢtım.

15 Mart 1928 tarihli Sinop Gazetesinde, Sinop‟ta bir hafta içinde gerçekleĢen on doğum haber verilmektedir:

“Doğanlar

Bu hafta zarfında orman baĢ müdürü ġükrü Beyin bir kızı, Kâvizade Mehmet Beyin bir kızı, Fevzi Beyzade Galib Beyin bir oğlu, Alemdarzade Hasan kapudanın oğlu Maksud Efendinin bir kızı, Kâvizade Nuri Bey oğlu Hacı Mustafa Efendinin bir kızı, Kuruoğullarından Osman Reis oğlu Hasan Efendinin bir kızı, Karagüllezade Ömer Efendinin bir oğlu, Göçkünoğlu Süleyman Kâhyanın bir ……,388 Hacı Hüseyinoğlu Tevfik Efendinin bir kızı dünyaya gelmiĢdir. Hepsinin velilerini tebrik ederiz. Allah cümlesine uzun ömürler versin.”389

Sinop‟ta görev yapan kimi memurların 1932, 1941 ve 1944‟de dünyaya gelen bebekleri ile ilgili olarak Sinop Gazetesinde Ģu bilgiler verildi:

“Doğum

Nafia katibi Ġdris beyin bir oğlu olmuĢtur. Ali Galip adı verilen bu çocuğa uzun ve mes’ut bir ömür diler, ebeveynini tebrik ederiz.

Hacu Hüseyin oğlu Talip Efendi’nin bir kızı olmuĢ ve Nevcihan tesmiye edilmiĢtir.

Yavruya saadetli bir ömür diler, ebeveynini kutlularız.”390

“Doğum

Mahkeme Zabıt kâtiplerinden Salih Beyin bu hafta içinde bir oğlu olmuĢtur.

Nezihi adı verilen yavruya uzun ve mes’ut bir ömür diler, ebeveynini tebrik ederiz.”391

“Mes’ut Bir Doğum

Vilâyetimiz Jandarma alay komutanı BinbaĢı Abdurrahman Yamanın bir kızı dünyaya gelmiĢtir.

Hayat ismini alan nevzada uzun ömürler dileriz.”392

“Doğum

Beden terbiyesi bölge Eğitmeni Bay Hakkı Erten’in bir erkek çocuğu dünyaye gelmiĢtir. Baba ve Annesini kutlular, yavruya uzun ömürler dileriz.”393

Doğum sevinçlerinin birkaç cümle ile yaĢandığı gazete sayfalarında ölümler daha fazla yer tutmaktadır.