• Sonuç bulunamadı

Milli Mücadele’de Sinop

SĠNOP KENTĠNĠN COĞRAFĠ ÖZELLĠKLERĠ VE CUMHURĠYET ÖNCESĠ TARĠHĠ

1.4. Milli Mücadele’de Sinop

Aralarında Sinop limanının da bulunduğu Karadeniz limanları, deniz ticaretindeki rolleri sayesinde tarih boyunca ekonomik önem taĢıdı. Limanların ticari ve ekonomik önemi yanında, coğrafi konumu nedeniyle Karadeniz Bölgesi‟nin stratejik değeri de vardı. Çanakkale ve Ġstanbul boğazları ile birlikte düĢünülerek Doğu Sorunu‟nun bir parçası haline gelen Karadeniz‟in büyük devletlerce egemenlik altına alınma çabaları, Birinci Dünya SavaĢı‟nın bitiminde imzalanan Mondros Mütarekesi‟nin birinci maddesiyle sonuçlandırılmaya çalıĢıldı. Mondros Mütarekesi‟nin birinci maddesi ile Çanakkale ve Ġstanbul Boğazları‟nın açılması ve Karadeniz‟e serbestçe geçiĢin sağlanması hükme bağlandı. Birinci Dünya SavaĢı‟nın galibi olan devletlerin Karadeniz‟e egemen olma çabaları, sadece Anadolu ve Kafkasya‟daki çıkarlarını korumaya değil, Rusya‟da ortaya çıkan BolĢevik hareketini kontrol etmeye de yarayacaktı.150

147 A.g.m., s. 121-122. 148 Darkot, a.g.e., s. 687. 149 Efe, a.g.t., s. 46-47.

Mondros Mütarekesi‟nin 30 Ekim 1918‟de imzalanmasından sadece ondört gün sona, 13 Kasım 1918‟de Ġtilaf Devletleri‟ne ait ellibeĢ parçalık bir donanma Ġstanbul‟a geldi. Bu gemilerden dördü Yunanistan‟a aitti. Osmanlı Devleti adına Mondros Mütarekesi‟ni imzalayan Rauf Bey, Yunan gemilerinin boğazlardan geçmeyeceği konusunda Amiral Calthrope‟dan güvence almıĢtı. Ancak bu güvenceye rağmen Ġtilaf Devletleri donanması Karadeniz‟e açılarak önemli limanları iĢgal etti ya da abluka altına aldı.151

Trabzon, Samsun, Ġnebolu, Zonguldak, Kandilli ve Ereğli limanları, Milli Mücadele boyunca Ankara‟nın dıĢarıyla bağ kurabildiği önemli limanlardı. Bu limanlar yanı sıra Amasra, Sinop, Fatsa limanları da iĢgal ya da abluka altına alınırken, iç kesimlerde bu limanlarla bağlantısı olan Ģehirler de kontrol edilmeye çalıĢıldı.152 Bu limanlar Milli Mücadele boyunca bir yandan Pontus devletini kurmaya

yönelik giriĢimlere sahne oluyor, bir yandan da Anadolu hareketine lojistik destek sağlamada kilit haline geliyordu.

Ġstanbul‟u üs olarak kullanan Ġtilaf Devletleri donanması, bu devletlerin Anadolu, Kafkaslar ve Rusya üzerinde egemenlik kurması için çalıĢırken, ABD de ekonomik nedenlerden dolayı Yakındoğu ile ilgilenmeye baĢladı. ABD‟nin bölgeyle ilgili bir toprak talebi olmamakla birlikte,153 Amerikan sermayesinin bölgeye girmesi, ABD‟yi bölgedeki dini ve kültürel unsurlarla ilgilenmeye itti. Samsun limanını kendilerine üs olarak seçen Amerikalılar, Anadolu‟ya “Harbord Heyeti” adıyla bilinen bir heyet gönderdi. Amerikalılarla iĢbirliği yapan Ġtilaf devletleri, bir yandan Karadeniz Bölgesi‟ndeki etnik unsurları kıĢkırtırken diğer yanda da bu bölgede asayiĢin sağlanamadığını iddia ederek buraları iĢgal etmekle tehdit ediyordu.154

Karadeniz Bölgesi‟nde itilaf Devletleri tarafından kıĢkırtılan ve Türkler‟e karĢı silahlı eylemlere giriĢen etnik unsur, Fatih‟in son verdiği Pontus Devleti‟ni canlandırmak isteyen Rumlar‟dı.

151

A.g.e., s. 27.

152

A.g.e., s. 42.

153 Türk resmi tarihi, Mondros Mütarekesi sonrasında Osmanlı topraklarını iĢgal eden ülkeler arasında

ABD‟yi saymamaktadır. Bunun gerçeği yansıtmadığına dair bilgi ve belgeler için bkz. Hulki Cevizoğlu, 1919’un ġifresi (Gizli ABD ĠĢgalinin Belge ve Fotoğrafları), Ceviz Kabuğu Yayınları, Ġstanbul, 2007, 195 s.

Karadeniz kıyılarında kurulacak bir Pontus Devleti, Yunanistan‟ın 1829 yılında bağımsızlığını kazanmasından sonra gerçekleĢtirmeye çalıĢtığı “Megali

Ġdea”nın bir parçasıydı. Eskiçağlarda Karadeniz kıyılarının Ege‟deki Yunan kent

devletlerince kolonize edilmesi, Ortaçağ‟daki Bizans egemenliği ve Trabzon civarında kurulan Kommenoslar Devleti gibi gerekçelerle Yunanlılar Anadolu‟nun Karadeniz kıyılarını ata yurdu olarak görüyor, Batılı devletler de bu görüĢe katılıyordu. Karadeniz Rumları, Pontus Devleti kurmak üzere Birinci Dünya SavaĢı‟ndan önce teĢkilatlanmaya baĢlayarak silahlandı. BolĢevik devriminden kaçan Rumlar, Anadolu‟nun Karadeniz kıyılarına yerleĢtirildi. Merzifon‟daki Amerikan Koleji‟nin desteğiyle 1904 yılında kurulan “Rum Pontus Cemiyeti”, Birinci Dünya SavaĢı bitmeden önce Karadeniz‟de Yunan egemenliğini sağlamak için gerekli altyapıyı oluĢturmaya çalıĢtı. Bu cemiyetin yanı sıra “Mavri Mira Cemiyeti”, “Rum

Patrikhanesi” ve “Rum Muhacirun Komisyonu”, Pontus Devleti‟nin gerçekleĢmesi

için büyük çaba harcıyordu. Rumlar, Karadeniz‟de Rum nüfusu çoğaltarak ve karıĢıklıklar çıkararak Ġtilaf Devletleri‟nin bölgeye müdahale etmesini sağlamaya çalıĢırken, Trabzonlu Rum zenginler, Trabzon‟da Pontus CumhurbaĢkanı için saray bile yaptı. Kurulması düĢlenen Pontus Devleti‟nin sınırları, Batum‟un kuzeyinden Ġnebolu‟nun batısına kadar olan Karadeniz sahilleri ile Kastamonu, Yozgat, Tokat, Amasya, Çorum, Sivas, GümüĢhane ve Erzincan‟ı kapsıyordu. Samsun ise Pontus Devleti‟nin baĢkenti olarak düĢünülüyordu.155

Milli Mücadele yıllarında Karadeniz kıyıları Ġtilaf Devletleri gemilerinin tehdidi altındaydı. Bu tehdit, 1921 yılı baĢlarından Sakarya SavaĢı sonuna kadar en üst düzeydeydi. Çoğunlukla Amerikan ve Ġngiliz gemileri, aralarında Sinop‟un da bulunduğu liman kentlerini ziyaret ederek askeri ve sivil yetkililerle görüĢüyordu. 1921 yılında baĢlayan ve Sakarya SavaĢı öncesinde artan silah ve cephane sevkiyatı baĢta olmak üzere Milli Mücadele‟nin her türlü kaynağının temin edildiği önemli kapılar olan Karadeniz limanlarında Ankara Hükümeti‟nin aldığı önlemlerle Ġtilaf Devletleri subaylarının ziyaretleri ve limanlara giriĢ çıkıĢlar denetim altına alınmaya çalıĢıldı.156 Ancak Milli Mücadele‟nin baĢında limanların denetimsiz olması,

Ġtilaf Devletleri gemileri ve Rumlar‟ın Pontus Devleti‟ni canlandırmaya yönelik çalıĢmalarına yarıyordu. Birinci Dünya SavaĢı sırasında devletin güvenliği nedeniyle iç kesimlere gönderilen Rumlar‟ın geri dönmelerine nezaret eden Ġtilaf Devletleri

155

A.g.e., s. 58-60.

156

gemileri Pontus faaliyetlerini örgütlüyordu. Bu nedenle Ġtilaf Devletleri gemileri sık sık Sinop‟a uğruyor, Samsun‟da bulunan Ġngiliz komiserliğine bağlı subaylar da Sinop‟u kontrole geliyor ve Rumlar‟la temas kuruyordu.

Samsun civarında etkin olan Rum Pontus Cemiyeti‟nin Sinop‟ta da bir Ģubesi vardı. Cemiyetin Sinop Ģubesi baĢkanlığını Eczacı Vasil yürütüyordu.157 Dr. Rıza

Nur, hatıratında Vasil ile ilgili Ģu satırlara yer verir:

“Sinop’a Rusya’ya gitmezden evvel geliĢimde, Eczacı Altınoğlu Vasil,

kardeĢi Yuvan ile beni kandırıp Ġstanbul’a kaçırmak için pek ziyade uğraĢmıĢtı. Saatlerce zorladılardı. Vasil “Ben seni kaçırırım, Patrik’e yazarım. Ġstanbul’da da itibar görürsün. Paraca da sıkıntı çekmezsin” demiĢti. Tabiî dinlememiĢtim. Bu adam eski aile dostu ve kendisi de cidden namuslu adam. Benim de namusuma emin. Bu suretle bu sözleri bana söylemekten de korkmuyordu. Ben de bir fena Ģey söyleyip kalbini kırmıyorum. Ġdare-i maslahat ediyordum. Bu sefer yine tutturdu. “Ġllâ seni kaçırayım” diyor. Artık beni âciz bıraktı. “Canım Vasil Efendi! Niye zorlanıyorsun?” dedim. Yine içini döktü. “Sen Ankara’ya gitme! Bu adamların içinde bulunma! Bunlar iktidarsız adamlardır. Sen bunların hatalarını düzelteceksin. Mühim iĢleri sen yapacaksın. Sen olmazsan iki günde iflâs ederler. Yunanistan kazanır. Bunun için seni kaçırmak istiyorum.” Dedim: “Vasil efendi yanılıyorsun. Benden ne çıkar. Orda çok muktedir adamlar var. Ben olmasam da Yunanistan’ı bitirirler.” Büyük cesaretti. Adam beni Rumluk için kazanmak istiyor ve bana para vaad ediyor. Vasil “Hayır, dedi, biz seni biliyoruz. En mühim iĢleri sen göreceksin. Sensiz onlar muvaffak olamaz.” Dedim ki: “Vasil efendi, bu kanaatin doğru değil. Bunları bırak, baĢka Ģey var. Sen bir Rum’sun. Rum’luk için çalıĢıyorsun. Fakat ben Rum değilim. Bir Türk’üm, Türk’lük için çalıĢırım.” dedim.

Vasil’i bilirdim. Ama bildiğimden müthiĢ imiĢ. Pontusçuların baĢı imiĢ. Hattâ benden evvel Topal Osman onu öldürmeğe gelmiĢ. Mutasarrıf Zihni mâni olmuĢ Bu adam pek zeki idi. Eczacı idi. Tarih ve epey Ģey okumuĢtu. EvlenmemiĢti. Pek ciddî idi. Yüzü nadir gülerdi. Eczanehâneye yakın bir bahçesi vardı. Oraya Paris’ten çiçek tohumları getirir, eker, onlarla meĢgul olurdu. Nâdide meyveler ve çiçekler yetiĢtirirdi. Sinop’un Müslüman’ı, Rum’u, erkeği, kadını kendisine hürmet ederdi. ġahsan pek iyi adamdı. Fakirlere Müslüman da demez bakardı.

Bu sefer ben evde iken, birgün eczahânesine biri girmiĢ, bıçakla vurmuĢ, Beni çağırdılar, evine gittim. BeĢ altı yerinde yara var. Biri mide civarında, karnında nezef var. Bir Ģey yapmak da mümkün değil. Öldü. Cenazesinde bulundum. Mezarına kadar gittim. Adetâ ağlayacaktım.

Ġnsanlık ve insanların münasebetleri gariptir. Fikirce, milliyetçe taban tabana zıddız. Fakat pek dostuz. Birbirimize hürmet ediyoruz, birbirimizi ihbar ve imha etmiyoruz.

Kaatili bulamadılar. Zannedersem Vasil’i Ģube reisi Cemal Bey öldürttü. Evvelce de bir Rum öldürtmüĢtü. Pontuscuları temizliyordu. Çok zorladım itiraf etmedi. Vasil de böyle gitti.

157

Ben hudud hârici ve Mısır’da iken, Harb-i Umumi’nin o dehĢetinde ihtiyar babama kardeĢlerim bakmamıĢ. Vasil her ay kendisine lüzumu kadar para ikraz etmiĢ. Mütarekede ben Sinop’a gelince borçları kanuna bakmayıp yine altın olarak te’diye etmiĢtim. Bu dostluğu hiçbir Türk yapmamıĢ, hattâ oğulları da. Nasıl minnettar olmayayım? Ölünce eczahânesini Boyabat’lı Eczacı Naci Bey aldı. Defterinin arasında yüzlerce vesika çıkmıĢ. Bunlar hekimlerin fakirlere Belediye Eczahânesinden alınmak üzere verdikleri reçeteleri imiĢ. Aralarında benim de birçok reçetelerim varmıĢ. Belediye Eczahânesinden alamamıĢlar. Vasil’e gelmiĢler. Vasil onlara meccanen vermiĢ imiĢ. Ölümüne sade Rum’lar değil, kadın erkek Türk’ler de ağladılar.”158

Mondros Mütarekesi‟nin imzalanmasından sonra Ferit PaĢa‟nın kabineyi kurmasıyla Hürriyet ve Ġtilaf Fırkası iktidara geldi. Yeni hükümet Sinop Mutasarrıfı Necip Bey‟i görevden alarak yerine Üsküdar Polis Müdürü Mazhar Tevfik Bey‟i atadı. Terfi ettirilerek Sinop Mutasarrıflığı‟na atanan Mazhar Tevfik Bey, Ġttihatçılardan temizleyeceği Sinop‟a gitmek için vasıta arıyordu. O dönemde Sinop‟a düzenli yolcu vapuru çalıĢmıyordu. Ġtalyan bandıralı “Jan” adlı vapur ve Ģilepten bozma “Kırım” adlı küçük bir vapur Sinop limanına düzensiz olarak uğruyordu. Kendisini Sinop‟a götürecek vasıta arayıĢındaki Mazhar Tevfik Bey, 9. Ordu MüfettiĢliği‟ne159 atanan

Mustafa Kemal PaĢa‟nın özel bir vapurla Samsun‟a gideceğini öğrenerek bu vapura bindi.160

Mustafa Kemal, Mondros Mütarekesi uyarınca Ġtilaf Devletleri‟nin Ġstanbul‟u fiilen iĢgal ettiği 13 Kasım 1918 tarihinde Ġstanbul‟a gelerek altı ay baĢkentte kaldı. Bu sürede önce etkin bir görev almanın yollarını arayan Mustafa Kemal, bundan ümidini kesince Anadolu‟ya geçerek bir kurtuluĢ hareketi baĢlatmanın yollarını aramaya baĢladı. BaĢta Ali Fuat PaĢa olmak üzere yakın ve güvenilir arkadaĢlarıyla yaptığı toplantılarda Milli Mücadele‟nin düĢünsel temelini atan Mustafa Kemal, Anadolu‟ya geçmek için hükümetin kendini uygun bir göreve atamasını sağlamayı baĢardı.161

Ġngilizler, 9 Mart 1919‟da Samsun‟u, 30 Mart 1919‟da Merzifon‟u iĢgal etti. Samsun ve Merzifon‟un Ġngilizler tarafından iĢgal edilmesi, bu civardaki Pontus

158 Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım III: Rıza Nur-Atatürk Kavgası, (Yayına Hazırlayan: Abdurrahman

Dilipak), ĠĢaret Yayınları, Ġstanbul, 1992, s. 219-220.

159 Efe, a.g.t., s. 27‟de Mustafa Kemal‟in 3. Ordu MüfettiĢliğine atandığı yazılıdır. Oysa s. 29‟da da

belirtildiği gibi, Mustafa Kemal 9. Ordu MüfettiĢliğine atandı; 9. Ordu 15 Haziran 1919‟da 3. Ordu oldu.

160

A.g.t., s. 27.

161 Semih Yalçın, Mustafa Turan, Mustafa Ekincikli, Ġlhan Aksoy ve ġarika Gedikli, Türk Ġnkılâp Tarihi

çetelerini azdırdı. Bu tarihten sonra Rum çetecilerin Müslümanlara karĢı giriĢtikleri tecavüz ve taĢkınlıkların arttığı Ġngiliz istihbarat raporlarına kadar girdi. Bununla birlikte Ġngilizler, iĢgalden çok önce, Mondros Mütarekesi‟nin imzalanmasından hemen sonra, Samsun‟daki Müslümanların silahlanarak Hristiyanları katletmeye hazırlandıklarını iddia etmeye baĢladılar. Bölgedeki Birinci Dünya SavaĢı yıllarında baĢlayan huzursuzluğun Rumlar‟dan kaynaklandığı o yıllarda hazırlanan raporlarda belirtilse de, suçlanan taraf Türkler oldu.162

Mustafa Kemal, Samsun yöresinde bozulan asayiĢin düzeltilmesi, bölgenin silahsızlandırılması, huzursuzlukların giderilmesi ve Ģikâyetlerin incelenmesi amacıyla 9. Ordu Umum MüfettiĢi olarak ve geniĢ yetkilerle donatılarak Samsun‟a gönderildi. Mustafa Kemal ve beraberindekiler, Ġzmir‟in Yunanlılar tarafından iĢgal edilmesinden bir gün sonra, 16 Mayıs 1919‟da Bandırma Vapuru ile Ġstanbul‟dan ayrıldı.

Mustafa Kemal ve arkadaĢlarını Samsun‟a taĢıyan Bandırma vapurunun yolcularından Mazhar Tevfik Bey, yeni atandığı görev yeri Sinop‟a giderken görüĢlerini de değiĢtirdi. Bu karĢılaĢma ve Mustafa Kemal‟in yeni Sinop mutasarrıfını Milli Mücadele saflarına çekmesini Hasan Ġzzettin Dinamo Ģöyle anlatır:

“… Mustafa Kemal, karargâh arkadaĢları ile Bandırma vapurunda

Ġstanbul'dan Samsun'a giderken Sinop'a yeni atanmıĢ olan bu genç ve iyi yürekli Sinop mutasarrıfına da rastlamıĢtı. Mustafa Kemal, bu genç adamda bir Hürriyet ve Ġtilâfçı tipi bulmuĢ, Ġstanbul'dan Sinop'a dek üzerinde iĢleye iĢleye onu ihtilalci aydınlardan biri olarak yetiĢtirmiĢti. Ġstanbul'dan bir Hürriyet ve Ġtilâf Partili olarak çıkan Mazhar Tevfik bey, Sinop'a bir kuvayı milliyeci olarak ayak basmıĢtı.”163

Mustafa Kemal ve beraberindekileri Samsun‟a götüren Bandırma Vapuru 17 Mayıs sabahı Ġnebolu‟ya, 18 Mayıs öğle üzeri de Sinop‟a vardı. Mustafa Kemal, güven duyduğu genç mutasarrıfa gelecekte haberleĢme olasılığını düĢünerek bir de Ģifre anahtarı verdi.164

Mustafa Kemal‟in 18 Mayıs pazar günü öğle saatlerinde Sinop‟a ulaĢan vapurdan inerek kente çıkıp çıkmadığı konusunda iki karĢıt görüĢ vardır.

162

A.g.e., s. 159.

163 Hasan Ġzzettin Dinamo, Kutsal Ġsyan-Milli KurtuluĢ SavaĢının Gerçek Hikâyesi-3, Tekin

Yayınevi, Ġstanbul, 1986, s. 114-115.

164

Celâl Bayar‟a göre, Mustafa Kemal Samsun‟a giderken uğradıkları Sinop limanında karaya çıktı. Ġsmail Efe, Celâl Bayar‟ı kaynak gösterek, Mustafa Kemal‟in Sinop‟u ziyaret edip kentin ileri gelenleriyle görüĢtüğünü, Pontus Cemiyeti‟nin faaliyetleri hakkında bilgi aldığını, olası bir mukavemet hakkında heyecan uyandıran sözler söylediğini, Samsun‟a gidebilmek için yol ve vasıta sorduğunu, Samsun‟a karayoluyla ulaĢmanın olanaksızlığını öğrenince aynı akĢam vapurla yola devam ettiğini belirtmektedir.165 Bayar bu konuya hatıratında Ģu satırlarla değinmektedir:

“Bandırma vapuru söylediğim ihtiyat tedbiri altında, mümkün olduğu

kadar kıyıyı tâkip ederek önce Sinop’a geldi. Mustafa Kemal PaĢa Ģehri ziyaret etti, karadan Samsun’a gitmek için yol ve vasıta aradı. Bunların olmadığı anlaĢıldığı için yine gemi ile yoluna devam etmek zorunda kaldı.”166

Mustafa Kemal‟in Sinop‟ta karaya çıkmadığını söyleyenlere göre, Bandırma Vapuru 18 Mayıs pazar günü Sinop limanına girdiği sırada Sinop‟un meĢhur gündoğusu rüzgârı estiğinden vapur sallanıyordu. Vapurdan inen Mazhar Tevfik Bey, kendisini karĢılayanlara, vapurda Mustafa Kemal PaĢa‟nın bulunduğunu ve paĢayı kente davet etmelerinin iyi olacağını söyledi. Mazhar Tevfik Bey‟in yazmıĢ olduğu davet yazısı paĢaya gönderildi. Ancak vapurun sallanmasından rahatsız olan Mustafa Kemal, dıĢarı çıkamayarak gönderdiği bir kartvizitle özür diledi.167 Hüsrev

Gerede, Samsun yolculuğunun Sinop‟la ilgili bölümünü Ģöyle anlatmaktadır:

“… 18 Mayıs öğle üstü Sinop limanına girdik. Çok Ģükür sallantı kesildi. Yataklardan fırladık. TraĢ olduk, yıkandık, güvertede hava aldık, güneĢlendik. Dr. Refik’in nane suyu aklımızı baĢımıza getirdi. Saat 3’te vapurda bizimle gelip karaya çıkan Liva Mutasarrıfı Mazhar Tevfik Bey Sinop’tan bize Ġzmir’in iĢgali ile ilgili yazılı bilgi getirdi.”168

Mustafa Kemal‟in Samsun yolunda uğradığı son durak olan Sinop‟ta karaya çıkıp çıkmadığı ile ilgili bilgiler çeliĢkilidir. Ancak Sinop‟ta karaya çıkıldığına dair sağlam bir kanıt gösterilememesi nedeniyle, kente ayak basmamıĢ olma olasılığının yüksek olduğu söylenebilir.

165

A.g.t., s. 28.

166 Celâl Bayar, Ben de Yazdım-8, Baha Matbaası, Ġstanbul, 1972, s. 2575. 167

Efe, a.g.t., s. 28.

168 Hüsrev Gerede, Hüsrev Gerede’nin Anıları, (Hazırlayan: Sami Önal), 4. Baskı, Literatür Yayınları,

Dokuzuncu Ordu MüfettiĢliği karargâhında görevli Bandırma Vapuru yolcularından Teğmen Muzaffer (Kılıç) Bey, 18 Mayıs 1919‟da günlüğüne Ģu notu düĢtü:

“Zevâlde Sinob’a muvâsalat etdik. Limanda Preveze Gambotu

bulunmaktadır. Sekizden sonra limandan hareket etdik.”169

Teğmen Muzaffer Bey‟in hatıratında bahsettiği Preveze gambotu, Karadeniz‟de karakol görevi yapan iki savaĢ gemisinden biriydi. Karadeniz‟de ticaret gemilerinin güvenliğini sağlamak ve kaçakçılığı önlemek amacıyla, Amiral Calthorpe‟un bilgisi dahilinde, 10 cm‟lik topları sökülerek 4.7 cm‟lik top ve 7.65 cm‟lik makineli tüfekleri bırakılmıĢ olan Preveze gambotu Sinop limanında, Aydınreis gambotu ise Trabzon limanında üslendi. ġubat 1919‟da karakol görevine baĢlayan eski ve eksikleri bulunan bu iki gemi kömürsüzlük nedeniyle hareket edemiyordu. Bu durumu öğrenen Mustafa Kemal, Samsun‟a geldiği günün ertesinde Harbiye Nezareti‟ne telgraf çekerek gemiler için 500 ton kömür gönderilmesini istedi. Ġstenilen kömürü taĢıyacak Giresun vapurunun kazan arızası nedeniyle kömür gönderilmesinin ertelenmesi üzerine Mustafa Kemal 27 Mayıs günü bir telgraf daha çekerek acil kömür istedi. Mustafa Kemal‟in ısrarlı takibi sonunda gelen kömür sayesinde gambotlar faaliyete geçerek Pontus çetelerinin faaliyetleri ve kaçakçılığın önlenmesinde etkin oldular. ĠĢgal kuvvetleri ise gambotların faaliyetlerinden rahatsızlık duyarak Ġstanbul‟a dönmelerini sağlamaya çalıĢtı. Ġstanbul hükümeti, özellikle Sivas Kongresi‟nden sonra gambotların Ġstanbul‟a gelmesini istedi. Sinop limanında görevli bir Ġngiliz YüzbaĢı, 11 Aralık 1919‟da Preveze gambotunun kayıtlarını inceleyerek Anadolu Hareketi ile bir iliĢkisinin olup olmadığını tespit etmeye çalıĢtı. Görevlerine son verilen her iki gambotun Ġstanbul‟a dönmesi kesin bir biçimde emredildi. Gambotlar, kömür ve yağ eksikliği, bakım onarım gibi gerekçelerle dönüĢlerini sürekli erteledi. Bunun üzerine, gambotları yedeğine alıp getirmesi için Ġstanbul‟dan Alemdar römorkörü gönderildi. Gambotların Milli Mücadele‟ye katkılarını gören Alemdar personeli, iki gambotu Samsun‟da bırakarak geri döndü. TBMM‟nin kurulması ve Ġcra Vekilleri Heyeti‟nin oluĢturulmasından sonra Ankara Hükümeti gambotlara el koyduğunu açıkladı. Ankara‟nın emri üzerine, silah

169 Fethi Tevetoğlu, Atatürk’le Samsun’a Çıkanlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları: 757, Ankara,

cephane ve önemli malzemesi karaya çıkarılan gambotlar sığ suda tekrar yüzdürülebilecek biçimde batırıldı.170

Ankara Hükümeti, limanları korumak, teĢkilâtlandırmak, nakliye araçlarını arttırmak, Karadeniz‟deki Rus limanlarından ulaĢımı sağlamak gibi amaçlarla 1 Temmuz 1920 tarihinde Umûr-ı Bahriye Müdürlüğü‟nü kurdu. Bu birimin adı, 1 Mart 1921‟de Bahriye Dairesi Reisliği olarak değiĢtirildi. Sinop, önce müdürlük, sonra reislik olan bu birimde oluĢturulan Samsun Merkez Liman Reisliği‟ne bağlandı. Daha sonra Samsun Liman Reisliği‟ne bağlı bir liman reisliği haline getirilen Sinop‟un Ġnceburun mevkiinde bir gözetleme istasyonu kuruldu.171

18 Mayıs 1919‟da Sinop‟a varan Mutasarrıf Mazhar Tevfik Bey, bir yandan Hürriyet ve Ġtilaf Fırkası‟nın verdiği listeye göre yeni görev yerindeki Ġttihatçı memurları görevden alırken diğer yandan da Mustafa Kemal‟in talimatlarını uygulamayı ihmal etmedi.172 Mazhar Tevfik Bey‟in mutasarrıflığı boyunca Ġtilaf

Devletleri subaylarının sık sık uğradığı Sinop‟ta zaman zaman tatsız olaylar yaĢandı.

Ġngilizler‟in yanı sıra Fransızlar da Sinop‟taki Rumlarla ilgileniyordu. Fransızlar, Sinop‟taki Katolik Kilisesi‟ni bahane ederek Sinoplu Rumlarla iliĢki kurdu. Mazhar Tevfik Bey, Kastamonu Valiliği‟ne çektiği 5-6 Temmuz 1919 tarihli telgrafta, Bir subay ve on sivil Yunanlı ile üç Fransız subayın Ukrayna bandıralı bir vapur ile Sinop‟a gelerek Yunan Kızılhaç Hastanesi‟ne uğradıklarını, daha sonra Dr. Yani ve Reji direktörünün de aralarında olduğu bir grup tarafından Samsun‟a uğurlandıklarını bildirdi. Bu grup daha sonra Sinop Cezaevi‟ni de kontrol ederek Rum ve Ermeni tutuklu aradı. 31 Temmuz 1919‟da ise bir Fransız SavaĢ gemisi ile Sinop‟a gelen bir grup Fransız askeri Katolik Kilisesi‟nin onarımı ve su kaynağı bulma amacıyla kentte inceleme yaptı.173

4 Ağustos 1919 günü Samsun‟dan Ġstanbul‟a giden yolcu vapuru Sinop‟a uğradığında, yanında muhafızlığını yapan bir polis memuru olan bir kiĢi karaya çıkarak mutasarrıfın yanına gitti. Polisin yanındaki kiĢi, eski Samsun mebusu Osman olduğunu, Samsun Rum Metropoliti‟nin isteği üzerine Ġngilizler tarafından

170

Figen Atabey, Karadeniz’de Türk Donanması, Atatürk AraĢtırma Merkezi, Ankara, 2006, s. 60-62.

171

A.g.e., s. 73-85.

172

Efe, a.g.t., s. 36.

yakalanarak Malta‟ya götürülmek üzere yola çıkarıldığını söyledi ve mutasarrıftan yardım istedi. Sinop‟un ileri gelenlerini toplayan Mazhar Tevfik Bey, bir oyun