• Sonuç bulunamadı

3.3. Göçün Sosyal DıĢlanma Boyutu

3.3.1. Sosyal DıĢlanma Biçimleri

Sosyal dıĢlanmanın çok boyutlu bir süreç olması, farklı biçemlerde ortaya çıkmasına veya algılanmasına neden olmaktadır. Sosyal dıĢlanma, ülkeden ülkeye de farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, geliĢmekte olan ülkelerde sosyal dıĢlanma tartıĢmaları mal ve hizmet piyasalarından dıĢlanma üzerine odaklanırken, geliĢmiĢ ülkelerde üç biçim dıĢlanma olarak görülmektedir. Birincisi, iĢgücü piyasasından dıĢlanmadır. Ġkincisi, sürekli ve düzenli iĢlerden dıĢlanma, üçüncüsü ise, çalıĢmanın konusunu oluĢturan etnik köken ve göçmenleri içeren yeterli düzeydeki konut ve toplum hizmetlerinden dıĢlanmadır (Sapancalı, 2003: 123).

Sosyal dıĢlanma ile ilgili yapılan çalıĢmalarda karĢılaĢılan sorunların baĢında, kavramın gerekçelerinin ve biçimlerinin birbirinin içerisine geçmiĢ olmasıdır. Sosyal dıĢlanmanın biçimlerini dört biçim etrafında incelemek mümkündür: tüketimden dıĢlanma, iĢgücü piyasalarından dıĢlanma, sosyal refah hizmetlerinden dıĢlanma ve siyasal dıĢlanma olarak sıralanmaktadır. Bu çalıĢma için, biçemlerin detaylı bir Ģekilde incelenmesinde fayda bulunulmaktadır.

Mal ve Hizmet Alanından Dışlanma: Sosyal dıĢlanmanın ekonomik anlamdaki ilk biçemi olarak da kendisini göstermekle birlikte tüketimden dıĢlanma olarak da adlandırılmaktadır. Tüketimden dıĢlanma geçinme olanaklarından yoksunluk olmakla beraber, yaĢam düzeyini belirleyici de önemli bir göstergedir. Bu dıĢlanma biçemi, asgari düzeydeki temel gereksinimlerden, üretken mal ve varlıktan, eğitim, sağlık, enerji, iletiĢim ve ulaĢım gibi temel hizmetlerden yoksunluk olarak ortaya çıkmaktadır (Sapancalı, 2003: 125).

Ġnsanların ihtiyaçlarını karĢılamak için gerekli olan gelirden yoksun olmaları tüketemeyeceği anlamına gelmekte ve tüketimden dıĢlanmayı oluĢturmaktadır. Yeme, içme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gideremeyen birey ve aileyi, mal ve hizmetlerden dıĢlanmayı oluĢturmaktadır. Dolayısıyla, toplumda katılımı imkânsızlaĢtırmayı ortaya çıkartmaktadır (Çakır, 2002: 86). Mal ve hizmet piyasalarından dıĢlanma, gelir yoksulluğuna paralel olarak tüketilmesi gereken olan mal ve hizmetlerin tüketilememesinden kaynaklanmaktadır (ġahin, 2009: 71) Aynı zamanda, yaĢamın sürdürülmesi için gerekli kaynaklara eriĢememe anlamına da gelmektedir (Millar, 2007: 19).

İstihdam ve İşgücü Piyasalarından Dışlanma: Sosyal dıĢlanmaya iliĢkin birçok çalıĢmada sosyal dıĢlanma olgusu doğrudan iĢgücü piyasası ile iliĢkilendirilmektedir. ĠĢgücü piyasası, istihdama katılıp/katılmama veya istihdama katılma biçimi sosyal dıĢlanmayı belirleyen faktörler olmuĢtur (Sapancalı, 2003:136). Toplumda çalıĢma hem sosyal katılım açısından hem de gelir ve ekonomik kazanım bakımından en önemli mekanizmayı oluĢturmaktadır. ÇalıĢma bir gelir kaynağının yanında belirli sosyal iliĢkilerin kurulması içinde gerekli olmaktadır (Çakır, 2002: 86).

Sosyal dıĢlanmayla ilgili çalıĢmaların çoğunda sosyal dıĢlanmaya en önemli neden olarak gösterilen, ekonomik, psikolojik ve politik etkileri kaçınılmaz olan iĢsizlik olgusu gösterilmektedir. Çünkü dıĢlanmanın durumunun oluĢması için, ekonomik durumun kötüye gitmesi ve sosyal olarak dıĢlanmıĢlık olgusunun da eklenmesiyle ortaya çıkması gerekir. Örneğin, uzun süreli iĢsizliğin sonucunda, yabancılaĢma, eĢitsizlik ortaya çıkmakta ve bunlar da doğal olarak toplumun dıĢına çıkmayı getirmektedir (ġahin, 2006: 71-72).

Ġstihdam, sosyal katılımı ve kiĢisel geliĢimi sağlayan ve buna bağlı olarak bireyin toplumsal statüsünü ve öz saygısını da belirleyen temel bir etkendir. Bu kapsamda iĢgücü piyasasından dıĢlanma sosyal dıĢlanmanın en belirgin kriterini oluĢturmaktadır. ĠĢgücü piyasalarından dıĢlanma, sosyal dıĢlanmanın bireyler bakımından mücadele edilmesi en güç biçimlerinden biri olarak karĢımıza çıkmaktadır (Güler, 2014: 77).

Viprey (2001), iĢ piyasalarında dıĢlanma, birey ya da grupları mesleki yeterlilik veya üretim özellikleri dıĢında (dil, renk, inanç, cinsiyet vb. gibi) ortak özellikleri nedeniyle ayrı bir muameleye tabi tutmaktır. Yani cinsiyet, ırk, inanç ve etnik köken

gibi gerçek olmayan özelliklerden dolayı bazı kaynaklara eriĢimini sınırlamak amacıyla bilinçli ya da bilinçli olmayacak Ģekilde yapılan adalet dıĢı uygulama olarak ifade etmektedir (Lordoğlu ve Aslan, 2012: 120).

Sosyal Refah Hizmetlerinden DıĢlanma: Sosyal refah devleti düĢüncesi, kamu kurum ve kuruluĢlarına, toplumdaki tüm bireylere, ödeme gücündeki eĢitsizliği değil, gereksinimdeki eĢitsizliği göz önüne alarak hizmet sunma sorumluluğu yüklemektedir (Sürüel, 2008: 57). Sosyal refah hizmetlerinden dıĢlanma, bireylerin veya toplumsal grupların refah devleti tarafından sağlanan eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi haklarını kullanamamalarıdır (Güler, 2014: 77). Bireyler toplumda iyi bir statüye sahip olmak için eğitimde fırsat eĢitliği, psikolojik ve fiziksel açıdan sağlıklı ve sosyal koruma olarak da, bireylerin karĢılaĢacakları risklere karĢı önlem alınarak güvence sağlanmalı ve topluma katılımları sağlanmalıdır. Devletçe sağlanan sosyal refah hizmetleri yeterli ve ulaĢılabilir olduğunda dıĢlanmanın azaldığı ancak yeterli olmadığı durumlarda ise toplumdaki ayrıĢmanın ve dıĢlanmanın arttığı görülmektedir (ġahin, 2009: 76-77).

Siyasal Alandan Dışlanma: Ekonomik alanda, istihdam olanaklarına eriĢememe ve emek piyasası ile iliĢkilerin zayıflaması bir sosyal dıĢlanma sorunu olarak karĢımıza çıkıyor. Ancak, sosyal dıĢlanma dediğimiz olgu sadece gelir kaynaklarından yoksun kalma ile açıklanmamaktadır. Bireylerin siyasi ve kültürel olarak dıĢlanmaları da toplumsallıklarını olumsuz etkileyen faktörlerdendir. Örneğin Siyasi temsil yetisinin kısıtlanması ve karar alma süreçlerine katılmama, siyasal alandan dıĢlanmayı doğurabilmektedir (BaĢak, 2007: 81).

Siyasal alandan dıĢlanma, bireylerin veya grupların toplumun siyasal karar alma süreçlerinde yer almamaları veya karar alma yetkilerini baĢkalarına bırakmaları anlamına gelmektedir (Sapancalı, 2005: 84). Siyasal dıĢlanma, kamusal yaĢamda geniĢ kesimlerin siyasetten uzaklaĢması ve hatta zamanla siyaset karĢıtı bir durum içerisine girmeleri Ģeklinde yansımaktadır. Bu durum dıĢlananların yurttaĢlık hakları ile bağlarının zedelenmesi ve yurttaĢlık krizi olarak da tanımlanabilmektedir. Siyasal dıĢlanma, demokrasinin gerçek anlamda iĢlemediği bir süreci ve demokrasi karĢıtı bir durumu ifade etmektedir. Siyasal dıĢlanmanın bir baĢka boyutu hükümet politikaları ile ilgilidir. Yani kamusal yaĢamın yanında kamusal hizmetler alanından da dıĢlanmayı ortaya çıkarmaktadır (Sapancalı, 2003: 194-195).