• Sonuç bulunamadı

temele dayanmayan temelsiz bir sistem önermiş ve temel ilke kanıtlanamayacağı için bilgi iddiasını hipotetik olarak kurmuştur (2019: 75-77).

duygusudur. Fichte Kant'ın pratik felsefesini kendi felsefesinin temeline koyacaktır.

Jacobi Kant felsefesinin tutarlı olabilmesi için öznel idealizm olması gerektiğini, öznel idealist felsefelerin de bilgi vermediğini öne sürer. Reinhold, felsefesini, evrensel olarak kabul edilebilir temel bir ilkeden yola çıkarak kurduğunda Jacobi'nin eleştirilerini karşılayabileceğine inanır. Ancak temel ilke olarak öne sürdüğü bilinç ilkesi realist ve kuşkucu eleştirileri karşılayamaz. Fichte, sistematik bir felsefenin temel bir ilkeye dayanması gerektiği hususunda Reinhold'la hemfikir olsa da Schulze'nin de etkisiyle bilinç ilkesinin temel ilke olamayacağına kanaat getirir. Fichte'nin Reinhold'dan bir diğer farkı, temel ilke hiçbir zaman kanıtlanmayacak olsa bile, bir ilkenin neden temel ilke olarak seçildiğinin argümantatif bir yolla temellendirilmesi gerektiğini düşünmesidir.33 Bunun için GWL'de soruşturmaya temel ilkeden başlamak yerine, kabul görme olasılığı daha fazla olan mantık yasalarından başlar. GWL'de temel ilkelerin keşfedildiği güzergâh şu şekildedir: 1) Özdeşlik ilkesi evrensel olarak kabul edilebilecek bir öncül olarak ele alınır. Özdeşlik ilkesinden, özdeşliğin ondan soyutlanarak elde edildiği, sadece biçimsel olmayıp aynı zamanda bir içeriğe de sahip olan—hem teorik hem de pratik alanı eksiksizce açıklayabilecek temel ilkeye—'Ben=Ben'e ulaşılır. 2) Çelişmezlik ilkesi evrensel olarak kabul edilebilecek ikinci öncül olarak ele alınır. Çelişmezlik ilkesinden yola çıkılarak temel ilkeye yardımcı olacak ikinci bir ilkeye, 'Ben, Ben-olmayan değildir'e ulaşılır. 3) 'Ben=Ben' ve 'Ben, Ben-olmayan değildir' ilkeleri sentezlenerek üçüncü bir ilkeye, 'Ben kısmen Ben-olmayandır' ilkesine ulaşılır. 4) Bu üç ilke temelinde bütüncül bir bilgi sistemi oluşturulur ve mantık ilkeleri olan özdeşlik ve çelişmezlik ilkeleri de bu bilgi sistemi içerisinde doğrulanır. (GWL: 93-119).

Bu izlenen güzergâh Fichteci sistemin hem döngüsel hem de temelci olduğunu göstermektedir. Döngüseldir, zira başta kullandığı öncüller olan mantık ilkelerini sistem

33 Fichte'nin bu düşüncesi Maimon'un bir eleştirisine dayanır. Maimon, bilinç ilkesinin temel ilke olup olmadığını belirleyen bir kriterin olmadığını ileri sürmüş; buna karşılık Reinhold temel ilkeyi ispatlamaya çalışmasının sistemine aykırı olduğunu söylemiştir; Maimon ise böyle bir durumda temel ilkeyi keyfi bir ilkeden ayıracak sınırın bulunamayacağını ifade etmiştir (Beiser, 1987: 317-318).

içerisinde doğrular; temelcidir, zira öncüller ve sistem içerisindeki diğer tüm önermeler temel ilkeye dayanarak kesinlik kazanır. Diğer yandan, bu sistem hipotetik olarak kurulduğundan kendi döngüsünde kesin olsa da mutlak bir kesinlik iddiasında bulunmaz.

Birincisi 'özgürlük ve zorunluluğu aynı anda ortaya koyabilecek kesin bir bilgi sistemi varsa şu koşullar içinde var olmalıdır' gibi bir düşünceyle yola çıkar. İkincisi temel ilke olarak koyduğu özgürlük ilkesi bir sonsuzluk ilkesidir ve böyle bir temel aynı zamanda bir temelsizlik anlamına gelebilecektir.

Bu yönteme en az iki eleştiri yapılabilir. Birincisi, Fichte kendi kendisini tanıtlayan bir sistem inşa eder. İkincisi, Fichte insanı tarihin dışında konumlandırır. Fichte her tarihsel dönemde geçerli olacak evrensel ve kendi kendisini özgür eylemi ile oluşturan bir insan ve toplum ideali ortaya koyar. Aslında bu her iki eleştiri de Fichte felsefesinin aynı zamanda güçlü yönleridir: 1)Teorik alanda, bilgi hipotetik olarak kabul edilen bir temelde bir döngüsellik içinde kurulmuş olduğu için, Fichte felsefesi bilginin var olmayabileceğini savunan kuşkuculuk ile çelişmez. Ancak onları bilgiyi ve özgürlüğü istemek yerine belirlenmeyi istemekle suçlar. 2)Pratik alanda, herhangi bir toplumsal sistem veya herhangi bir insan modeli, olması gereken sabit bir sistem veya model olarak anlaşılmayacak ve sistemin ilerlemeci doğası gereği, insanın hem kendisini hem de toplumsal ilişkileri sonsuz bir çaba ile yeniden ve yeniden yarattığı dinamik bir toplumsal model ortaya konulacaktır.

Fichte felsefesi, Kant sistemine yöneltilen Humecu-kuşkucu eleştiriyi cevaplamaz.

Kendinde-şey eleştirisini ise göğüslemeye çalışır. Bunun için Reinhold'un yaptığı gibi bir sistem ideali ile yola çıkar. Ancak bu sistemin özgürlüğü de kapsaması gerekir. Fichte, Maimon'u takip ederek, onun önerdiği gibi sonlu zihnin yanına sonsuz bir zihin ideali koyar. Sonlu ve sonsuz zihin, bireysel ve saf Ben olarak ele alınır; bu iki Ben'e karşılık gelecek şekilde iki farklı görü, empirik ve entelektüel görü, Ben kavramı altında birleştirilir. Entelektüel görü, kişinin kendi özgürlüğünü görme yetisidir. Bir anlamda

kendinde-şey alanı özgürlüğü görme yetisi üzerinden Ben'e indirgenir.

Fichte'de özgürlüğün dolaysız farkındalığı teorik olarak açıklanamaz.34 Ancak teorik alan Ben'in özgürlüğü temelinde öne sürülebilir. Bu durumda, pratik alanda Ben'e kendi özgürlüğünü gerçekleştirmeye çalışan ve bunun için sonsuza kadar çabalaması gereken bir konum verilir.

34 Jacobi'ye göre özgürlüğü kabul eden bir sistem irrasyonel fideizmdir. Çünkü özgürlük ancak dolaysız bir algı ile bilinebilir. Rasyonel bir sistemde herhangi bir dolaysız algının varlığı, o sistemi rasyonel olmaktan çıkarır. Fichte hem dolaysız bir algı olarak özgürlüğün görülebileceğini kabul eder hem de sistematik bir felsefe kurmak ister. Bu açıdan Fichte'nin Jacobi ve Reinhold arasında bir senteze gittiği söylenebilir.

2.BÖLÜM

JENA DÖNEMİ (1794-1799) FICHTE FELSEFESİ

Birinci bölümde Kant sonrası felsefe tartışmaları Fichte felsefesine bağlayan süreç ele alınmış, Fichte'nin temelde hangi problemlere cevap bulmak istediği ortaya konulmuştur. Bu tartışmalara "Aenesidemus'un Eleştirisi" ile dahil olan Fichte bu eserinde temel ilkesini Edim olarak belirleyerek Kant felsefesinde ortaya çıkan düalizmi pratik bir temel ile aşmak istediğini ortaya koymuştur. Bu bölümde Fichteci temelin nasıl açımlandığı gösterilecektir.

Fichte'nin Jena dönemi felsefesi ile geç dönem felsefesi arasında belirgin bir fark olduğu yaygın bir görüştür. Örneğin, Copleston (2010)'a göre Fichte'nin geç dönem felsefesi, bilinç alanını kendinde mutlak varlığın dışsallaşması olarak ele aldığından, erken dönem felsefesinden ayrılır (102-103). Bu ayrım göz önünde bulundurularak bu tezde sadece Jena dönemi Fichte felsefesi incelenmiştir. Fichte'nin bu dönemde yayımladığı temel eser GWL'dir. Fichte bu eseri baz alarak hukuk ve ahlak alanına dair GNR ve SS'yi yazmıştır. Bu tezde temel olarak bu üç eser göz önünde bulundurulmuş;

buna ek olarak, Fichte'nin Jena Üniversitesi'ne atandığında felsefesini tanıtmak için yazdığı BW'den ve Wissenschaftslehre'yi gerek daha anlaşılır kılmak gerekse de bazı yönlerini değiştirmek için yazmayı planladığı Versuch einer neuen Darstellung der Wissenschaftslehre (Attempt at a New Presentation of the Wissenschaftslehre) (1797-8)35 isimli esere ait iki önsözden faydalanılmıştır.

Tezin bu bölümünün temel amacı Wissenschaftslehre'nin temel ilkelerini anlaşılır

35 Fichte 1796-99 yıllarında Wissenschaftslehre nova methodo başlığı altında verdiği derslerde Wissenschaftslehre'yi farklı bir yöntemle sunmayı denemiş ve bu dersleri temel alan bir eser yazmak istemiştir. Ancak sadece iki önsözünü ve birinci bölümünü yayımlamıştır (Breazeale, 2018). Bu derslere ilişkin ders notları yıllar içerisinde (1885-1978) bulunarak derlenmiştir. Tez, bu eseri (WLnm) bütünüyle göz ardı etmese de ona üç sebepten dolayı merkezi bir rol vermez. Birincisi, Fichte'nin ahlak ve hukuka ilişkin eserleri bu dersler tamamlanmadan yayımlanmıştır ve GWL'yi temel alırlar; ikincisi bu eser Fichte tarafından bir bütün olarak yayımlanmamıştır. Üçüncüsü, bu eser Fichte'nin Jena dönemi felsefesinden geç dönem felsefine bir geçiş aşamasını temsil ettiğinden Jena dönemi felsefesinden belirli bir kopuş gösterir.

kılmaktır. Bu sayede, Fichte'nin bu ilkeleri temel alarak ürettiği hukuk ve ahlak felsefesi metinlerine bir geçiş yapılabilecektir. Bu amaçla, Wissenschaftslehre kavramı, bilim ve bilgi kavramları ile ilişkisi çerçevesinde incelenmiş; Wissenschaftslehre'nin temel ilkelerinin neler olduğu, nasıl çıkarsandığı ve ne anlama geldikleri ortaya konulmuş; ve Wissenschaftslehre'nin teorik ve pratik alana ilişkin çözümlemeleri ele alınmıştır.

Belgede TÜRKİYE CUMHURİYETİ (sayfa 35-40)