• Sonuç bulunamadı

Sonuç

Belgede Ar-Ge Personeli (sayfa 108-113)

2.2. Doğu Asya Yönetim Sistemleri ve İş Grupları

2.2.1. Japonya

2.2.1.7. Sonuç

96 dünyayı etkilemek olan felsefesi yapısı göz önüne alındığında, günümüzde Japon kültüründe görülen Amerikan tesiri, Amerikan kültüründe görülen Japon tesirinden çok daha fazladır (Aygün, 2011).

97 işlem maliyetlerinin düşürülmesi gibi kolaylıklar sağlamaktadır. Ayrıca keiretsu grupları içinde yer alan her bir işletme, elinde hisse bulunduran diğer şirketlerin toplamı tarafından denetlenmektedir. Değerlendirilen tüm bu süreç içinde ağ yapısı sağladığı avantajlarla ülke ekonomisine olumlu yönde katkı sağlamakta olduğu söylenebilir (Morca ve Steier, 2005; Lawrance, 1991).

Dünya çapında değerlendirildiğinde Ar-Ge yatırımları ülkelerin durumlarına göre farklılıklar göstermekte, zengin ülkelerin Ar-Ge yatırımlarının diğer ülkelere göre fazla olması durumu gözlenmektedir. 1999 yılında OECD ülkelerinin toplam Ar-Ge yatırımlarının %48’ini oluşturan ABD’nin Ar-Ge yatırımı 250 milyar dolar değerindedir ve ardından %18 ile Japonya, %8 ile Almanya, %5,5 ile Fransa gelmektedir. Yapılan bu yatırım miktarları ayrıca ülkelerin bilim ve teknoloji alanındaki konumlarını da göstermektedir. Bu nedenle Ar-Ge yatırımı yüksek olarak değerlendirilen ABD, Finlandiya, Japonya, Kore, İsviçre gibi ülkelerin bu alanda ön planda olmaları ve yatırımlarının diğer ülkelere göre gayri safi milli harcamalarının çok daha büyük kısmını oluşturması kaçınılmazdır. Ancak, yapılan yatırımlarda özel sektör ve kamu tarafından yapılan yatırım miktarlarında bir denge bulunması da önem arz etmektedir. Örneğin İrlanda ve Güney Kore ile benzer şekilde Japonya’nın Ar-Ge yatırımlarının %70’i özel sektör, %20’si ise kamu tarafından gerçekleştirilmiştir (OECD, 2000; Erkek, 2011).

Japon ekonomisi yıllar içinde inişli çıkışlı bir ekonomik süreç yaşamıştır.

1980’lere kadar iyi seviyelerde ilerleyen ekonomi bu dönemde yaşanan ılımlı ekonomik çöküntüden sonra 1986'da tekrar genişleme dönemine girmiş ve bu durumu 1992'deki ekonomik durgunluk dönemine kadar sürdürmüştür. Yeniden toparlanma 1997 Asya krizi ile tekrar bozulmuştur. 2000’li yıllara gelindiğinde

98 yaşanan ekonomik canlanma ise, 2008 yılından itibaren yerini dünyada etkisini gösteren küresel finans krizine bırakmıştır. Bu dönem Japon ekonomisinde yeni bir resesyon yaşanmasına sebep olmuştur. Böylece birçok şirket daralma yoluna gitmiştir. Ekonomik yapılanmasını inişli çıkışlı süreçlerde yaşayan Japonya, yıllar içinde dünya ekonomileri arasında önemli bir konuma ulaşmış ve küresel ortamda başarısını kanıtlamış bir ülke olarak tanımlanmıştır. Son dönemde zayıflayan yapısına ilişkin bulgular bulunan Japon iş sisteminin temelini oluşturan keiretsu ağlarının bu süreçte etkisi oldukça büyüktür.

Japon iş sistemi uygulamaları, başarılı yapılar sergilemesi sebebiyle birçok ülke tarafından dikkatle incelenmiş ve uygulanmaya çalışılmıştır. Ancak gerek yapısal gerekse kültürel eksiklikler sebebiyle Japonya iş sistemindeki başarı taklitçileri tarafından elde edilememiştir (Sığrı, 2006). Bu durumdan elde edilen sonuç ‘yönetimde tek bir en iyi yol’ değil ‘birçok iyi yol’ bulunduğu yönündedir.

Japon iş sistemi yapısı ve uygulamaları kendi ekonomik ve kültürel ortamında oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. Bu nedenle her ülke kendi ekonomik, politik, finansal ve kültürel yapısına uygun iş sistemi uygulamaları ile yapısına uygun endüstriyel yapılanma, sermaye birikimi ve risk yönetimi ile başarılı sonuçlar elde edebilir (Sığrı, 2006).

İş sistemlerini şekillendiren kurumsal yapılar açısından değerlendirmeler yapılacak olursa, devlet yapısı 1990’lara kadar doğrudan devlet müdahalesi ve endüstride devlet müdahalesi orta seviyede tanımlanırken, 1990’lardan sonra müdahalelerde azalan yapılar söz konusudur (Whitley ve Zhang, 2013). Finansal sistemde oldukça önemli finansman kaynağı olan bankalar, 1970’lerden sonra mali sistemin liberalizasyonu ve deregülasyonu ile sorunlar yaşamaya başlamıştır.

99 Firmalar daha ucuz finansman kaynaklarına yönelmiş, bu durumdan bankalar ve bankalarla yakın ilişkiler içinde olan firmalar yoğun şekilde etkilenmiştir. Zaman içinde karlılık ön plana çıkmıştır. Bu nedenle 1990’larda balon ekonominin de çökmesiyle kurumsal yapılanma yeniden gözden geçirilmiş ve değişimler yaşanmıştır. Bazı alanlarda düzenlemelerle iyileşme sağlanmasına rağmen, Japonya’nın kurumsal yapısının düzenlenmesine ilişkin yapılacak çalışmalar devam etmelidir (Erdönmez, 2003). Eğitim sisteminin oldukça ileri seviyede olduğu Japonya’ya sendika sistemi açısından bakıldığında, sendikaların oldukça yaygın olduğu ancak zamanla, üretim sektöründen hizmet tabanlı sektörlere yönelme ile sendikalaşma oranında belirgin azalmanın yaşandığı görülmüştür (Stiles, 2009).

Kolektivist yapının belirgin olduğu ülke ekonomisinde, şeffaf olmayan yapı yerini zamanla bilgilendirmenin daha yüksek olduğu yapıya bırakmıştır. Ayrıca önceki yıllarda muhafazakar olarak tanımlanan ve dışarıdan girişlerin kısıtlı olduğu sisteme yeni girişler zamanla mümkün olmuştur (Çokaklı, 2002). DEİK tarafından yayınlanan 2012 yılı Japonya ülke bültenine göre;

“IMF’nin 2009 yılı raporuna göre Japonya nominal milli gelir hesabına göre Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi, ayrıca dünyanın en büyük dördüncü ihracatçı ve beşinci ithalatçı ülkesi konumundadır. Ancak 2010 yılı raporuna göre Amerika ilk sırada ve uzun süredir ikinci sıradaki yerini koruyan Japonya’nın yerini Çin Halk Cumhuriyeti almıştır” (DEİK, 2012, s. 3).

Japonya İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde yaşadığı hızlı büyümenin ardından, 1990’lı yıllarda durgun bir ekonomik sürece girmiştir. Ancak 2000’li yıllara gelindiğinde, dünya genelindeki ekonomik canlanmayla ülke

100 ekonomisi tekrar yükselişe geçmiştir. 2008 yılında yaşanan küresel finans krizi ile tekrar olumsuz etkiler yaşayan ekonomi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanan en büyük resesyonlardan birini yaşamıştır. Bu süreç mali sektörde sıkıntılara, iç ve dış talebin azalmasına ve şirketlerin üretiminde ciddi daralmaya sebep olmuştur (DEİK, 2012). Ayrıca, ülkede zaman içinde gruplardaki çapraz hissedarlık oranlarının düşmesi, ana banka ve firma arasındaki ilişkinin gevşemesi, muhasebe sisteminde yapılan revizyonlar ile karşılıklı iştirak ilişkilerinin kolaylaşması ve ülkede yabancı yatırım tutarlarının artması söz konusu olmuştur. Bu değişim süreci iş gruplarının da değişimler yaşamasına sebep olmuştur. Buna göre keiretsu yapısı zayıflamış, grup ilişkilerinin çözülmesi söz konusu olmuştur. Ancak grupların zayıflayan yapısına rağmen Japon iş sisteminden tamamen yok olması söz konusu olmamıştır. Bu nedenle iş grupları ve oluşturdukları bağların varlığı devam etmektedir (Ahmadjian, 2006).

Sonuç olarak, gelişim süreci boyunca başarılı bir seyir izleyen Japon iş ağlarının temeli olan keiretsu yapısı dünya ekonomisinde de önemli bir yer edinmiştir. Geçmiş sürecinde inişli çıkışlı bir yapı sergileyerek globalleşen dünyada önemi artan Japon ekonomisinin iş sistemindeki başarılı uygulamaları, teknolojik değişimlere açık inovatif yapısı ve sürekli gelişen ekonomisi ile birçok araştırmaya konu olmuştur. Ayrıca gelişim süreci boyunca hızla artan Japonya, Çin ve Güney Kore kökenli çok uluslu şirketler, Doğu Asya’nın küreselleşmeye adaptasyonunu hızlandırmaktadır. Böylece, Doğu Asya ülkelerine özgü iş sistemi yapıları dünya çapında tanınacak ve gelişme fırsatı bulacaktır (Worldbank, 2012). Ayrıca yapılan belirlemelerle gelişmiş bir inovasyon sistemi ve kaliteli bir yönetişim yapısının ekonomiye yüksek derecede katkısı olduğu, yenilik sistemleri ve yönetişim

101 yeteneklerini geliştiren işletmelerin ekonomik kalkınmada daha önde olacağı söylenebilir (Fagerberg ve Srholec, 2008).

Genel özellikleri itibariyle Japonya’da kurumlar ve mevcut iş sistemi etkileşimi aşağıdaki tabloda özetlenmiştir.

Tablo 4: Japonya’da Yıllar İçinde Kurumlar ve İş Sistemi Etkileşimi

Kurumsal Yapılar Eski Yeni

Devlet Doğrudan devlet müdahalesi Sınırlı ve ılımlı devlet müdahalesi

Finansal Sistem

-Piyasa payı önemlidir -Şeffaf olmayan yapı

-Ana banka-firma ilişkileri sıkı

-Karlılık önemlidir -Bilgilendirme artmıştır

-Ana banka-firma ilişkileri gevşek Yetenek Geliştirme ve

Kontrol Sistemi

-Eğitim önemlidir

-Sendikal yapılanmanın gelişim ve önemi yüksektir

-Eğitim önemini korumakta ve gelişmektedir

-Sendikal yapılanma zayıflamıştır Güven ve Otorite

İlişkileri

-Muhafazakar yapı

-Kurumsallaşmış güven yüksektir -Ağ yapılanması sıkı

-Yeni girişlere izin veren yapı -Ağ yapılanması gevşek

Belgede Ar-Ge Personeli (sayfa 108-113)