• Sonuç bulunamadı

Sanatçı, düş dünyasında yarattığı imgelemlerini iki boyutlu yüzey üzerinde anlama kavuştururken mekan tüm yaratıların var olduğu bir zemin görevi görmektedir. Espas ise mekanı oluşturan en önemli parçalardan biridir. Çünkü espas, mekanın içindeki nesne, biçim ve figürlerin birbirlerine karşı yer aldıkları konumları, birbirleriyle ileri-geri, ön-arka gibi ilişkileri sonucunda meydana gelen boşluk neticesinde ortaya çıkan bir durumdur. Bu bağlamda espas mekanın yapıtaşını oluşturan temel unsurlardan biri, mekansa hepsini içerisine alan kucaklayıcı, kapsayıcı genel bir alandır da denilebilir. Yüzeysel mekan ise özellikle empresyonizmin getirmiş olduğu klasik perspektif dayalı katı kuralların yıkılmasıyla birlikte, derinliğin resim yüzeyine yaklaştığı, buna bağlı olarak da özgün arayış ve yorumlamaların önünün açıldığı bir anlayıştır. Bu doğrultuda resmi meydana getiren çizgi, renk, doku, ışık-gölge ve perspektif gibi kavramlar, yüzeysel mekan anlayışıyla birlikte klasik resim üslubundaki yapısının ve işlevselliğinin dışına çıkmıştır. Bu sayede bu kavramlar sanatçılar tarafından sezgisel ve duyumsal algıya dayalı, daha özgür bir dille kullanılmaya başlanmıştır.

Geleneksel Türk resim sanatlarından biri olan minyatür, mekanda yüzeyselliğin benimsendiği bir kompozisyon yapısına sahiptir. Ancak 18. yüzyılla birlikte Batı resmine özgü kaidelerin benimsenmesiyle, minyatür sanatı etkinliğini yitirmiştir. Bunun sonucu olarak da mekan anlayışında yüzeysel kimlikten yavaş yavaş uzaklaşılmış, klasik perspektif ve resim kurallarının özümsendiği mekansallığa doğru bir dönüşüm gerçekleşmeye başlamıştır.

Minyatür resmindeki bu dönüşüm sonrasında Primitif ressamlar Türk resim sanatının çağdaşlaşma yolculuğunun bir diğer aşamasını oluşturmuşlardır. Bu dönem eserleri fotoğraftan yola çıkarak gerçekleştirildiği için ezberci bir perspektif anlayışı; katı kütlesel ve sınırlı bir boyama tekniği hakimdir. Mekanın ise önden arkaya doğru derinlik verilerek klasik bir kompozisyon örgüsü içerisinde oluşturulduğu gözlemlenir.

İkinci Kuşak Asker ressamlar döneminde primitiflerdeki çizgi, renk ve mekan atmosferindeki sınırlılık ve yapaysallık azalmış, Batı resmindeki klasik üslup anlayışının hakim olduğu plastik etki daha hissedilir hale gelmiştir. Perspektif çözümlemeler tam anlamıyla kimliğini bulmuş, renk etkisindeki valör araştırmaları

ve zenginliği artmıştır. Resim yüzeyindeki boya dokusu ve doygunluğu daha belirgin bir etkiye ulaşmıştır. Özellikle Halil Paşa’nın çalışmalarında Primitif ressamlarda görülen nesneler arasındaki keskin hatlar ve renk kullanımındaki katı anlayış kaybolmaya başlamıştır. Halil Paşa bu üslubuyla, mekanın resim yüzeyine yaklaşmasına yönelik uygulamaların ilk adımlarını atmış ve izlenimci özellikleriyle de kendisinden sonra gelen 1914 Çallı kuşağına öncülük etmiştir.

Türk resim sanatında 18. yüzyılla birlikte başlayan Batı resminin etkileri, Çağdaş Türk resminin ve buna bağlı olarak da figüratif eğilimli eserlerdeki yüzeysel mekan anlayışının biçimlenişinde önemli bir rol oynamıştır. Çağdaş Türk resminde mekan olgusundaki yüzeysel etkilerin, Batı sanatında olduğu gibi empresyonist bir dönüşüm süreci içerisinde gerçekleştiği söylenebilir. Bu sürecin de sistemli bir şekilde 1914 Çallı Kuşağıyla birlikte yaşanmaya başladığını ifade etmek yanlış olmaz. 1914 Kuşağında ışık ve renge ait anlık izlenimlerin takip edildiği empresyonist anlayışa bağlı olarak, yüzey üzerindeki mekan etkisi daha serbest bir anlayışla oluşturulurken, kontursal etkilerin erimesiyle birlikte boyama tekniği anlamında özgün yorumlamalar kendini daha etkili bir şekilde hissettirmeye başlamıştır. Perspektifteki çizgisel anlayış kırılmış, mekan içerisindeki nesne, figür ve boşluk arasındaki mesafeler birbirine yaklaşmış, daha yumuşak ve birbiriyle ilintili geçişler şeklinde yansıtılmıştır. İzlenimlerden yola çıkıldığı için görünen reel gerçeklikten ziyade, duyumsananlar ön plana çıkmıştır.

Herhangi bir üslup birlikteliğinin olmadığı Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği döneminde ressamların eserlerinde kimlik arayışları devam etmiştir. Özellikle Cevat Dereli, Zeki Kocamemi, Ali Avni Çelebi ve Refik Epikman perspektif kurallarını esneterek, boyama tekniği açısından daha özgün bir üslupla oluşturdukları eserleriyle grup içerisindeki diğer ressamlara göre mekanı yüzeysel etkilerin hakim olduğu bir anlayışla oluşturmuşlardır. D Grubu döneminde kübist ve konstrüktüvist bir anlayışın benimsenmesiyle renk etkisinin azalmıştır. Buna bağlı olarak meydana gelen yalınlaşmayla birlikte resimdeki mekan anlayışının yüzeye yaklaştığı görülür. Neredeyse bir düzlem resmine dönüşen çalışmalarda figür ve mekan, kontur çizgileriyle birbirinden ayrıştırılmış ve imgelem ortaya çıkarılmıştır. D grubunun Batıya öykünmesini abartılı bularak halkın yaşantısından kesitlerin resmedildiği Yeniler grubunda resim yüzeyinin serbest bir şekilde kullanıldığı

yorumlamalar varlığını sürdürmüştür. Onlar Grubunda da yine yüzeysel mekanla yoğrulmuş bir mekan anlayışının örnekleri gözlemlenmiştir.

1950’lerden sonra soyut resme yönelimin artmasıyla mekan serbestliğinin önü tamamıyla açılmıştır. Tüm bu gelişmelerin yaşandığı süreç içerisinde figüratif resim varlığını sürdürürken, yüzeysel mekan anlayışının da figüratif eğilimlerdeki etkisini daha da sağlamlaştırarak devam ettirdiği söylenebilir.

1950 yılından sonra toplumsal siyasal ve ekonomik alanda yaşanan değişim ve dönüşümlerle birlikte, 1960 sonrası toplum içerisindeki bireyin ön plana çıkması, bireyin toplum içerisinde yaşadığı sorun ve problemler resimdeki dışavurumcu üslubun hayat bulduğu bir süreci de başlatmıştır. Böylece mekan, sanatçının kendisiyle ve toplumla hesaplaştığı yüzeysel bir zemin olarak kullanılmaya başlamıştır denilebilir.

Zaman ve mekan kavramının kaybolduğu, gerçekle düşün birbirine karıştığı ve figüratif anlatımların tamamıyla öznel bir ifadenin içerisinde yoğrularak hayat bulduğu 1968 kuşağına ait resimlerde mekanın yüzeysel bir şekilde ele alındığı gözlemlenebilir.

Seksenli ve doksanlı yıllarda ise sanatçıların eserlerinde kavramsal arayışlar ve enstalasyon çalışmaları ön plana çıksa da, yüzeysel mekan anlayışı sanatçıların özgünlüklerini ifade ettiği bir zemin olmaya devam etmiştir.

Cumhuriyet kurulduktan sonraki dönemde figüratif eğilimli eserlerde yüzeysel mekan olgusunun kendisini etkin bir şekilde gösterdiği anlaşılmıştır. Bu yüzden araştırma konusu bu süreç sonrasında figüratif eğilimli yapmış olduğu eserlerinde yüzeysel mekan etkisi tespit edilen sanatçılar arasından istikrar gösteren Fikret Mualla, Cihat Burak, Burhan Uygur, Ergin İnan, Mustafa Ata, İbrahim Örs, Cuma Ocaklı, Hanefi Yeter ve Bedri Baykam’ın eser örnekleri ile sınırlandırılmıştır. Bu bağlamda konu kapsamında incelenen sanatçıların eser örneklerine ait bulguların sonuçları sıralanacak olursa;

Fikret Mualla figüratif anlatımdan hiç kopmayarak imgelem arayışlarına gitmiş bir ressamdır. Fikret Mualla’nın eserlerinde figürler klasik anlamdaki mekan ve zaman anlayışından uzak, soyut bir düzlem içerisinde, kendiliğinden hayat bulmuş gibidir. Ayrıca espasın yüzeye yaklaşmasıyla birlikte mekan, klasik resim anlayışına ait tüm teknik unsurlardan arınarak derinde saklı kalan duygu

yoğunluğunun en saf ve öz haliyle resim yüzeyinde ifade edildiği bir zemin olma özelliğini kazanmıştır. Sanatçının renk, çizgi, leke gibi değerleri coşkun ve dağınık bir şekilde kullanması, resimlerindeki yüzeysel mekanı ortaya çıkarmıştır.

Cihat Burak mizahi ve fantastik bir dil kullandığı resimlerinde içselliğin ön plana çıktığı samimi bir anlatım tarzına sahiptir. Bunu yaparken de derinliğe hizmet eden bir anlatım dilinden kaçmıştır. Bu da onun eserlerindeki çocuksu ve naif ifadenin daha çok ortaya çıkmasını sağlamıştır. Cihat Burak’ın resimlerindeki lekesel fırça darbeleri, nesne ve figürlerdeki biçim bozmaları, renklerdeki dışavurumsal üslup ve minyatür sanatından etkilenerek yaptığı istiflemeler, kompozisyonlarında ki yüzeysel mekanı oluşturan en önemli faktörler olmuştur.

Ürettiği özgün eserlerle kendisiyle hesaplaşmayı en iyi yansıtan ressamlardan biri de Burhan Uygur’dur. Onun resimlerinde, lekesel etkilerle resmin yüzeyinde oluşturulan mekan, ressamın düş gücünü ve sezgi dünyasını özgürce dile getirebildiği bir dışa vurum alanının oluşmasını sağlamıştır. Burhan Uygur resim yüzeyini bir çocuğun oyun alanı gibi kullanmış, düşsel bir yolculuğu anlattığı imgelemlerinde, kendisini hiç sınırlamadan, içsel bir anlatımla izleyiciyle buluşmuştur. Onun çalışmalarında figürler, serbest bir espas örüntüsünün içinde kendi suretini ve yaşam alanını bularak, mekanın ayrılmaz bir parçası olmuştur.

Resimlerinde kendine has üslubuyla Çağdaş Türk resmine yeni bir soluk getiren ressamlarımızdan biri de Ergin İnan’dır. Çalışmalarında böcek ve portre gibi imgesel ögeleri sıkça kullanan Ergin İnan mekanı, bilinçaltının bir yansıması olarak resmin yüzeyinde çizgi, renk ve lekelerle oluşturmuştur.

Mustafa Ata’nın resimlerinde fırça hareketlerinin yüzey üzerinde bıraktığı iz figürlerde kaligrafik bir etki oluştururken aynı zamanda sanatçıya özgü bir anlatım dili meydana getirmiştir. Eserlerindeki mekan anlayışında ise tonlama ve ışık gölge gibi görsel biçimlendirme öğelerinden tamamıyla yalıtılmış, derinliğe dair izlenimden uzak, dümdüz bir boşluk söz konusudur. Bu içeriğe dönük teknik arayışlar, Mustafa Ata’nın figürlerinde kimliklerin belirsizleşerek sadece insan imgesinin ön plana çıktığı soyutlamacı bir ifade biçiminin oluşmasında son derece etkili olmuştur. Çalışmalarındaki resmin geneline tezahür eden mekandaki düzlem etkisi ise sanatçının sınırsız ve sonsuz yüzey arayışının önemli bir örneği olarak nitelendirilebilir.

İbrahim Örs resimlerinde mekan ve figürlerle bir bütün olarak kullanılan yatay, dikey ve diyagonal boya kullanımı hakimdir. Onun üslubunun en karakteristik özelliği olan bu anlayış, figürle uzam arasında iç içe geçmiş girift bir etki yarattığı eserlerde, yüzeysel mekanın ön plana çıktığı bir anlatım dilinin oluşmasını sağlamıştır.

Cuma Ocaklı, Türk Resim sanatında soyut mekan kurgulamalarının üzerine yerleştiği figüratif araştırmalarıyla kendisine bir sentez oluşturarak özgün eserler ortaya koymuş bir ressamdır. Renk lekeleriyle oluşturulan zeminle bütünleşmiş bir biçimde yansıtılan figürler, adeta özdeşleştiği mekanın devamı gibidir. Lekesel renk dokunuşları ve çizgisel arayışlarla düşsel bir boşluğun içerisinde anlam bulan suretler sonsuz bir espasın içerisinde kendi devinimlerini yaşayan birer imge şeklinde verilmiştir. Bu da bilinmez bir zaman ve mekan algısının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Cuma Ocaklı’nın resimlerindeki yüzeysel mekan, içsel sezilerin, hayata ve kendine dair aramaların biçimlenmesindeki en önemli bileşke olmuştur.

Hanefi Yeter ise çalışmalarında perspektif kuralları üzerinde istediği gibi oynayarak mekanı tamamıyla anlatmak istediği öykünün zemini haline getirmiştir. Yüzey üzerindeki lekesel arayışlar, resimdeki espası meydana getirirken aynı zamanda serbest bir örgü içerisinde aktarılan figürler arasındaki iletişimi sağlayan bağlayıcı bir görev üstlenmişlerdir.

Bedri Baykam’ın figür ve mekanı bütün olarak ele aldığı eserlerinde bir iç içe geçme ve özdeşleşme söz konusudur. Üslup olarak boyayı saldırgan, dışavurumcu ve spontane bir dille kullanmıştır. Bu anlayış içerisinde de yer yer leke değerlerindeki kontrastlıklar, yer yer de çizgisel arayışlar resimlerindeki imgelemi var eden unsurlar olmuştur. Bu üslup figürleri detaylardan arındırmış ve aynı düzlemde buluştuğu mekanın bir parçası haline getirmiştir.

Evrim Ataseven’in eserlerinde ise toplum, birey, benlik, ötekileşme, iletişim, yalnızlık, kaçış, ve yabancılaşma gibi kavramlar irdelenmiştir. Figür odaklı bir anlatım diline sahip çalışmaları imgesel bir örgü içerisinde biçimlenmiştir. Sıcak, soğuk ve zıt renkler arasındaki ilişki ile lekeyle bütünleşmiş çizgisel arayışlar, teknik açıdan uygulama da üslubunun en belirgin özelliklerini oluşturur. Ataseven’in klasik perspektif anlayışına dair herhangi bir unsur kullanmadığı resimlerinde figür ve mekan özdeşleşmiştir. Lekesel fırça hareketleri, spontane renk kullanımı ve deneysel

arayışları, özdeşleşen bu iki unsuru pekiştirmiştir. Böylece mekanla figürün sonsuz bir döngü içerisinde yer değiştirebildiği ve betimlemede hayal gücünün sınırlarının aşıldığı girift bir yapı oluşmuştur. Bu iç içe geçmişlik neticesinde gerçekleşen bütünleşme hali de resimlerindeki yüzeysel mekan anlayışını ortaya çıkaran en önemli faktör olmuştur. Resimlerinde kurgulanan imgelemler günümüz sisteminin dayattığı roller neticesinde kendine yabancılaşarak hayatın içerisinde silikleşen, kaybolan, kimliksizleşen insanların dünyasını yansıtmaktadır. Belli bir kökleri ve aidiyetleri yoktur. Bu manada Ataseven’in eserlerindeki yüzeysel mekan, var olan tüm sınırları kaldırarak herhangi bir zamana ve mekana ait olmayan bu imgelerin yaşam alanı bulduğu bir zemin olma görevini üstlenmiştir. Çalışmalarındaki yüzeysel mekan anlayışı; ufuk çizgisi ve mekanı oluşturan sınırları kaldırarak özdeksel gerçekliğin ötesine geçilmesini sağlamıştır. Yüzeysel mekan ve figür ilişkisiyle psikolojik etkiler, ayrıntılı duyuşlar artmış; resim yüzeye yaklaştıkça anlatım daha da derinleşerek içselleşmiştir.

Tüm bu değişim evrelerinden günümüze kadar gelen süreç içerisinde mekandaki yüzeysel anlayış çağımız sanatçısının figüratif eğilimli eserlerinde duygu ve düşüncelerin ifade edildiği mükemmel bir boşluk olmaya devam etmektedir.

KAYNAKÇA

Akbaba, Birgül (2006). Güzel Sanatlar Fakültelerinde Resim Eğitiminde Işık- Gölgenin Yeri ve Önemi, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Öğretmenliği Anabilim Dalı, İstanbul.

Akcaoğlu, Mine (2010). Fotoğrafik Görüntüden Resimsel Yenidensunuma Geçiş Sürecinde 1960 Sonrası Resim Sanatında Uzam-Espas İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, Sakarya.

Akdaş, Serpil (2011). Cumhuriyet Dönemi Türk Resim Sanatında Çallı Kuşağının Yeri ve Önemi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Türk

ve İslam Sanatları Tarihi Bilim Dalı, Konya.

Aladağ, Erkan (2011). Minyatürde Mekan Algısı ve Erol Akyavaş, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı Resim Öğretmenliği Programı, İzmir

Antmen, Ahu (2008). 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar (1. Baskı) İstanbul: Sel Yayıncılık.

Avcı, Mehmet Ali (2011). Çağdaş Türk Resim Sanatında Kimlik Sorunu, Yüksek Lisans Tezi, İbrahim Çeçen Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim-iş Eğitimi Ana Bilim Dalı, Ağrı.

Aydın, Vildan (2006). Resim Sanatında Doku. Dokunun Yüzey Tasarımında Kurgu Amaçlı Kullanımı, Yüksek Lisans Eser Metni, Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, Çanakkale.

Balkaş, Duygu, Köse (2011). Bizans Resminde Perspektif, Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi (Bizans Sanatı) Ana Bilim Dalı, İzmir.

Bayrak, Başak T. (2009). 15-17 Yaş Grubu Öğrencilerin Sanat Eğitiminde Yerel ve Özgün Değerlerin kazandırılmasında Fikret Mualla’nın Yeri, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Resim-iş Öğretmenliği Bilim Dalı, İstanbul.

Baytar, Mustafa (2014). 1830-1960 Batı Anlayışına Dönük Türk Resim Sanatında Sanatın Nesnesi ve Öznesi Olarak Dönem Sanatçılarının Türk Resmine Yaklaşımı, Sanatta Yeterlilik Eser Çalışması, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat ve Tasarım Ana Sanat Dalı Sanatta Yeterlilik Programı, İstanbul.

Beksaç, Engin (1995). Avrupa Sanatına Giriş. (2. Baskı). İstanbul: Engin Yayıncılık. Beyhan, Cenk. (2007). Mekan Kurgusu ve 20. Yüzyıl Resim Sanatına Yansımaları,

Sanatta Yeterlilik Eser Metni, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı Resim Programı, İstanbul.

Beyoğlu, Aylin (2007). Cumhuriyet Sonrası Türk Resminde Mekan Olgusu, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne.

Can, Gülsevim (2011). Gösterbilimsel Açıdan Cihat Burak Eserlerinin İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Anabilim Dalı, Eskişehir.

Çeliker, Halim (1992). Espas-Form İlişkisi, Sanatta Yeterlilik Eser Çalışması, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı Resim Programı, İstanbul.

Çolak, İnci A. (2011). Kuruluşundan 1940’lara Kadar Geçen Sürede Askeri Okulların Türk Resim Sanatına Katkıları, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat Programı, İstanbul.

Dağlılar, Ahmet. (2005). 1950-2000 Arası Türk Resminde Figür, Nesne, Mekan İlişkisi, Yüksek Lisans Tezi, T.C. Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, Mersin.

Edgü, Ferit (1990). Ergin İnan - İnsan/Kosmos/El/Ayak ve Mektuplar. Resim Sergisi Katoloğu. İstanbul: Mas Matbaa.

Elgün, Meliha (2010). 1923-1950 Yılları Arası Türkiye’de Batılılaşma (Modernleşme) Süreci ve Türk Resim Sanatına Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Resim-iş Eğitimi Bilim Dalı, Konya.

Elmas, Hüseyin (1998). Çağdaş Türk Resminde Minyatür Etkileri, Doktora

Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Endirik, Adeviye (2006). 20. yy Resminde Figür Soyutlamaları ve Burhan Uygur,

Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Enuysal, Makbule G. (2010). Sanayi-i Nefise Mektebi’nin Kuruluşundan Günümüze Türk Resmi’nde Hayvan İmgesinin İfade Biçimleri Açısından Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Eser Metni, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı Resim Programı, İstanbul. Erdem, Leyla Emadi (2007). Türk Sanatı’nda Malzeme Kullanımı Ve Kapı Temalı

Resimler, Yüksek Lisans Tezi, Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Plastik Sanatlar Yüksek Lisans Programı, İstanbul.

Erdok, Neşe (1977). Figüratif Resimde Bakış Diyalektiği ve Bakış Espas İlişkisi (1.Baskı). İstanbul: İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yayını.

Erim, Gonca (1999). Temel Sanat Eğitiminde Renk Algılamaları, Sanatta Yeterlilik Tezi, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Grafik Ana Sanat Dalı, İstanbul.

Giray, Kıymet (1988). Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Ana Bilim Dalı, Ankara.

Giray, Kıymet (2001). Ergin İnan. İstanbul: Mas Matbaacılık A.Ş.

Gombrıch, E. H. (1992). Sanatın Öyküsü. (Çeviren: Bedrettin Cömert). İstanbul: Remzi Kitabevi.

Göler, Serpil (2009). Biçim, Renk, Malzeme Doku ve Işığın Mekan Algısına Etkisi, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

Güner, Kağan (2014). Modern Türk Sanatının Doğuşu (1. Baskı). İstanbul: Pasifik Ofset Ltd. Şti.

Güngör, İ. Hulüsi (1972). Temel Tasar (1. Baskı). İstanbul: Çeltüt Matbaacılık Kollektif Şti.

Günyaz, Abdulkadir (2006). Cuma Ocaklı Yaşamı ve Eserleri (1. Baskı). Güzel Sanatlar Matbaası. A.Ş.

Güraslan, Saadet Özgür (2015). Aykırı Malzeme Estetiği Ve İnformal Art, Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, İzmir.

Hacıosmanoğlu, Can (2004). Fikret Mualla ve Resmi, Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anabilim Dalı, Sakarya.

Hasol, D. (1998). Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü (7. Baskı). İstanbul: Yem Yayın. İpşiroğlu, Nazan ve İpşiroğlu, Mazhar (1993). Sanatta Devrim (4. Baskı). İstanbul:

Remzi Kitabevi.

Işıngör, Mümtaz, Eti, Erol ve Aslıer, Mustafa (1986). Resim I Temel Sanat Eğitimi Resim Teknikleri Grafik Resim (1. Baskı). Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi Web Ofsed Tesisleri.

Kaplan, Semih (2009). Resimsel Anlatımda Nokta Ve Çizginin Kullanımı, Sanatta Yeterlik Tezi, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, Eskişehir.

Kara, Kemal (2011). Temel Sanat Eğitimi Ve Yeni Açılımlar, Yüksek Lisans Tezi, Işık Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Kavukçu, Mehmet (1994). Espas, Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Anasanat Dalı, İstanbul. Kınalı, Nadiye (2006). 1960 Sonrası Figüratif Resimde Mekan Sorunu, Yüksek

Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli.

Kırmızı, Ayşegül (2014). Çağdaş Türk Sanatçısı Cihat Burak’ın Eserlerinde Kadın ve Hayvan Temasının Kurgulanışı, Yüksek Lisans Tezi, Işık Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Kıyar, Neslihan (2007). Çağdaş Türk Sanatında Figüratif Resmin Kültürel Değişim İle İlintisi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı Resim-iş Öğretmenliği Bilim Dalı, Konya.

Koçoğulları, Dilay (2011). 20. Yüzyıl Türk Resim Sanatında Mekan Soyutlaması, Yüksek Lisans Tezi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, Çanakkale. Konak, Ruhi (2014). Minyatür Sanatında Boşluk ve Mekan Anlayışı, Akdeniz Sanat

Dergisi, Cilt 7, Sayı 14, 34.

Korkmaz, Engin (1997). Resimde Figür Mekan Sorunsalı, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Lynton, Norbert (1982). Modern Sanatın Öyküsü. (Çevirenler: Prof. Dr. Cevat Çapan, Prof. Dr. Sadi Öziş). İstanbul: Remzi Kitabevi. Naymanlar, Aslı (2010). Çağdaş Türk Resim Sanatında Figüratif Soyutlama, Yüksek

Lisans Tezi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, Kütahya.

Önal Baklan, Pınar (2018). Sanatta Malzemenin Yaratım Sürecindeki Rolü ve Seramik Sanatında Esere Özel Bünye Kullanımı, Sanatta Yeterlilik Sanat Çalışması Raporu, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Seramik Anasanat Dalı, Ankara.

Özerakın, Esra Zeynep (2014). Cihat Burak’ın Resimlerinde Hayal ve Mizah, Yüksek Lisans Tezi, Işık Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.

Özsezgin, Kaya (1977). Cumhuriyet’in 75. Yılında Türk Resmi. (1. Baskı). İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları.