• Sonuç bulunamadı

Bu bölümde araĢtırmada elde edilen sonuçlar sunulmuĢ ve bunlara dayalı hem uygulayıcılara hem de araĢtırmacılara yönelik önerilerde bulunulmuĢtur.

6.1. Sonuçlar

AraĢtırmamızda matematik baĢarı puanları ile stres puanları arasında ters, düĢük düzeyde ve anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur. Matematik puanları ile matematik motivasyonu ve matematiğe yönelik tutum puanları arasında pozitif, orta düzeyde ve anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur. Matematik baĢarı puanları ile matematik kaygı puanları arasında ters, orta düzeyde ve anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur. Ayrıca sınav stresi, matematik kaygısı, matematik motivasyon ve matematiğe yönelik tutum puanlarının birbirleri ve ayrı ayrı matematik baĢarısı ile iliĢkili oldukları sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Kız öğrencilerin stres ve kaygı puanları erkek öğrencilerden anlamlı olarak daha yüksek çıkmıĢtır. Ancak matematiğe yönelik güdülenme ve tutum puanları arasında cinsiyete göre anlamlı bir farklılık bulunmamıĢtır.

AraĢtırmada matematikten ek destek almanın öğrencilerin sınav öncesi yaĢadıkları stres üzerinde bir etkisinin olmadığı anlaĢılmıĢtır. Ücret karĢılığında matematikten ek destek alan öğrencilerin, ücretsiz ek destek alan ile ek destek almayan öğrencilerden anlamlı olarak matematikten daha baĢarılı oldukları ve daha düĢük düzeyde matematik kaygılarına sahip oldukları belirlenmiĢtir. Buna ek olarak araĢtırmada matematik dersinden alınan ek desteğin, matematik kaygısı ve motivasyonu üzerinde düĢük düzeyde bir etkisi olduğu belirlenmiĢtir. Yani ücret karĢılığında matematikten ek destek alan öğrencilerin ek destek almayan ve ücretsiz destek alan öğrencilerden anlamlı olarak daha yüksek matematik motivasyonu ve tutumuna sahip oldukları, ücretsiz destek alan öğrencilerin ise ek destek almayan öğrencilerden anlamlı olarak daha yüksek matematik motivasyonu ve tutumuna sahip oldukları belirlenmiĢtir.

AraĢtırmada; matematik baĢarısının yordayıcılarını belirlemek amacıyla kurulan regresyon modeli, matematik baĢarısının %24,5’ni açıklamıĢtır. Buna göre matematiğe

yönelik duyuĢsal faktörler ve sınav öncesi stres matematik baĢarısının yaklaĢık dörtte birini açıkladığı anlaĢılmıĢtır. Dolayısıyla matematik eğitiminde duyuĢsal faktörlerin ve sınav stresinin oldukça önemli olduğu ve ihmal edilmemesi gerektiği söylenebilir. AraĢtırmada matematik baĢarısının en güçlü yordayıcısının matematik kaygısı olduğu ve bunu sırasıyla sınav öncesi yaĢanan stres, matematiğe yönelik tutum ve matematik motivasyonunun takip ettiği belirlenmiĢtir. Öğrencilerin kaygı ile stres puanları düzeyi (2 düzeyi) motivasyon ile tutum puanları düzeyinden (4 düzeyi) daha düĢük çıkmıĢ olmasına rağmen kaygı ve stresin baĢarı üzerinde daha etkili oldukları anlaĢılmıĢtır. Buna göre öğrencilere sıkıntılar yaĢatan, onları zorlayan ve huzursuz eden duygu ve düĢüncelerin sevme, beğenme, ilgi duyma gibi olumlu duygu ve düĢüncelerden baĢarı üzerinde daha etkili olduğu sonucu çıkarılabilir. Ayrıca araĢtırmada stres, kaygı, motivasyon ve tutumun hem birbirleri ile hem de ayrı ayrı baĢarı ile iliĢkili oldukları belirlenmiĢtir. Dolayısıyla kaygı, tutum ve motivasyon gibi duyuĢsal faktörler ve bunlarla iliĢkili olduğu belirlenen stresin ayrı ayrı değil bütüncül bir yaklaĢımla ele alınmasının daha uygun olacağı söylenebilir. Sınıf içi eğitim ortamlarının böyle bir bakıĢ açısı göz önüne alınarak düzenlenmesi baĢarı açısından olumlu sonuçları beraberinde getirecektir. AraĢtırmada matematiğe yönelik motivasyon ve tutum puanlarının yüksek düzeyde çıkmıĢ olması öğrencilerin matematiği önemsedikleri, matematik ile ilgili olumlu duygulara sahip oldukları ve matematiği öğrenmeye istekli oldukları Ģeklinde değerlendirilebilir. Öğrencilerin sahip oldukları bu anlayıĢ toplumun matematiğe bakıĢını da yansıttığı söylenebilir. Bu durum matematik baĢarısının arttırılması konusunda eğitimcilere büyük bir fırsat sağlayabilir.

6. 2. Öneriler

6. 2. 1. Uygulayıcılara Yönelik Öneriler

Öğretmenlerin eğitim ve öğretim ile ilgili görevlerini yaparken duyuĢsal özelliklerin baĢarıya olan etkisini dikkate almaları sağlanmalıdır. Bunun için seminer çalıĢmaları dönemlerinde ya da çeĢitli hizmet içi eğitimlerde öğretmenler, matematiğe yönelik duyuĢsal özellikler ve bunların matematik baĢarısına etkilerinin ne olduğu konusunda bilgilendirilmelidirler.

Öğretmen adaylarının duyuĢsal alana yönelik bilgilerinin arttırılması için eğitim fakültelerinde ve öğretmen yetiĢtiren pedagojik formasyon programlarda duyuĢsal alan ile ilgili dersler okutulmalıdır.

Öğretmenler, öğrencilerin matematiğe yönelik tutum ve güdülenmelerini arttırma ve kaygılarını azaltma hedefine ulaĢacak Ģekilde dersleri planlamalı ve iĢlemelidirler.

Matematik dersinde yapılan yazılı sınavları ile proje ve performans ödevleri gibi ölçme ve değerlendirmeye yönelik uygulamalar ölçme ve değerlendirme biliminin ortaya koyduğu ilkeler doğrultusunda yapılmalıdır. Böylece öğrencilerin sınavları önemsemeleri ve bir miktar stres yaĢamaları sağlanmalıdır. Ancak öğrencilerin kaygılarını arttıracak abartılardan kaçınılmalıdır.

Özellikle okul öncesi ve sınıf öğretmenleri matematiğin zor olduğu yönünde değil oldukça eğlenceli bir ders olduğu yönünde bir algının oluĢması için çaba harcamalıdırlar. Bunun için dersler öğrencilerin seviyelerine uygun, etkinliklere dayalı ve öğrencilerin ilgisini çekecek Ģekilde iĢlenmelidir. Bu Ģekilde iĢlenecek dersler öğrencilerin matematiğe yönelik olumlu tutum geliĢtirmelerine büyük katkı sağlayacaktır.

Kaygının oluĢum süreci göz önüne alındığında öğrencilerin matematik derslerinde olumsuz yaĢantılar yaĢamaması gerektiği öğretmenler tarafından göz ardı edilmemelidir. Bu yüzden öğretmenler öğrencileri derslerde rencide edecek, arkadaĢlarına karĢı küçük düĢürecek tavır ve davranıĢlardan uzak durmalıdırlar. TEOG sınavlarına benzer bir uygulamayı okullar kendi içinde veya birbirine yakın okullar kendi aralarında zümre öğretmenleri iĢbirliği ile gerçekleĢtirebilirler. 6, 7 ve 8. Sınıfları da kapsayacak Ģekilde yapılacak ortak yazılı sınavları öğretim programlarının uygulanmasında birlikteliğin sağlanmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca bu tür uygulamalarla TEOG sınavlarına girecek öğrenciler için bir deneyim kazandıracağından dolayı öğrencilerin yaĢadığı stres ve kaygıya olumlu katkı sağlayabilir.

ĠĢbirlikçi öğretim uygulamalarını kullanacak olan öğretmenler çalıĢmalarda değiĢik baĢarı düzeylerine sahip öğrencilerden oluĢan gruplar kurmalıdırlar. Böylece matematik kaygısına sahip öğrencilerden oluĢan grupların oluĢması engellenmiĢ

olur. Aksi durumda benzer matematik kaygısına sahip öğrenci gruplarında matematiği baĢaramayız anlayıĢının pekiĢmesine neden olur.

Belli periyotlarla öğrencilerin matematik dersine yönelik tutum, kaygı ve motivasyonları ölçülmeli ve sonuçlar e-okul sistemine kaydedilmelidir. Böylece öğrencilerin matematiğe yönelik duyuĢsal özelliklerin geliĢimi takip edilebilir. Öğrencilere matematik derslerinde baĢarı duygusu tattırılmalıdır. Bu amaçla her öğrencinin yapabileceği düzeyde görevler (ödev, problem, proje) verilmelidir. Seviyeye uygun verilecek görevler tutum ve güdülenmelerinin artmasını sağlayacak, kaygının azalmasına neden olacak bir etkiyi de beraberinde getirecektir.

Eğitimciler; öğrencilerin, kendileri için önemli olan sınavlar öncesinde bir miktar stres yaĢayabilecekleri dolayısıyla biliĢsel, sosyal ve psikolojik olarak çeĢitli sorunlar yaĢayabilecekleri bilincinde olmalıdırlar. Böyle dönemlerde öğrencilere sabırla ve anlayıĢla yaklaĢmaları, onların stres ve kaygılarını arttıracak tavır ve davranıĢlardan kaçınmalıdırlar. Ayrıca öğrencileri rahatlatacak ve gerginliklerini azaltacak aktiviteler düzenlemeleri faydalı olacaktır.

Öğretmenler, öğrencilerin sorumluluk duygusunu geliĢtirmek için çaba harcamalıdırlar.

MEB’in açtığı ücretsiz kurslarda matematik öğretim programında kazandırılması hedeflenen kazanımlara uygun; kavrama, uygulama ve analiz düzeyinde problemlere yer verilmelidir.

6. 2. 2. AraĢtırmacılara Yönelik Öneriler

AraĢtırmamızda matematik baĢarısı ile matematiğe yönelik duyuĢsal özellikler arasındaki iliĢkilerin baĢka dersler için de olup olmadığı araĢtırılabilir.

ÇalıĢmamıza benzer bir çalıĢmanın farklı düzeydeki öğrencilere uygulanması örneğin üniversite sınavına giren öğrenciler için yapılması ve elde ettiğimiz sonuçlarla karĢılaĢtırılması faydalı olacaktır.

DeğiĢik düzeylerdeki (düĢük, orta ve yüksek) stresin baĢarıya etkisi incelenebilir. Program geliĢtirme çalıĢmalarında özellikle okul öncesi ve ilkokul matematik ders programlarında, matematiğe yönelik olumlu tutumun geliĢtirilmesi hususunda hassasiyetle durulması fayda sağlayacaktır.

Okul öncesi ve ilkokul öğrencilerinin matematiğe yönelik tutumlarını geliĢtirecek öğretim yöntemleri konusunda çalıĢmalar yapılmalıdır.

Her ulustaki öğrenciler için bir sorun olan matematik kaygısının azaltılması konusunda uluslararası iĢbirliği ile çeĢitli çalıĢmalar yapılmalıdır.

Öğrencilerin motivasyon düzeylerini arttıracak eğitim uygulamaları ile ilgili araĢtırmalar yapılmalıdır.

Kız ve erkek öğrencilerin motivasyon stratejileri arasında farklılık olup olmadığının belirlenmesi ile ilgili çalıĢmalar yapılmalıdır.

Öğrencilerin duyuĢsal özelliklerinin ek destek almaya etkisi olup olmadığı ile ilgili çalıĢmaların yapılmasının faydalı olacağı düĢünülmektedir.

MEB’in okullarda açtığı kurslar, öğretim programlarını destekleyecek Ģekilde yapılmalıdır. Bu amaçla kurslar için yeni modeller üzerinde çalıĢmalara ihtiyaç vardır. Model geliĢtirme çalıĢmalarına dayanak sağlamak amacıyla öğretmen, öğrenci, veli ve alan uzmanları gibi eğitimin değiĢik paydaĢlarının görüĢleri doğrultusunda program değerlendirme çalıĢmaları yapılmalıdır.

Benzer Belgeler