• Sonuç bulunamadı

2.5.2 80 Sonrası Gençliğin Y Kuşağı Üzerinden Değerlendirmes

Y Kuşağı çalışmaları Türkiye’de önceki tarihlerden yapılmaya başlansa da çalışmalar Gezi Parkı süreciyle gündeme gelmiştir. Üniversitelerin ve kamuoyu yoklama şirketlerinin yaptıkları araştırmalara göre Gezi Parkı’ndaki gösterilere katılanların üçte biri 25 yaş altı ve üçte biri de 26-30 yaş aralığındadır. Diğer bir deyişle parktakilerin üçte ikisi Y Kuşağı’na mensup bireylerdir (Kömürcüoğlu, 2015: 91). 2000’li yıllar Türkiye’sinde 80 sonrası gençliğin direnişte bulunmaları, birbirleriyle olan etkileşimleri, iletişim yöntemleri, sloganlarında kullandıkları mizah öğesi Gezi Parkı direnişinden sonra daha dikkat çekici bir hal almıştır.

Y Kuşağı kendinden önceki kuşaklardan farklı özelliklere sahip bir kuşaktır. Bu kuşağın içine doğdukları dünyanın koşulları onlara çeşitli avantajlar sağlamıştır. Y Kuşağı’nın özellikleri anlatılırken ilk olarak bahsedilen nokta internet becerilerinin çok gelişmiş olduğudur. Y Kuşağı teknolojinin ilerlediği, internetin günlük hayatta vazgeçilmez olduğu bir dünyaya doğmuştur. Bu durum elbette ki bu kuşağın dünyayı algılama biçimini, iletişim tekniklerini, kısa sürede daha fazla bilgiye ulaşma imkânlarını etkilemiş bir durumdur. İnternet becerilerinin ileri düzeyde olması sayesinde Y Kuşağı, 2000’li yıllar gençliği siyasal anlamda yeni araçlar ve taktikler geliştirmiştir. İnternet üzerinden web siteleri ve ya sosyal ağlar vasıtasıyla seslerini duyurabilen, bu yola örgütlenebilen yeni ve farklı gençlik hareketleri oluşturabilmişlerdir (Lüküslü, 2011: 59). Ayrıca Y Kuşağı özgür ruhlu, otoriteye boyun eğmek istemeyen bir kuşaktır. Bu sebeple siyasete, geleneksel siyasal kurumlar kanalıyla katılımları düşüktür. Bir siyasal partiye, derneğe ya da örgüte üye olmayı tercih etmemektedirler. Ancak yeni iletişim teknolojilerini aktif olarak kullanan Y Kuşağı, sosyal medya ağlarını kullanarak hiçbir örgüte üye olmadan siyasal görüşlerini beyan edebilmektedir.

Y Kuşağı zaman ve mekândan bağımsız olarak bilgiye ulaşmak istemektedir. Yaptıkları işler sebebiyle sürekli geri bildirim isteyen bu kuşak, statüye ve hiyerarşiye inanmamaktadır. Okulda hocalarıyla, evde anne ve babalarıyla, işte patronlarıyla, siyasal alanda politikacılarla birebir iletişim halinde olmak istemektedirler. Görünür ve duyulur olmayı, dikkate alınmayı bekleyen bir kuşaktır. Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden önce gençlerle Ekşi Sözlük üzerinden konuşmasını bu noktada değerlendirebiliriz diye düşünüyorum. Bu konuşmada seçim öncesi merak edilen siyasal ve ekonomi içerikli soruların dışında çeşitli konuları içeren, esprili ve farklı sorularda sorulmuştur. Bu sorulardan bazıları şöyledir: “hayvan hakları konusunda ne gibi çalışmalar yapacaksınız?(troykahan)”,

“LGBTİ evlilik eşitliği hakkında kişisel olarak ne düşünüyorsunuz? (serhos)”, “sayın genel başkanım; ne olacak bu Beşiktaş’ın hali? (famecity)”. Ekşi Sözlük’ün

kurucusu Sedat Kapanoğlu’nu “bu Sedat bize kötü davranıyor, resmen diktatöryasını

kurdu, bunun hakkında bişey yapmayı düşünüyor musunuz? (alaman cikolatası)”

diyerek yanıt veren Kılıçdaoğlu’nun sorulara verdiği cevaplar da en az sorular kadar esprilidir (Ekşi Sözlük, 29.10.2015). Gençlerin sordukları bu sorular, Y Kuşağı’nın kurmak istedikleri iletişim biçimini, kendilerine olan güvenlerini gözler önüne sermektedir.

Y Kuşağı ideoloji temelli siyasete yani geleneksel siyasete soğuk bakmaktadır. Bu kuşağın içinden çıkan gençlik hareketleri kendilerini siyaset üstü bir yerde konumlandırmaya çalışmaktadırlar. Daha önce üzerinde durduğumuz Ekşi Sözlük, Genç Siviller ve 140journos bu konuya birer örnek oluşturmaktadırlar. Örneğin Genç Siviller vicdani siyaset yaptıklarını ve sivil toplum odaklı siyasetin anlamlı olduğunu vurgulamaktadırlar (www.gencsiviller.net). Aynı şekilde 140journos’da bir karşı

medya hareketi olduğunu ve tarafsız değil de çok taraflı olduğunun ve böylece siyasal yelpazenin her alanında, her grup içinde yer alabildiğinin yani toplumun belli bir kesimine değil, toplumun tamamına hitap ettiğinin altını çizmektedir.

Y Kuşağı “şimdi kuşağı” olarak da anılmaktadır (Türkoğlu, 2013). Bu kuşak dünü ya da yarını düşünerek değil, sadece bu günü düşünerek yaşamaktadır. Bu sebeple bu kuşağın içinden çıkardığı hareketler ve iletişim teknikleri gündelik hayattan ve popüler kültürden beslenmektedir (Lüküslü, 2011: 62).

Y kuşağını diğer kuşaklardan ayıran, yeni gençlik hareketlerini farklılaştıran bir diğer ve belki de en önemli özelliği ise mizahtır. Mizah bu kuşağın hayatının her alanında yer almaktadır. Prof. Dr. Sencer Ayata bu kuşağı teknoloji ile dünyaya bağlanan, üretken ve yaratıcı, saldırı silahları olmayan, mizah ile büyüyen, Ekşi Sözlük, Zaytung, Cem Yılmaz çocukları olarak tanımlamaktadır (Akt: Kömürcüoğlu, 2015: 84). Mizahın gücünün farkına varan Y Kuşağı, siyasetin klasik asık suratını yumuşatabileceklerine inanmaktadır. Mizah sayesinde vermek istedikleri mesajları en uzak noktalara kadar taşıyabileceklerini bilmektedirler. Daha önce de üzerinde durduğumuz yeni gençlik hareketlerinden Ekşi Sözlük ve Genç Siviller de paylaştıkları metinlerde, düzenledikleri eylemlerde mizahı sıkça kullanmaktadırlar. Lüküslü’ye göre yeni gençlik hareketleri ve Y Kuşağı kendilerini siyasetin üstünde bir yerde konumlandırdıkları ve gündelik hayat ve popüler kültürle beslendikleri için eylemlerinde mizahı kullanarak siyaseti eleştirebilmektedirler (Lüküslü, 2011: 64).

Gezi Parkı eylemcileri hakkında araştırma yapan Kömürcüoğlu, Gezi Parkı’nda hiç “kahrolsun” ya da “yaşasın”ile başlayan bir pankartın yer almadığını, bu kentli, üniversiteli, yabancı dil bilen, popüler kültüre hakim gençlerin kendi mizahlarını yarattıklarından bahsetmektedir (Kömürcüoğlu, 2015: 80). Gezi Parkı direnişinin sürdüğü 2013 yılı Haziran ayında mezuniyet törenlerini gerçekleştiren çeşitli üniversitelerde okuyan öğrenciler, mezuniyet törenlerinde mizah dolu pankartlar açarak eylemlerini gerçekleştirdiler. Açılan pankartlarda yer alan yazılardan bazıları Y Kuşağı’nın eleştirel bakış açısını anlamamıza yardımcı olacaktır: “Senin

çevirdiğin işleri biz çeviremeyiz-Dilbilimi Bölümü”, “%50miz mezun oldu kalan %50’yi zor tutuyoruz”, AVM değil park yapmaya geliyoruz-Mimarlık”, “Helikopteri biber gazı atın diye mi yapıyoz la-ODTÜ Havacılık ve Uzay Mühendisliği”, “Biz sana biber kullanma demedik, salça olarak yine kullan”, “Gaz’a geldik mezun olduk”, “Biz bu gazla mezun oluruz da işsizliği napıcaz-Çapulcu Ekonomisi ve Eylem İlişkileri”.

Tüm bunlar 80 sonrası kuşağın, Y Kuşağı’nın aslında siyasal ve sosyal konulara sessiz kalmadığını ancak geleneksel siyaseti asık suratlı, yukarıdan bakan olarak gördükleri için dahil olmayı tercih etmediğini görmekteyiz. geleneksel siyasete olumsuz bakış açısıyla yaklaşan Y Kuşağı, görünür ve duyulur olmak istedikleri için yeni iletişim teknolojilerini, kendi iletişim taktiklerini ve mizahı kullanarak kendi siyasetlerini yapmaktadırlar.

Genelde üniversite öğrencilerinin, özelde ise Trakya Üniversitesi öğrencilerinin siyaseti algılama biçimlerini ve düzeylerini araştırdığımız bu çalışmada Y Kuşağına ve bu kuşağın toplu olarak en görünür şekilde yer aldığı Gezi Parkı direnişine değinmek gerekmektedir. Çünkü şuan üniversitelerde okuyan öğrencilerin hemen hemen hepsi Y Kuşağı üyesidir. Y Kuşağı’nın da üniversite öğrencileri bağlamında en görünür olduğu eylem 2013 yılına damgasını vuran Gezi Parkı eylemleridir. Öğrenciler eylemlerini hem Gezi Parkı’nda bulunarak hem de kendi okullarına üniversitelerine, mezuniyet törenlerine taşımışlardır. Bu noktada Gezi Parkı direnişi üniversite öğrencileri bağlamında ayrı bir öneme sahip olmaktadır.

3. BÖLÜM

GENÇLİĞİN

SİYASET ALGISI VE YÖNELİMLERİ:

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİ ÜZERİNE BİR