• Sonuç bulunamadı

Osmanlı İmparatorluğu’nda gençlik hareketleri ilk kez 16. yüzyılda “Suhte İsyanları” ya da “Medreseli Ayaklanmaları” adı altında görülmüştür. Bu isyanlar Celali İsyanları ile iç içe geçmiş ve devleti uzun bir süre meşgul etmiş isyanlardır. 16. yüzyılda Osmanlı’da sosyal ve ekonomik düzenin bozulması sonucunda kırsal kesimde yaşayan halk çiftliklerini bozup kentlere gelmeye başlamıştır. Kente gelen ve ne toprağı ne de işi olan bu halk yığınları medreselerin sağladığı imkanlardan yararlanmak istemiş ve birçok aile çocuklarını medreselerde eğitim görmeleri amacı ile bu kurumlara yazdırmışlardır. Medreselerde öğrenci sayısının bu denli artması kurumları işleyemez hale getirmiştir. Bu sebeplerden ötürü medrese öğrencileri saldırgan ve güvenliği tehdit eden eylemlerde bulunmaya başlamışlardır. Devlet yönetimi de bu isyancılar üzerinde baskı kurup isyanları kontrol altına almayı amaçlamıştır (Aktar, 1990: 49-52).

Medrese öğrencilerinin hareketleri suhte isyanlarından sonra “Kuleli Vak’ası”nda karşımıza çıkmaktadır. Sultan Abdülmecit’i tahttan indirmek amacıyla kurulmuş olan “Fedailer Cemiyeti” Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk siyasi teşkilat olarak nitelendirilmektedir (Kabacalı, 2007: 16). Cemiyet eylemini gerçekleştiremeden yakalanmış ve üyeleri Kuleli Kışlası’nda yargılanmıştır. Bu sebeple tarihe Kuleli Vak’ası olarak geçmiştir. Örgüt üyelerinin tamamı öğrenci değildir. Ancak üyelerinin arasında medreseli öğrencilerde bulunmaktadır.

Medrese öğrencileri bu olaylardan sonra yine birçok olayda yer almışlardır. Bu olaylara Talebe-i Ulüm adı verilmektedir. O dönemde medrese öğrencileri dışında, batı tarzına yakın okullarda eğitim gören öğrencilerde bir takım olaylarda yer almışlardır. Bu öğrenciler Tıbbiye, Harbiye, Mülkiye gibi okullarda öğrenim gören öğrencilerdir.

Öğrencilerin yer aldığı olayların yaşandığı dönemde Sultan Abdülaziz tahttan uzaklaştırılmış ve yerine II. Abdülhamit tahtta çıkarılmıştır. Tahta geçen Abdülhamit I. Meşrutiyeti ilan etmiştir. Ancak Sultan çok kısa bir süre sonra dış siyasal olayları bahane ederek meclisi dağıtmış ve istibdat dönemini başlatmıştır.

II. meşrutiyetin ilanına kadar sürede yaşanan öğrenci olayları Yeni Osmanlılar ve Jön Türk hareketinden etkilenmişlerdir. Bu dönemde öğrenciler daha çok gizli cemiyetler şeklinde örgütlenmişlerdir. Faaliyetlerini bu cemiyetler vasıtasıyla gerçekleştirmişlerdir. Kurulan bu cemiyetlerin amacı anayasanın ilan edilmesidir (Şensoy, 1998: 5). O dönemde kurulan ilk gizli örgüt Askeri Tıbbiye öğrencilerinin kurduğu, ilk adıyla İttihad-ı Osmani daha sonra değiştirilen adıyla İttihat ve Terakki Cemiyetidir. Okullarda kurulan diğer örgütler İhtilalci Askerler Cemiyeti, Harbiye Yüksek Mektepleri İttihadı ve Cemiyeti İnkılabiye Selameti Umumiye Klübü gibi cemiyetlerdir (Aktar, 1990: 61).

Osmanlı’dan Tanzimatla birlikte eğitim kurumlarında modernleşme adına ıslahat çalışmaları başlamıştır. Eğitim alanında yaşanan modernleşme ile birlikte bu kurumlarda eğitim gören genç bir kuşağın oluşmasını beraberinde getirmiştir. Bu kuşak modernleşme akımının önemli temsilcileri olmuş ve Jön Türk hareketini başlatmışlardır. Hareketin başlıca maksadı yürürlükten kaldırılan Kanuni Esasi’nin tekrar yürürlüğe konulmasıydı (Burak, 2003: 298). Hareket, özgürlük ve adalet istiyordu. 1789 Fransız Devrimi’nin yaydığı özgürlük, eşitlik, kardeşlik idealleri ve milliyetçilik ideolojisiyle donanmış bir hareketti (Örmeci, 2010: 97). Şerif Mardin’e göre ise Jön Türklerin başlıca maksatları hürriyet değildi. Jön Türklerin isteği Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanmasını durdurmaktı. Hürriyet, Jön Türkleri dolaylı olarak ilgilendirmekteydi. Çünkü özgürlüğü ve adaleti temel alan bir yönetimde imparatorluktan kopmak isteyenler azalacaktı (Mardin, 1999: 301). Lüküslü, Mardin’in bu görüşüne katılarak İttihat ve Terakki’nin baskıcı politikalarını buna bağlamaktadır (Lüküslü, 2014: 24).

Jön Türk hareketinin en etkili örgütü İttihat ve Terakki Cemiyeti’ydi. Akşin’e göre İttihat ve Terakki mekteplilerin siyasi örgütüydü. Akşin’in sözünü ettiği

mektepler; Tıbbiye, Harbiye ve Mülkiye’dir. Bu okullarda ilk kez modern ve özgür düşünen adamlar yetiştirildi (Akşin, 2006: 13).

İttihat ve Terakki’nin gençlik tarihi açısından önemi hem kendisinin genç kimliğe sahip bir hareket olmasından hem de kendisinden sonra gelen genç kuşakların eğitimleri bakımından uyguladığı politikalardan kaynaklanmaktadır. İttihat ve Terakki döneminde devlet mali açıdan zor durumda olsa da eğitime ayrılan pay istikrarlı bir şekilde arttırılmıştır. Yurtdışına çok sayıda öğrenci gönderilmiş ve yurtdışından uzmanlar getirilerek eğitimin kalitesi arttırılmıştır (Örmeci, 2010: 104). Daha önce sözünü ettiğimiz öğrenci örgütlerinin ve İttihat ve Terakki’nin amacı ve eylemleri II. Abdülhamit’in istibdat rejimini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Öğrenciler bu emellerine ulaşabilmişler II. Abdülhamit 30 yıl süren istibdat döneminden sonra II. Meşruiyeti ilan etmiştir. Meşrutiyet ilan edildikten sonra öğrenciler ve halk sevinç gösterilerinde bulunmuşlardır. Daha sonra Balkan Savaşları’nın başlaması ve devlet yönetimi tarafından uygulanan sıkıyönetim sebebiyle öğrenci hareketleri kesintiye uğramıştır. Mondros Mütarekesi’ne kadar öğrencilerin cephesinde kayda değer bir hareketlilik yaşanmamıştır (Şensoy, 1998: 12).

Asıl gayelerinin özgürlük olduğunu söyleyen öğrenciler temel de İmparatorluğu dağılmaktan kurtarmayı düşlemişlerdir. İmparatorluğun sorunlarını bir üst yapı sorunu olarak görmüşler, sosyal ve ekonomik sistemle ilgili olmamışlardır. Bu sebeple halkla herhangi bir bağ kurmamışlardır. Yönetimdeki kişilerin değişimini sorunların çözümü olarak görmüşlerdir. Öğrencilerin eylemleri, devlet yönetimindeki kişileri siyasal anlamda protesto etmekten öteye geçememiştir (Aktar, 1990: 61-62). Milli mücadele döneminde gençliğin eylemleri daha çok işgalleri protesto etme yönünde olmuştur. Bu anlamda çeşitli mitingler düzenlemişler ve üniversite ya da yüksekokul hocalarını da bu mitinglere davet etmişlerdir. Bu sayede halkla bir bağ kurmayı amaçlamışlardır. Ayrıca milli mücadele döneminde kurulan cemiyetlerde de bulunmuşlar, bildiri dağıtma faaliyetleri ile halkı bilgilendirmeye çalışmışlardır (Şensoy, 1998: 24).