• Sonuç bulunamadı

B. HUKUK DEVLETİ DÜŞÜNCESİNİN TARİHİ GELİŞİMİ: DOĞAL HUKUKTA

1. Sokrates’te Bağlayıcı Kanun Düşüncesi

Hukuk devleti, XVIII. yüzyıl sonlarında Almanya’da kullanılan bir kavram olmakla birlikte kökleri Eski Yunan’a kadar uzayan bir siyasal ilkedir.55 Eski Yunan’da hukuk kurallarının bağlayıcılığı ve kanun önünde eşitlik ile ifade edilen hukuk devletini daha çok bir demokratik ilke olarak anlamak gerekir. Hukuk devletinin demokrasi ile bağlantısını üç nokta üzerinden kurmak mümkündür. i. Kanunların yapılışına bütün yurttaşların katılması hakkı, ii. Yurttaşların iradelerinin ifadesi olarak herhangi bir bağışıklık veya ayrıcalık söz konusu olmaksızın bütün yurttaşların kanun önünde eşit haklara ve eşit yükümlülüklere sahip olması, kanunların bütün yurttaşları eşit biçimde bağlayıcılığı, iii. Kanunların yönetilenler gibi yönetenleri de bağlaması, yönetimde keyfîlik yerine kanunların egemen kılınması. Bu bağlamda monarşinin, oligarşinin ve tiranlığın karşıtı olarak halkın yönetimi, isonomia kavramıyla ifade edilmektedir. Isonomia, yalnızca kitlelerin yönetimini değil, halkın kanunlar aracılığıyla yönetimini ifade eder. Bu şekilde, kanunların yönetimi ile sağlanan bir hukuk güvenliği ile teşhis edilen isonomia; kanun önünde eşitlik düşüncesinin bireyler nezdindeki haklılığı sebebiyle hukuksal adaletin bir görünümü olarak da düşünülmektedir. Bir adalet ilkesi olarak isonomia tarafsızlık, kanunun geçmişe yürütülmemesi, kanunun genelliği gibi bir dizi şeklî güvenceyi de içinde barındırır.56

55 BARNETT Hilaire, Constitutional & Administrative Law, 5. Bası, Cavendish, Londra 2004, s. 72- 73; HAYEK Friedrich A., The Constitution of Liberty, The University of Chicago Press, Chicago1960, s. 162-175; ÖKÇESİZ, “Hukuk Devleti”, s. 17 vd. Akal, “yasa – uygulama” ayrımının ilkel topluluk ile uygar toplum arasındaki ayırt edici özellik olduğunu ifade etmektedir. Yazara göre “Hiçbir toplum, Yasa’yla uygulama arasında belli bir ilişki kurmadan ya da yürütmeyi bir Yasa’yla doğrulamadan varolamaz.” AKAL Cemal Bâli, İktidarın Üç Yüzü, Dost, 2. Bası, Ankara 2003, s. 341. “Hukuk Devleti Açısından Kanunların Anayasaya Uygunluğunun Yargısal Denetimi” konulu bu çalışmada, Akal’ın anılan yaklaşımından hareketle hukuk devleti geniş bir perspektiften ele alınmış ve yöneten-yönetilen ayrımının yapıldığı bütün topluluklarda mevcut yönetim ilişkisinin özgül bir hukuk düşüncesiyle düzenlendiği düşünülerek hukuk devletinin farklı zaman ve mekânlarda farklı görünüm biçimlerinden hareketle teşhis edileceği kabul edilmiştir.

56 ARSAL Sadri Maksudi, Umumî Hukuk Tarihi, İÜ Yay., 2. Bası, İstanbul 1944, s. 130; HAYEK, The Constitution…, s. 164-165; HAYEK Friedrich A. Von, “Siyasî Bir İdeal Olarak Hukuk Devleti”, Çev.: Sevda Gültekin Göktolga/ Ali Rıza Çoban, içinde: Hukuk Devleti, Ed.: Ali Rıza Çoban/ Bilal Canatan/ Adnan Küçük, Adres, Ankara 2008, ss. 41-116, s. 48-52; ÖZCAN, Modern Toplum…, s. 197-198, dn. 11; TAMMELO Lyndall Lorna, “Adaletin Özü Olarak Eşitlik”, Çev.: Murat Önderman, HFSA, S. 1, 1993, ss. 75-81, s. 78; UNGER Roberto Mangabeira, “İzonomi ve Adalet”, HFSA, S. 1, 1993, ss. 83-87, s. 83-84; VLASTOS Gregory, “Isonomia”, The American Journal of Philology, Vol. 74, No: 4, 1953, ss. 337-366, s. 337, 341 vd., 356 vd.

22

Hukukun bütün yurttaşlar için her zaman üstün ve bağlayıcı bir değer olmasının en didaktik örneğini Sokrates’ta (MÖ 470 – MÖ 399) gözlemlemek mümkündür. Platon, Kriton diyalogunda, Sokrates’a kendisini hapisten kaçırmak için ikna etmeye çalışan arkadaşına, yurttaşın içine doğduğu, hayatını idame ettirdiği ve eğitim aldığı Site ile bir sözleşme yaptığını söyletir. Bu sözleşmeye göre devlet, birey için kendisini var edip geliştirebileceği imkânları sunmak zorundadır. Buna karşılık birey de devletin kanunlarına itaat etmek için söz verir. Bu kanunları beğenmeyen bir kimsenin sözleşmeyi reddederek ülkeyi terk etmek ve başka bir yere yerleşmek hakkı vardır. Ancak bir kere sözleşme yapıldıktan sonra yurttaşın kanunlar kendi aleyhine uygulanacağı zaman dahi bunlara karşı çıkması, devletin otoritesine tâbi olmayı kabul etmemesi sonuçta devletin ve hukukun ortadan kalkmasına sebep olur. Bu nedenle yurttaş için, devletin hukukuna riayet etmek yurttaşlık bilgisinin ve devlete kötülük yapmamanın bir gereğidir. Erdemli yurttaşın kanunlara itaat eden yurttaş olması sebebiyledir ki, Sokrates ailesini ve arkadaşlarını geride bırakarak Atinalılar’ın kendisi hakkında uyguladıkları kanuna rıza göstermiştir.57

Kendisinden önceki doğa felsefecilerinin aksine insanı düşüncesinin merkezine koyan Sokrates, kendini tanıyan, bilgili ve dolayısıyla da erdemli olan ve kötülük yapmaktan kaçınan yurttaş ile ilgilenir. Sokrates’a göre insanın iki temel özelliği vardır; erdemli olmak ve kötülük yapmamak. Erdem ancak bilgiyle elde edilebilir. Yurttaş söz konusu olduğu zaman bu bilgi kanunların bilgisidir. Sokrates’a göre iki tür kanun vardır. Yazılı kanunlar ve yazısız kanunlar. Yazılı olmayan kanunlar üstün bir aklın kanunlarıdır. Yazılı kanunlar ise bizzat yurttaşların yaptığı, insan yapısı kanunlardır. Yönetenler ve yönetilenler bu kanunlarla bağlıdır. Bu bağlılığın temelinde de insanın kötülük yapmamak özelliği gelir. Nitekim erdemli yurttaş; yani doğrunun bilgisine ulaşmış, iyinin ne olduğunu bilen yurttaş; yani kanunları bilen yurttaş bu bilgisiyle uyumlu hareket etmediği takdirde kötülük yapmış olur. Ne var ki insan bilerek kötülük yapmaz, yani kanuna aykırı davranmaz. Bu “adalet”in bir gereğidir. Buna karşılık olarak devletin amacı da yurttaşın mutluluğunu sağlamak olmalıdır.58

57 PLATON, Crito, Çev.: Benjamin Jowett, http://classics.mit.edu//Plato/crito.html, E. T.: 21.10.2009. 58 GÖZE Ayferi, Siyasal Düşünceler ve Yönetimler, Beta, 9. Bası, İstanbul 2000, s. 15-18; GÜRİZ Adnan, Hukuk Felsefesi, AÜHF Yay., Ankara 1985, s. 160-164; IŞIKTAÇ, Hukuk Felsefesi, s. 51- 52; JONES W. T, Batı Felsefesi Tarihi, C. 1, Çev.: Hakkı Hünler, Paradigma, İstanbul 2006, s. 165- 178; Von ASTER Ernst, Felsefe Tarihi Dersleri, Ankara 1962-1963, s. 81-91.

23

Işıktaç’a göre Sokrates’ın düşüncesi içinde, “hiçbir insanın bilerek kötülük yapmayacağı”, aksayan bir unsurdur.59 Sokrates, yurttaşın kendisini kanun ile tanımlaması düşüncesinden, bir başka ifade ile erdemli insan için kanuna uygun davranmaktan başka bir davranış şeklinin bulunmaması düşüncesinden hareketle kanunun üstünlüğü ve bağlayıcılığı düşüncesine ulaşmıştır.60 Bu düşünce bugün de hukuk devleti anlayışının temelini teşkil etmektedir.