• Sonuç bulunamadı

Platon’da Aydınlanmış Despotizm ya da Hukukun Altın Bağı

B. HUKUK DEVLETİ DÜŞÜNCESİNİN TARİHİ GELİŞİMİ: DOĞAL HUKUKTA

2. Platon’da Aydınlanmış Despotizm ya da Hukukun Altın Bağı

Platon’da (MÖ 427 – MÖ 347) hukuk devletinin izlerini aramak Bodin, Hobbes, Hegel ve Schmitt’te hukuk devletinin izlerini aramak kadar güçtür. Devleti, hukuk ve birey karşısında önceleyen bu bakış içinde hukuk devleti, ya doğal, maddi açıdan yaptırımı olmayan ve egemeni sadece Tanrı’ya karşı sorumluluk altına sokan bir hukukta ya da egemenin iradesinin bir sonucu olarak ortaya çıkan ve bu iradeye uygunluk dışında herhangi bir kriter bağlamında denetlenemeyen bir pozitif hukukta somutlaşmaktadır. Elbette bu anlamda bir sınırlı iktidar anlayışı büsbütün değersiz değildir ve hukukun üstünlüğünün ilk basamaklarını oluşturmaktadır. Jones’un belirttiği gibi, Platon’un düşüncesinde devletin temel amacı adalettir. Bu adalet, değişik sınıflar arasındaki ilişkiyi –belki bir tür frenler ve dengeler sistemini- ifade eder. Toplumsal birliğin her öğesi genel düzenin sağlanmasına bu sistem bağlamında katkıda bulunur ve bu bağlamda hakkını alır.61 Cassirer, Platon’un toplumsal işbölümü düşüncesinin; filozofun “Yasal Devlet (ya da Hukuk Devleti) düşününün kurucusu ve ilk savunucusu” olarak nitelendirilmesine yeteceğini ifade etmektedir.62

Platon’un devlet-hukuk anlayışının, ütopyadan gerçekliğe üç aşamadan geçerek ulaştığı söylenebilir. Bu süreçte ilk aşamayı filozofun Politeia’daki (Devlet) görüşleri oluşturur. Platon’un “ideal devlet” için öngördüğü farklı insan tipleri ve bu farklılıktan kaynaklanan toplumsal işbölümü düşüncesi sınıflı toplumsal yapıyı ifade

59 Zira eski Yunan’ın “yurttaş”ı erdemli bireydir. Erdem ise son tahlilde hukuka itaat etmek demektir ve erdemsizlik yahut Sokratesçi anlamıyla kötülük yapmak bu hukuka bilerek aykırı davranmak demektir. Işıktaç’ın tespiti, insanın bilerek kötülük yapmaması demek aslında Sokrates’in bir önkabulüdür ve yurttaşın yasaya uymaktan başka bir davranışı tercih etmeyeceğinin varsayımıdır. Hâlbuki birey için hukuka aykırı davranışı tercih etmek yolu her zaman açıktır. IŞIKTAÇ, Hukuk Felsefesi, s. 53.

60 ARNHART Larry, Siyasî Düşünce Tarihi, Çev.: Ahmet Kemal Bayram, 2. Bası, Adres, Ankara 2005, s. 18-22.

61 JONES, Batı Felsefesi…, C. I, s. 240.

24

eder.63 Ağaoğulları’na göre insanların değil fakat bütün toplumun mutluluğunun amaçlandığı bu sınıflı yapı bireyi toplumun yetkinleştirmesinin bir parçası olarak araç ve devleti de başlı başına bir amaç olarak ele almaktadır.64 Bu açıdan Sabine ve Thorson, yönetme hak ve görevini bilgisine dayandıran filozof kralın, aynı zamanda ‘iyi’nin ölçüsü olmasını ve birey için iyi olanın devlet için iyi olanda eritilmesini “aydınlanmacı despotizm” olarak nitelendirmektedir. Yazarlara göre bilginin erdem ile özdeşleştiği bu Sokratik düşünce Platon’da hukukun devletin dışına itilmesi sonucunu doğurmuştur.65 Şüphesiz bu hukuk devletinin bireyci yaklaşımı ile de bağdaşmamaktadır.

Devlet’te ileri sürdüğü görüşlerinde Platon ideal devletin inşası ve yönetimini filozofların işi olarak görür.66 Devleti kurarken bir filozofun kanunlara ihtiyacı yoktur. Bir “asli kurucu iktidar” olarak filozofun yönetiminin meşruluğunu sağlayan bilgisi, bilimi ve evrensel söylemidir. Kanunlar devlet kurulduktan ve düzen işlerlik kazandıktan sonra ortaya çıkmaya başlayacaktır. Kanun koyucu-filozof tarafından yaratılan (yazılı kanunlar) ve kendiliğinden ortaya çıkan kanunlar (ahlak kanunları), yöneticiler de dâhil, herkes için bağlayıcıdır.67

Platon’un görüşlerinin ikinci aşamasını Politikos’taki (Devlet Adamı) görüşleri teşkil eder. Devlet’te her ne kadar bir kere düzen kurulduktan sonra filozof kralın kanunlara uygun biçimde yöneteceğini belirtmiş ise de Devlet Adamı’nda ideal devletin yöneticisinin, “devleti yönetmek bilgisine sahip olan kişinin”, kanunlarının kendisini değil fakat yönetilenleri bağlayacağını ifade etmektedir.68 Bu “ideal”in gerçeklik karşısında savunulma şansı yoktur. Bu nedenle Ağaoğulları’na göre filozof gerçek yaşamda bu kadar büyük bir yetki kullanan kralın bir tirana dönüşmemesi için “…uzun yılların bir birikimi olarak belirmiş olan yasalara mutlak itaat edilmesini zorunlu kılmak” gerektiği düşüncesine ulaşmıştır.69

63 PLATON, Devlet, 428 a – 434 e, Çev.: Sabahattin Eyüboğlu/M. Ali Cimcoz, Türkiye İş Bankası Yay., 14. Bası, İstanbul 2008, s. 125-134.

64 AĞAOĞULLARI Mehmet Ali, Kent Devletinden İmparatorluğa, İmge, 4. Bası, Ankara 2004, s. 237-239.

65 SABINE George H./THORSON Thomas L., A History of Political Theory, Harcourt Brace College Publishers, 4. Bası, Forth Worth 1973, s. 52-72, 92.

66 PLATON, Devlet, 499 b, d, s. 212. 67 PLATON, Devlet, 458 c, s. 161.

68PLATO, The Statesman, Çev.: Benjamin Jowett,

http://ebooks.adelaide.edu.au/p/plato/p71st/index.html, E. T.: 18. 06.2010. 69 AĞAOĞULLARI, Kent Devletinden…, s. 282; PLATO, The Statesman,

25

İdeal devletin gerçek devlete dönüşmesinin üçüncü aşaması, Platon’un da olgunluk çağıdır. Filozofun bu dönemdeki görüşlerini Nomoi (Yasalar) yansıtır. Yasalar’ın yazarı bir ütopya yazarı değil bir siyasal öğütçü olarak okunabilir. İdeal devletten sonraki bu en iyi ikinci devlet tasarımı, sıradan bir halkın filozof olmayan bir yöneticinin yönetimi altında belli bir mutluluğa erişmesi için tutulacak yolun işaretidir.

Platon’a göre, bireylerin korku ve güven şeklinde ifade edilen duyguları aklın emrinde erdeme yöneltir ve kötülükten uzaklaştırır. İşte aklın bu “altından ve kutsal olan güdüsü” devletin ortak kararı şeklinde somutlaşınca kanun hâlini alır. Etkin olmayan ve etkisiz kanunlar devletin yıkılışına işaret eder; yöneticilerin kölesi olduğu kanunlar ise devleti kurtuluşa ve “tanrıların kentlere verdiği bütün nimetlere” kavuşturur.70 Ağaoğulları’nın aktardığına göre “Bu devlette en üstün erdem, yasalara uygun davranarak devlete karşı saygılı olmak ve onun yasal güçlerine kendini bağlamak anlamına gelen ılımlılık ya da kendi kendine hâkim olma erdemidir.”71

Sonuç olarak Platon’da hukuk devletinin izini yozlaşmış ve bozulmuş en kötü devlet olarak “zorba devlet” karşısında “ideal devlet” savunusunda; daha fazla güç talebi karşısında adalet anlayışı ile de ifade edilebilecek olan kanunların egemenliği düşüncesinde sürmek mümkündür.72 Bir insanın tek başına adaletsizlik yapmadan yönetmesinin olanaksızlığı karşısında Platon yönetimin rasyonel “yasa(ya)” uygun olması gerektiğini savunmuştur.73 Yasalar doğrudan yetkiyi oluşturan öğelerdir. Nitekim Platon hukuk devleti ilkesinin “insanların değil yasaların yönetimi” şeklindeki formülasyonunu da Mektuplar’ında açıkça ifade etmiştir.74

70 PLATON, Yasalar, 644 d, e, 645 a, 715 d, Çev.: Candan Şentuna/ Saffet Babür, Kabalcı, 3. Bası, İstanbul 2007, s. 76, 173.

71 AĞAOĞULLARI, Kent Devletinden…, s. 287; SABINE/THORSON, A History of…, s. 84-87. 72 CASSIRER, Devlet…, s. 80-84.

73 PLATON, Yasalar, 713 c, 714 a, s. 170-171.

74 PLATO, Letters, VII, 334 c, VIII, 354 b, c, içinde: Plato in Twelve Volumes, Vol. 7, Çev.: R. G. Bury, Cambridge, MA, Harvard Univ. Press., London 1966, www.perseus.tufts.edu/hopper, E.T.: 24.10.2009; BABÜR Saffet, Giriş, içinde: Platon, Yasalar, Çev.: Candan Şentuna/ Saffet Babür, Kabalcı, 3. Bası, İstanbul 2007, s. 32.

26