• Sonuç bulunamadı

4. Skopos Kuramına Alternatif Bir Yöntemsel Yaklaşım

4.1. Skopos Kuramının Çeviri Eserlerde Uygulanabilirliği

4.1.1. Bertolt Brecht’in “Geschichten vom Herrn Keuner (Bay Keuner’den

4.1.1.2. Skopos Kuramının Yöntemsel Bağlamda Çeviri Metin Üzerinde

Ç1 ve Ç2’de aktarılan öyküler çeviri ve çevirinin işlevselliği açısından incelendiğinde, çeviri (hedef) metnin, hedef kültür ve kaynak dil ve bu kaynak dilin bilgi aktarımını inceleyen hedef dilin bir bilgi aktarımı olduğu kanaatine varılmaktadır. Ancak her iki çeviri eserde yer alan öyküler arasında işlevsel yönde farklı aktarımlarında var olduğu tespitine varılmıştır. Bu durum elde edilen çevirinin dil içi unsurlarıyla daha fazla ilgilidir. Bu bağlamda her iki çeviri metinden de orijinal metinde yer alan öykülerden alıntılar verilerek, karşılaştırmalı incelemelerde bulunulacaktır.

Örnek:

Yapmış olduğumuz incelemede çeviri metinler için çeviri Eşdeğerliğinin ne ölçüde sağlanmış olduğuna dair açıklamalar yapma gereği duyulmayacaktır. Skopos kuramı eşdeğerliği, çeviri metnin amacına ve işlevine bırakmıştır. Bir başka tabirle çevirmen, belirlediği amaca ve metnin skoposuna göre istediği Eşdeğerlikten yararlanabilme hakkını kendinde görür. Bu yüzden ancak işlevsel bir Eşdeğerlik yaklaşımını Skopos kuramı için varsayabiliriz.

Vermiş olduğumuz örnek metinlerde görüldüğü üzere, Ç1’de soru Bay K.’ya yöneltilmişken, Ç2’de soru küçük kıza yöneltilmiştir. Orijinal metinde ise sorunun muhatabı baş figür olarak nitelendirebileceğimiz Bay K.’dır. Bu yüzden metnin bu kısmında kaynak metnin bir bilgi aktarımının hedef metnin bir bilgi aktarımı şeklinde Ç2’de yansıtılmamış olduğunu görmekteyiz. Ancak Skopos kuramı çerçevesinde hedef metnin skoposuna göre böyle bir değişikliğe Ç2’de çevirmen tarafından gidilmesi uygun görülmüş olabilir. Sonuçta Skopos kuramının da öngördüğü gibi, hedef metnin işlevi kaynak metnin işleviyle aynı doğrultuda olmayabilir. Bu bağlamda Ç2’de sorunun küçük kıza yöneltilmiş olması, Ç2’deki metnin skoposuna ve işlevine hizmet etmek adına yapılmış olabilir. Bu bakış açısıyla, kaynak metnin bilgi aktarımının hedef metnin bir bilgi aktarımı olarak yansıtıldığı sonucuna KM: “ „Wenn die Haifische Menschen wären‟, fragte Herrn K. die kleine Tochter seiner Wirtin, „wären sie dann netter zu den kleinen Fischen?‟ „Sicher‟, sagte er.” (Brecht, 2004: 38).

Ç1: “Ev sahibinin küçük kızı, Bay K.‟ya: „Eğer köpek balıkları insan olsalardı, küçük balıklara daha mı iyi davranırlardı? diye sordu. „Hiç kuĢkusuz‟, dedi Bay K.” (Cemal, 1994: 28).

Ç2: “Bay Keuner, hizmetçisinin küçük kızına „Köpek balıkları insan olsalardı, küçük balıklar için daha mı iyi olurdu‟ diye sorar.” (Saraç, 1994: 27).

varabiliriz. Ç1’de ise kaynak metnin işlevi hedef metnin işleviyle aynı doğrultuda tutulmuştur. Bu yüzden sorunun muhatabı Bay K.’dır. Her iki çeviri metni okuyucuları açısından değerlendirmek gerekirse, Ç1’deki bu aktarımda okuyucunun gözünde bilge kişi Bay K. iken, Ç2’de küçük kızdır. Görüldüğü gibi, metnin skoposuna ya da metnin işlevine göre tercih edilen aktarımlar, okuyucuyu çevirmenin istediği yönde yönlendirebilmektedir. Bu örnek için metnin skoposunun kesin olarak önceden bildirilip, bildirilmemiş olmasının çok büyük bir önemi yoktur. Okuyucu üzerinde yönlendirici konumundaki çevirmenin metnin skoposuna ve işlevine göre okuyucuyu ne şekilde yönlendirebileceği mevcut aktarımlarla tespit edilebilir.

Yukarıdaki örnekte orijinal bir metnin bilgi aktarımının çeviri metinlerde amaç ve işlev bağlamında ne şekilde değişiklik gösterebileceği tespit edilmiştir. Ancak bilgi aktarımın çeviri metinde belirlenmesinde hangi koşulların rol oynamış olabileceğine dair tespitler, sadece metne dayalı yöntemle belirlenememektedir. Bu bağlamda çeviri işleminin başından sonuna kadar takip ettiği aşamalar ve çevirmenin içinde bulunduğu koşulların incelenmesi gerekir.

Orijinal metin ve çeviri metinler arasında mevcut bulunan öyküler için, bilgi aktarımı bağlamında çevirilerin orijinal metinle bir ilişki içinde oldukları aşikârdır. Her ne kadar amaç ve işleve yönelik değişikliklere gidildiğine rastlanılsa da, orijinal metnin yazarının iletmek istediği salt bilgi aktarımı, Ç1 ve Ç2’de de aynı şekilde hedef alıcıyı iletilmek maksadıyla verilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda, bilgi aktarımı yönünden orijinal metin ile çeviri metinler arasındaki bir ilişkiden, Skopos kuramı kapsamında, söz edilebilmektedir.

Ç1 ve Ç2 için kaynak metinde yer alan bir bilgi aktarımının hedef metin kültürüne göre yansıtılmış olduğu ele alınan öykülerin genelinde söz konusudur. Ancak çevirmenlerce kendi belirledikleri amaca hizmet etme acısından Ç1 ve Ç2’de izlenen yolun ve çeviri için oluşturulmuş stratejilerin farklı olduğu görülmektedir. Her iki çeviride de tek taraflı bir bilgi aktarımının var olduğu görülmektedir. Belirttiğimiz gibi bu bilgi aktarımında izlenen yol ve stratejide çeviri metinler

arasında farklılık görülmektedir. Bu farklılığın olması Skopos kuramı açısından beklenen bir sonuçtur. Çünkü her metnin skoposu farklı olacağından bir orijinal metin için birçok farklı türden çeviri metin elde edilebilmesi mümkündür. Metne dayalı yöntem çerçevesinde metinlerden örnekler ile incelememizdeki tespitlerimize dair çıkarımlarda bulunmakta fayda görüyoruz.

Örnek:

Ç1’de çevirmence öykünün başlığı ve içeriğinin aktarımı kaynak metnin bilgi aktarımına daha fazla bağlı kalınarak yapılmıştır. Ç1’in skoposunun, mevcut metnin

KM: “Die Frage, ob es einen Gott gibt

Einer fragte Herrn K., ob es einen Gott gäbe. Herr K. sagte: „Ich rate dir, nachzudenken, ob dein Verhalten je nach der Antwort auf diese Frage sich ändern würde. Würde es sich nicht ändern, dann können wir die Frage fallenlassen. Würde es sich ändern, dann kann ich dir wenigstens noch soweit behilflich sein, daß ich dir sage, du hast dich schon entschieden: Du brauchst einen Gott.‟ ” (Brecht, 2004: 19).

Ç1: “TANRI DĠYE BĠR ġEY VAR MI, SORUSU

Biri Bay K.‟ya, Tanrı diye bir Ģey var mı sorusunu yöneltti.

Bay K., Ģöyle dedi: „Sana, davranıĢlarının bu soruya verilecek yanıta göre değiĢip değiĢmeyeceği üzerinde düĢünmeni öğütlerim. Eğer değiĢmeyecekse, bu soruyu bir yana bırakabiliriz. DeğiĢecekse, o zaman sana en azından Ģunu söyleyerek yardımcı olabilirim: Sen, kararını vermiĢsin, bir Tanrıyı gereksiniyorsun.” (Cemal, 1994: 13).

Ç2: “TANRI ÜZERĠNE

Adamın biri Bay Keuner‟e; Tanrının var olup olmadığını sorar. Bay Keuner düĢünerek Ģöyle der: „Her ne Ģekilde olursa olsun, bu sorunun yanıtından sonra, tavrını değiĢtirme.‟

„Ama sana düĢünebilmen için biraz daha yardımcı olayım‟ der ve devam eder: „Biliyor ve görüyorum ki sen, bir arayıĢ içindesin. O halde senin Tanrıya gereksinimin var‟.” (Saraç, 1994: 41).

hedef dile kazandırılması yönünden olabileceğini dile getirmiştik. Bu bağlamda çevirmenin izlediği yol skoposa uygun bir yoldur. Ç2’de ise çevirmence belirlendiğini düşündüğümüz metnin skoposu, izlenen yol ve uygulanan strateji üzerinde çevirmenin özgür tercihler yapabilmesini sağlamıştır. Kaynak metnin işlevsel başlığını, hedef kültüre farklı bir işlev yoluyla aktarmaya çalışan çevirmen, bu sayede metnin skoposuna uygun bir yol izlemiş olmaktadır. Ç2’de aslında tercih edilen başlıkla amaçlanan Tanrının varlığına işaret etmektir. Var olan bir şey üzerine konuşuluyormuş izlenimi hedef okuyucuya iletilmek istenmiştir. Ç1’deki başlık tercihi ise, daha ziyade sorgulanabilir nitelikte, merak uyandırıcı özelliktedir. Nitekim kaynak metnin başlığı da bu yönde bir bilgi aktarımı içermektedir. Ç2’de çevirmen amaca yönelik işlevselliği metne yansıtmaya çalışmıştır. Aynı şekilde Ç1’de de metnin çevirmeni, kendi amacına yönelik işlevselliği metne yansıtmaya çalışmıştır.

Bu örnekte dikkat çeken bir diğer husus anlatım tarzıyla alakalıdır. Önceki kısımlarda dile getirdiğimiz üzere, Brecht öykülerini parabol türünde kaleme almaya çalışmıştır. Bir bakıma benzetmeler, örnek olaylar vasıtasıyla anlatmak istediklerini kapalı bir anlatım tarzıyla kaynak okuyucuya sunmaya çalışır. Bu çaba Brecht’in kendi amacına, bir başka deyişle orijinal metnin kendi skoposu ve işlevine uygun bir anlatım tarzıdır. Ç1’de çevirmen bu anlatım tarzına sadık kalmaya çalışmıştır. Çünkü onun amacına uygun olan budur. Ç2’de ise bazı aktarımlarda bu anlatım tarzının dışına çıkıldığı görülmektedir. Bu durum Ç2’de metnin skoposunun Ç1’dekiyle aynı işlevde olmadığına bir kanıt niteliğindedir. Vermiş olduğumuz örnek metnin son cümlesi Ç1’de “sen kararını vermişsin, bir Tanrıyı gereksiniyorsun” şeklindeki aktarım, kaynak metnin anlatım tarzına uygun kapalı bir aktarım niteliğindedir. Ç2’de ise aynı cümle, “Biliyor ve görüyorum ki sen, bir arayış içindesin. O halde senin bir tanrıya gereksinimin var.” Şeklinde hedef metne aktarılmıştır. Buradaki anlam ise Ç1’deki aktarıma oranla daha açık bir anlatım tarzına sahiptir. Kaynak metinde denen değil, demek istenen çevirmen tarafından verilmiştir. Ç2 okuyucusu için fazla düşünmeye gerek yoktur. Çünkü kapalı anlamın altında yatan derin mana çevirmence verilmiştir. Açıkça arayış içinde olan birisine Tanrı yoktur denilse bile, o fikrinden vazgeçmeyecektir. Çünkü arayış içinde olan bir kimse Tanrının varlığına

inanıyordur. Brecht’in son cümlede vermek istediği bu mesaj, Ç2’de daha açık bir üslupla verilmiştir. Ç1’de çevirmen, kaynak metindeki anlatım tarzını aynı doğrultuda uygun bir aktarımla vererek, kaynak metnin işlevselliğini hedef metne de yansıtmıştır. Bu bağlamda kaynak metin ile Ç2 arasında işlev farklılığından söz edilebilirken, kaynak metin ve Ç1 arasında bundan söz edilememektedir. Skopos kuramı çerçevesinde dile getirilen, kaynak metnin ve hedef metnin aynı işlev doğrultusunda olabileceği gibi, farklı amaçlar gütme ihtimalleri olduğundan, farklı işleve de sahip olabilecekleridir. Bu öngörünün de mevcut metinler üzerinde incelenebilir ve izlenebilir olduğu görülmektedir.

Yukarıda verilen örnekler çerçevesinde, Ç1 ve Ç2’de metnin skoposu, çevirmenin amacı, amaca yönelik izlenen yol ve metnin işlevselliğine dair çıkarımlarda bulunulmuştur. Skopos kuramında da belirtildiği üzere, çevirmen bilinçli ya da bilinçsiz belli bir amaç doğrultusunda çeviri eylemini sürdürmektedir. Bu amaca yönelik tercihlere göre aktarım yapmaktadır. Çeviri eylemi esnasında belirlenen strateji ve izlenen yol ise yine bu amaca uygun bir biçimde ortaya konmaktadır. Belirlenen stratejiler ve yapılan tercihlerde, her iki çeviri metin için hedef kültürün de göz önünde bulundurulduğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar bilgi aktarımının hedef dile yansıtılmasında farklı yollar takip edilse de her iki çeviri metni için, hedef kültüre yönelik kodlamaların yapılmış olduğuna dikkat çekmekte fayda görüyoruz. Skopos kuramı bağlamında, hedef alıcısı için metnin mevcut kültüre göre alımlanabilmesinin sağlanması ön planda tutulması gereken bir husustur. Ç1 ve Ç2’de bu hususun çoğunlukla dikkate alınmış olduğu görülmektedir. Ancak bunun ne ölçüde başarılı olduğu çeviri metinlerdeki aktarımların niteliği açısından tartışılabilirdir. Ayrıca hedef kültürün tamamen dikkate alınması, kaynak metindeki bir bilgi aktarımının farklı manalara gelecek bir biçimde hedef alıcısına yansıtılmasına sebep olabilir. Bir başka örnekle birlikte incelemeye devam etmekte yarar görüyoruz.

Örnek:

Yukarıda orijinal metinden alıntılanan örnekte, altı çizili olan cümle, çeviri metinlerde de altı çizili olarak verilmiştir. Söz konusu cümlelerin altlarını çizmemizdeki amaç, çeviri metinlerde, aynı cümlenin ne kadar farklı manalar içeren bir biçimde aktarılmış olduklarını vurgulamak içindir. Çevirmenlerce farklı manalarda yapılan bu tür aktarımlar, işlev yönünden farklılıkların oluşmasına da sebep olmaktadır. Ç1’de altı çizili cümle kaynak metinle aynı doğrultuda bir anlam içermektedir. Ç2’de ise kaynak metindeki anlamdan tamamen uzaklaşılmış olduğunu görmekteyiz. Burada çevirmenlerin gerekli Eşdeğerliklere başvurup, amaçlarına ve metnin işlevine en yakın ve en uygun aktarımı yapmış olduklarını kabul ederek,

KM: “Das Wiedersehen

Ein Mann, der Herrn K. lange nicht gesehen hatte, begrüßte ihn mit den Worten: „Sie haben sich gar nicht verändert.‟

„Oh!‟ sagte Herr K. und erbleichte.” (Brecht, 2004: 53).

Ç1: “YENĠDEN BULUġMA

Bay K.‟yı uzun zamandır görmemiĢ olan bir adam, onu Ģu sözlerle selamladı: „Hiç değiĢmemiĢsiniz.‟ Bay K.: „Ya!‟ dedi ve rengi soldu.” (Cemal, 1994: 16).

Ç2: “YENĠDEN KARġILAġMA

Adamın biri uzun zamandan beri Bay Keuner ile hiç karĢılaĢmamıĢtı. Bay Keuner‟i görünce onu sözle selamlar ve

„Hiç değiĢmemiĢsiniz‟ der.

Bay Keuner, „Fakat siz çok değiĢmiĢsiniz, benziniz betiniz sararmıĢ‟ diyerek yanıtlar.” (Saraç, 1994: 32).

hedef alıcısı için söz konusu iki çeviri metnin farklı işlevlere sahip olduğunu, bu sayede alıcıyı farklı işleve yönlendirdiklerini söyleyebiliriz. Ç1 için aktarılan cümlede verilmek istenen anlam, Bay K.’nın söylenmiş olan söze karşı, içerlenmesi ya da utanmasıdır. Bunun altında yatan mana değişmemiş olmasının kendine vermiş olduğu rahatsızlıktır. Oysa Ç2’de alıcıya aktarılan anlamda, Bay K. değişmemiş olduğuna memnun gibi görünmektedir. Bu yüzden karşı tarafa hazır cevaplılıkla değişmiş olduğunu söylemektedir. Bir bakıma kötü bir değişim geçirmiş olduğunu karşı tarafa aktararak alay anlamı da çıkarabileceğimiz bir cümleyi dile getirir. Sonuç olarak, Ç1 alıcısı için değişmemiş olmaktan rahatsızlık duyan bir Bay K., Ç2 alıcısı içinse değişmemiş olmaktan memnun olan bir Bay K. söz konusudur. Orijinal metnin salt bilgi aktarımını aktaran Ç1’deki çevirmen için, amaçlanan Brecht’in yazmış olduğu Keuner Öykülerini hedef alıcıya aynı etki doğrultusunda iletmeye çalışmaktır. En başta dile getirdiğimiz üzere, Ç1’de metnin skoposunda, kaynak metnin hedef dile kazandırılması, hedef dil okuyucusu üzerinde de kaynak metindeki etkinin oluşturulması gayesi güdülmektedir. Ancak Ç2’de yapılan aktarımda, kaynak metnin dayatmak istediği, kaynak okuyucusunu yönlendirmek için amaçladığı anlam ve etkinin dışına çıkılmış, çevirmenin kendi görüşü hedef metne aktarılarak, kaynak metin ve yazarın etkisi arka plana itilmiştir. İşte bu noktada her iki çeviri metin için, her ne kadar çevirmenlerce metnin skoposu açıkça belirtilmemiş olsa da, farklı amaçlara sahip oldukları yönünden izlenimler edinilebilmektedir. Bu izlenimlerden elde ettiğimiz çıkarımlar tamamen metne dayalı yöntem bağlamında dile getirdiğimiz fikirlerden oluşmaktadır. Bu sayede metne dayalı yöntemle çeviri metinler üzerinde Skoposa dair izlenimlerin ve belirtilerin ne denli elde edilebilir ve yorumlanabilir olduğu sonucuna ulaşılmaya çalışılmaktadır. Çeviri metinler için söylenebilecek bir diğer husus ise, hedef kültürün dikkate alınmış olduğudur. Ancak belirttiğimiz gibi farklı amaçlara yönelik farklı metinlerin ortaya çıkmış olması, skopos faktörünün çeviri metinlere ve çevirmenlere göre değişkenlik göstermesinden kaynaklanmaktadır.

Hedef alıcısı için hedef metnin alımlanması ve kodlanması aşamasında, çevirmenlerce aktarılan dil ve üslup uygun olarak değerlendirilebilir. Ancak hedef metin alıcısının kodladığı ve alımladığı bir bilgi aktarımı, kaynak metnin bir bilgi

aktarımını içermeyebileceğinden, hedef alıcılar uygun olmayan bir bilgi aktarımıyla karşı karşıya kalabilir. Ç1 açısından burada bir sıkıntı gözlenmezken, verilen örneklerde görüldüğü üzere, Ç2’de incelenen öyküler içersinde kaynak metnin bilgi aktarımını içermeyen ve farklı manalara meyil verebilen bilgi aktarımlarına rastlanmıştır. Böyle bir durumun oluşması, Skopos kuramı çerçevesinde çevirmen için öngörülebilen bir tutum değildir.

Yapmış olduğumuz mevcut incelemenin ilgilendiği kısım, çeviri ürünün incelenmesidir. Bundaki önceki ve sonraki aşamalar incelememize dâhil edilmemiştir. Ancak metne dayalı yöntem ile kaynak metin düzleminde ortaya çıkabilecek etmenlerin çeviri esnasında göz önüne alınıp alınmamış olduklarına dair çıkarımlarda bulunulabilir. Tespit etmiş olduğumuz çeviri örneklerinde, Ç2 için kaynak metnin kapalı anlatımına yer yer dikkat edilmemiş olduğunu bu hususla birlikte tekrar vurgulamakta fayda vardır. Bunun yanı sıra, verilmek istenen mesajın içeriği ile ilgili anlam değişikliklerine de Ç2’de rastlanılmıştır. Skopos kuramı çerçevesinde çevirmenin bunları dikkate alarak aktarımı yapması beklenir. Ç2’deki örnek metinlerde söz konusu hususun dikkate alınmamış olduğunu görmekteyiz. Ç1’de ise kaynak metnin bu tür etmenlerinin dikkate alınarak aktarım yapıldığı, vermiş olduğumuz örneklerde görülebilmektedir. Bahsedilen hususlara örnek olarak eserde yer alan öykülerden bir başka tespit ettiğimiz örnek aşağıda verilmiştir:

Örnek:

KM: “Wenn Herr K. einen Menschen liebte

„Was tun Sie‟, wurde Herr K. gefragt, „wenn Sie einen Menschen lieben?‟ „Ich mache einen Entwurf von ihm‟, sagte Herr K., „und sorge, daß er ihm ähnlich wird.‟ „Wer? Der Entwurf?‟ „Nein‟, sagte Herr K., „der Mensch.‟” (Brecht, 2004: 24).

Vermiş olduğumuz yukarıdaki örnekle birlikte, Skopos kuramının prensipleri arasında yer alan kaynak metin ve hedef metnin birbiriyle bilgi aktarımı yönünden tutarlı olması gerekliliğini Ç1 ve Ç2 açısından değerlendirmeye çalışacağız. Örnek olarak verilmiş diğer metinlerde Ç2’nin kapalı anlam düzeyinde hedef metin açsından yetersiz bir aktarıma sahip olduğunu vurgulamıştık. Ayrıca Ç2’de kaynak metindeki anlamdan farklı anlamın hedef metinde oluşturulmuş olması, aslında tutarlılık prensibine de aykırı bir durumdur. Nitekim bu örnekte de Ç2’de kaynak metindeki entwurf sözcüğünün içerdiği anlamları dışında hedef metne aktarılmış olması, kaynak metin ve hedef metin arasında tutarsızlık oluşturmaktadır. Kaynak metindeki anlatıda kullanılan taslak benzetmesidir. Oysa Ç2’de bu benzetme kabalık sözcüğüyle verilmiştir. Bu sayede var olan anlam ve bilgi aktarımı hedef metin okuyucusu için değişikliğe uğratılmıştır. Ç1’de ise çevirmen tarafından bu tutarlılığın korunmuş olduğunu görmekteyiz. Her ne kadar farklı amaç güden çevirmenlerce farklı çeviri ürünlerin elde edilebilmesi Skopos kuramınca öngörülen bir şey

Ç1: “BAY K. BĠR ĠNSANI SEVDĠĞĠ ZAMAN

„Bir insanı sevdiğinizde ne yaparsınız?‟ diye sordular Bay K.‟ya „Ona iliĢkin bir taslak oluĢtururum,‟ yanıtını verdi. Bay K., „Ve benzemesi için çaba harcarım.‟ „Taslağın benzemesi için mi?‟ „Hayır,‟ dedi Bay K., „insanın benzemesi için.‟” (Cemal, 1994: 19).

Ç2: “EĞER BAY KEUNER BĠR KĠMSEYĠ SEVSEYDĠ

Günün birinde birisi Bay Keuner‟e rastlar ve kendisine sorar: -Sevdiğiniz bir kimseye ne yapardınız?

Bay Keuner Ģöyle yanıt verir: „Ben ona kabalık yaparım. Tasalansın ki o, ona uydumu, uymadı mı?

-Kim -Kabalık

olmasına rağmen, Skopos kuramı için belirttiğimiz altı prensibin içerisinde olan tutarlılığın da yine çevirmenlerce korunması gerekir (bu çalışmada bkz. Skopos kuramına genel bir bakış).

Orijinal metinde Brecht’in kaleme almış olduğu söz konusu öykülerin amacının yanında elbette hedeflenen bir işlevi de olmalıdır. Brecht’in yazmış olduğu öykülerin geçtiği yıllar Birinci Dünya Savaşı sonrasına, İkinci Dünya Savaşı’na ve İkinci Dünya Savaşı sonrasına rastlayan dönemleri kapsamaktadır. Kendi hayatı içersinde sürgün yılları geçirmiş olması da bunların yanında bir başka etmendir. Bu dönemler içersinde, Marksist bir dünya görüşüyle kaleme alınmış olan öykülerin, farklı yerlerde basılma imkânı bulması, yasaklamaların yanı sıra gizliliğin de gerektirdiği durumlar içinde görülebilir. İşlevsel olarak Brecht’in öyküleri, okuyucu kitlesinde yer alan bireyleri bilgilendirmeye, eğitmeye, aydınlatmaya ve yol göstermeye (yönlendirmeye) yöneliktir. Skopos kuramında bir başka prensip olan çeviri metnin tek yönlü olma ilkesi, Ç1 ve Ç2 için değerlendirildiğinde, orijinal metinle aynı işleve sahip olamayacakları sonucuna varılmaktadır. Çünkü aynı dönemin etkilerinin hedef dil alıcıları için de aynı şekilde açığa çıkmış olması beklenemez. Çeviri metinlerin hedef dile aktarılmış olduğu tarihi dönem bazında düşünüldüğünde, aynı etkinin hedef alıcıları üzerinde de var olabilmesi muhtemel değildir. Bu bağlamda çeviri metinlerin, çevirmenlerce belirlenmiş olan işlevleri orijinal metnin işleviyle bire bir aynı doğrultuda olamaz. Söz konusu prensibin öne sürdüğü tek taraflı/yönlü olma koşulu Ç1 ve Ç2’de görülmektedir.

Skopos kuramına dair çeviri metinlerde izler/izlenimler aranırken, gerekli görüldüğü yerlerde örnek metinler verilerek elde edilen çıkarımlar desteklenmeye çalışılmıştır. Bu örnekler neticesinde Ç1’de metnin skoposuna göre amaçlanan işlevin seçilen Eşdeğerlikler desteklenmiş olup olmadığına dair çıkarımlarda bulunmak mümkündür. Ç2’de çevirmence ya da çevirmen ve yayın evinin ortaklaşa aldıkları kararla belirlemiş oldukları amaç doğrultusunda hedeflenen işleve göre Eşdeğerlik tercihinin yapılmış olduğu kanaatindeyiz. Bu Eşdeğerlik tercihinde işlevsel eşdeğerliğin ön planda olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Ç2’den alıntılanan metin örneklerinde, bilgi aktarımları bazında anlamsal Eşdeğerliklerden

uzaklaşıldığı, isteğe bağlı Eşdeğerliklerin daha ziyade tercih sebebi olduğu görülmektedir. Bu isteğin mevcut işleve bağlı olarak ortaya çıkmış olduğu kabul edilirse, işleve göre Eşdeğerlik seçimi yapıldığını söylemek yanlış olmayacaktır.