• Sonuç bulunamadı

3. Skopos Kuramına Genel Bir Bakış

3.1. Skopos Kuramı: Vermeer, Savlar ve Karşı Savlar

Bir önceki kısımda Skopos kuramına getirilen tanımlamalar ve görüşler sunulmaya çalışılmıştır. Her kuramın olduğu gibi bu kuramın da tartışılan, kabul gören ve eksik bulunan yönleri olmuştur. Kurama karşı duran savların söz konusu olduğu gibi, kuram lehine savlardan da söz edilmektedir. Vermeer’in ifade ettiği şekliyle önce kuramı açıklamaya yönelik savlara göz atılmasında fayda vardır. Bu sayede Skopos kuramının tanımında yer alan eylem, amaç, işlev, hedef dil, hedef kültür, alıcı vb. kavramlar ayrıca ele alınarak üzerinde daha iyi durulabilecektir. Vermeer’in, Skopos kuramına dair çeşitli düşüncelerinden yola çıkarak ve Skopos kuramının tanımlarını ve varsayımlarını tekrar gözden geçirmesiyle ortaya koyduğu savlar8 aşağıdaki şekilde sıralanmıştır:

1) “Her eylem bir kalkıĢ noktasını öngörür” (Vermeer, 2008: 9). Bu iddia genel bir kuramdan Skopos kuramına aktarılmış olan bir yargı içerir. Nitekim her eylemin bir kalkış/çıkış/hareket noktası vardır. Eylemin eyleyişe geçmesi için mutlaka bir yerden harekete geçmesi gerekir. Eylemi harekete geçirenin, bir başka deyişle eyleyenin, uzam ve zaman içindeki konumuna işaret eder. Çeviri açısından ele alındığında, çeviri eylemine başlarken nereden hareket edildiği, hangi kalkış noktasından hareketle çeviri

8 Burada kullanılan “sav” sözcüğü iddia/düşünce şeklinde, “karşı sav” sözcüğü ise karşı iddia/karşı düşünce şeklinde anlaşılmalıdır.

eyleminin gerçekleştirdiği, o eylem için bir hareket noktasını teşkil eder. Eyleme başlamadan önce, her eylem için geçerli olan bir hareket noktası gereklidir.

2) Her eylemin odak noktasında amaç vardır. Her eylem hedef odaklıdır (Vermeer, 2008: 9). Bir eylemin neden yapıldığına yönelik bir düşüncedir. Bir eylem ister bilinçli ister bilinçsizce olsun mutlaka bir amaç için yapılmak üzere harekete geçirilir. Bu amaç/hedef eylem için belirleyici bir unsurdur. Bu düşünce çeviri için de aynen geçerli olan temel bir sav niteliğindedir. Çünkü açık ve net olarak çevirinin mutlaka bilinçli ya da bilinçsizce bir amaç uğrana yapıldığını savunmaktadır.

3) Var olan birçok olasılık arasından, eyleyenin geçerli koşullar altında seçmek için en iyi nedene sahip olduğunu düşündüğü eylem seçilecektir. Bu seçim bilinçli olmayabileceği gibi, metnin alıcısına açıkça belirtilmeyebilir (Vermeer, 2008: 10). Çeviride eyleyen rolündeki çevirmen, önceden belirlenen amaç doğrultusunda elde ettiği çıkarımlar arasından seçimler yapmak zorundadır. Bu seçimleri yaparken kendince ve çevirinin amacına göre en doğru gördüğü seçimi uygular. Çeviri metinde bu seçimle ilgili olarak bilgi verebileceği gibi vermeye de bilir.

4) Verilen koşullarda bir eyleyen kendince en uygun gördüğü, en iyi nedenlerini içerdiğine inandığı şekilde tasarlanan amaca ulaşmaya çabalar (Vermeer, 2008: 10). Çeviri sürecinde, belirlenen amaca yönelik aktarım yapmaya çalışan çevirmen, bu amacı en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmalıdır. Nitekim çevirinin başarılı ya da başarısız şeklinde nitelendirilmesi, amacın ne ölçüde çeviri esere yansıtıldığıyla doğrudan alakalıdır. Ayrıca çevirmen, gerçekleştirilmesi planlanan çevirinin amacını, kendince en iyi gördüğü nedenlere göre en uygun şekliyle aktarmaya çalışır. Amaç, çevirinin amacına en iyi şekilde ulaşmaya çalışmaktır.

5) Çevirmek bir eylemdir; bir başka deyişle çevirmenin verilen koşullar altında en üst düzeyde amaç odaklı yürüttüğü bir işlemdir

(Vermeer, 2008: 10-11). 3. ve 4. savlarda belirtilen eylem, eyleyen ve eylemek şeklindeki sözcükler burada sözü edilen çeviri/çevirme eylemine işaret etmektedir. Daha önceki kısımlarda belirtildiği gibi Skopos kuramında çeviri bir eylem olarak görülmüş, eylemsel çeviri kuramları arasında yer almıştır. Çeviri bağlamında eylem çeviri işlemidir, bu işlemi gerçekleştiren de eylemi gerçekleştirdiği için eyleyendir. Dolayısıyla çeviri işlemine bir eylem gözüyle bakılmaktadır.

6) Sav 5 her türden çeviri için geçerlidir, genel geçer bir sav niteliğindedir (Vermeer, 2008: 11). Çevirinin bir eylem olduğu iddiası sözlü çeviri, yazılı çeviri vb. çeviri türleri için geçerlidir. Aslında 6. sav 5. savın genel geçer olduğunu vurgulamaktadır.

7) Çevirinin skoposu izin verdiği veya gerektirdiği sürece, çeviri eylemi sırasında (kaynak metne her düzlemde hâkim) potansiyel olarak uygun bütün etmenler dikkate alınır. Sav 7 sav 1’den türetilerek ortaya atılmıştır (Vermeer, 2008: 11). Çeviri bir eylem olduğundan, bu eylemin de her eylemde olduğu gibi kalkış noktasına sahip olduğu sav 1’de belirtilmiştir.

Metnin skoposunun elverdiği ölçüde, çeviri işlemine başlanırken karşılaşılan uygun potansiyele sahip tüm unsurlar dikkate alınmalıdır. Metnin skoposu amaca giden yolda belirleyici niteliktedir. Dikkate alınması elverişli ya da dikkate alınması gerekli görülen bütün etmenler göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde çevirinin amacına ulaşma çabasında eksiklikler, yetersizlikler ya da aksamalar yaşanabilir. Kalkış noktasında, metnin skoposu elverdiğince, kaynak metni bütün düzlemleriyle kapsayan uygun potansiyele sahip etmenlerin dikkate alınması bu manada önemlidir.

Yukarıda açıklanmaya çalışılan savlar içerisinde söz konusu olan koşullar çevirinin skoposunu (amaç/hedef), erek kültür alıcılarının sahip olduğu koşulları, işverenin ve çevirmenin kültürel koşullarını, erek kültür ve kaynak kültür koşullarının birbirleriyle ilişkisini, yukarıda adı geçen unsurlara ilişkin profesyonel

tartışmaları ve süre, maliyet, araştırma vb. etmenleri ve yine bu etmenlere ilişkin tartışmaları içermektedir. Vermeer’e göre koşullar tamamı ile bilinemeyecek karmaşık bir görüngüdür ve genel geçer olarak anlaşılmalıdır. Yukarıda dile getirilen savları betimleyici olarak tasvir eden Vermeer, bu savlardan çıkarılacak uygulamalı ve öğretici sonuçların Skopos kuramına kuralcı bir kuram eklediğini öner sürer. Bu açıklamalardan sonra Skopos kuramında türetilen temel kuralı sav 8’de dile getirmektedir (Vermeer, 2008: 11-12). Vermeer’in, çevirmenin içinde bulunduğu koşulların içeriği hakkında bilgi verirken, erek ve hedef kültür dâhil, her iki kültür arasında bağ oluşturan bütün etmenleri ve bu etmenlere bağlı olarak ortaya çıkan unsurların teşkil ettiği tartışma konularını bu içeriğin kapsamına dâhil ettiği görülmektedir. Bu sayede çeviri eylemi sırasında etki-tepki ilişkisi içerisindeki bütün unsurlar eylemin ve eyleyenin verilen koşullarına dâhil edilmiştir. Bunun yanı sıra kuramı betimleyen savların, öğretici ve uygulanabilir niteliğinden dolayı kuralcı olduklarını da dile getirmektedir. Skopos kuramına karşı öne sürülen tüm bu savlardan yola çıkan Vermeer, 8. Sav adı altında kuramın temel kuralını aşağıda şöyle açıklamaktadır:

8) “(Çeviriye iliĢkin) eylemin skoposu, tasarlanan amaca ulaĢmak için

izlenecek stratejiyi belirler.” (Vermeer, 2008: 12). Vermeer’in ortaya

koyduğu bu savdaki kural, ona göre, aslında çevirinin tasarlanan amacına ve alıcılarına hizmet etmesi gerektiği kuralının farklı şekilde dile getirilişidir (Vermeer, 2008: 12). Her çevirinin, bir başka deyişle her eylemin skoposu birbirinden farklıdır. Bu bağlamda bir kaynak metnin belirlenen skoposa göre birçok farklı çevirisi elde edilebilir. Burada amaca giden yolda izlenen strateji farklılıklarının yine eylemin skoposuna göre değişiklik gösterdiği sonucuna varılmaktadır. Vermeer’e göre en başta yapılması gerek işverenin ve çevirmenin, çevirinin skoposu üzerinde anlaşma sağlamasıdır. Bu gerekli bir ön koşul olarak görülür (Vermeer, 2008: 12). Bu kuraldan çıkarılan bir diğer sonuç ise, metnin skoposunun çevirinin amaca yönelik stratejisinin belirlenmesinde, kaynak ve erek metinden daha önce geldiğidir.

Vermeer çeşitli bilim insanlarınca Skopos kuramına yönelik öne sürülen iddiaları kendi görüşleriyle destekleyerek yukarıda belirtilen savlar aracılığıyla dile getirmiştir. Skoposun lehine savlar olduğu gibi, bu kurama çeşitli nedenlerden dolayı karşı çıkan ve olumsuz eleştiri getiren bilim insanlarınca ortaya atılmış karşı savlar da mevcuttur. Vermeer bunları ele alarak, nedenleriyle birlikte açıklamaya çalışmıştır.

Bazı araştırmacılar tarafından ortaya konan karşı savların çıkış nedenlerine göz atmakta fayda vardır. Bu nedenler arasında başta gelen, Skopos kuramının Çeviribilim açısından yeni bir şey içermediği yönündeki eleştiridir. Bunu bir bakıma haklı bulan Vermeer, bu eleştirilerin nedeni olarak işlevsel yaklaşımın benimsenmiş olmasını gösterir. Ancak o yine de, Holz-Mänttäri ve kendisinden önce tutarlı ve bütünsel bir işlevsel çeviri kuramının var olmadığını iddia etmektedir. Bir başka eleştiri ise Skopos kuramının her türden çeviriye (örneğin yazınsal çeviriye) uygulanabilir olamayacağına dairdir (Vermeer, 2008: 13). Daha önce işlevi amaçlayan çeviri kuramlarına yönelik açıklamalar ve çalışmalar var olduğundan, işlevselcilerin Skopos kuramına karşın dile getirmiş oldukları yeni bir şey katmadığı iddiası yerinde görülebilir. Ancak Vermeer’in de bahsettiği gibi, kuralları betimlenen kendi içinde tutarlığa sahip bir işlevsel çeviri kuramı olarak Skopos kuramı ve Holz- Mänttäri’nin çevirisel eylem kuramı yeni bir takım bilgilerin eski edinimlerle yoğrularak ortaya konulmuş bütünsel çeviri kuramlarıdır.

Skopos kuramına karşı çeşitli araştırmacı ve bilim insanlarınca dile getirilen olumsuz eleştiriler (karşı savlar) Vermeer tarafından aşağıdaki şekilde dile getirilmiştir:

1) Kapsamlı ve daha genel bir kuramın varlığı söz konusu ise, başka bir çeviri/çevirme kuramına gerek yoktur (Vermeer, 2008: 13). Burada dile getirilen eleştiri, yukarıda bahsedilen işlevsel çeviri kuramının varlığından sonra daha özele inerek çeviriyi ele alan başka bir kurama ihtiyaç duyulmayacağını öner süren görüştür. Daha ziyade işlevselcilerin dile getirdiği eleştiridir.

2) Her çeviri işi (çevirme) bir eylem (eyleme) niteliği taşımaz (Vermeer, 2008: 14). Buradan yola çıkarak her çevirinin bir eylem olamayacağı öne sürülmektedir. Bu yaklaşım çevirinin bir eylem olduğuna karşı çıkmaz, ancak her çeviri bir eylemdir, şeklindeki genellemeyi kabul etmez. Nitekim Skopos kuramı böyle bir genellemeye gitmiştir. Buna dair savunmalar savların açıklandığı kısımda yer almaktadır.

3) Her eylem/eyleme ve buna bağlı olarak her çeviri/çevirme amaç odaklı olamaz. Bir başka deyişle her çeviri/eylem bir amaca sahip değildir (Vermeer, 2008: 14). Bu eleştiri Skopos kuramının savunmuş olduğu her eylemin bir amacı vardır, çeviri de bir eylemdir, dolayısıyla her çeviri bilinçli/bilinçsiz bir amaca sahiptir, şeklindeki genellemeye karşı olarak ortaya atılmıştır. Vermeer’e göre bu durum, eyleme ve amaç kavramlarının nasıl tanımlanmak istendiğiyle ve nasıl kullanılacağıyla ilgilidir. Vermeer, hiç bir amaca sahip olmayan bir eylemin bile, bu amaca sahip olmayışının bir amacı olduğunu öner sürer (Vermeer, 2008: 14). Nitekim Vermeer’in de dile getirdiği gibi, bir eylemin amaçsız yapılma isteği ya da amaçsızca yapılıyor olması dahi bir amaç içermektedir. Bu amaç bilinçli bir şekilde amaçlanmış olabileceği gibi, amaçsızlığın altında gizlenen bilinçsiz bir amaca da hizmet ediyor olabilir. Bu yukarıda da bahsedildiğe üzere, amaç kavramının nasıl tanımladığına ve ne şekilde kullanılmak istendiğine bağlıdır.

4) Her eyleme/eylem, dolayısıyla her çevirme/çeviri amaçlı değildir. Vermeer’e göre eğer burada kullanılan amaçlı ifadesi bilinçli olarak yapmak anlamında ise o zaman bu yaklaşım doğru sayılabilir. Ancak amaçlı sözcüğü amaç-odaklı ifadesini kastediyorsa, (karşı) sav 3’de belirtilen ifadeyle aynı anlama gelir ki, o da orada açıklandığı gibi, Vermeer’e göre, doğru bir yaklaşım olmaz (Vermeer, 2008: 14). Daha önceki kısımlarda belirtildiği gibi, eylemin sahip olduğu amacın bilinçli ya da bilinçsiz olabileceği vurgulanmıştı. Bu bağlamda amaçlı sözcüğünün içeriği bilinçli bir eyleme

anlamında kullanılırsa doğru bir yaklaşım olur, o zaman Skopos kuramıyla da çelişmez.

5) Bazı çevirme eylemlerinde (örneğin yazınsal çeviri) amacı olmayan etkinliğin söz konusu olabileceğine inanılmaktadır. Ancak Vermeer’ e göre, yukarıdaki karşı savlara cevap olarak dile getirdiği gibi, amaçsız olabilecek bir eylem söz konusu değildir. Bir çeviri metin çevirmen tarafından canı öyle istediği için çevrilmiş bile olsa, bu da bir amaç içerir. Çünkü kaynak metni aktarırken ne şeklide aktardığı (öyküleme, yüzeysel, bire bir vb.) yine ister istemez bir amaç odaklıdır (Vermeer, 2008: 14-15). Yukarı bahsedilen karşı savlardan ve önceki sayfalarda açıklanan savlardan da anlaşılacağı üzere, Vermeer için çevirinin bir eylem olduğu ve bu eylemin de bir amaca sahip olduğu kural niteliğinde olduğundan, amaçsızlığın söz konusu olabileceğine dair eleştiriler Vermeer tarafından ısrarla reddedilmektedir. Nitekim Vermeer tarafından yapılan açıklamalarda tatminkâr görülebilen türden savunmalardır.

6) Çeviri/çevirme bir kaynak metni öngörerek hedef metne aktarılır, çıkış noktası kaynak metindir. Kaynak metin hedef metne olabildiğince sadık ve tam bir şeklide aktarılmalıdır (Vermeer, 2008: 15). Bu eleştiri anlaşılacağı üzere kaynak metin odaklı görüşe hâkim araştırmacılar/bilim insanları tarafından ortaya atılmaktadır. Vurgulanmak istenen husus ise, Skopos kuramının kaynak metni arka planda bırakarak, hedef metim dili ve kültürü üzerine yoğunlaşmasıdır. Ancak öne sürülen yaklaşım bunun tam tersinin doğru olduğunu, bir bakıma kaynak metnin hedef metinden üstün nitelikte olması gerektiğini savunmaktadır. Burada tartışılması gereken konu, çevirinin kaynak metin odaklı mı yoksa hedef metin odaklı mı ya da her ikisini de çeviri eylemine eşit dâhil ederek mi aktarımın yapılması gerektiğidir. Nitekim bu ve buna benzer tartışmalar geçmişte çok yapılmış, halen de yapılmaktadır. Skopos kuramı çerçevesinde kaynak metin odaklı, kaynak metne bire bir sadık kalınarak çeviri eyleminin gerçekleştirilmesi

söz konusu değildir. Dolayısıyla bu eleştiri haklı görülebilse dahi, Skopos kuramının ana prensiplerine aykırı düştüğünden kabul görememektedir.

7) Çeviri/çevirme bir eylem olarak görülüyorsa, bu eylem ancak ve ancak dilsel bir eylemdir. Bu eleştiri bir önceki karşı savdan türetilerek öne sürülmektedir (Vermeer, 2008: 15). Orada öngörülen kaynak metin odaklı çevirinin daha fazla ön planda olması gerektiği, burada da aslında dile getirilmektedir. Dilsel bir eylem olarak görülen çevirinin, hedef metne kaynak metnin dil ve dilbilime ait unsurlarının Eşdeğerliklerinin birebir yansıtılacak şeklide seçilerek aktarılması gerekmektedir. Biçim, üslup ve şekle dayalı Eşdeğerlikler bir bakıma göz ardı edilmektedir. Daha öncede belirtildiği üzere kaynak metin/dil odaklı bir çeviri yönteme burada da savunulmaktadır.

8) Çevirmenin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesine dair bir iddia burada dile getirilmektedir. Çevirmen, ne bir çeviri sonucu ortaya çıkan öteki koşullardan ne de çeviri metnin (Translatum) daha sonra tasarlanan kullanımından ortaya çıkan sonuçlardan sorumludur. Çevirmenin sorumluluğu çevirme eylemiyle sınırlıdır. Buna karşın Vermeer, Holz- Mänttäri’nin eylem çerçevesi ve işverenle çevirmenin en uygun çeviri stratejisi üzerinde tartışması gerekliliğini hatırlatmaktadır (Vermeer, 2008: 15). Skopos kuramı çerçevesinde çevirmenin sorumluluğu, çeviri eyleminden önce amaca yönelik stratejinin belirlenme çabasıyla başlar ve çeviri işleminden sonra çeviri ürünün amaca yönelik olup olmadığıyla ilgili durumların oluşmasında, hatta o çeviri ürünün kullanımından sonra ortaya çıkan sonuçlarla devam eder. Dolayısıyla çevirmene yüklenen sorumluluk, bahsedilen karşı savın çizdiği sorumluluktan daha geniş/kapsamlı ve daha inceliklidir.

9) Buradaki karşı savda da önceki karşı sav ve savlardan yola çıkılmış olabileceği düşünülmektedir. Çevirmenin ancak ve sadece asıl (orijinal) kaynak metni çevirmekle sorumlu olduğunun altı çizilmektedir (Vermeer,

2008: 15). Çevirmenin sorumluluğunun çevirme eyleminin sona ermesiyle bittiğinin başka bir şekilde dile getirilmesi söz konusudur. Önceki karşı savlarda bu hususla ilgili gereken açıklamalar ve Vermeer’in kendi görüşleri yer almaktadır.

Skopos kuramına dair savlara ve karşı savlara, bunlarla ilgili olarak Vermeer’in görüşlerine bu çalışmada yer verilmesindeki başlıca amaç, incelenecek örnek eser için oluşturulması öngörülen izlenecek yola dair fikirler çıkarabilmektir. Bahsedilen savlarda/karşı savlarda dikkat çeken en önemli hususlar çevirinin eylem olarak görülmesi ve her zaman bir amaca sahip olması, iş ve işlevselliğin kuramdaki yeri, kaynak ve hedef dilin çeviri eylemindeki rolü üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun yanı sıra en başta dile getirilen eleştiri Skopos kuramının aslında gereksiz oluşu ile ilgilidir. Nitekim yapılan açıklamalar ve yer yer Vermeer’in kendi görüş ve savunmalarıyla, böyle bir kuramın gerekli olduğu ve kurama dair olmazsa olmaz prensiplerin (eylem, amaç, işlev, hedef dil ve hedef kültür, eyleyenin rolü ve sorumluluğu vb.) kural niteliğinde olduğu/vazgeçilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu kanaatin sonucunda izlenecek olan yol ile birlikte Skopos kuramının, verilen eser ve eserin içerisinden gerekli görülen örnek alıntılamalarla uygulanabilir, eser üstünde incelenebilir ya da bir eserin çeviri metin bağlamında skoposunun ne olduğuna dair fikirlere varılabilir olduğu tespit edilmeye çalışılacaktır.

Skopos kuramı başlığı altında ele alınan bu bölümde kurama dair başta kuramı ortaya atan ve geliştiren Vermeer ile Reiß’ın tanımlamaları ve görüşleri olmak üzere, çeşitli araştırmacı ve bilim insanının görüşlerine ve yorumlamalarına genel bir bakış açısıyla yer verilmeye çalışılmıştır. Bir takım farklı görüşlerin sunulmuş olmasının yanı sıra genel anlamda dile getirilen fikirler Skopos kuramının ana prensipleri etrafında toplanmıştır. Bununla birlikte Vermeer tarafından elde edilen bilgilerden yola çıkarak kuramın lehine olan ve kurama karşı savunulan iddialar ayrı ayrı ele alınıp açıklanma yoluna gidilmiştir.

Görüldüğü üzere, kuram tartışmalara açık bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda kuramın ana prensiplerinin tasvir edilmesi ve kuramı ortaya atan kuramcıların

belirtmiş oldukları yöntem dışında genel bir perspektifte bir yöntem çerçevesi çizilememiştir. Bu sebepten kuramın uygulanabilir ve herhangi bir eser üzerinde incelenip çıkarımlara gidilebilir nitelikte olabilmesi açısından, kuramın kendi ana prensipleri, kurama yönelik savlar ve karşı savlardan da yola çıkılarak taslaksal bir yöntem geliştirilmeye çalışılacaktır. Böylece ele alınan örnek eser ve gerek görüldüğü takdirde örnek eser içerisinden alıntılanan örnek cümleler/paragraflar üzerinde Skopos kuramının incelenebilirliğine ve uygulanabilirliğine yönelik tespitlerde bulunulacaktır.