• Sonuç bulunamadı

2. Eşdeğerlik Yaklaşımına Yönelik Yöntem Belirleme: Eşdeğerlik Piramidi

2.1. Eşdeğerlik Piramidinin Çeviri Eserlerden Örnekler Üzerinde

2.1.2. Bertolt Brecht’in “Dreigroschenroman (Üç kuruşluk Roman)” Eserinin

Bu bölümde Bertolt Brecht’in Türkçeye “Üç Kuruşluk Roman” ve “Beş Paralık Roman” başlıklarıyla aktarılmış olan “Dreigroschenroman” adlı eserinden ve çevirilerinden seçilen örnekler üzerinde Eşdeğerlik piramidi bağlamında bir inceleme gerçekleştirilmeye çalışılacaktır. Çeviri eserin başlıklarından biri “Beş Paralık Roman” (Soysal, 2011), diğeri ise “Üç Kuruşluk Roman” (Özkaya, 1994) şeklindedir. Bu sebepten eserlerden örnekleri incelemeye geçmeden önce, çeviri eserleri başlık yönünden ele almakta fayda görmekteyiz.

Eser Başlığı:

KM: “Dreigroschenroman” (Brecht, 1990).

Ç1: “Üç KuruĢluk Roman” (Özkaya, 1994).

Ç2: “BeĢ Paralık Roman” (Soysal, 2011).

Orijinal eserin başlığında geçen Groschen sözcüğü kaynak dilde düz anlamsal düzeyde Avusturya‟da kullanılmıĢ olan en küçük para, on fenik manalarına gelmektedir. Düz anlamsal düzeye yakın karşılıkları akçe ya da kuruĢ şeklinde düşünülebilir. Yan anlamsal düzeyde ise Groschen sözcüğüne metelik/mangır manası yüklenebilir. Bu tespitlerimizi başlığın tümüne uygun olabilecek şekilde değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyoruz. Dreigroschenroman başlığı Ç1’de Üç

kuruĢluk roman olarak hedef dilde karşılığını bulmuş. Çevirmenin Groschen

sözcüğünün düz anlamsal karşılıklarına göre tercihte bulunmuş olduğunu söyleyebiliriz. Ancak başlığın tümü göz önüne alınırsa mecazi bir anlam çıkarılabilir. Bu bizi piramidin ikinci basamağındaki yan anlamsal Eşdeğerlik türüne götürür. Çeviri Eşdeğerliği açısından üç kuruĢluk roman şeklindeki bir aktarım uygun ve yeterli görülebilir. Ç2’deki beĢ paralık roman şeklindeki aktarımın Groschen sözcüğünün düz anlamsal düzeydeki manalarından birini içerdiği söylenebilir. İfadenin tümü ele alındığında ilk izlenimde yan anlamsal Eşdeğerlik türüne uygun bir aktarım olduğu düşünülebilir. Ç2’deki aktarımın çeviri Eşdeğerliği açısından yine uygun ve yeterli olduğunu söyleyebiliriz. Dikkat çekmek istediğimiz bir husus orijinal eser başlığında yer alan drei sözcüğünün düz anlamsal karşılığının Ç1’de tam olarak verilmiş, Ç2’de ise başka bir mana ile karşılanmış olduğudur. Ancak yan anlamsal Eşdeğerlik bağlamında üç sözcüğü yerine beĢ sözcüğünün kullanılmasının uygun bir tercih olabileceği kanısındayız. Çünkü üç paralık roman ifadesi beĢ

paralık roman ifadesine oranla hedef kültürde daha yabancı bir ifade olarak

algılanabilir. Bir başka deyişle, üç paralık şeklinde deyimsel bir ifade hedef dilde kullanım açısından yaygın olmadığından, hedef dil alıcısı tarafından yadırganabilir.

Bu bağlamda beĢ paralık roman ifadesi yan anlamsal ve metin kurallarına dayalı Eşdeğerlik türlerine göre değerlendirilebilir.

Brecht’in “Dreigroschenroman” adlı eseri, bundan önce yazmış olduğu “Dreigroschenoper” adlı tiyaro eserinin üzerine kaleme almıştır. “Dreigroschenoper” adlı eser Türkçeye “Üç Kuruşluk Opera” şeklinde aktarılmıştır. Henüz beĢ paralık

opera şeklinde bir aktarıma rastlanmamıştır. Metin kurallarına dayanan Eşdeğerlik

türü açısından üç kuruĢluk opera ya da üç kuruĢluk roman aktarımları ile beĢ paralık

opera ya da beĢ paralık roman tarzındaki aktarımları birbirlerinden çok farklı

görülmeyebilir. Eserlerin biri roman diğeri ise tiyatro eseri şeklindedir. Metin türü bağlamında söz konusu Türkçe aktarımların orijinal başlığın içerdiği anlamı karşılayabildiğini düşünüyoruz. Edimsel Eşdeğerliğe göre ele alındığında ise, üç

kuruĢluk tabirinin hedef dil kültürü açısından daha alışık olunan bir tabir olduğu

kanaatindeyiz. Ayrıca üç kuruĢluk ifadesi beĢ paralık ifadesine oranla daha incelikli bir söylemdir. Bir başka deyişle üslup açısından üç kuruĢluk ifadesi düĢük değerde bir manaya sahipken, beĢ paralık ifadesi daha ziyade kötü bir Ģöhrete sahip şeklinde bir manayı içinde barındırabilir. Ancak beĢ paralık ifadesinin de kültürel boyutta yine düĢük değerde olma anlamına gelebileceğini söyleyebiliriz. Metin kapsamında

üç kuruĢluk ifadesinin hedef dilde tercih edilmesi, hedef dil kültürü ve alıcısı için

daha uygun bir aktarım olabilir. Piramidin üst basamağındaki Eşdeğerlik türleri çerçevesinde çeviri başlıklar incelendiğinde, Ç1’deki üç kuruĢluk roman aktarımının Ç2’deki beĢ paralık roman şeklindeki aktarımdan daha uygun olabileceğini düşünüyoruz. Bu konuyla ilgili getirilebilecek bir başka yorum ise Ç2’deki hedef metni meydana getiren çevirmenin, Ç1’deki çeviri eserden farklı bir başlık kullanmak istemiş olabileceğidir. Sonuç itibariyle daha önce üç kuruĢluk roman şeklinde hedef metne aktarılmış olan orijinal eseri, bir kez daha ele alıp yeniden hedef dile aktarmak isteyen çevirmen, aynı başlığı kullanmamak adına, bir başka alternatif deneyerek beĢ paralık roman başlığını tercih etmiş olabilir. Örnek teşkil etmesi açısından alternatif bir aktarım verilmek istenirse beĢ paralık roman ifadesiyle aynı mantık doğrultusunda, “on paralık roman” şeklindeki bir aktarım önerilebilir. Bununla birlikte orijinal başlığa denk olarak hedef dile yapılan aktarımlar farklı Eşdeğerlik türleri bağlamında yeterli görülebilmektedir.

Örnek 1:

Orijinal eserin bölüm başlığı olan Bleibe sözcüğü düz anlamsal olarak bir

kiĢinin sürekli olarak kaldığı yer, ikametgâh manalarına gelmektedir. Görüldüğü gibi

5 Kaynak ve çeviri metinlerden alıntılanan örneklerde parantez içerisinde verilen bölüm baĢlığı açıklaması tarafımızdan eklenmiştir. Tek örnek dâhilinde hem bölüm başlıklarının hem de bölüm başında verilen baladın incelenmesi için bir arada verilmiş, bölüm başlığı balladın başlığı şeklinde anlaşılmasın diye söz konusu açıklama eklenmiştir.

KM: “Die Bleibe (Kapitelüberschrift5)

Und er nahm, was sie gaben, denn hart ist die Not Doch er sprach (denn er war kein Tor):

„Warum gebt Ihr mir Obdach? Warum gebt Ihr mir Brot? Weh! Was habt Ihr mit mir vor?!‟

Aus „Herrn Aigihns Untergang‟. Alte irische Ballade” (Brecht, 1990: 731).

Ç1: “VAROLUġ (Bölüm Başlığı)

Ve ne verdilerse aldı, zordur çünkü yoksulluk Yine de dedi ki (aptal da değildi aslında): „Niçin barındırıp beslemiyorsunuz beni? Eyvah! Neler gelecek baĢıma acaba?!‟

(Bay Aigihn‟in DüĢüĢü‟nden, Eski Ġrlanda Baladı)” (Özkaya, 1994: 5)

Ç2: “BARINAK (Bölüm Başlığı)

Ne verirlerse aldı; yoksulluk zordur çünkü, Ama sordu yine de aslında budala değildi, „Niçin barındırıp niçin besliyorsunuz beni? Bilmeliyim hakkımdaki niyetinizi.‟

Ç1 ve Ç2’de hedef metne aktarılmış olan sözcük, düz anlamsal manada değerlendirilmemiştir. Bleibe sözcüğünün Ç1 de varoluĢ, Ç2’de ise barınak şeklinde hedef metinde karşılığını bulduğunu görmekteyiz. Ç2’deki aktarımın yan anlamsal Eşdeğerlik türüne uygun olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Bleibe sözcüğü için yan anlamsal boyutta misafirhane, barınak vb. anlamlar kullanılabilir. Çeviri Eşdeğerliği açısından ele alacak olursak, kaynak metnin yazarı Bleibe sözcüğünü, metnin o bölümünde kahramanın kaldığı/yaĢadığı yeri vurgulamak açısından seçmiş olabileceği görüşündeyiz. Bir başka deyişle, Brecht söz konusu bölüm başlığında

barınak anlamını ön plana çıkarmak isteseydi, muhtemelen kaynak dilde bu anlama

gelebilecek ifadelerden birini tercih edebilirdi. Eşdeğerlik piramidi çerçevesince düz anlamsal Eşdeğerlik türüne göre aktarım yapılması yeterli olabileceğinden bir üst basamağa başvurmaya gerek duymamaktayız. Ç1’de ise çevirmenin Bleibe sözcüğünü düz ve yan anlamsal manalarının dışında varoluĢ sözcüğüyle aktarmış olduğunu görüyoruz. Eşdeğerlik piramidindeki Eşdeğerlik türlerinden üst basamakları direkt hedefleyerek kaynak metin dil unsurları için karşılıklar aranmasının çeviri Eşdeğerliği açısından her zaman yeterlik sağlayamayabileceğini savunmaktayız. Yeterli görülen Eşdeğerlik türüne göre aktarım yapmak, en başta hedef alıcısı tarafından anlaşılabilirliği hedeflemek daha uygun bir yaklaşım olabilir. Yeterli olduğu halde muallâkta kalabilecek Eşdeğerlik türlerinde karşılıklar aranması, kaynak metnin etkisinin hedef metne tam olarak aktarılamamasına neden olabileceği gibi, hedef alıcısı için anlaşılabilirliğin yanlış anlaşılabilirliğe dönüşmesine de sebebiyet verebilir.

Ç1 ve Ç2’deki aktarımları Eşdeğerlik piramidi çerçevesinde incelediğimizde Ç2’deki barınak sözcüğünün yan anlamsal düzlemde, Ç1’deki varoluĢ sözcüğünün ise edimsel Eşdeğerlik düzleminde yeterlik sağlayabileceği söylenebilir. Verilen çeviri örneklerine alternatif olarak vermek istediğimiz aktarım “Mesken” şeklindedir.

Seçmiş olduğumuz aktarım şekli, düz anlamsal Eşdeğerliğe uygun ve kanaatimizce

Bleibe sözcüğünün karşılığı için yeterli görülmektedir.

Kaynak metnin ilk bölümünün başında bir baladdan alıntı yer almaktadır. Balat üç bentten oluşan bir batı şiiri türüdür ve hedef dil olan Türkçeye de terminoloji

açısından balat şeklinde geçmiştir. Dolayısıyla bu sözcüğün yerine -terminolojik açıdan yerinde görülemeyeceği için- Ģiir ya da Ģarkı gibi ifadelerin kullanılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ç2’de bu sözcüğün eski bir Ġrlanda Ģarkısı şeklinde karşılandığı görülmektedir. Açıkladığımız sebepten ötürü bu aktarım çeviri Eşdeğerliği açısından uygun olmayabilir. Ç1’de ise eski Ġrlanda baladı ifadesinin tercih edilmiş olduğunu görüyoruz. Bu nedenle Ç2’ye oranla daha uygun bir aktarım olduğundan söz edilebilir Baladın ilk mısrasının her iki çeviri örneğinde de düz anlamsal Eşdeğerlik türüne uygun şekilde hedef metne aktarılmış olduğu kanısındayız. Bundan sonraki üç mısra için her iki çeviri örneğinde de düz anlamsallıktan yan anlamsallığa, oradan da biçimsel Eşdeğerliğe yönelen bir yol izlendiği tespit edilebilmektedir. Edebiyatta balat türü şiir türleri arasında yer aldığından, edebilik açısından mümkün olduğunca biçimselliğe yer verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak biçimselliğe yer vermek adına anlamsal Eşdeğerliği sağlayamama riskinden de kaçınmak gerekir. Bu bağlamda Ç1 ve Ç2’deki Eşdeğerlik yaklaşımlarının uygun olduğu söylenebilir. Anlamsal Eşdeğerlik açısından ise, Ç1’de üçüncü mısra da olumsuzluk anlamı verilmesi, kaynak metinde aynı mısra da yer alan anlamın bir bakıma tersinin ifade edilmesine yol açmış olduğunu görüyoruz. Anlam kargaşasına neden olabilecek bu durum, hedef metin alıcısının söz konusu mısrayı eksik ya da yetersiz alımlamasına da yol açabilir. Kaynak metinde üçüncü mısrada verilmek istenen anlam, niçin bana barınacak yer ve yiyecek ekmek

veriyorsunuz?, şeklinde olmasına rağmen, Ç1’de niçin barındırıp beslemiyorsunuz beni şeklindeki aktarım, anlamsal açıdan Eşdeğerliğe uygun düşmemiş gibidir.

Kaynak metinde ikinci mısra sonunda yer alan ifade parantez içinde verilmiş. Kanaatimizce parantez içinde verilen ifadeyle, o ifadenin içerdiği anlama vurgu yapılmak istenmektedir. Bu bağlamda kaynak metin yazarının bu üslubunun hedef metne yansıtılması, aynı vurgulama etkisinin hedef metin de yaratılması açısından önemlidir. Ç2’de söz konusu ifade parantez içerisine alınmadan hedef metne aktarılmış. Yazarın vurgu yapmak istediği balada konu olan kişinin yoksul olmasının aptal olması anlamına gelmediği olabilir. Bunun dışında Ç2’de kaynak metinde yer alan ve ünlem ifadesi olarak görülebilecek Weh sözcüğü çeviri metne dâhil edilmemiş. Bu sözcüğün anlamının daha sonra gelen cümle içerisinde verilmeye

çalışıldığını görüyoruz. Ancak bu çabanın çeviri Eşdeğerliği açısından yeterli olmadığı görüşündeyiz. Ayrıca son mısra için kaynak metinde verilen soru anlamı yine Ç2’de dikkate alınmamış, haber cümlesi şeklinde aktarılmış. Tespitlerimiz üzerine Ç1 ve Ç2’deki aktarımların anlamsal Eşdeğerlik yönünden yeterli olmadığını, Ç1’deki aktarımın ise kaynak metnin üslubunu yansıtma açısından Ç2’ye oranla daha yeterli geldiğini söyleyebiliriz. Eşdeğerlik piramidinde başvurularak çeviri örneklerine alternatif bir başka aktarım da -sözcük düzeyinde düz ve yan anlamsal Eşdeğerlik türlerinden, metin düzeyinde ise biçimsel Eşdeğerlik türünden yararlanılarak- tarafımızdan şu şekilde sunulabilir:

Mesken

Ve o, ne verdilerse aldı, acı verir çünkü yokluk Buna rağmen susmadı (akılsız da değildi çünkü) „Niçin bana bir yuva veriyorsunuz?

Ekmek veriyorsunuz, niçin?

Eyvah! Yoksa benimle ilgili bir planınız mı var?‟

Örnek 2:

Kaynak metinden alıntılanan örnek tek bir cümleden oluşmaktadır. Ancak cümlenin içerisinde cümleyle bağıntılı (relativ) bir açıklama cümlesi de yer almaktadır. Giyilen sivil kıyafetlerin herhangi bir sivil kıyafet değil, o kişinin KM: “Jetzt ging er wieder in seinen Zivilkleidern, die er als Wirt getragen hatte.

(Brecht, 1990: 732)

Ç1: “ġimdi gene sivilleri giymiĢti.” (Özkaya, 1994: 6)

Ç2: “ġimdi yine sivil giyinmiĢti; meyhanecilik yaptığı zamanlarda olduğu gibi.” (Soysal, 2011: 6)

meyhaneci olarak çalıştığı dönemde giymiş olduğu sivil kıyafetleridir. Hedef metne verilmek istenen anlamı doğru aktarabilmek adına bunun dikkate alınması gerekebilir. Bunun yanı sıra bağıntılı cümleyi bölerek mi yoksa kaynak metindeki gibi tek bir cümle içerisinde vererek mi aktarmak gerektiği üzerinde durulabilir. Bu tip durumlarda çevirmenin yapabileceği anlaşılabilirliği zorlaştıracak uzunluktaki cümleleri bölerek, anlaşılabilirlik açısından sorun teşkil etmeyecek cümleleri de kaynak metinde olduğu gibi, iç içe, vererek hedef metne aktarmak olabilir.

Ç1’de ana cümlenin düz anlamsal Eşdeğerliğe uygun bir biçimde aktarıldığı söylenebilir. Ancak bağıntılı cümle çeviriye dâhil edilmediğinden, çeviri Eşdeğerliği açısından eksik ve yetersiz görülebilir. Ç2’de ana cümlenin düz anlamsal Eşdeğerliğe uygun olarak aktarıldığı düşünülebilir. Bağıntılı cümle ise noktalı virgül yardımıyla ana cümleden ayrılıp, ikinci kısımda tek başına verilmiştir. Bu durum, hedef dil açısından anlam düşüklüğünün oluşmasına neden olmuştur. Bunun dışında bağıntılı cümlenin amacı dışında aktarıldığı, bağlaçlı ayrı bir cümle görünümüne kavuşturulduğu kanaatindeyiz. Herhangi bir sivil kıyafet giyindiği/sivil kıyafetleri

arasından birini giydiği, şeklinde bir anlam çıkarılabilir. Oysa belirtildiği gibi bir tek

sivil kıyafetin söz konusu olduğunu ve o kıyafeti meyhaneci olduğu dönemde de giymiş olduğunu düşünüyoruz. Eser karakterinin yoksul bir kişi olduğu çıkarımından dolayı bu beklenmedik bir açıklama cümlesi değildir. Yazar, belki de karakterin yoksulluğunu aynı sivil kıyafeti bir kez daha giymesiyle tekrar vurgulamak istemiş olabilir. Bu yüzden hedef metne de aynı etkinin aktarılması, anlam karmaşasına yer verilmemesi açısından gerekli görülebilir.

Sonuç itibariyle Ç1’deki aktarım eksik kalması yönüyle yeterli görülmeyebilir. Ç2’de ise uygun bir aktarım söz konusu olmakla birlikte, anlam karmaşasına imkân tanınabileceğinden dolayı çeviri Eşdeğerliği açısından yeterli bir aktarım oluşturamayabileceği kanısındayız. Alternatif bir çeviri örneği de şu şekilde verilebilir:

Örnek 3:

KM: “Denn wovon lebt der Mensch? Indem er stündlich

Den Menschen peinigt, auszieht, anfällt, abwürgt und frißt! Nur dadurch lebt der Mensch, daß er so gründlich

Vergessen kann, daß er ein Mensch doch ist. Ihr Herren, bildet euch nur da nichts ein: Der Mensch lebt nur von Missetat allein!

Dreigroschenfinale

(Brecht, 1990: 777).

Ç1: “Nasıl yaĢar insan? Çiğneyerek, ezerek, Öbür insanları yiyerek!

Yalnız böyle yaĢayabilir insan Ġyice unutabilmek için insan Olduğunu.

YanlıĢ düĢünmeyin efendiler: Ġnsan yalnız kötülükle yaĢar!

(Üç KuruĢ Finali)

(Özkaya, 1994: 35).

Ç2: “Nasıl yaĢar insan? Hiç yılmadan; Ezmekten, saldırmaktan, soymaktan bıkmadan, Böyle yaĢar insan insanlıktan

Çıkmaktan hiç usanmadan. BoĢuna kasılmayınız baylar!

Kaynak metindeki örnek eserin üçüncü bölümünün giriş kısmında yer almaktadır. Yazar kaynak metinde bölüme başlamadan önce bu manzum kısma yer vermektedir. Bu manzumun alıntılandığı yer kaynak eserde “Dreigroschenfinale”, şeklinde verilmiş. Türkçeye “Üç Kuruşluk Opera” başlığında aktarılmış olan Brecht’in mevcut eserden daha önce kaleme aldığı eserine adeta bir gönderme yapılmaktadır. Kaynak metin okuyucusunun bu göndermeden haberi olması açısından “Dreigroschenfinale” açıklaması metnin sonunda italik bir biçimde yer almış olabilir. Ç1’de bu ifadeye düz anlamsal Eşdeğerliğe uygun bir biçimde, metnin sonunda “üç kuruş finali” şeklinde bir açıklamayla parantez içerisinde italik bir biçimde verilmiş. Ancak Ç2’de söz konusu türden bir açıklama görülmemektedir. Ç2 okuyucusu için bu metnin nereden gelmiş olduğu bilgisinin eksik kaldığı kanaatindeyiz. Kaynak metnin somut bilgi aktarımı bu yüzden Ç2’de eksik olarak değerlendirilebilir. Bu sebepten Ç2’nin çeviri Eşdeğerliği açısından ilk izlenimde söz konusu kısım için yetersiz kaldığını söyleyebiliriz.

Kaynak metnin ilk cümlesinde yer alan yüklemin hem Ç1’de hem de Ç2’de hedef metne yaĢamak şeklinde aktarıldığı görülmektedir. Ancak kaynak metin dili olan Almancada yaĢamak anlamında leben fiili kullanılırken, söz konusu cümlede sadece leben değil von etwas leben fiil grubu yer almaktadır. Anlamsal açıdan çok büyük farklılıklar olmasa da, aktarımda bu fiil grubuna dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Düz anlamsal açıdan von etwas leben fiilinin manası geçimini

sağlamak, geçinmek, yaĢamını devam ettirmek şeklindedir. Metnin bağlamı dikkate

alınarak tercih edilecek bir aktarımın “yaşamını devam ettirmek” manasını içermesi gerektiğini söyleyebiliriz. Ancak Ç1 ve Ç2’de sadece yaĢamak manasının kullanılmış olması anlamsal açıdan eksikliğe yol açabilir. Ayrıca kaynak metindeki yüklemin asıl anlamının gözden kaçırılması çeviri Eşdeğerliği açısından yeterli bir aktarımın da sağlanamaması anlamına gelebilir.

Ç1 ve Ç2’de kaynak metindeki ilk cümlenin başında yer alan denn sözcüğünün çeviriye dâhil edilmemiş olduğu görülmektedir. İlk cümlenin soru cümlesi olması sebebiyle soru manasını pekiştirebilecek bu sözcüğün çeviri metne dâhil edilmesi

gerektiği kanaatindeyiz. Piramidin ilk basamağındaki düz anlamsal Eşdeğerlik türüne başvurularak yapılacak bir aktarım yeterli olabilir.

Kaynak metindeki ikinci cümlede yer alan sözcüklerin birçoğunun Ç1’de aktarılmadan bırakıldığı tespit edilmiştir. Bu sözcükler, kaynak metnin aktarılmasında başta anlamsal boyutta olmak üzere verilmek istenen etkinin hedef alıcısına aktarılabilmesinde önem arz ettiğini düşündüğümüz fiillerdir. Kaynak metnin ikinci cümlesinde yer alıp Ç1’de çeviri metne dâhil edilmeyen bu filler şunlardır: ausziehen, anfallen, abwürgen. Bu fiillerin yanı sıra aynı cümle için çeviriye dâhil edilmeyen diğer bir sözcük ise stündlichtir. Ç2’de ise abwürgen ve

fressen fiilleri çeviriye dâhil edilmemiş. Ayrıca Ç2’de stündlich sözcüğü düz

anlamsal eşdeğeri olan her saat, saat baĢı vb. anlamlarıyla değil, yan anlamsal düzleme uygun olabilecek hiç yılmadan şeklindeki ifadeyle çeviri metne dâhil edilmiş. Eşdeğerlik piramidinin öngördüğü üzere kaynak metindeki stündlich sözcüğünün önce düz anlamsal eşdeğerinin hedef metne aktarımının uygun ve yeterli olup olmadığına bakılması gerekir. Her saat ifadesinin uygun bir aktarım sağlayabilmektedir. Ayrıca kaynak metindeki etkiyi de hedef metne hem anlamsal boyutta hem de kültürel manada yansıtabilmektedir. Öyleyse Eşdeğerlik piramidinde bir üst basamaktaki yan anlamsal Eşdeğerliğe başvurmaya gerek duymayabiliriz. Ancak bu, yan anlamsal Eşdeğerlik türüne başvurulmasının yetersiz olduğu anlamına gelmemelidir. Sadece, çeviri Eşdeğerliği açısından uygun olmayacağını düşünüyoruz. Çünkü ifade edilmek istenen içerik düz anlamsal Eşdeğerlikle uygun ölçüde ve yeteri oranda verilebilirken, bir üst basamağa başvurmak anlamsal açıdan uygun olmayabilir. Ç2’de görüldüğü üzere stündlich sözcüğü yan anlamsal eşdeğeri olarak görebileceğimiz hiç yılmadan sözcük grubuyla hedef metinde karşılığını bulmuştur. Aktarılan anlam ile kaynak metinde verilmek istenen mana arasında her ne kadar bir ilişki kurulabilse de, asıl verilmek istenenin karşılığı olarak görülemeyebilir. Bu açıdan uygun olan bir aktarım her zaman yeterli bir aktarım anlamına gelmeyebilir.

Ç2’de kaynak metnin son cümlesinin aktarımı için çeviri Eşdeğerliği açısından herhangi bir Eşdeğerlik türü ile bağlam kuramamaktayız. Kaynak metinde verilmek

istenen anlamın dışına çıkılarak bir aktarım sağlandığı görüşündeyiz. Bunun sebebine yönelik yapılabilecek bir yorum ise, çevirmenin sadece biçimselliğe uyabilmek adına böyle bir tercih yapmış olabileceği ihtimaline dayanabilir. Kaynak metin manzum niteliktedir. Bu yüzden Ç2’de çevirmen biçim ve şekil açısından kafiyeyi uydurabilmek adına bu yönde bir aktarıma başvurmuş olabilir. Böyle bir ihtimal göz önünde bulundurulursa biçimsel Eşdeğerlikten söz edilebilir. Ancak biçimsel Eşdeğerliğe başvurulabilmesi için anlamsal Eşdeğerliğin sağlanabilmiş olması ve kaynak metindeki etkinin hedef metne yansıtılabilmiş olması gerektiğini savunuyoruz.

Ç2’de çevirmenin biçimsel Eşdeğerlik uğruna anlamsal Eşdeğerliği göz ardı