• Sonuç bulunamadı

2. Eşdeğerlik Yaklaşımına Yönelik Yöntem Belirleme: Eşdeğerlik Piramidi

2.2. Eşdeğerlik: Tartışma Ve Değerlendirme

Eşdeğerlik yaklaşımını konu edinen ve bu yaklaşımın içerisinden bir takım unsurlarla kendini sınırlandırarak (anlamsal, biçemsel, biçimsel, işlevsel Eşdeğerlik vb.) çeviribilimsel incelemeler/analizler yürüten farklı çalışmalara rastlayabilmekteyiz. Bu şekilde bir sınırlandırmayla elbette mevcut çalışmamızda vermiş olduğumuz örnekler üzerinde de çeviribilimsel bir analiz yapılabilmesi mümkündür. Lakin bizim asıl odaklandığımız nokta, çeviribilimsel bir analiz adı altında Eşdeğerliğe ait birkaç unsurla sınırlı kalarak bir inceleme ya da karşılaştırma gerçekleştirmek değil, Çeviribilim içinde önemli bir yere sahip olduğunu düşündüğümüz Eşdeğerlik yaklaşımına, belli bir sınıflandırmadan yola çıkarak, incelemeye, karşılaştırmaya ve çeviri eleştirisine imkân sağlayabilecek bir taslak ortaya koyabilmektir. Bu bağlamda her araştırmacı kendi taslağını belli Eşdeğerlik unsurları temel alarak bir şekilde oluşturabilir. Fakat izlenecek olan bu yöntem, ancak yürütülen o çalışmayla sınırlı kalabilir. Çünkü ele alınacak Eşdeğerlik unsurları, incelenecek olan çeviri metinden örneklerle alakalı seçilebileceği için genel değil özel nitelikte olabilir. Mevcut çalışmamızda oluşturduğumuz Eşdeğerlik Piramidi taslağının öncelikle genel geçer bir özellik içermesine özen gösterdik. Bir başka deyişle, Eşdeğerlik Piramidinin, sadece bizim seçmiş olduğumuz çeviri metinden örnekler üzerinde incelenebilir yapıda değil, herhangi bir başka çeviri metin için de analize (çözümlemeye) elverişli yapıda olması öngörülmüştür.

Piramit için ortaya attığımız iddialardan birisi de nesnelliktir. Daha doğrusu, genel geçer bir yöntemin her çeviri metnin, Eşdeğerlik bağlamda çözümlenmesinde, aynı nitelikte ölçütlere sahip olabilirliğinin sağlanmasıdır. Şöyle bir soru akla gelebilir: “Eşdeğerlik bağlamda birden fazla sınıflandırmaya gidildiği görülmektedir. Eşdeğerlik Piramidi için ise Werner Koller’in sınıflandırması temel alınmış, diğer sınıflandırmalarla bir sentez oluşturulmamıştır. İnsan, doğası gereği, öznel bir varlıktır. O halde öznel bir varlığın kendine özgü sınıflandırmasından yola çıkılarak hazırlanan bir Eşdeğerlik Piramidi nasıl nesnel bir özelliğe sahip olabilir ki?” Bu türden bir sorunun cevabına gerekçe olarak, Koller’in sınıflandırmasının, önceki bölümlerde belirttiğimiz gibi, geniş kapsamlı ve örnek metinler üzerinde

Eşdeğerliğin aranmasında uygun koşulları içinde barındıran bir sınıflandırma türü olduğunu gösterebiliriz. Ancak daha ileri bir gözlemle, aslında Koller’in sınıflandırmasının piramide yerleştirilmesiyle belli ölçüde bir sentezi ve bu yüzden de nesnelliği içerdiğini söyleyebiliriz. Bu manada, piramidin içinde yer alan Eşdeğerlik unsurlarına bu bölümde biraz daha açıklama getirmeyi uygun görüyoruz.

Koller’in Eşdeğerlik sınıflandırmasını beş ayrı unsur altında topladığını dile getirmiştik. Bunlar: Düz anlamsal, yan anlamsal, metin kurallarına dayalı, edimsel ve biçimsel Eşdeğerlik türleridir (Koller, 2011: 219). Eşdeğerlik Piramidinde somut olarak yer alan bu beş Eşdeğerlik türüdür (bkz. bu çalışmada sayfa: 43-44-45). Ancak Eşdeğerlik Piramidinde somut olarak yer almadığı halde, içerik bakımından yer aldığını düşündüğümüz Eşdeğerlik türlerinden bahsetmemiz gerekir. Öncelikle anlamsal Eşdeğerliği ele alalım. Eşdeğerlik Piramidinde somut olarak yer almasa dahi, düz anlamsal ve yan anlamsal Eşdeğerlik türlerinin, anlamsal Eşdeğerliğin alt kolları olduğunu belirtmemizde fayda var. Sözcük, cümle ya da metin düzeyinde, anlamsal Eşdeğerliğin analizi için, düz anlamsal ve yan anlamsal Eşdeğerlik türleri bu bağlamda yeterli görülebilir. Kapsam olarak ele alırsak, düz anlamın içerdiği dil dışı boyutta, sözlüksel somut anlam ele alınmaktadır. Yan anlamsal Eşdeğerlikte ise çağrışımlar, deyim aktarmaları, mecazlar vb. birçok söyleme biçimine dayanan anlamsal düzlemler ele alınmaktadır. Öyleyse anlamsal Eşdeğerlik adına yapmış olduğumuz değerlendirmeye göre, anlam boyutunda atlamış olabileceğimiz bir Eşdeğerlik unsuru bulunmadığını düşünüyoruz. Dolayısıyla piramitteki düz anlamsal ve yan anlamsal Eşdeğerlik türleriyle, anlamsal Eşdeğerlik de piramide dâhil edilmiş olmaktadır.

Çeviri metnin özellikle hedef dil alıcısına ayarlanmasıyla hedef alıcının anlama koşullarını temel alan edimsel Eşdeğerlik türü, iletişimsel düzlemde bir Eşdeğerlik öngörmektedir. Böylece edimsel Eşdeğerlik türüne dair yapılan incelemede, iletişimsel Eşdeğerliğin de bu incelemeye dâhil edilmiş olduğu kanaatindeyiz. Nitekim Koller, edimsel Eşdeğerliğin, çeviribilimsel edebiyatta iletişimsel Eşdeğerlik olarak nitelendirildiğine değinmektedir (Koller, 1982: 187).

Eşdeğerlik piramidinde yer alan bir diğer Eşdeğerlik türü olan yan anlamsal Eşdeğerliğin, anlamsal Eşdeğerlik boyutunun yanı sıra, biçemsel Eşdeğerliği de kapsadığını söyleyebiliriz. Biçemsel Eşdeğerlik türü, A. Popovic’in sınıflandırmasında yer alan ve işlevsel Eşdeğerliğe işaret eden bir Eşdeğerlik türüdür (Bkz. bu çalışmada sayfa: 34-35). Sözcük düzeyindeki anlamın göz ardı edilebileceğini, çevirideki amacın biçemsel Eşdeğerliği sağlamaya yönelik olması gerektiğini belirtir Popovic. Dolayısıyla biçemsel Eşdeğerlikle birlikte, işlevsellik de bu Eşdeğerlik türüne dâhil edilebilmektedir. İşlevsellikle ilgili, bu çalışmamızda Popovic’in yanında, Nida ve Newmark’ın görüşlerinde de yer vermiştik. Koller’in sınıflandırmasındaki yan anlamsal Eşdeğerlik türü, bu bağlamda, biçemsel ve işlevsel Eşdeğerliği de içinde barındırabilmektedir. Anlatımsal kimliği, üslubu ve estetiği ön plana çıkaran Biçimsel Eşdeğerlik türü, yine Eşdeğerlik Piramidine somut olarak ele alınmış bir Eşdeğerlik türüdür (bkz. bu çalışmada sayfa: 36-42). Piramidin en üst basamağında yer alan bu Eşdeğerlik türünün, anlatımsal Eşdeğerliği de kapsadığını dile getirmemiz bu manada yanlış olmayacaktır.

Koller’in beş grupta sınıflandırdığı ve bu sınıflandırma türlerinin dâhil olduğu veya kapsadığı diğer Eşdeğerlik türleriyle ilişkilerini ortaya koymaya çalıştık. Belirtmiş olduğumuz Eşdeğerlik türlerinin dil içi ve dil dışı unsurlarla bağlantılarını anlatırken dilbilimsel Eşdeğerliğin de Eşdeğerlik piramidi açısından kaçınılmaz olduğunu söylememiz gerekir. Piramitte somut bir biçimde ele aldığımız Koller’in Eşdeğerlik sınıflandırması ve bu sınıflandırmayla ilişkilendirilen anlamsal, iletişimsel, anlatımsal, biçemsel ve işlevsel Eşdeğerliklerin, dilbilimsel Eşdeğerlikle yakından alakalı olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. Çeviri sorunlarına değinen Berke Vardar, bu konuyla ilgili olarak Çeviribilimde dilbilimin etkisine ve dilsel olarak meydana gelen sorunlarda dilbilime başvurulabileceğine değinmektedir (Vardar, 1978: 60-70). Nitekim Eşdeğerlik piramidinde yer alan Eşdeğerlik türlerinin içermiş olduğu unsurlar, dilbilimin ister istemez çeviriye müdahil olabileceğini akıllara getirmektedir.

Eşdeğerlik Piramidinin nesnelliği açısından yöneltmiş olduğumuz soruya geniş bir perspektiften cevap aramaya çalıştık. Böylece piramidin genel geçer özellikte ve

nesnel ölçütlere dayanan bir yöntem olduğunu niçin savunduğumuzu ortaya koyabildiğimizi düşünüyoruz. Sadece Koller’in sınıflandırmasının temel alınmış olmasının, diğer Eşdeğerliklerin göz ardı edilebileceği ya da sentez oluşturulmamış olduğu anlamına gelmeyeceğini burada gerekçeleriyle açıklamaya çalıştık.

İKİNCİ BÖLÜM