• Sonuç bulunamadı

Siyasi Yasakların Kaldırılması (6 Eylül 1987 Referandumu)

1982 Anayasasının geçici 4. maddesine göre 12 Eylül Darbesi öncesi faaliyet gösteren pek çok siyasetçiye on yıl siyaset yapma yasağı getirilmiştir.235 Bu yasaklı

siyasetçilerin başında Türkiye’de dört ana siyasi kampın liderleri olan Alparslan Türkeş, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan bulunmaktaydı.

19 Nisan 1983 tarihinde siyasi partilerin kurulmasına izin verilmesiyle birlikte yasaklı liderler kendi fikirlerini temsil eden yeni partilerde “doğal liderlik” otoritelerini kullanarak perde arkasından bu partileri idare etmişlerdir. Bu durum bazı siyasi partilerin başında biri “emanetçi lider” diğeri “doğal lider” olmak üzere çifte bir başkanlık durumunu ortaya çıkarmıştır. Bu fiili durum özellikle 28 Eylül 1986’da yapılan ara seçimlerde yasaklı liderlerin sahaya inerek kendi fikirlerini temsil eden yeni partiler lehine seçim çalışmalarına katılmaları ile daha belirgin bir hale gelmiştir. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Kenan Evren ortaya çıkan fiili durumun

234 Bora, a.g.e, 238.

235Bkz. Geçici 4. Madde 1.)16 Ekim 1981 tarih ve 2583 sayılı Kanunla feshedilmiş bulunan siyasi

partilerden; 11 Eylül 1980'den sonra gerek parti tüzelkişiliği, gerek bunların merkez yöneticilerinden veya Parlamento üyelerinden herhangi biri hakkında Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının birinci babında yer alan Devletin şahsiyetine karşı işlenmiş cürümlerden herhangi biri ile ilgili olarak kamu davası açılmış, olanlarla 11 Eylül 1980 tarihinde iktidar partisi ve ana muhalefet partisi durumunda bulunan siyasi partilerin;

a) 1 Ocak 1980 ve daha sonraki tarihlerde; genel başkan, genel başkan yardımcıları veya vekilleri,

genel sekreterleri, bunların yardımcıları ve merkez yönetim kurulu veya benzeri organların üyeleri; Anayasanın halkoylaması sonucu kabulü tarihinden başlayarak on yıl süre ile siyasî parti kuramazlar; Anayasa hükümlerine dayalı olarak kurulacak siyasî partilere üye olamazlar, bu partiler tarafından veya bağımsız olarak milletvekili genel ve ara seçimlerinde, mahalli seçimlerde aday gösterilemezler ve aday olamazlar. Siyasî partilerle herhangi bir şekilde bağlantı kuramazlar ve siyasî partilerde fahri olarak bile herhangi bir görev alamazlar.

b) 1 Ocak 1980 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde üye bulunan milletvekilleri ile senatörler,

Anayasanın halkoylaması sonucu kabulü tarihinden başlamak üzere beş yıl süre ile siyasi parti kuramazlar, kurulacak siyasi partilerin merkez yönetim kurullarında veya benzeri organlarda görev alamazlar.

2.) 1 Ocak 1980 tarihinde kontenjan senatörü veya Cumhuriyet Senatosunun tabiî üyesi olanlar ile

Türkiye Büyük Millet Meclisinin bağımsız üyelerinden; haklarında Türk Ceza Kanununun ikinci Kitabının birinci babında yer alan Devletin şahsiyetine karşı işlenmiş cürümlerden herhangi biri ile kamu davası açılmış bulunanlar veya birinci fıkrada nitelendirilen siyasi partilerden birine girmiş olanlar birinci fıkrama (b) bendi hükümlerine tabi olurlar. Resmi Gazete, Sayı 17863 mükerrer, 9

71 hukukileştirilmesi için halka başvurularak bu konuda referandum yapılamasını istemiştir.236

ANAP iktidarı bu dönemde ülke sorunları karşısında büyük bir sıkışmışlık içerisine girmiştir. Bilhassa ekonominin olumsuz yönde sonuçlar vermesi üzerine enflasyon oranları artmaya başlamış hükümet ise bu enflasyon artışını engelleyememiştir. Hükümetin bu sıkışmışlığını fırsat bilen yasaklı siyasiler, basınında desteğini alarak yasakların kaldırılmasına yönelik propaganda yürütmeye başlamışlardır.237 Başbakan

Turgut Özal ise yasakların kaldırılmasına yönelik çabalara karşı çıkmıştır. Turgut Özal, ANAP’ın İkinci Olağan Kongresinde yaptığı konuşmada yasakların kaldırılmak istenmesini anarşi özlemciliği olarak tanımlamış ve buna taraftar olanları da bu suça alet olmakla itham etmiştir. Başbakan Özal, siyasi yasakların kaldırılmasına karşı olumsuz bir tutum içerisinde davransa da artan kamuoyu baskısına fazla dayanamamıştır. Meseleyi çözüme kavuşturmak isteyen Turgut Özal, Cumhurbaşkanı Evren ve DYP ile ilke bazında anlaşarak anayasa değişikliğini TBMM’nin gündemine getirmiştir. Kabul edilen anayasa değişikliği ile seçmen yaşı 20’ye düşürülmüş, milletvekili sayısı 450’ye çıkarılmış, anayasa değişikliğini içeren 175. madde yumuşatılmış ve siyasi yasakları içeren geçici 4. madde kaldırılmıştır. Ancak siyasi yasakların nihai olarak kaldırılması referanduma sunularak gerçekleştirilmesi şartına bağlanmıştır.238

Muhalefet ise yasakların kaldırılmasının referandum şartına bağlanmasına tepki göstermiş ve meselenin Mecliste çözüme kavuşturulmasını savunmuştur. DYP ve SHP, Anayasa Mahkemesine başvurarak anayasa değişikliği ile kaldırılan geçici 4. maddesinin kaldırılması için getirilen referandum şartının iptalini istemiştir.239 Anayasa Mahkemesi 18 Haziran 1987 tarihinde başvuruyu incelemiş ve iptal istemini yetkisizlik gerekçesiyle reddetmiştir.240

236Tanör, a.g.e, 71.

237Özlem Eştürk, Türkiye’de liberalizm: 1983 - 1989 Turgut Özal Dönemi Örneği, Mustafa Kemal

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hatay, 2006, 55.

238Tanör, a.g.e,72.

239 Milliyet, Sayı 14203, 27 Mayıs 1987.

240TBMM Araştırma Merkezi, Bir Doğrudan Demokrasi Aracı Olarak Referandum Uygulama

Örnekleri Türkiye-ABD-Avrupa Ülkeleri, Yayın Koordinatörü Doç. Dr. Ahmet Yıldız, Ankara,

72 Turgut Özal, yasakların kaldırılmak istenmesine karşı büyük bir direnç göstermiştir. Özal’ın çekincesinin sebebi ise sağ cenahta alternatifsizliğinin sona ermesinden endişe etmesi olmuştur. Çünkü kendisi 1983 seçimlerinde sadece üç partinin katılabildiği bir seçim ile iktidara gelmeyi başarabilmiştir. Siyasi yasakların kalkması durumunda yasaklı bulunan liderlerin siyasi kamplarına geri dönecekleri ve partileri ile buluşacakları açıktı, bu durumda özellikle sağ yelpazede alternatifsiz olan Özal’a karşı yeni alternatifleri ortaya çıkaracaktı. Özal, yasakların kalkması halinde sağ siyasi kampta Demirel, Erbakan ve Türkeş gibi deneyimli siyasetçilerin geri döneceğini görmüş bu yüzden yasakların kalkmasını istememiştir.

Turgut Özal, bütün bu endişeleri ile birlikte referandumda hayır kampanyası yürütürken muhalefet partileri ise evet kampanyası yürütmüştür. Demirel, Ecevit, Erbakan ve Türkeş gibi siyasi yasaklı liderlerde evet çıkmasına yönelik yoğun bir çaba sarf etmişlerdir. Referandumda sermaye çevreleri de evet yönünde görüş bildirmişlerdir. Sermaye çevrelerinin yasakların kalkmasına ilişkin isteğinin altında yasakların devam etmesi halinde Türkiye’nin Avrupa Topluluğuna üyeliliğinin uzayacağı ve yabancı sermayenin yasaklardan olumsuz etkileneceği kanısı etkili olmuştur.241

6 Eylül 1987 tarihinde yapılan referandumda toplam geçerli oylar üzerinden 11.711.461 evet, 11.636.395 hayır oyu çıkmıştır. Bu sonuçların oransal karşılığı ise %50,16 evet, %49,4 hayır olmuştur. Ülke genelinde sadece 75.000 oy farkı ile kıl payı evet çıkmış ve siyasi yasaklar kaldırılmıştır. Bu referandum sonuç olarak müspet bir netice vermiş olsa bile temel hak ve özgürlüklerin kullanımının referandum sonucuna bağlamış olması anti-demokratik bir uygulama olarak görülmüştür.242