• Sonuç bulunamadı

Muhsin Yazıcıoğlu ve Arkadaşlarının MÇP’den Ayrılışı

MÇP Sivas milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, Ülkücü Hareket içerisinde gençlik teşkilatlarının birçok kademesinde bulunduktan sonra 31 Temmuz 1977’de Ülkü

335 TBMM Tutanak Dergisi, 19. Dönem, 3. Cilt, 29. Birleşim, 1. Oturum, 22 Ocak 1992. 109. 336 TBMM Tutanak Dergisi, 19. Dönem, 19. Cilt.17. Birleşim,1. Oturum, 20 Ekim 1992. 278. 337 TBMM Tutanak Dergisi, 19. Dönem, 1. Cilt. 11. Birleşim, 1. Oturum, 4 Aralık 1991. 301 338 TBMM Tutanak Dergisi, 19. Dönem, 1. Cilt. 15. Birleşim, 1. Oturum, 12 Aralık 1991. 559. 339 TBMM Tutanak Dergisi, 19. Dönem, 2. Cilt. 26. Birleşim, 1. Oturum, 15 Ocak 1992. 672. 340 TBMM Tutanak Dergisi, 19. Dönem, 4. Cilt. 38. Birleşim, 1. Oturum, 19 Şubat 1992. 160 341 TBMM Tutanak Dergisi, 19. Dönem, 5. Cilt. 48. Birleşim, 1. Oturum, 12 Mart 1992. 334.

102 Ocakları Derneğinin Altıncı Olağan Kongresinde Genel Başkanlığa seçilmiştir. 1978 yılına kadar bu görevi yürüten Muhsin Yazıcıoğlu, arkadaşları ile birlikte daha sonra Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) adında yeni bir gençlik teşkilatı kurmuşlardır. 25 Mayıs 1978’de yapılan ÜGD’nin ilk kurultayında Muhsin Yazıcıoğlu, ÜGD Genel Başkanlığına seçilmiştir.342 12 Eylül Darbesinde tutuklanan Muhsin Yazıcıoğlu,

MHP ve Ülkücü kuruluşlar davasında yargılanmıştır. Yedi buçuk yıl Mamak Cezaevinde tutuklu kalan Yazıcıoğlu, 1987 yılında yargılandığı davadan hiçbir ceza almadan cezaevinden çıkmıştır.343

Muhsin Yazıcıoğlu, gençlik teşkilatlarından itibaren ülkücü camiada, karizmatik kişiliğe ile nüfuz sahibi bir siyasetçiydi. Yazıcıoğlu, 1987 yılında hapisten çıktıktan sonra 12 Eylül Darbesinin mağdur ettiği ülkücülerin ve ailelerinin sorunları ile alakadar olmak maksadıyla “Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı” adında bir vakıf kurmuş ve ülkücülerin mağduriyetleri ile ilgilenmiştir. Yazıcıoğlu’nun bu faaliyetleri onun ülkücü camiadaki nüfuzunu daha da arttırmıştır. Hapishane sonrası dönemde ilk başlarda aktif siyasete soğuk duran Muhsin Yazıcıoğlu, etki alanının daha da genişlemesiyle birlikte kendilerine Türk-İslam ülkücüleri olarak adlandıran ekibi ile 17 Kasım 1988 tarihinde MÇP’ye üye olmuştur. 27 Kasım 1988 tarihinde yapılan MÇP’nin İkinci Olağan Kongresinde MYK üyesi seçilerek parti yönetimine girmiştir.344 Yazıcıoğlu, İkinci Olağan Kongreden yaklaşık bir ay sonra yapılan

Divan Başkanlığı değişiminde Genel Sekreter Yardımcılığına getirilmiştir.345

Muhsin Yazıcıoğlu ekibi ile MÇP yönetimi arasında zamanla fikri ayrılık doğmakla birlikte Yazıcıoğlu ve ekibi mevcut MÇP yönetimini “İslami söylemi” terk ederek laik yapılı seküler milliyetçilik anlayışını benimsediğini ileri sürmüştür.346 MÇP

yönetimi ise Yazıcıoğlu ve ekibince kendilerine yapılan İslam’ı dışlayıcı gibi ülkücü camia açısında ağır sayılacak olan bu itham karşısında bunun doğru olmadığını ve bu

342 Kadir Tosun, Milliyetçi Ülkücü Hareket, 2. Baskı, Ankara: Berikan Yayınevi,2014,92-93. 343 https://www.bbp.org.tr, Erişim: 06.05.2019,00.19

344Ömer Umur, Türk Siyasi Tarihinde Büyük Birlik Partisi, 1. Baskı, Muhsiyad Yayınları,

2017,68-72.

345 Bkz. 273 numaralı dipnot. 346 Umur, a.g.e,72.

103 ekibin bilerek veya bilmeyerek yeşil kuşak projesine alet olduklarını belirtmişlerdir.347

Fikri zemindeki bu ayrılık iki taraf arasında siyasi rekabeti beraberinde getirmiştir. Bu dönemde yapılan bazı il ve ilçe kongrelerinde Ülkücü Hareket’in geleneğinde ilk defa görülen biri Genel Merkezin diğeri ise başka bir hizibin olmak kaydıyla iki listeli il-ilçe kongreleri ortaya çıkmıştır. Bu kongrelerden en önemlisi 14 Temmuz 1991’de yapılan Ankara il kongresi olmuştur. Bu kongrede Genel Merkezin listesine karşın Yazıcıoğlu ekibi de liste çıkarmış ve kongre sonunda Yazıcıoğlu ekibi kazanmayı başarmıştır. Seçimi kazanan Basri Erdem daha sonra görevden alınsa da bu kongre Yazıcıoğlu ve ekibinin parti yönetimine karşı görünürde ilk çıkışı olmuştur.

Yazıcıoğlu ve ekibi bu dönem içerisinde Genel Merkeze karşı 22 il kongresinde başarı sağlamıştır. Yazıcıoğlu’nun ekibinin başarı sağladığı bu kongreler Yazıcıoğlu’nu parti içerisinde daha güçlü bir hale getirmiştir.348 Bu durum Ülkücü

Hareket içerisinde katı çizgilerler muhafaza edilen “Lider, teşkilat, doktrin” anlayışını birincisi 12 Eylül Darbesinden sonra MHP tabanında görülen çözülmede olmak üzere ikinci defa sarsmıştır.

Muhsin Yazıcıoğlu ve ekibi ile MÇP yönetimi arasında bir başka sorun ise 20 Ekim 1991 seçimlerinden sonra kurulan DYP-SHP hükümetine verilen güvenoyu olmuştur. Alparslan Türkeş kurulacak olan hükümete güvenoyu vereceğini belirtmesi ve partisine bu talimatı vermesi üzerine Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları bu durumun tamamen teslimiyetçi bir anlayış olduğunu ileri sürerek hükümete güvenoyu vermeyeceklerini açıklamışlardır. Nitekim 30 Kasım 1991 günü yapılan güvenoyu oylamasında Muhsin Yazıcıoğlu, birlikte hareket ettiği arkadaşları Ökkeş Şendiller, Esat Bütün ve Saffet Topaktaş’la birlikte oylamaya katılmamışlardır.349

Ülkücü Hareket içerisinde büyük tartışmaları sebep olan güvenoyu meselesine Alparslan Türkeş’in bu kararı vermesinde MÇP Erzurum milletvekili Rıza

347 Müftüoğlu, a.g.e, 102.

348 Özgür Bayraktar, Ülkücü Harekette Bölünme: Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi,

Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2016, 89.

104 Müftüoğlu’na göre şu iki düşünce etkili olmuştur. Birincisi, MÇP’nin sadece güvenoyu vererek sert muhalefet tarzı ve aynı zamanda teslimiyetçi bir anlayışın olmadığı bir yere konumlanmak istemesidir. Çünkü MÇP güvenoyu vermediği takdirde muhalefet bloğunda pozisyon almak mecburiyetinde kalacaktı böylelikle iktidarın yanı sıra diğer muhalefet partileri ile rekabete girmesi de kaçınılmaz olacaktı bu durumda ANAP’a göre milletvekili sayısı çok düşük olan MÇP’yi dezavantajlı duruma düşürecekti. Refah Partisi ile karşı karşıya kalması ise partiyi daha radikal bir noktaya getirebilirdi bu durumda yeşil kuşak projesi ile ülkücüleri radikalleştirmek isteyenlerin işine yarayacaktı. İkincisi, Türkeş’e göre MÇP gibi Türk milliyetçisi bir partinin DYP-SHP koalisyonuna destek vermesi SHP içerisinde bulunan HEP kökenli milletvekillerinin kafasını karıştıracaktı ve HEP’lilerin iktidar ortağı olan SHP’den kopmasını sağlayacaktır. Türkeş’in düşündüğü gibi MÇP desteği HEP’lilerin SHP’den istifa etmelerinde etkili olmuştur.350

İl kongrelerinde yaşanan gelişmeler ve güvenoyu yoklamasında parti yönetimine karşı daha doğrusu Alparslan Türkeş’e karşı alınan tavırdan sonra iki taraf arasında ipler gerilmiştir. Parti içerisindeki bu bölünme DHP’nin, MÇP’ye iltihak ettiği Üçüncü Olağan Kongrede tamamen ortaya çıkmış kongrede Alparslan Türkeş ve Muhsin Yazıcıoğlu lehine ayrı tezahüratlar yapılmıştır. Bu kongrede Ülkücü Hareket’in geleneği aykırı bir şekilde liste enflasyonu yaşanmıştır. Genel Merkezin çıkardığı listede Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları alt sıralara yazılarak parti yönetiminin dışına çıkarılmak istenmiştir. Bu gelişme üzerine Muhsin Yazıcıoğlu ve Muharrem Şemsek kendi listelerini çıkarmıştır. Listeler ortalıkta uçuşurken Alparslan Türkeş bu duruma daha fazla tahammül edememiş ve salonda “Bu ne

hal!” diye bağırmak suretiyle tepki göstermiştir. Kongre sonucunda Muhsin

Yazıcıoğlu ve ekibi Genel Merkezin listesini delerek yönetime girmeyi başarmışlardır.351

1992 yılının ilk yarısında Muhsin Yazıcıoğlu’nun parti disiplinine uymayan fevri davranışları, iki taraf açısından gerginlik ortamını daha da tırmanmıştır. 1992 yılının yaz aylarına gelindiğinde Muhsin Yazıcıoğlu’na yakınlığıyla bilinen Bizim Dergâh dergisi, 12 Eylül Darbesi sonrasında Ülkü Ocaklarının devamı niteliğinde kurulan

350 Müftüoğlu, a.g.e, 97-98. 351 Bayraktar, a.g.t, 90.

105 Gençlik Kültür ve Sanat Ocakları tarafından bir genelge yayınlanarak ikilik meydana getirdiği gerekçesiyle yasaklanmıştır. Genelgede Ülkü Ocaklarının tek resmi yayını Gençlik Kültür ve Sanat Ocaklarının çıkardığı Bizim Ocak dergisi olduğu vurgulanmıştır. Bu yasaklamaya rağmen yayınlarına devam eden Bizim Dergâh Dergisi bir grup ülkücü tarafından basılmıştır.352 Bu baskın hadisesi MÇP içerisinde

uzun zamandır gönüllerde ve zihinlerde meydana gelen bölünmenin fiili olarak gerçekleşmesini sağlamış ve 7 Temmuz 1992’de MÇP milletvekilleri Muhsin Yazıcıoğlu, Ökkeş Şendiller, Esat Bütün, Saffet Topaktaş, İsmet Gür ve Ahmet Özsoy istifa ettiklerini açıklamışlardır. Bu milletvekilleri ile birlikte MÇP yönetiminde bulunan Yaşar Yıldırım, Mehmet Ekici, Mahir Damatlar, Erol Dök, Hasan Çağlayan, Basri Yıldırım ve Sinan Ocak’ta MÇP’den istifa etmişlerdir. İstifalar üzerine değerlendirme yapan MÇP çevreleri istifaları 12 Eylül Darbesinden sonra Türk milliyetçilerine vurulan en büyük darbe olarak yorumlamışlar ancak istifaların tabanı etkilemeyeceğini il ve ilçe teşkilatlarının görevlerinin başında olduklarını dile getirmişlerdir. İl ve ilçe teşkilatları da ortak bir bildiri yayınlamışlar ve “şahsiyetlerini bu davadan kazanan ve şahsiyetlerini kazandıkları harekete ihanet

eden bu şahsiyetleri kınıyoruz ve lanet olsun diyoruz” diyerek istifalara tepki

göstermişlerdir.353 Yine istifalar üzerine MÇP, 19 Temmuz 1992’de Ankara’da geniş

katılımlı bir istişare toplantısı gerçekleştirmiş ve yüzlerce ülkücü bu toplantıda Alparslan Türkeş’e bağlılık bildirmiş ve birlik yemini etmişlerdir. 354

İstifa eden Muhsin Yazıcıoğlu ve ekibinin MÇP yönetimine karşı eleştirileri iki temel üzerinde oturmuştur. Birinci eleştiri partinin ideolojik kırılma yaşayarak İslam’ın arkana plana atıldığı ve seküler milliyetçilik anlayışına kaydığı şeklindeydi. İkinci eleştiri olarak ise Parti içerisinde oluşan tartışılmaz lider sultası altında anti- demokratik bir yapının geliştiğini ileri sürmüşlerdir. Buna mukabil MÇP’liler bu iddiaları reddederek Yazıcıoğlu ve ekibinin Turgut Özal ile işbirliği yaptığını ve MÇP’ye alternatif bir parti oluşturmak için Turgut Özal’dan maddi destek aldıklarını ileri sürmüşlerdir.355 Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının istifası üzerine MÇP’nin

19 olan milletvekili sayısı 13’e düşmüştür. ANAP’tan istifa eden Ercüment

352 Akpınar, a.g.e, 208-209.

353 Ortadoğu, Sayı 8326, 8 Temmuz 1992. 354 Ortadoğu, Sayı 8338, 20 Temmuz 1992. 355 Bayraktar, a.g.t,93.

106 Konukman, Osman Ceylan, Tunca Toskay ve Halil Şıvgın’ın MÇP’ye katılmasıyla birlikte bu sayı 17’ye çıkmıştır.356