• Sonuç bulunamadı

MP’nin Birinci Olağan Büyük Kongresi 30 Kasım 1985 tarihinde 150 delegenin katılımıyla Ankara Selim Sırrı Tarcan Spor Salonunda yapılmıştır. Kongrede Genel Başkan Ali Koç tarafından divan başkanlığına Ahmet Özsoy yardımcılıklarını Yaşar

178 Doğan, a.g.e, 411. 179 Akpınar, a.g.e,194-195.

180 Bkz. ANAP 1983 milletvekili genel seçiminde, Bingöl'de aday listesindeki isim eksikliğinden

dolayı, 3 milletvekili yerine 2 milletvekili çıkartmıştır. Bundan dolayı Meclis'te 400 milletvekilliği yerine 399 milletvekilliği temsil edilebilmiştir. http://rapory.tuik.gov.tr. Erişim: 04.02.2019, 14.30.

52 Erbaz ve Ergin Bayramcı, divan kâtipliğine ise Abdullah Çakır ve Muzaffer Ayaslıer teklif edilmiş ve bu isimler delegeler tarafından kabul edilerek kongre divanı oluşturulmuştur. Divanın oluşturulmasından sonra Genel Başkan Ali Koç kurultay konuşmasını yapmıştır. Ali Koç’un konuşmasında dikkat çeken önemli bir husus 12 Eylül Dönemi ile ilgili olarak yaptığı tahlildir. Ali Koç, yaptığı konuşmada 12 Eylül ile ilgili olarak şunları söylemiştir.

“Şimdi birazda memleketin 12 Eylül öncesi ve 12 Eylül sonrası ekonomik ve siyasi tablosuna bakalım: 12 Eylül öncesinde özellikle iç siyaset ve iç huzur yönünden çok karışık günler yaşadık. Her gün 10-15 masum Türk vatandaşı öldürülüyor, bankalar, dükkânlar soyuluyor, bağımsız bölgeler oluşturuluyor, meydanlarda Atatürk yerine Lenin’in, Mao’nun resimleri dolaştırılıyor, faşist ordu sloganları atılıyor ve kale direklerine kızıl bayraklar asılıyordu. Fabrikalar, okullar işgal edilerek eğitim ve üretim durduruluyordu. Ülkemiz adeta savaş alanına döndürülmüş, yokluklar ülkesi haline getirilmişti.”

Ali Koç’un bu sözleri MP’nin 12 Eylül’e bakış açısını açık bir şekilde ifade etmekteydi. Anlaşılan o ki Ali Koç, MP’nin kuruluş günlerinde veto barajını aşmak için güdülen ve MP açısından çokta bir getirisi olmayan “12 Eylül askeri yönetimi ile uyum içerisinde olma” stratejisini devam ettirmek istemiştir.

Kongreye telgraf gönderen Alparslan Türkeş “Hayırlı olsun” temennisinde bulunurken Türkeş’in telgrafı salonda bulunanlar tarafından “Başbuğ Türkeş” sloganları ile karşılık bulmuştur. Muharrem Şemsek’te kongrede bir konuşma yapmış ve milliyetçileri aynı çatı altında birleşmeye davet etmiştir.181 Kongrede, siyasi

yasaklı olmasına rağmen Alparslan Türkeş lehine sık sık “Başbuğ Türkeş”, “Başbuğ

gelecek, yüzler gülecek” şeklinde sloganlar atılmıştır. Ayrıca salonda bulunanlar

tarafından “Kahrolsun komünistler, emperyalistler”, “Ya Allah bismillah

Allahüekber”, “Bozkurtlar geliyor”, “İstemem doğmasın ezansız güneş”, “Esir Türkler kurtulsun”, “Komünistler Moskova’ya”, “Bayrak inmesin, ezan dinmesin”182 gibi ülkücü camia tarafından 12 Eylül Darbesi öncesi kullanılan

181 Yeni Düşünce, Sayı 214, 6 Aralık 1985. 182 Milliyet, Sayı 13673, 1 Aralık 1985.

53 sloganlar atılmıştır. Kongredeki kullanılan sloganlar ve Alparslan Türkeş’in gıyabına gösterilen alaka, MHP mirası üzerine kurulan MP’nin ve kitlesinin, ülkücü fikriyattan sapmadıklarını göstermektedir.

Kongrede Genel Başkanlık seçimine tek aday olarak giren Ali Koç yeniden Genel Başkanlığa seçilmiştir.183 Kongrede alınan karar ile MP’nin adı Milliyetçi Çalışma

Partisi (MÇP) olarak değiştirilmiştir. MP’nin Türkiye haritası üzerinde yükselen bir “Çınar ağacı” olan amblemi de değiştirilmiş ve MÇP’nin amblemi olarak kırmızı zemin üzerinde bir hilal etrafında eşit aralıklarla sıralanmış “Dokuz adet yıldız” olarak belirlenmiştir.184 MP ve MÇP amblemleri için bkz. Ek-1.

Böylelikle MÇP müstakil ismi ve amblemiyle Türk siyaset sahnesinde yerini almıştır. MÇP’nin ambleminde MHP ideolojisinin temel unsurlarından olan Dokuz Işık Doktrinini temsilen hilal etrafında dokuz yıldızın bulunması bununla birlikte MÇP adının MHP’ye benzer olması gibi durumlar 12 Eylül Darbesi ile kapatılan MHP’nin yavaş yavaş öz partisine ve öz sembollerine kavuştuğunu göstermektedir. MP’nin adının ve ambleminin değiştirildiği bu kongrede parti programında bir değişiklik yapılmamıştır. MP’nin 63 maddeden oluşan kuruluş programı MÇP’nin de programı olarak devam ettirilmiştir.185 Kongre sonucunda oluşan parti yönetimi için

bkz. Ek-2.

183 Turgut, a.g.e, 408. 184 Kaynar vd., a.g.e, 200.

185 TBMM Kütüphanesi, Milliyetçi Çalışma Partisi Programı, Yer No.90/167, Dem. No. 87/270, 28

54

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

MÇP’NİN TÜRK SİYASETİNDEKİ FAALİYETLERİ

3.1. Alparslan Türkeş’in Tahliye Olduktan Sonra Faaliyetleri ve MÇP’ye Etkisi

Alparslan Türkeş, yaklaşık beş yıllık tutukluluk dönemi ve 1987 yılına kadar sürecek olan siyasi yasağından dolayı MHP mirası üzerine kurulan MP’nin ve MÇP’nin liderliğini perde arkasından “gölge lider” pozisyonunda sürdürmeye çalışmıştır. Alparslan Türkeş’in 9 Nisan 1985 tarihinde tahliye edilmesi Ülkücü Hareket’in geleceğine dair ümitleri arttırmış ve olumlu bir hava oluşturmuştur.186 Bununla

birlikte Türkeş’in tahliye edildikten sonra giriştiği siyasi ve kültürel faaliyetler MÇP’nin büyümesi ve gelişmesi içinde önem arz etmiştir.

Alparslan Türkeş’e karşı 12 Eylül Darbesinden sonra “resmi devlet aygıtının” takındığı olumsuz bakış açısı ve aynı zamanda MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davasının devam etmesi bununla birlikte onlarca ülkücünün hapishanelerde tutuklu bulunması gibi durumlar Alparslan Türkeş’in siyasi faaliyetlere ilişkin daha temkinli ve dikkatli hareket etmesine neden olmuştur. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkeş, tahliye olduktan sonra ülkücü camia tarafından tertip edilen birçok organizasyon ve toplantı faaliyetinin içerisinde yer almayı da ihmal etmemiştir.

Alparslan Türkeş’in tahliye olduktan sonraki dönemde Ülkücü Hareket’in geleceğini dair ilk önemli faaliyeti 1985 yılının Temmuz ayında gerçekleştirilen ve Ülkücü Hareket’in tarihinde “Dedeman Toplantıları”187 olarak bilinen birtakım toplantılar serisidir. Bu toplantılara Ülkücü Kuruluşların Genel Başkanlığını yapmış kişiler ve Ülkücü Kuruluşların yöneticiliklerinde bulunmuş bazı isimlerle, kapatılan MHP’nin

186 E. Semih Yalçın, Davaya Adanmış Bir Ömür Devlet Bahçeli, Ankara: Berikan Yayınevi, 2019,

22.

187 Bu toplantılar Ankara’da bulunan Dedeman Otelinde gerçekleştirildiği için “Dedeman toplantıları”

55 son GİK üyeleri çağrılmıştır. Ülkücü Hareket’in geleceğine yönelik tartışmaların yaşandığı toplantılarda “Ocak kökenli” kadrolar partileşme faaliyetlerinden yana olurken, GİK üyelerinin çoğunluğu ANAP’ta faaliyet gösterilmesinden yana görüş bildirmişlerdir.188 MHP’nin son GİK üyeleri içerisinde Mehmet Irmak Alparslan

Türkeş’in yanında partileşmeden yana olurken Sadi Somuncuoğlu, Yaşar Okuyan ve Nevzat Köseoğlu gibi isimler, Alparslan Türkeş’in partiler üstü bir pozisyonda kalmasına ve herkesin kendi istediği partide faaliyet göstermesine dair görüş beyan etmişlerdir. Bu durum üzerine Türkeş “Arkadaşlar ben size fikrinizi artık

sormuyorum. Ben yola koyuldum gidiyorum. Bunu size tebliğ ediyorum. İsteyen benimle birlikte gelir, isteyen gelmez” diyerek bu isimlere karşı kesin bir tavır

takınmıştır.189 Bu dönemde Alparslan Türkeş, 12 Eylül Darbesinde büyük bir darbe

alan Ülkücü Hareket’in darbeden geriye kalan bütün maddi ve manevi unsurlarını MÇP’de toplamak için çalışmalarına hız vermiştir.190

Alparslan Türkeş, tahliye olduktan sonra mülakat ve yazılarında geleceğe dönük olarak halen siyasetin içinde olduğuna dair de sık sık mesajlar vermiş ve sürekli olarak milliyetçi camiaya yönelik birleştirici ve motive edici üslupta beyanatlarda bulunmuştur. Alparslan Türkeş bu minvalde haftalık olarak yayınlanan MÇP’nin yayın organı olan Yeni Düşünce gazetesine verdiği mülakatta “Eski siyasi bir lider

olarak daima milletimin hizmetindeyim. Bundan böylede hizmetinde olmaya devam edeceğim…” sözleriyle geleceğe dönük kesin bir mesaj vermiştir.191

Alparslan Türkeş, tahliyesine müteakip gerçekleştirdiği yurt gezilerinde, çok sayıda il ve ilçe merkezini ziyarette bulunmuştur. İlk ziyaretlerinden birini Konya’ya yapan Alparslan Türkeş burada yaptığı açıklamada, siyasi bir faaliyet içerisinde olmadığı imajını vermek için amacının sadece arkadaş ve dostları ile hasret gidermek olduğunu söylemiştir.192 Yurt gezileri kapsamında gerçekleştirdiği ziyaretlerinden

birini 15 Mart 1986 günü Yozgat’a gerçekleştiren Türkeş, Yozgat’ta kalabalık bir grup tarafından karşılamış ve kalabalık tarafından Türkeş lehine “Başbuğ Türkeş” şeklinde sloganlar atılmıştır. Alparslan Türkeş, Yozgat’ta milliyetçi camiaya yönelik

188 Rıza Müftüoğlu, Derin Sayfalarıyla Milliyetçi Hareket, 1.Baskı, İstanbul: Akis Kitap, 2006, 33. 189 Müftüoğlu, a.g.e, 33,34.

190 Pekmezci, a.g.e, 152

191 Yeni Düşünce, Sayı 216, 20 Aralık 1985. 192 Milliyet, Sayı 13679, 7 Aralık 1985.

56 birleştirici ve motive edici üslubunu sürdürmüş ve konuşmasında milliyetçilerin on yıl sonra iktidara geleceğini söylemiştir.193 Alparslan Türkeş’in, bu sözü sadece

kendi tabanına moral vermek için mi, yoksa rasyonel bir analizin neticesinde mi söylediği bilinmez, Ülkücü Hareket bu tarihten sadece on üç yıl sonra 1999 yılında Devlet Bahçeli’nin Genel Başkanlığında ikinci büyük parti olarak koalisyon ortağı olmuş ve iktidarı paylaşma gücüne erişmiştir.

Alparslan Türkeş, il ziyaretleri kapsamında 1986 yılının Nisan ayında Kayseri’ye gerçekleştirdiği ziyarette Türk milliyetçilerinin birlik ve beraberlik içinde olmalarını, gönül seferberliği ile bütün milletimizi kucaklamalarını ve vatandaşlarımızla bütünleşmeleri gerektiğini belirtmiştir.194 Türkeş’in “Gönül seferberliği” olarak

tanımladığı bu strateji MÇP teşkilatları tarafından proje haline getirilmiş ve bu başlık altında seminerler, konseyler ve toplantılar gibi pek çok sosyal faaliyet icra edilmiştir. Alparslan Türkeş’nin gerçekleştirdiği yurt gezilerinde kendisine karşı ilgi her geçen gün artmış bununla birlikte Türkeş, siyasi yasaklı bulunmasına rağmen zaman ilerledikçe perde arkasından çıkarak direk olarak Ülkücü Hareket’in lideri olduğunu hissettirmiş ve lider pozisyonunda konum alarak Ülkücü Hareket’in geleceğine yönelik tespitlerde bulunmuştur.

MÇP ile ilişkileri kamuoyunda iyice açık hale gelen Alparslan Türkeş, MÇP’nin Ankara’da gerçekleştirdiği 3. kuruluş yıldönümü195 kutlamalarına da katılmıştır.196 Türkiye’de siyaset kurumu, 12 Eylül Darbesinin çekim merkezinden uzaklaştıkça Alparslan Türkeş’in faaliyetleri daha etkin bir hal almıştır. Alparslan Türkeş, faaliyetlerine her ne kadar “apolitik” bir imaj vermeye çalışsa bile Türkeş’in, Ülkücü Hareket üzerinde ki karizmatik otoritesi bu faaliyetlerin coşkun bir siyasi atmosferde geçmesini sağlamıştır.