• Sonuç bulunamadı

Siyasi ve Sosyal Olaylara Yaklaşımı

8. ŞİİRLERİNDEKİ DİLİ VE ÜSLÛBU

8.1. Siyasi ve Sosyal Olaylara Yaklaşımı

Şiirleriyle halkın hallerine, hislerine ve gönüllerine tercüman olan Mahtumkulu, yaşadığı dönemin siyasî, sosyal ve ekonomik problemlerine şiirlerinde bütün çıplaklığıyla yer vermiştir. Bu anlamda yaşadığı devrin siyasi ve sosyal olaylarına âdeta ayna tutmuştur. Bundan dolayı o dönemin siyasî ve sosyal olaylarını incelemek, günümüz Türkmenistan’ının içtimâi yapısı hakkında araştırmalar yapmak isteyen sosyal bilimcilerin, Mahtumkulu’nun şiirlerine de mutlaka müracât etmeleri ve onun tespitlerini “kültür sosyolojisi” ve “edebiyat sosyolojisi” açısından değerlendirmeleri gerekir.161

Müellifin bu tarz şiirleriyle amaçladığı şey, Türkmen boylarının birleşmesi, ülkede barış ve istikrarın sağlanmasıdır. Bu anlamda Mahtumkulu, “Türkmenin”, “Türkmen Binası”,162 “Yaşımız”, “Döker Bolduk Yaşımız” gibi pek çok şiirinde, bu hususları incelemiş, Türkmen boylarının birleşerek bağımsız bir devlet kurma çağrısı yapmıştır.

Konuyla ilgili şair şöyle seslenmektedir:

Kurduğum binayı biliniz, bu zeminin mıhıdır,

Ayrıca bkz., Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, c. 10, s. 511-521; Mollanefes’in “Zöhre-Tahir” destanından parçalar için bkz., s. 521-536.

157 “Mahtumkulu, şairlik söz meydanının hasadını biçip gitti.”

158 “Şimdi biz onun sadece yere düşen başaklarını topluyoruz.”

159 Bkz., Azemoun, “Türkmen Şairi Mağtımgulı ve Onun Eserleri Hakında Bilinmesi Gereken Konular-1”, s. 88.

160 Bkz., Гаррыев, Магтымгулы, c. 6, 9.

161 Geniş bilgi için bkz., Biray, Mahtumkulu Divanı, s. 13-14; Ayrıca bkz., Mustafa Aksoy, “Tarih-Kültür-Edebiyat Bağlamında Mahtumkulu”, Türk Dünyası Tarihi Kültür Dergisi, 2011, 40-43.

162 Youssef Azemoun, “Yazmalarda Bulunmayan ve Mahtumkulu’na Ait Olduğu İdda Edilen Şiirlerden Örnekler” başlığı altında “Türkmen Binası” şiirine değinirken, Mahtumkulu’nun yazma nüshalarındaki şiirlerinde “Türkmen” sözünün bir defa bile kullanılmadığına dikkat çeker. Detaylı bilgi için bkz., Azemoun, “Türkmen Şairi Mağtımgulı ve Onun Eserleri Hakında Bilinmesi Gereken Konular-2”, s. 9-11.

Sağlam sütunlar ile dâimîdir, Türkmen binası.163

Türkmenler bağlasa bir yere beli, Kurutur Kulzum’u, Deryâ-yı Nil’i, Teke, Göklen, Yomut, Yazır, Alili, Bir devlete kulluk etsek beşimiz.164

Yaşadığı dönemin toplumsal sıkıntılarına duyarsız ve bîgâne kalmayan ve bu konuda halka çıkış yolu göstermeye çalışan Mahtumkulu, “Türkmen’in”165 isimli şiirinde, Türkmen boyları arasındaki çekişmelere son verildikten sonra, onların bir ideal etrafında birleşmesi ve kuvvetli devlet kurmalarını sağlamak için görüşlerini ortaya atmaktadır. Ona göre, Türkmenlerin gönlü, kalbi ve aklı bir olursa; bir sofrada yemekler yenirse, işte o zaman Türkmenlerin ikbali düzelecek ve hiçbir engel onları durduramayacaktır. Mahtumkulu bu şiirinde “sofra” kelimesini “Türkmen Birliği”166ni ifade eden bir imge olarak kullanmıştır. Zîra “sofra”; Türk İslâm kültüründe kadîmden beri kaynaşmanın, birlik ve beraberlik içinde olmanın, dostluğun ve barışın ifadesi olagelmiştir. Bu kültürü çok iyi bilen Mahtumkulu, şiirlerinde bu metaforu başarıyla kullanmıştır. Türkmenlerin birlikte hareket etmeleri için duyduğu arzuyu; “Bir sofrada beraber, birlik içinde yemekler yense!” diyerek dile getirmiş ve

“birlik” düşüncesini bu şekilde somutlaştırmıştır. Bu somutlaştırma ise onun şairlik kuvvetinin önemli bir göstergesidir.167

Gönüller, yürekler bir olup başlar, Çıksa ordu, erir topraklar taşlar, Bir sofrada hazır kılınsa aşlar,

163 Firâkî, Mahtumkulu Dîvânı, s. 801.

164 Firâkî, Mahtumkulu Dîvânı, s. 685.

165 Youssef Azemoun, “Mahtumkulu’na Ait Olmayan Şiirler” başlığı altında “Türkmenin” şiirine değinirken, Mahtumkulu’na mal edilen ve en çok tartışma konusu olan şiirin “Türkmenin” isimli şiir olduğunu söyler ve bunu Kılıç Mülliyev’in Mahtumkulu’nun şiiri diye sunduğunu belirtir. Detaylı bilgi için bkz., Azemoun, “Türkmen Şairi Mağtımgulı ve Onun Eserleri Hakında Bilinmesi Gereken Konular-1”, s. 109-116.

166 “Türkmen Birliği” ile ilgili geniş bilgi için bkz., Soner Sağlam, “On Sekizinci Ve On Dokuzuncu Yüzyıl Türkmen Şiirlerinde ‘Türkmen Birliği’”, Turkish Studies, International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic 8/13 (2013): 1329-1342.

167 Bkz., Sağlam, “Mahtumkulu’nun Tenkit Şiirleri Üzerine Bir İnceleme”, s. 165-166.

Yaver gider şansı yüce Türkmen’in.168

İlâveten Mahtumkulu bu şiirin devamında “Türkmen birliği” konusunu ele alırken, meseleyi bir de sıra dışı, derin ve mânevî bir perspektifle ele alır. O da müellifin

“Nazarım gayra düşmez, gönlüm eğlenmez” diyerek, zihinlere “aynîleşmek mi? yoksa gayrîleşmek mi?” sorusu gelen, keşif yolculuğu yelpazesinin ihtişamını gözler önüne sermesidir. Nitekim bir toplumun mâzî ve geleneğe dair neredeyse hiçbir âidiyeti/bağı kalmayacak şekilde değişmesi bir gayrîleşmedir ki, bu değişim de bir tağayyur, yabancılaşma, başkası olma, transmutasyon geçirme şeklinde tezahür etmektedir. Bu kelimenin zıddı olan aynîleşme ise, insan kişiliği hakkındaki özdeşlik, benzeme, benzetme, benimseme, bütünleşme, ayniyet, tıpatıp uyma, mutâbakat, identification denilen ve sevilen biriyle aynileşme ameliyesinin mahiyetini gösteren psikolojik bir keşiftir.169 İşte Mahtumkulu’nun parmak bastığı konu da toplumun kültür yıkımına maruz kalacağı gayrîleşme, yabancılaşma, başkası olma, transmutasyon geçirme gibi hallerin ortaya çıkması170’na karşın, milli kültür kimliğine sahip çıkmasıdır. Halka seslenmeden evvel, kendi iç âleminde vatan duygusunu içselleştirme gayretinde olan bu milli kimliğine sahip çıkan şair şöyle der:

Sarhoş olup çıkar, ciğer dağlanmaz, Taşları söküp kırar, yolu bağlanmaz, Gözüm gayra düşmez, gönül eğlenmez, Mahtumkulu, söyler çalı Türkmen’in.171

Gel, ey, gönlüm, sana nasihat kılam:

Vatanı terk edip, gidici olma!

Kendinden eksik bir gayrı nȃmerdin

168 Firâkî, Mahtumkulu Dîvânı, s. 469.

169 İnsan kişiliği hakkındaki aynîleşme ile ilgili detaylı bilgi için bkz., İrfan Gündüz, “Tasavvufi bir terim olarak RABITA”, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7-10 (1989): 243-274; Ayrıca bkz., Sevim Arslan, “Muhabbet Râbıtası”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 3 (2015): 49-70.

170 Bireysel ve toplumsal değişim ile ilgili detaylı bilgi için bkz., Rahle Eğitim ve Kültür Dergisi Sayı:

37, İstanbul: Matsis Matbaa Yay., 2010-Kış.

171 Şiirin tamamı için bkz., Firâkî, Mahtumkulu Dîvânı, s. 469-470.

Hizmetinde kulluk edici olma!172

Türkmen toplumunun yaşadığı dönemin olaylarına, dar anlamda Türkmen, geniş anlamda Türk tarihine yön vermiş kişilerden biri olan Mahtumkulu, Ahmed Yesevî Hazretleri hikmetlerinin fonksiyonunu kendi şiirlerine yüklemiş ve topluma kazandırmak, vermek istediği davranışları, edindirmek istediği ve toplumun edinmek zorunda olduğu milli değerleri şiirleri aracılığıyla insanlara aktarmıştır. Nitekim kendinden önce meydana gelen ilmi müktesebat ve tecrübelerden beslenen bilinçlenme, toplumu değiştirme, dönüştürme, toplum bilincinde var olan amaca yönelme ve ulaşma sonucunu getirir ki Mahtumkulu, bunu başarabilmiş nadir şahsiyetlerdendir. Zirâ şair, yaşadığı dönem içinde ümmet zihniyetinin hâkim olduğu bir ortamda şiirleriyle Türkmen kimliğinin oluşmasına fikrî katkı sağlamıştır.173

Şiirlerinde ekseriyetle Türkmen boylarını hep beraber hareket etmeye ve “Türkmen birliği”ni oluşturmaya çalışan Mahtumkulu’nun, sahip olunan mevcut milli kültür kimlik ve değerler koordinat sistemindeki gayrîleşme/değişimine muhâlif olmasının ana sebebi ise dinî değerlerin, milli ve vatanın muhafazasıdır. Mahtumkulu, sadece vatan demekle kalmamış, aynı zamanda dîn-i mübîn-i İslâm hakîkatleriyle halkının millî geleneğini etle tırnak, ilikle kemik gibi birbiriyle bütünleştirmiş ve özdeşleştirmiştir. Zirâ Türkmenlerin güçlenmesi ve gelişmesiyle beraber İslâm dininin de güçleneceği ve gelişeceği söz konusuydu. Kıbleye dönerek yüzünü namazlarıyla nurlandıran müellif, “bir bütünün tamamlayıcı unsurları” olarak gördüğü din, millet ve vatan konularına şöyle parmak basmıştır:

Kıbleye döner yüzüm, Yalan değildir sözüm, Mahtumkulu der, gözüm Gayrı vatana düşmez.174

Dostlar! Kullarını yaratan Allah,

172 Şiirin tamamı için bkz., Firâkî, Mahtumkulu Dîvânı, s. 275.

173 Mahtumkulu’nda Türklük ile ilgili detaylı bilgi için bkz., Ayşe Yücel Çetin, İsmet Çetin,

“Mahtumkulu Düşüncesinde Türklük”, (ed. Abdurrahman Güzel), Uluslararası Türkmen Şairi Mahtumkulu Firaki Sempozyumu Bildiri Kitabı, Ankara: 2015, s. 82-88.

174 Firâkî, Mahtumkulu Dîvânı, s. 76.

Akıldan ayırıp, cüda etmesin.

Verdiği aklın alıp, Neûzübillâh, Mal-mülk ile tahtın talan etmesin.

Vatandan ayrılan beyler uzlaşıp, Safa ile geçen ömrün söyleşip, Ah çekip, dönüp arkayı gözleşip, Milleti bu yurttan ihraç etmesin.175

Mahtumkulu, gördün iyi yamanı, Yalancının olmaz andı imanı, Bir ak eve varsan, almaz mihmanı, Herkesin kendi ili vatanı iyidir.176

Tasavvuf terbiyesi “ben” duygusunu yok etmeye çalışır. Yıkılan “ben”in yerini, bazen din duygusu, bazen de vatan ve millet aşkı alır. Mahtumkulu’nun “merd”

veyahut “merdâne” olarak adlandırdığı kişi ya da tip, daha çok vatan ve millet aşkı ile dolu olan kimselerdir.177 Bir dil ve bir millî bilinç dâhisi olan Mahtumkulu’nun din, vatan ve millet aşkı oldukça üst düzeydedir. Şairin bu görüşünü, ulema ve evliyalar yurdu olan Kastamonu’da yaşayıp geçen, tasavvuf meşrepli büyük âlim ve velî, Mehmed Feyzi Efendi Hazretleri (1912-1989)’nde de görmekteyiz. Türk Birliğinin ayakta kalması için “üçlü sacayağı”nı esas alan Mehmet Feyzi Efendi, bu konuya dair, a) Hamiyet-i Diniye/Dini ve mukaddesatı koruma gayreti, b) Hamiyet-i Milliye/Millî değerleri koruma gayreti ve mefkûresi, c) Sadâkat-ı Vataniye/Vatanın muhafazası, güçlenmesi, gelişmesi ve bölünmezliği yönündeki düşünceler, çalışmalar ve çabalardaki samimiyet duygusu” değerlerine bir bütün olarak sahip çıkılması gerektiğine vurgu yapmaktadır.178 Nitekim Mehmet Feyzi Efendi Hazretlerinin tespitine göre, “mefâhir-i dîniye, mefâhir-i millîye ve sadâkat-i vataniye” yani dinî değerlere, millî değerlere ve vatana birlikte sahip çıkarak, onlarla âdeta aynîleşmek ve bütünleşmek, bu üçlünün ayrılmasına asla müsaade edilmemelidir. Zirâ bu üçlü bir

175 Firâkî, Mahtumkulu Dîvânı, s. 476.

176 Firâkî, Mahtumkulu Dîvânı, s. 576.

177 Bkz., Temizkan, “On Sekizinci Yüzyılın Şartları İçinde Mahtumkulu”, s. 179.

178 Detaylı bilgi için bkz., Musa Özdağ, Mehmet Feyzi Efendi’den Feyizler, 1. Baskı, İstanbul: 2016, Yayıncı Kuruluş Hilal Kitap Kırtasiye, c. 1, s. 8-10, 203-221.

arada oldukça onulmayacak, tedavi edilmeyecek hiçbir yara ve hastalık kalmayacaktır.179